Nereye Doğru programında Cengiz Aktar, 14.06.2021 tarihinde Brüksel’de gerçekleşen yıllık NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’ne değindi.
Açık Gazete’nin köşelerinden Nereye Doğru programında Cengiz Aktar, NATO Zirvesi özelinde, Türkiye NATO müttefikliğinin evrildiği noktadan, Patriot meselesinden, yaklaşmakta olan Kıbrıs Barış Harekatı yıldönümünden ve Türkiye’nin Almanya, İngiltere, Yunanistan, Fransa ve İtalya toplantılarından bahsetti.
Cengiz Aktar, bu yılki zirvenin öneminin ABD Başkanı Joe Biden’ın Avrupa’da görücüye çıkması olduğunu belirtti. Biden’ın pek çok yöneticiyle görüşmesine rağmen basının Erdoğan’a odaklandığının altını çizen Aktar, zirvenin 79 maddelik sonuç bildirgesinin üzerinde durdu. Sonuçlar arasında en önemli gelişmenin “2030 NATO’su” kavramı olduğunu belirtti. Bu yeni kavram, diğer bir deyişle “2030 Prensipleri” Türk uzmanların da aralarında bulunduğu bir çalışma ekibinin ortak ürünü. Zirve sonrasında, Biden’ın bütün konulara eğilmesine rağmen, Erdoğan’la geçen görüşmeden yalnızca “İyi geçti, verimliydi” demesi dikkat çekti. Aktar, Erdoğan’ın bir basın toplantısı düzenleyerek zirve esnasında diğer ülke yöneticileriyle gerçekleşen toplantıların, alışılmış bir tavırla, çok verimli geçtiğine, Türkiye’nin hiçbir ülkeyle ciddi hiçbir sorun yaşamadığına, var olan sorunların ise halledilebilir olduğu gibi gerçeklerden çok uzak yorumlarına değindi. Bu yorumlar arasında, Erdoğan’ın artık isimlerinin ezberlenemeyecek kadar çok sayıda olduğu terör örgütleriyle olan mücadelesi, mülteci sorununun “Türkiye mültecileri misafir ediyor” şeklindeki değerlendirmesi yer aldı. Bunun yanı sıra ABD’nin Suriye Demokratik Güçleri’ne verdiği destek ve S-400’lerle ilgili olarak ABD’ye karşı, “Siz bizimle Patriot füzesinin teknolojisini paylaşmadınız, biz de Rusya’dan S-400 aldık” demesi üzerine Aktar, “Rusya da paylaşmadı dolayısıyla bu durum en iyi deyişle komik olarak adlandırabilir” yorumunu aktardı.
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın, “NATO Türkiye’ye saldırmayı düşünmüyorsa, S-400 almış olmamız onları ilgilendirmez” yorumuna karşılık sonuç bildirgesinin 62. maddesinde yer alan “Türkiye’ye Suriye’den gelebilecek füze tehdidine karşı hazırlıklıyız” cümlesiyle yıllardır tehlike altındayız mesajının verildiğini ve NATO’nun bunu ciddiye alıp sonuç bildirgesine dahil etmesinin mantıklı olmadığının altını çizdi.
Aktar, Patriot meselesi başlığı altında, bir gazetecinin konuyla ilgili sorusuna karşılık “Heyetler çalışacak” cevabına yönelik, heyetlerin eski ABD Başkanı Donald Trump’ın döneminde de var olduğu hatta ABD Milli Güvenlik Danışmanı Robert Charles O’Brien ile İbrahim Kalın arasında bir çalışma grubu kurulacağı söylenmişti fakat çok işlevsiz kalmıştı. Aktar bu bağlamda, S-400’lerin kırmızı çizgi olduğu sonucunu aktardı.
Cengiz Aktar, Biden ve Erdoğan toplantısı öncesinde Türkiye basınında çıkan füzelerin Bakü’de konuşlandırılacağı haberlerine karşılık tüm bunların gerçekle alakasının olmadığını, konu hakkında son sözü söyleyecek olanın Rusya olacağını ve Rusya’nın füzelerin yerleştirilmesiyle alakalı mutabakata varmayacağını söyledi. Aktar, NATO üssü olan İncirlik’e S-400’lerin depolanması meselesine karılık hatanın en baştan yapıldığı ve 2,5 milyar dolar gibi bir meblağın boşuna harcandığını belirtti. Ayrıca, Türkiye’nin müttefikliği meselesinin Biden öncesi çok dile getirildiğini ve hatta konu hakkında basında çıkan haberlerden müttefiklik hakkında rahatsız olunduğunu fakat bunun dile açık bir şekilde getirilmemesinin nedeninin Türkiye’nin, Rusya’nın etki alanına girmesinin her koşulda engellenmek istenmesi olduğu yorumunu getirdi.
