Eskiden Washington'da baharın gelişi kiraz ağaçlarının pembe-beyaz yapaklarını göstermelerinden anlaşılırdı. Bu yıl ise baharın yeni müjdecisi, kentte peşpeşe yapılan çevre ve yenilenebilir enerji konulu toplantılar. Newsweek dergisinin düzenlediği 'Enerji Bağımsızlığı 2020' ve transatlantik ilişkileri üzerine çalışmalarıyla tanınan German Marshall Fund'ın ekonomik kriz ve iklim değişikliği konulu oturumu son bir ayda yapılan yüksek profilli çevre konferanslarından bazıları.
ABD Enerji Bakanı ve Nobel ödüllü bilim adamı Steven Chu, İsveç Girişim ve Enerjiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Maud Olofsson, Beyaz Saray'ın 'yeşil istihdam' projesi koordinatörü Van Jones, ve Michigan Valisi Jennifer Granholm gibi birçok farklı kişiliği bir araya getiren ve yaklaşık birer hafta arayla, birbirlerinden bağımsızca yapılan bu oturumlarda şu üç ortak temanın vurgulanması son derece dikkat çekiciydi: 1) Amerika Birleşik Devletleri, çevre duyarlılığı ve yeşil teknoloji konularında birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkenin gerisinde; 2) dünyayı saran ekonomik kriz her iki alanda da harekete geçmek için büyük bir fırsat; 3) temiz ve sürdürülebilir enerji için devlet-özel sektör işbirliği şart.
Neden şimdi?
Küresel ısınma gibi insanlığın geleceğini tehdit eden çevre sorunlarının ve bu sorunların çözümünde kullanılması amaçlanan temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarının yeniden ABD'nin gündemine girmesinde şüphesiz Obama yönetiminin çok büyük bir etkisi var. Zira, Başkan Obama'nın atadığı yeni EPA yönetimi, bir deklarasyon yayınlayarak, sera gazlarının insan sağlığı için ciddi bir tehdit olduğunu resmi olarak açıkladı. (bkz: http://www.webmd.com/news/20090417/epa-greenhouse-gasses-are-health-threat?ecd=wnl_aaa_042709)
Bu gelişme, Kongre tarafından yapılan yasaları uygulamaya geçiren bir merci konumunda olan Çevre Koruma Teşkilatı EPA için, Kongre yeni bir yasa çıkarmasa da, mevcut yasalarda regülasyon yapabilmenin yolunu açıyor.
Ayrıca Obama, ekonomik destek paketinde istihdam için taahhüt ettiği 150 milyar dolarlık bütçenin yarısını (yaklaşık 70 milyar doları) 'yeşil projeler'e ayırarak, bu konudaki iradesini kanıtlamıştır.
'Liderlik elden gidiyor' kaygısı
Kısa dönemde atılan bu önemli adımlara rağmen, ABD'nin temiz ve yenilenebilir enerji alternatiflerinin geliştirilmesinde Avrupa, Japonya, ve hatta Çin'in gerisinde kaldığı çok açık. Bunu bizzat Avrupalılar ve özeleştiri yeteneğini kaybetmemiş Amerikalılardan duymak mümkün. Nitekim, Nisan başında Washington'u ziyaret eden İsveç Başbakan Yardımcısı Maud Olofsson ülkesinin 'yeşil büyüme' alanında kaydettiği başarıları sıralarken, Amerikalı meslektaşlarına da yapıcı eleştiriler yöneltti. Oloffson'a göre İsveç'in sırrı 'sınırla ve sat' (cap and trade) ve 'temiz elektrik sertifikaları.' "İlk adım, emisyonu fiyatlandırmak" diyen Olofsson, İsveç'in bu sayede 90'lı yıllardan bu yana karbon emisyonunu yüzde 9 azalttığını, ve buna rağmen yüzde 44 büyüdüğünü kaydetti.
ABD'deki hakim görüş ise 'cap and trade'in ABD'de başarıyla uygulanamayacağı yönünde. Newsweek'in düzenlediği toplantıda konuşan ABD Enerji Bakanı Steven Chu, özellikle ekonomik kriz ortamında, 'cap and trade'ın gereklerinden biri olan karbon borsasının, özellikle enerji piyasasında, fiyat istikrarsızlığına yol açacağına dikkat çekti.
Ekonomik kriz aslında bir fırsat
Hem Chu hem de Olofsson, ekonomik krizin bir fırsat olduğunu vurguladı. Konuşmasında kendi deneyiminden bahseden Chu, fiziğe ilgisinin Rusya'nın Sputnik uydusunu yörüngeye göndermesinden sonra oluştuğunu söyledi. "Ruslar, Sputnik'i tepemize yerleştirdiklerinde hepimiz korkmuştuk. Ben bunu çözülmesi gereken bir problem olarak görmüştüm ve hemen işe koyuldum" diyen Chu, bu yaklaşımın ABD'nin uzay yarışında galip gelmesini sağladığını hatırlattı. Enerji bakanı, bugün de benzer bir dönemden geçildiğini hatırlatarak; küresel ısınma, ekonomik çöküş ve tükenmekte olan fosil yakıtlar karşısında lise çağına gelmiş gençlerin bu sorunların çözümünü kendilerine kariyer olarak seçeceklerini ve asıl teknoloji devriminin buradan geleceğini söyledi. Chu, ABD'nin bugünkü teknolojisinin enerji ve çevre sorunlarını kısa dönemde çözmeye yetmeyeceğini, özellikle güneş ve rüzgar enerji teknolojilerinin en az yüzde 25 artırılması gerektiğinin altını çizdi. Chu, ayrıca 'akıllı şebeke' projesine değinerek, Amerika'da hala elektrik şebekelerinin yerel olduğunu ve bunun çok büyük bir enerji israfına yol açtığını söyledi. Akıllı şebeke projesinin gerçekleşmesi için ulusal bir ağın kurulması gerektiğini belirten Enerji Bakanı, ABD'yi otobanlarla birleştiren eski Başkan Dwight Eisenhower'ı hatırlatarak, bunun ancak devlet ile özel sektörün işbirliğiyle mümkün olacağını vurguladı.