Bush'a 'yapma' derdim

-
Aa
+
a
a
a

Pınar Öğünç

 

Ortada bitmiş bir savaş var. Bu neyin savaşıydı?

 

Önce şunu söylemek lazım, Irak'ın bir ulusal savunma duygusu yaşadığını sanmıştık, ama öyle olmadığını görmek bizi şaşırttı. Yabancı birileri geliyor, ellerinden vatanlarını almak istiyor. Galiba Saddam'ı hiç sevmiyorlarmış.

 

Gerçekten vatanlarını savunabilir miydi Iraklılar?

 

Biz şöyle düşünüyoruz: Hiçbir şey olmasa insanın muhtaç olduğu kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur. Silah olmaz, ama iman vardır, şuur vardır. Amerika niye geldi? Petrol için. Ama bir sanatçı, bir vatandaş olarak Amerika'nın Irak'a girişiyle ilgili bilmediğimiz o kadar çok durum var ki. Kitlesel ve kimyasal silahlarla ilgili öne sürdüklerinin geçerli olmadığını sonradan görüyoruz örneğin. Siyasal durumu değiştirmek istedikleri öne sürülüyor; doğrudur. Tabii ki dünyadaki terör örgütlerinin önemli merkezlerinden biri Ortadoğu. Bu örgütler zaman zaman kamikaze hareketleri de yapıyor ve bunun hesabının sorulması gerekiyor diye düşünüyor Amerika.

 

Zamanında o örgütleri besleyen kimdi?

 

Tabii birinci derecede besleyen Batı ülkeleridir, en azından bu sır olmaktan çıktı. Dünya yeni bir düzene doğru gidiyor artık. Şu zamana kadar dünyanın güzellikleri ve hazineleri harcandı. Kalana da güçlü olan sahip olmak istiyor. Yeni senaryolar buradan doğuyor.

 

Bu geçiş döneminde Türkiye nasıl bir yerde duruyor sizce?

 

  Çok mühim. Türkiye'nin çekindiği, Kürt kardeşlerimizin bağımsız bir devlet kurması. Ben bundan çekinmiyorum. Çünkü tarihsel olarak da ince ince araştırdım, bugün olduğu gibi Türkler'le Kürtler kardeştir. Sümerli Luddingira'nın yazıtlarında bile geçer. Bugün için kardeşlerimizin devlet kurmak istemesi normaldir, ama ortada kurulu bir devlet var. Önemli olan birilerinin bu olaya çomak sokmak, güzellikleri bozmak istemesidir. Emperyalist görüşlü ülkelerin menfaatleri sözkonusu Ortadoğu'da. Artniyetli senaryolara inanmamamız lazım; kardeş kardeşe zarar vermemeli. Vermeyiz de zaten. Biz hümanist görüşe sahibiz.
Neyse ki dünya öyle bir globalleşti ki, çok şeyi ayan beyan görebiliyoruz.

 

Amerikalılar CNN'de ölen Iraklılar'ın görüntülerini göremedi. Ortadoğu halkı acıya alışkınmış, ama uygar Amerikan toplumunun yüreği böyle sahneler görmeye katlanamazmış. CNN'in açıklaması bu.

Böyle gerekçe olur muymuş! Zaten hatırlıyorum savaş başlamadan önce bir toplantıda BM'nin silah deneticileri konuştu; savaş için bir neden olmadığını ifade etti. Son olarak Powell da, "Biz bir arada olduğumuz insanların hareketlerine bakarız. Rahatsız olursak hesabını sorarız. Ya bize zarar verirse?..." demişti. "Sen bana niye dik baktın?" diye kavga etmek gibi bir şey bu. Beni düşündüren bir laftır.

Kendinizi Amerikan-karşıtı olarak tanımlar mısınız?

 

Tam değil. Çünkü davranış olarak Clinton'la Bush arasında fark var. Clinton daha sevimliydi. Onun da hataları vardır, ama mani olamadıklarıdır onlar da.

 

Amerika'nın dış müdahale tarihi Clinton'dan da öncesine gitmiyor mu?

 

Rahmetli Özal bir sohbette şöyle demişti: "Benim bazı konularda neden şöyle ya da böyle karar verdiğimi ancak bir reisicumhur anlar". Doğru. Belli güce sahip olan kişi ve devletler farklı politikalar uygulayabiliyor. Bunu bir zaman Osmanlı da yapmış. Doğru mu yapmışlar? Bana göre yanlış, ama niye yapıyorlarmış? Güçle, kendini korumakla ilgili tabii. Ama hiçbir karar, insan hayatı almak için bir neden olamaz. Dünya süratle değişiyor. Masum ve mazlumun da olaylara seyirci kalmaması, hakkını araması gerekiyor.

