http://fbc.binghamton.edu/167-tr.htm
15 Ağustos 2005
Bu iş bitti, geçmiş olsun. ABD'nin Irak savaşını kazanması üç şey gerektiriyordu: Irak direnişini yenmek; ülkede ABD'ye dost istikrarlı bir hükümetin kurulmasını sağlamak; ve ilk ikisini yaparken ABD halkının desteğini sürdürmesini mümkün kılmak. Artık bu gereklerden hiç birini yerine getiremeyecek gibi görünüyor. Birincisi bakımından, bizzat ABD ordusunun kendisi direnişi yenebileceğine artık inanmıyor. İkincisi bakımından, Iraklı siyasetçilerin bir anayasa üzerinde anlaşmaya varma şansı neredeyse sıfır, buna bağlı olarak, asgari bir istikrara sahip bir merkezi hükümete sahip olma ihtimali de neredeyse sıfır. Üçüncüsü bakımından ise ''tünelin ucunda ışık görmediğinden'', ABD kamuoyu savaşın karşıtlığına kayıyor.
Sonuç olarak, Bush rejimi son derece elverişsiz bir konumda bulunuyor. Rejim, görünüşü kurtaracak sembolik kazanımlar karşılığında, bir zafer gibi göstererek Irak'tan çekilebilmeyi çok isterdi. Ama bunu yapmaya çalışırsa, içerdeki savaş yanlıların müthiş öfkesi ve sabotajlarıyla karşılaşacak. Yapmazsa da, bu sefer çekilme yanlılarının korkunç öfkesine maruz kalacak. Sonuçta iki tarafa da yaranamadan hızlı bir itibar kaybına uğrayıp bir kepazelik örneği olarak tarihe geçecek.
Son gelişmelere bir bakalım. Bu ay içinde, Irak'taki ABD başkomutanı General George Casey, Irak hükümetine bağlı ordunun duruma hakim olma yeteneğinin arttığına işaretle, gelecek yıl ülkedeki ABD askerlerinin sayısının 30 bine kadar azaltılabileceğini ifade etti. Bu ifade, neredeyse ağızdan çıkar çıkmaz, savaş partisinin saldırısıyla karşılaştı ve Pentagon araya girerek generalin sözlerini tashih etmek zorunda kaldı: söz konusu sürede Irak ordusu durumu idare etmeye hazır hale gelemeyebileceğinden, asker sayısını azaltmak mümkün olmayabilirdi -ki kesinlikle de mümkün olmayacak. Bu ağız kavgalarıyla aynı anda, önde gelen gazetelerde direniş güçlerinin askeri güç ve yeteneğinin durmadan ve hatırı sayılır ölçüde artmakta olduğuna ilişkin haber ve yorumlar çıkmaya başladı. ABD askerlerinin ölüm oranlarındaki artış, bu haberlerin doğruluğunu gösteriyor.
Irak Anayasası hakkındaki tartışmaların önünde iki önemli sorun var. Bunlardan biri yeni anayasanın ne derece şeriata dayanacağı. Yeterli zaman ve iyi niyet bulunursa bu konuda tarafların büyük çoğunluğunu az çok tatmin edecek bir uzlaşmaya varılabileceği düşünülebilir. Oysa ikinci konu çok daha pürüzlü. Hala bağımsız bir devlet talebinden vazgeçmemiş olan Kürtler, özerkliklerini, milis güçlerini korumayı, başkent olarak gördükleri Kerkük'ün denetimini ve petrol gelirlerini ganimet olarak kendilerinin almasını garanti edecek bir anayasadan azına razı olmayacaktır. Şiiler, Kürtlere benzer şekilde, özerklik ve bunu garantiye alacak federal devlet yapısı isteyenlerle, sayısal üstünlükleri sayesinde kontrolü ele geçirebilecekleri ve İslami bir karakter verebilecekleri güçlü bir merkezi devlet isteyenler şeklinde kendi aralarında bölünmüş durumda. Sünniler ise kendi haklarını güvenceye alan merkezi devlet yapısının korunmasını umutsuzca isterken, İslamın Şii yorumuna dayanacak bir devlete kesinlikle karşı.
