Makale - Yorum - Analiz
İngiliz Financial Times gazetesi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki 19 ilde sandık taşıma ve birleştirme kararına ilişkin bir haber yayımladı.
Suruç’taki saldırı için 'Yeni bir Roboski' diyen, AKP aday adayı Doç. Şeyhanlıoğlu, bir açıklama daha yaparak 'Bölgeden aldığım bilgilerle, resmi bilgiler arasında çelişkiler gördüm' dedi.
Ülkenin yarısından fazlası, 24 Haziran seçimlerine giderken uçurumdan önceki son çıkışa yaklaştığımızın bilincinde. Yol işaret levhasının üzerindeki uyarı yazısını okuyabiliyoruz: “Uçurumdan önceki son çıkış.”
Demokrasilerde seçim, demokrasinin işlemesi bakımından gerekli olan rutin bir işlemdir. Halk seçim yoluyla iradesini açıklar. Ancak bu iradenin açığa vurulması, ülkeyi kimin yöneteceğiyle sınırlıdır. Ülkenin nasıl yönetileceği ise seçimin konusu değildir.
HDP’nin tutuklu cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, Fransa’nın önde gelen gazetelerinden Le Monde için bir yazı kaleme aldı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) eski Yargıcı ve Demokrasi İçin Birlik Platformu (DİP) kurucularından Rıza Türmen , seçim gündemini ve Halkların Demokratik Partisi’ne ( HDP ) yönelik artan saldırıları değerlendirdi.
Demokrasiyi kurtarmak ancak Cumhurbaşkanlığını kazanmak ve yeni bir anayasa yapmakla mümkündür. Bunun dışındaki girişimler ham hayaldir.
Seçim sürecini izleyen Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Heyeti ara raporunu, geçen Cuma günü yayımladı. Büyükelçi Audrey Glover başkanlığındaki AGİT heyetinin internette yayınladığı ara raporunda medyamız, “Hükümetle bağlantılı veya kamu ihalelerine bağımlı sahipleri olan kuruluşlar” olarak tanımlanıyor. AGİT’in üzerinde durduğu bazı konuları buraya not edelim:
"HDP baraj altında kalırsa en az 80 vekil, AKP'ye gidecek"
Kaynak: hdp.org (16 Haziran 2108)
OLAY
Partisinin Kocaeli mitingine katılan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, tüm kamuoyunu Suruç'ta yitirilen canlara sahip çıkmaya davet ederken "Suruçlular bu olaya tanıklık ettiği halde bugün ülkenin Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı sürekli yalan söylüyor, halkı yanıltmaya çalışıyor" dedi.
Mehmet Altan Frankfurt Goethe Üniversitesi'ndeki konferansta sunduğu tebliğde geleceğe bir analiz yaptı.
Seçime yürüyoruz. 2002’den bu yana ilk kez umutlar yeşerdi; ürkek, kısık sesler yükseldi. Kara derili Obama’yı iktidara taşıyanlar alanlarda “Yes, we can” diye haykırıyorlardı, “Evet, yapabiliriz”. Şimdi aynı yalınlıkta ve içerikte bir cümlecik Türkiye’nin alanlarında, salonlarında, sokaklarında çınlamaya başladı: Evet, yapabiliriz...
Bu ülkelerde seçim sandığından çıkan ve güçlenen despotluğaTürkiye'de halkın oylarıyla geçit verilmeyecek. Halkın oylarıyla bunu yapabilirsek, despotluğa karşı demokrasi bayrağı Türkiye'de dalgalanırsa, biz de tarihimizde ilk kez demokrasi devrimi ile tanışmış oluruz.
Kuyruğu fena halde sıkışan iktidarın bu kadar bol keseden rüşvet ve ulufe dağıttığına, borç sildiğine, yolsuzluk usulsüzlüklerin üzerini çizdiğine, dile benden ne dilersen türünden böylesine uçuk ve yalan vaatlerde bulunduğuna bugüne kadar şahit olmamıştık.
Demirtaş, sesli mesaj göndererek, seçim çalışmalarına katılma çağrısında bulundu.
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, perşembe akşamı televizyon söyleşisinde, seçim kampanyası yorgunluğundan olacak, CHP’nin iki liderini karıştırdı; Bülent Ecevit ile ilgili olabilecek bir iddiasını, Sayın Erdal İnönü’ye bağladı: “İnönü bunların en yakın arkadaşıydı. Erdal İnönü’nün bunların okullarını ziyaret ettiğini iyi bilirim. Onların davetlerine katıldıklarını iyi bilirim. Gelsinler konuşalım”.
Erdoğan’ın gerçeklikle ilgisi olmayan açıklamalar yapmasına alışığız. Gazete arşivlerine başvurmaya gerek duymadan, Dolmabahçe Camii’nde içki içilmesinden, Kabataş’ta başörtülü bir kadına saldırıya, Kolomb öncesi devirde Küba’da cami bulunduğuna dek sayısız örnek verilebilir.
Bir insanın her mutfağa girişinde aklına bir cumhurbaşkanı adayının gelmesi, ne matrak değil mi!
Yoksa iktidarın sonu mu? Erdoğan iyice dağılmış durumda. Hiç bir seçimde olmadığı kadar. On altı yıldır olmadığı kadar. Herhalde moral bozukluğundan. Morali neden bozuk? Belki de, on altı yıllık iktidarının son günlerini yaşamakta olduğundan... Bunu hissettiğinden... Yoksa, gerçekten “Abbas yolcu” mu?