Tim Robbins’in 6 Ekim günü New York’ta, Central Park’ta düzenlenen savaş karşıtı gösteride yaptığı konuşmanın metni.
Birçok New Yorklu gibi, birçok Amerikalı gibi, 11 Eylül saldırıları beni de çok kızdırdı. Saldırıları takip eden günlerde ülkenin her yerinden insanların New York’a akın etmesiyle, yardım etmeye, çalışmaya, kazmaya, moralleri düzeltmeye gelmeleriyle ortaya çıkan o cömertlikten ve insaniyetten inanılmaz ölçüde etkilendim. Ama hâlâ kızgındım. Neden New York? New York dünyadaki her şehirden çok yüreklendirir inanç çeşitliliğini. Bu şehirde farklı kültürlerin ve inançların barış içinde birarada varolması mucizevi bir durum değildir.
Bundan birkaç yıl önce ‘Ölüm Yolunda’ (Dead Man Walking) diye bir film çekmiştim. Filmin ölüm cezası hakkında konuşulmasını sağlamasının sebebi sanırım kurbanların ailelerinin öfkesini meşruiyet dışı kılmamasıydı.
Yüreğimde intikamın yer etmesine izin vermeyi istemesem de bunun insani bir duygu olduğunun farkındayım. Bundan dolayı hükümetimiz El Kaide’nin peşine düşüp Afganistan’ı bombaladığında, uygulanan yöntemle ilgili sorunum olsa da, bu eylemin nedenini anlamıştım. Yetişkin hayatımda ilk kez ülkem tepkisel bir askeri harekata girmişti ve ben buna sessiz kaldım. Köktenciliğin hiçbir türünü sevmiyorum. Tanrıyla şiddeti bir araya getiren hiçbir hareket beni kazanamaz; ne bir kürtaj kliniğinde bir |
Radikal köktencilik, temelinde benim sevdiğim herşeyden nefret ediyor: sanattan, özgür ifadeden, müzikten, bağımsız kadınlardan, tiyatrodan, iyi filmlerden. Bu yeni savaşa karşı çıkarken ve bu yolda yürürken düşüncemizi şekillendirmede çok akıllıca davranmalıyız.
Bu, sıradan bir durum değil. El Kaide Orta Amerika’da hür irade ve toprak hakları için mücadele eden çiftçiler değil. El Kaide, onları korumak istediğini bildiren bir hükümetten gelen napalmlarla boğuşan Vietnamlı köylüler hiç değil. El Kaide, üçüncü dünyadaki emek sömürüsüne dikkat çekmek için uğraşanlarla omuz omuza durmayacak. Aslında El Kaide’nin eylemleri, bu yeni yeni filizlenen önemli harekete her şeyden daha çok zarar verdi.
Şiddete neden olan köktenciliğe, köktenciliğin her türüne, El Kaide’nin ve hükümetimizin köktenciliğine karşı koymak için bir yol bulalım. Nedir bizim köktenciliğimiz?
Yurtseverlik ve dünyaya demokrasi yaymak doktrinimiz kisvesiyle karşımıza çıkan köktenciliğimiz ticaret, dizginlenemez ekonomik çıkarlarımızın tüm dünyaya yayılması. Bizim bu savaşa direnişimiz, insan hayatı pahasına kâra direnişimiz olmalı. Çünkü Irak diye çalınan davullarının asıl çalma nedeni bu. Bu ticaretle ilgili bir mevzu. Bu, Amerikan kamuoyunun dikkatini Enron ve Halliburton’dan, bu yönetimin direkt olarak sorumlu olduğu Amerikan ekonomisindeki kötü gidişata sebep olan finans skandallarından başka yöne çekme uğraşı. Biz savaşı tartışırken bu skandallar gazetelerimizin baş sayfalarından yok oldular. Korku ve terörle mücadele adına iktidarın dizginlerini, dikkati berbat ekonomik icraatlerinden başka yere çekmeye çalışan petrolcülere, ahlaksal bilançolardan çok mali bilançolarla ilgilenen petrolcülerin eline, bombalarımızın düştüğü topraklarda etkilerini çoğaltmak için hayatlarını ve hayatlarımızı yöneten petrolü kaybetme korkusu yüzünden kendi topraklarında demokrasiye izin vermeyen yönetimlerle antlaşmalar yapmaya hazır petrolcülere teslim ediyoruz. Amerikanın çoğunluğu bunun farkında. Amerika’daki gafil bir çoğunluk petrol şirketlerinin karşısına dikilip bizleri, geleceğimizi tehdit eden bu şiddet kültüründen çekip çıkarabilecek, alternatif enerjilerin savunmasını yapabilecek politikacıyı özlemle bekliyor.
Bu savaşa ve yaklaşmakta olan Kolombiya’daki petrol savaşımıza ve ne kisve altında olursun olsun köktenciliğe karşı çıkalım. Her şekliyle savaştan, kullanılan silah ister bir Amerikan füzesi isterse iç hatlar seferini yapmakta olan bir uçak olsun nefret edelim.
Çeviren: Çiğdem Dalay