ABD bu çatışan istekler arasında bir uzlaşma sağlamak istiyor ama bunun neye benzeyeceğini görmek kolay değil. Bu yüzden, şu an için önümüzde iki olasılık var. Ya Iraklılar görüş farklılıklarını kağıt üzerinde giderip uzun sürmeyecek sözde bir uzlaşmaya varır, ya da bu tür geçici bir çözüm bile bulunmadan müzakereler kesilir. Bu iki olasılıktan hangisi gerçekleşirse gerçekleşsin, ABD'nin istediği olmayacak. Kuşkusuz, tıkanmayı aşmanın bir yolu var. Iraklı siyasetçiler ulusalcı, Amerikan karşıtı bir çizgide direnişçilerle buluşabilir ve böylece, hiç olmazsa Kürtler dışında kalan Irak halkının birliğini sağlayabilirler. Bu olmayacak bir ihtimal değil ve tabii ABD için bir kabus oluşturuyor.
Ama Bush rejimi bakımından en zorlu cephe iç politika. Kamuoyu yoklamalarında Bush'un Irak politikasına verilen destek yüzde 36'ya geriledi ve daha da gerilemesi bekleniyor. Zavallı George Bush, şimdi de Cindy Sheehan'ın göz açtırmayan takibiyle karşı karşıya. Sheehan oğlunu bir yıl önce Irak'ta yitirmiş olan 48 yaşında bir anne. Bush'un ABD askerlerinin Irak'ta ''soylu bir dava'' için öldüğü yolundaki nutuklarıyla çileden çıkan Sheehan, Teksas'a gidip, oğlunun nasıl bir ''soylu dava'' için öldüğünü açıklaması için Başkan'la görüşmek istedi.
Elbette, George W. Bush'un bu acılı anne ile görüşmeye cesareti yoktu. Görüşmeye temsilcilerini yolladı. Bunu yeterli görmeyen anne, başkanı şahsen görmekte ısrar etti. Sheehan, ardından, başkanla bizzat görüşünceye ya da tutuklanıncaya kadar başkanın kapısında nöbet tutacağını açıkladı. Başlangıçta basın kendisini görmezden gelmişti. Ama şimdi, Irak'ta görevli başka askerlerin anneleri destek vermek üzere Sheehan'ın ardında toplandı. Sheehan daha önce savaştan yana çıkmış olan bir çok insanın desteğini aldı ve destek giderek de artıyor. Bunun sonucunda, daha önce kendisini görmezden gelen büyük medyanın gözdesi oldu. Basın onu 50 yıl önce Atlanta'da bir otobüste siyahlara ayrılmış arka bölmeye oturmayı reddederek, siyahların eşitlik mücadelesini ana gündeme taşıyan Rosa Park ile karşılaştırıyor.
Bush onunla görüşmeyecek, çünkü ona söyleyebileceği hiçbir şey yok. Onunla görüşürse itibar kaybeder. Ama görüşmemekle de itibar kaybediyor. Irak'tan çekilinmesi için gelen baskılar gitgide ana gündeme oturuyor. Bunun nedeni ABD kamuoyunun ABD'yi Irak'ta işgalci, emperyalist bir güç olarak görmesi değil. Çekilmek istiyorlar, çünkü, tünelin ucunda ışık görünmüyor. Daha doğrusu tünelin ucunda bir ışık var, Kanadalı sivri dilli bir çizerin yakınlarda Calgary Sun gazetesi için çizdiği karikatürdeki ışık bu. Karikatürde, karanlık bir tünelde gövdesine patlayıcılar bağlamış birine yaklaşan bir ABD askeri görülüyor. Işık da, ABD askerinin ikisini birden havaya uçuracak fitile uzattığı kibritin alevinden geliyor. Londra saldırılarından ve Irakta ABD kayıplarının tırmanmasından bir ay sonra ABD kamuoyunun görmeye başladığı ışık, böyle bir ışıktır. Çıkmak istiyorlar. Bush içinden çıkılmaz bir ikileme düştü. Savaş, yitirildi.
(fbc.binghamton.edu adresinden Ercüment Özkaya tarafından sendika.org için çevrilmiştir)
(© Immanuel Wallerstein. Bütün hakları saklıdır. Bu yazı, değiştirilmemek, yayın haklarına ilişkin çıkma korunmak koşuluyla bilgisayarlara yüklenebilir, elektronik ortamda iletilebilir ya da başkalarına postalanabilir, bilişim ağı üzerindeki ticari olmayan kamusal alanlarda yayımlanabilir. Bu metni çevirmek, bilişim ağı üzerindeki ticari alanlar ile alıntıları da kapsamak üzere basılı olarak ya da başka biçimlerde yayımlamak için yazarına başvurunuz:
[email protected]; faks: 1-203-432-6976.
* Amerika'nın her yerinde, sıradan vatandaşlar, savaşın sona erdirilmesi için Cindy Sheehan'ın başlattığı kampanyaya olağanüstü bir destek veriyorlar.