Açık Gazete’nin Nereye Doğru? köşesinde bu hafta Ukrayna’ya yapılması planan tank yardımları, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği, ABD’nin bu ülkelerde askerî üs açma kararı ve Türkiye’nin KKTC’yi ilhakı tartışmaları konuşuldu.
Cengiz Aktar: Bütün dünya Almanya'yı konuşuyor. Biz de ister istemez onu konuşacağız. Almanya 1945’ten bu yana çok önemli bir karar aldı: Ukrayna'ya o meşhur Leopar tanklarından yolluyor ve ellerinde Leopar tankı olan diğer ülkelerin de bu tankları Ukrayna’ya göndermesini engellemiyor.
Muhtemelen savaşın veçhesi değişecek. Ukrayna’ya destek veren ülkeler sadece Leoparları değil, uzun menzilli topları da verme kararı aldı. Bu Ukrayna’ya 300 kilometre sınırdan Rusya tarafına bomba atma imkânı verecek. Kimsenin ciddiye almadığı Ukrayna'nın savaşı kazanacağı ve hatta toprağı olan Kırım'ı da geri alacağı yönünde düşünceler var.
Ömer Madra: Uluslararası Bilim İnsanları Kuruluşu, aralarında ondan fazla Nobel Ödülü almış bilim insanı var, her sene bu kıyamet saatini ayarlıyor. Gece yarısına 90 saniye var. Bu sembolik saat, 1947’de kurulduğundan beri tehlikeye en yakın saniyeleri gösteriyor. Çok vahim bir durum.
C.A.: Nükleer tehlikeyle ilgili durumun bu kararı etkilemiş olması muhtemel. İyice köşeye sıkışmış, sırtı duvara yaslanmış Rusya nükleer silahlarını kullanacak mı?
Ö.M.: Bu sembolik saatin yeniden ayarlanması hafife alınacak bir şey değil.
C.A.: Bu durumun karşılığında yapacak başka bir şey yok. Çünkü savaşı Ukrayna başlatmadı. Şimdi bunun ilk sonuçlarından biri dün İsveç'te yaşandı. Türkiye'yle olan anlaşmazlık bağlamında orada irticacı olan Türkiyelilerin geri gönderilmesi meselesi tamamen fiyaskoyla sonuçlandı.
İsveç sadece bu nedenle ortada kalmadı. Finlandiya da bugüne kadar “anca beraber kanca beraber” diyerek iki ülkenin NATO’ya birlikte gireceklerini söylüyordu. Şimdi İsveç'in durumuna bakınca “Beklemeyelim. Türkiye'nin itirazı sadece İsveç'e” demeye başladılar.
Şimdi Finlandiya açısından niye böyle bir aciliyet ortaya çıktı? İki nedeni var: Birincisi, Finladiya’da 2 Nisan'da seçim var. Sosyal Demokratlar “NATO’ya İsveç’le birlikte gireriz” derken muhalefet bu beyana katılmıyor. İkinci olarak Rusya'yla Finlandiya'nın 1.340 kilometre sınırı var.
Özdeş Özbay.: Rusya’nın Finlandiya’yı işgal etmişliği de var.
C.A.: Finlandiya sınırının doğusunda kalan Karelya, aslında Fin toprağı. Yani orası vakti zamanında Rusya'nın ele geçirdiği bir toprak. Orada hâlâ Finliler yaşıyor. Yani bu 90 saniye kararı sınırdaş ülkelerin hepsini etkiliyor. Bir de Kaliningrad meselesi var. Kaliningrad, Polonya ile Litvanya arasında ada gibi bir Rus toprağı ve orada nükleer başlıklı silahlar var.
Ö.Ö.:Gazeta Novoya’da ayrıntılı bir haber çıkmıştı. Biz de bu habere Açık Gazete’de vermiştik. Sadece Finlandiya’da değil bütün sınır ülkelerinde bir silahlanma dalgası olduğu, Kazakistan'dan tutun Ermenistan ve Azerbaycan’a kadar hepsinde savunma bütçelerinin arttığına yönelik bir analiz vardı. "Rusya herkesin silahlanmasına sebep oluyor” deniyordu.