Toplantıda soykırım meselesinin gündeme gelmediğini belirten Aktar, bir diğer gerçekçi olmayan meseleye değinerek, şu an 20 milyar dolar olan ticaret hacminin 100 milyara çıkarılacağının söylendiğini aktardı. Tüm bunların yanı sıra perde arkasında olanlara da değinen Aktar, Erdoğan’ın oldukça sık tercih ettiği ve hesap veren yönetimlerin tercihi olmayan ikili gizli görüşmelerin bu kez Biden tarafından teklif edilen yüz yüze görüşmenin nedeninin, Biden’ın Erdoğan’ı zora sokmayı bertaraf etmek istemesi olduğunu aktardı.
Aktar, Tüm bunlara ışığında ABD- Türkiye zirvesinden hiçbir yapıcı sonuç çıkmadığını, tüm sorunların masada durmaya devam ettiğini ve tarafların bir sonraki anlaşmazlığa kadar -mış gibi yapmaya devam edeceğini belirtti.
Zirve kapsamında Türkiye İngiltere toplantısında, Erdoğan’ın İngiltere’ye verdiği turist çağrısı mesajının yanı sıra Kıbrıs meselesine değinilmediğini belirten Aktar, Britanya’nın Türkiye ve Yunanistan ile birlikte Kıbrıs’ın 1959-1960 döneminden kalan garantör ülkelerinden biri olduğunu ve fakat KKTC’nin tanınması hakkında İngiltere’de çapraz seslerin çıkmaya başladığını aktardı. Bunun yanı sıra İngiltere’nin Türkiye desteğinin bizlere 19. yüzyılı hatırlattığı yorumunu getirdi.
Türkiye - Almanya toplantısında nelerin görüşüldüğünün bilinmediğini, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in tıpkı Boris Johnson gibi Türkiye’yi desteklemesi hakkında Almanya Dışişleri Bakanlığı müsteşarının Türkiye’yi desteklediği yazısına değinen Aktar, gelecek haftaki programda Avrupa Birliği Zirvesi’nden bahsedileceğini aktardı.
Türkiye - Fransa toplantısında ise en çok ilgi çeken noktanın Libya meselesi olduğunu bildiren Aktar, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, “Erdoğan ile görüşmemizde, Libya’dan yabancı askerlerin ve milis güçlerin çekilmesi konusunda mutabık kaldık” dediğini aktardı. Aktar konu hakkında, Libya’ya gövde gösterisi yapmak adına artık hiç randevu almadan gidildiğini ve hatta doğrudan Libya’ya da inilmediğini, Libya’nın kıyısındaki Türk donanmasına ait gemilere inilerek Libyalılara tam bir müstemleke muamelesi yapıldığının altını çizdi.
Zirve özelinde son olarak Türkiye ve İtalya toplantısına değinen Aktar, İtalyan Başbakanı Mario Draghi ve Erdoğan arasında yaşanan sert bakışmaların nedeninin, Draghi’nin geçmişte Avrupa Merkez Bankası Başkanlığı yaptığı sırada Erdoğan’a diktatör demesi gerekçesiyle yaşanmış olabileceğini belirtti.
Son olarak NATO zirvesinin 79 maddelik sonuç bildirgesine değinen Aktar, çevirmiş olduğu maddeler ışığında, Türkiye’yi birebir ilgilendiren fakat Rusya ve Çin’e hitaben yazılan maddelerden bahsetti. Maddelerin ilki olan “Topraklarımızı ve bir milyar vatandaşımızın güvenliğini, özgürlüğünü, bireysel özgürlükler, insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne dair paylaştığımız değerleri garanti ediyoruz” cümlesinin, 1949’da NATO’nun siyasi bir kuruluş olduğuna dair yapılan vurguyu giderek gözle görülür hale getirdiğini ve bu durumun Joe Biden'ın yıl içerisinde toplamak istediği demokrasi zirvesiyle ilgili olduğunu aktardı. Yeni bir 1945 sonrası döneme işaret eden Aktar, “O zaman özgür dünyaya komünist dünya denirdi. Şimdi ise özgür dünya tanımı otokratik dünya gibi bir noktaya evriliyor” dedi.
“Yönlü tehditler, iddialı ve otokratik güçlerin sistematik rekabeti ve tüm stratejik yönlerden ülkelerimize ve vatandaşlarımıza yönelik artan güvenlik sorunlarıyla karşı karşıyayız.” maddesine değinen Aktar, son madde olarak: “Yolsuzluk ve kötü yönetişim demokrasi hukukun üstünlüğünü ve ekonomik kalkınmayı baltalıyor. Yolsuzlukla mücadele etmek için tehditlerin uygulanması NATO müttefikleri açısından büyük önem taşımaktadır” ifadesinin NATO tarafından kabul edilen “2030 Hedefleri” çatısı altında Türkiye ile alakasının olmadığına dair noktaların bulunduğunu ve bu maddelerin 2020’nin Kasım ayında kabul edildiğine dikkat çekti. 2022’de İspanya Zirvesi’nde stratejik konsept olarak kabul edilecek olan “Gelecek için Transatlantik Gündem” ile program noktalandı.
(Program özetini hazırlayan gönüllümüz Seyhan Karasu’ya teşekkür ederiz.)