25 Kasım 2004
BBC'nin internet sitesi, Reuters ve BBC Arapça Servisi için düzenli olarak çalışan Felluce'de yaşayan Iraklı gazeteci Fadıl el Badrani'yle konuştu.
Kent hakkında mümkün olan en geniş bakış açısını sunabilmek için, El Badrani'nin ve diğer görgü tanıklarının kentte yaşananlarla ilgili görüşlerini yayımlıyoruz:
"Felluce'nin enkaza dönmüş caddelerinde, şimdi bulunduğum noktaya - kentin iki kilometre dışındaki bu mülteci kampına - ulaşabilmek için, tam altı gece boyunca saklanarak ilerledim.
Gündüz sokaklarda olmak çok tehlikeliydi. Biz de hep geceyarısıyla sabah saat beşe kadar geçen zaman diliminde hareket ediyorduk.
Çok gergin zamanlar oldu.
Arkadaşlarım ve ben, Kuran'dan ayetler okuyarak sakin kalabildik.
Kentin batı ucundaki nehre ulaştığımızda, kaçışımızı ayarlayan rehber bir araba gönderip bizi aldırıncaya kadar, sazlıkların ve palmiye ağaçlarının arasında saklandık.
Caddelerde gördüğüm tek şey perişanlık, terkedilmişlikti.
Felluce'de birkaç yüzden fazla sivil kaldığını sanmıyorum.
Bir Amerikan ordu kontrol noktasına, biz yanından geçerken ateş açıldı.
Savaşçıların füzeleri birbiri ardına geliyordu, ancak Amerikalıların pek umurlarında değil gibiydi. Ateşe karşılık vermiyorlardı.
Caddenin biraz daha aşağılarında, üç tane hareket edemeyecek durumda olan zırhlı araç gördüm.
Felluce dışında çadırkent
Son birkaç günü, Felluceli mültecilerin yerleştiği bir köyde geçirdim.
Çadırlar ve geçici barınaklardan oluşan bir kent inşa etmişlerdi.
Yerel okul binasındaki sınıflar ve koridorlar ailelerle doluydu.
Her gün tırlarla, Irak'taki zengin kişilerden ya da Arap ülkelerinden gönderilen yemek ve su geliyordu.
Bütün gıda malzemeleri yerel camiiye getiriliyordu ve bunların dağıtımından imam ve adamları sorumluydu.
Haftalar sonra ilk kez banyo yapabildim ve ağzıma doğru dürüst bir lokma girebildi.
Burada, mültecilerin yanında kendimi daha güvende hissediyorum.
Şimdi herhangi birinin bizi bombalaması ihtimali hayli düşük.
Felluce'ye dönmek için ne kadar süre bekleyeceğimizi kimse bilmiyor.
Amerikan ordusunun, geri dönülebilmesi için üç hafta daha geçmesi gerektiğini söylediğini duydum.
Uzaktan, hâlâ Amerikan jetlerinin bıraktığı bombaların kent üzerinde patladıklarını duyabilirsiniz.
Ancak artık orada değilim, ve size çatışmaların hangi semtlerde olduğunu söylemem mümkün değil.
Son birkaç ayı atlatabildiğim için şanslı olduğumu düşünüyorum.
Bu yıl Ramazan Bayramı'nı nasıl kutladığımı, bombardıman ve silah seslerini hep hatırlayacağım.
Kader birliği
Kentte terkedilmiş insanların birbirlerine nasıl yardım ettiklerini asla unutmayacağım.
Aynı evi paylaştığım insanlarla çok yakınlaştım.
Herbirimiz biliyorduk ki, eğer ölüm gelirse muhtemelen hepimiz için aynı anda gelecek.
Her an, aynı bombanın patlamasıyla hepimiz ölebilirdik.
Felluce, Irak'taki diğer birçok kentle kıyaslandığında fakir bir kent değildi.
Ancak şimdi kentteki evlerin çoğu bir toz yığınından ibaret.
Hâlâ ayakta kalan evler arasında, savaşın iz bırakmadığı tek bir ev bile olmayabilir.
Her ne yana bakarsanız bakın, mermilerin açtığı delikler, duvarlarda açılan geniş yarıklar ve yangınların yol açtığı zararı görüyorsunuz.
Birçok insan bahçelerinde çiçek yetiştirirdi.
Şimdi güller soldu, bahçelerse artık birer mezarlık sadece.
Tren istasyonu yakınlarındaki eski evimin yarısı harap olmuş.
Evin bir yanına bir ofis kurmuştum; bütün kitaplarım, belgelerim, gazetelerimin bulunduğu bir kütüphane vardı burada.
Şimdi yok.
Bombalanmış.
En değer verdiğim eşyalarımdan biri, Irak'ın eski liderlerinden Kral Faysal'a ait olan tespih de bu kütüphanede duruyordu.
Ama en azından karım ve çocuklarım güvende.
Onları saldırı başlamadan çok önce kent dışına göndermiştim.
Şimdi onları tekrar göreceğim anı heyecanla bekleyebilirim."