C.A.: Kendisi de helak oluyor bu arada, onu da unutmayalım. Bütün ciddi iktisadi veriler Rusya'nın önümüzdeki on yıllar boyunca kendine gelemeyeceğini söylüyor. Bu bir intihar süreci.
İsveç'le ilgili başka gelişmeler de var. Kur'an-ı Kerim'i yakan Rasmus Paludan’ın uçak biletini şu anki hükümeti dışarıdan destekleyen İsveç Demokratları adlı faşist partiden birisi ödemiş.
Bu arada Brüksel’de yapılması beklenen Türkiye-İsveç-Finlandiya arasındaki üçlü toplantı iptal edildi. Ankara'daki İsveç sefareti kapandı. Çünkü bir güvenlik sorunu olduğu söyleniyor. Büyükelçiliğe giriş çıkış yok.
Amerika Birleşik Devletleri Finlandiya'da ve İsveç'te üs kurma kararı aldı. Bu önemli çünkü daha tam NATO üyesi olmadan ABD bu iki ülkede savunma desteği olarak üs kuruyor. Bu Türkiye'nin vetosunu marjinalize edecek bir gelişme.
Ö.M.: Amerika'nın da üssü “azdı” zaten. 800’ün üzerinde üssü var dünyada ve arttırıyor.
C.A.: Türkiye’nin 120 büyükelçisine talimat verilmiş vaziyette. Kur'an-ı Kerim'in yakılmasıyla alakalı olarak büyükelçilikler suç duyurusunda bulunacak. Yeni bir koşul çıkmış oldu ortaya: Kur’an yakan NATO'ya giremez!
Suriye’ye operasyon, Kıbrıs’ta ilhak?
C.A.: Londra’da Suriye İnsan Hakları İzleme Merkezi (SOHR) var. Her tarafa eşit mesafede çalışan bir kurul. Yani Şam taraftarı veya Kobani taraftarı değil. Her taraftaki insan hakları ihlalleri ve sivillerin çektiklerini kayda alan bir kurum.
SOHR’nin 2022 kitapçığı çıktı, infografikler, dünya kadar bilgi var içerisinde. SOHR’ın internet sitesinde var. Bütün ihlalleri ve suçları kayda almış. 2022, 2011’den bu yana en düşük ölü sayısının kaydedildiği yıl olmuş. Suriye genelinde 3.825 kişi öldürülmüş. Sivil ve asker ölüler yarı yarıya. Öldürülen sivillerin 155’i kadın, 310’u da çocuk. Ukrayna'da da rakam aşağı yukarı aynı. Bir yılda Rusya bombardımanı sonucunda 500’e yakın çocuk öldürüldü.
Amerika Birleşik Devletleri'nin o bölgeden sorumlu diplomatı Brett McGurk ile Milli İstihbarat Teşkilatı başkanı Hakan Fidan görüştü. McGurk, Türkiye'nin Suriye'de yeni bir operasyona kalkışmaması meselesini dile getirmiş. Seçim öncesinde böyle bir hamle olmayacak gibi gözüküyor.
Kıbrıs'ta seçimler var. Kıbrıs’ın güneyinde Kıbrıs'ın kuzeyinin ilhakıyla ilgili haberler çıkmaya başladı. Cyprus Mail gazetesinde uzun bir makale yayımlandı. Kıbrıslı Türk gazeteci Hasan Kahvecioğlu, “Türk Enosisi” başlıklı bir makale kaleme aldı. O da benzer şeyleri söylüyor. Enosis birleşme demek biliyorsunuz. Eski Yunanca birlik olma geliyor ve vakti zamanında Kıbrıs'ın Yunanistan'la birleşmesi için kullanılan bir siyasi terimdi. Hasan Kahvecioğlu, şimdi bunun tersine çevrildiğini yani Kuzey Kıbrıs'ın Türkiye'yle birleşeceği yönünde bilgiler ve çalışmalar olduğunu söylüyor.