Ne yapması gerekiyor masum ve mazlumların? Mesela savaş ya da küreselleşme karşıtı gösterilere katılarak başlanabilir mi?

 

Bunlar yararlı hareketlerdir, ama ok yaydan çıkmışsa, yararı olur diye dua etmekten başka çare yok. Oku geri döndüremezsek, mevcut durumda yakalayabileceğimiz güzelliklere bakmamız lazım. Savaşı hiç istemiyoruz, Allah kahretsin savaşı diyoruz, ama oka da mani olmak zor. Yine de köşede oturmak değil yapmamız gereken.

 

Bush ile görüşseniz, ona söyleyecek iki çift lafınız var mı?

 

Yararı olsun ya da olmasın duygularımı söylemek isterdim, "yapma" derdim.

 

11 Eylül'de haberi nasıl aldınız, ilk ne düşündünüz?

 

İstanbul'daydık, ilk önce kaza sandık, sonra öğrendik kaza olmadığını. Çok muazzam bir olaydır bu. Dünyanın en büyük gücüne böyle bir hareket yapılıyor. Nasıl bir organizasyondur böyle? Ürktüm doğrusu.

 

İlgi alanlarınızın astronomiden sosyolojiye çok geniş bir yelpazeye yayıldığını biliyoruz. Yeni dünya düzeni üzerine çalışan teorisyenleri, düşünürleri de takip ediyor musunuz?

 

Herşeye yetişemiyoruz ama takip de ediyoruz. Mesela "Medeniyetler Çatışması"nı kabul edemiyorum. Dünya öyle kutuplaşamaz. Huntington haklı olsaydı, Irak'ta farklı olurdu durum. Kutuplaşmayı bırakın, aslında bu dünyada sınırların da olmaması lazım. Keşke tek lisan konuşulsa. Bunun hayal olduğunu da biliyorum.

 

Bitiriş şarkımız John Lennon'ın "Imagine"i oldu galiba...

 

Allah rahmet eylesin iyi bir insandı kendisi, ama bir hayranının fazla sevgisi öldürdü onu da. Sevgi değil, hastalık demek lazım ona. Şunu da söyleyeyim, uzmanlık alanımızın dışında konuştuk bugün. Biz bestemizi yaparız, haksızlıklara işaret ederiz, ama çare olamayız.

Gencebay külliyatından...

 

* Bitecek Dertlerimiz: Protest konulara en fazla giren kişiyim galiba ben. "Yılların günahı kaderde mi kalacak/ Elbet bir gün insanlık/ sizden hesap soracak" demişiz. Gayemiz insanca yaşamaktır.

* Batsın Bu Dünya: Bu şarkı sonradan bir daha keşfedildi gibi oldu. Bilmiyorum, geç de olsa birileriyle daha gönül bağı oluşturmak güzel. Aslında Türkiye'nin ağıtıdır bu şarkı. 70'li yıllarda, çok acılı zamanlarda ezilenler, sömürülenler için yazmıştım, şimdi dans ediyorlarmış. Ben ona karışamam, halkımızın tercihidir.

* Gelin Birlik Olalım: Sanatçı toplumun aynasıdır, duyarsız kalamaz. Kalmamalıdır da. Dediğimiz gibi "İntikam eşkiyası, sevgiyle gelir dize".

* Sen de Haklısın: Burada bir ünlem var aslında. "Haklıyız haklı yaşadığımız için/ Haklıyız haklı insan olduğumuz için". Aslında "Bekle haklısın" demek ister şarkı.

* Bir de Sen Vurma: Gönül sofrasındaki nimetleri beraber paylaşalım, ama sen de burada bir artniyet besleme diyoruz. "Yaşamak çok zor zaten/ Gel de yardım et derken ecelim olma/ En büyük suç insanın yaşamını gaspetmek/ Gel buna kızma hakkından olma". Dünyayı sevgiliyle paylaşmak isteriz. İki insan bir araya gelirse insan olur. Koyun Dolly de öldü, insan dediğimiz laboratuvarda oluşmaz, iki insanın sevgisinden doğar.

 

(20 Nisan 2003 tarihli Vatan gazetesinin Café Pazar ekinde yayımlanmıştır.)