Bir eve dönüş serüveni: Anabasis

-
Aa
+
a
a
a

Kadim Anadolu Eserlerinden Seçmeler'de Haluk Mimaroğlu, Atinalı Ksenophones'un eşsiz eseri Anabasis hakkında bilgi veriyor.

""
Bir eve dönüş serüveni: Anabasis
 

Bir eve dönüş serüveni: Anabasis

podcast servisi: iTunes / RSS

Ben, Haluk Mimaroğlu. Arkadaşım Levent Başaran ve kızım Gülnar Mimaroğlu ile birlikte Açık Radyo 58. yayın döneminde Kadim Anadolu Eserlerinden Seçmeler programının ikinci bölümünü hazırlayıp sunacağız. Programımızın birinci bölümünde M.Ö. 800’lerden başlayıp M.Ö. 400’lere kadar Anadolu’da yazılan eserleri tanıtmıştık. Programımızın ikinci bölümüne kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bu hafta sizlere Ksenephones’in Anabasis adlı eserini tanıtacağız.

Aslen Atinalı olan Ksenophones’in bizzat yaşayıp, kaleme aldığı olaylar M.Ö. 400’de Anadolu’da geçmektedir. Bu eser, Anadolu’nun boydan boya, aşağıdan yukarıya yerleşim yerleri ve halklarına, akarsu ve dağlarına, örfler ve adetlerine adeta tanıklık eder. Ari Çokona’nın eski Yunanca aslından çevirdiği bu eser, İş Bankası Kültür Yayınları tarafından Anabasis – On Binler'in Dönüşü adı ile 2015’de yayınlandı. Anabasis kitabı, basit anlatımı ve sade dili nedeniyle Avrupa’da eski Yunanca derslerinin temel kitapları arasında yer alır. Anabasis, Hellenlerin Perslere ve genel olarak da Doğululara üstünlüğünü dile getiren eserlerin başında gelmektedir.



Antik çağlardan itibaren neredeyse günümüze kadar süregelen Hellen üstünlük söyleminin kökleri bu ve buna benzer eserlere dayanmaktadır. Ksenophones ve çağdaşlarının eserlerinde, Pers ordusuna katılan Hellen paralı askerleri, çökmekte olan Pers ve Mısır uygarlıklarının vazgeçilmez üstün yetenekli askerleri olarak okuyucuya tanıtılmaktadır. Pek gerçekçi olmayan bu anlayış ancak son zamanlarda sorgulanmaya başlanmıştır. Anadolu tarihini ve dolayısıyla kısa bir zaman sonra dünya tarihini de derinden etkileyecek Anabasis’in hikayesi aslında bir Pers taht kavgası hikayesidir.



M.Ö. 500’lerden beri Anadolu’da ve Trakya’da Pers hakimiyeti sürmektedir. Eski Lidya Krallığı’nın başkenti Manisa yakınlarındaki Sardis, Perslerin Anadolu’yu idare eden merkezi halindedir. Ege ve Akdeniz’de İonya, Lidya, Likya, Karya, Pisidia, Kilikya bölgelerinde, İç Anadolu’da Kapadokya, Frigya, Bitinya ve diğer bölgelerde eski krallıkların uzantısı olan Perslere bağlı satraplıklar bulunmaktadır. Bu krallıkların kimi isteyerek, kimi zorla da olsa Pers hakimiyeti altına girmiştir.

Atina ve Sparta bağımsızlığını korumuşsa da Perslerin tesirinde kalarak kimi zaman Perslerden yana, kimi zaman isyancılardan yana, kimi zaman da birbirlerine rakip tavırlar almak zorunda kalmışlardır. Sparta genel olarak Perslerden yana tavır alırken, Atina isyancılara destek olmuştur.


Anabasis’in yazarı Ksenophones, aslında Atinalı olmakla beraber, demokrasiden ziyade Sparta ve Perslerdeki mutlak devlet düzeninin ve disiplininin hayranıdır. Bu nedenle Atina’dan uzaklaştırılmış ve Sparta’ya yerleşmiştir. Bu arada Atina ile Sparta arasındaki Peloponnesos savaşları sona ermiştir. Savaşın sonlarına doğru Perslerin desteğini alan Sparta, Atina’yı mağlup etmiştir. Pek çok asker açığa çıkmış ancak bölge halkı uzayan savaşlar nedeniyle perişan durumdadır. Perslerin cephesinde ise Pers Kralı II. Dāryuš ölmüş, yerine büyük oğlu Artaxša geçmiş, Anadolu’daki Pers ordu komutanlığı da kardeşi Genç Kūruš’a verilmişti. Ancak Genç Kūruš’a, bunu hazmedememiş, annesi Paruşyatis’in desteği ile kardeşi Pers Kralı Artaxša’nın yerine geçmek için gizliden hazırlıklara başlamıştır.

Genç Kūruš, emrindeki Pers ordusuna ilaveten Kral Artaxša’ya sezdirmemek için idaresi altındaki yerleşimlerden ve Sparta yanlısı bölgelerden çeşitli bahanelerle paralı askerler toplamaya başlamıştı. Paralı askerler, tarihte hoplitler diye anılan bir tür fakir köylülerin bölgelerindeki güçlü bir komutanın altında, hasır kalkanlı ve uzun mızraklı, hafif piyade askerlerinden oluşan küçük bölüklerden ibaretti. Büyük ordularda bulunan atlılar, okçular, arabalar, filler ve diğer ağır unsurlarla alakaları yoktu.

Yazarımız Ksenophones de, Genç Kūruš’un ordusuna katılan yakın dostu Proksenos’un daveti üzerine belki biraz Pers hayranlığından, belki biraz da merakından orduya yazılmak üzere Ephesos üzerinden Sardis’e gitmişti.

Ksenophones

Ksenophones soylu bir aileye mensuptu. Peloponnesos savaşlarına süvari olarak katılmıştı. Genç Kūruš’un oluşturduğu Hellen paralı askerler birliği içinde görev alırken belki de Pers devlet geleneğinin gerektirdiği gibi seferin günlüğünü de tutmaya başlamıştı. Bu günlükte Genç Kūruš’un kardeşi Pers kralı Artaxša’ya karşı düzenlediği sefere katılan Hellen paralı askerler birliğinin komutanlarından, sayılarına kadar tüm ayrıntıları yer alır. Yol boyunca gittikleri yollardan, geçtikleri nehir, geçit ve dağlara, konakladıkları şehirlerden, karşılaştıkları güçlüklere kadar pek çok konuda Anadolu’ya ait bilgiler de bulunmaktadır.

Kitabın birinci bölümünde şimdiki Yunanistan’da bulunan Peloponnesos’tan, Thessalia’dan, Boiotia’dan, Stymphalia’dan, Akhaia’dan, Arkadia’dan, Megara’dan, kiminden 300 - 500, kiminden bin 500 - iki bin askerle katılan komutanlar anlatılmaktadır. Gelibolu’dan, Çanakkale’den, Trakya’dan da katılanlar olmuştur. Hepsi Manisa yakınlarında, Salihli, Sardis’te toplanıp Pers ordusuna katıldılar. Genç Kūruš, Antalya civarındaki Pisidya Satraplığındaki isyanı bastırma bahanesiyle, yaklaşık on bin Hellen paralı asker ve kendi komutasındaki muhtemelen bunun on misli Pers ordusuyla yola koyuldu.

Kūruš'un Pasargadae'de bir kabartması 

Ksenophones’in Hellen komutanları davet edip yola çıkış hikayesinin ana hatlarını, sözü Ksenophones’e bırakıp, Gülnar’ın sesinden dinleyelim;

Pers kralı II. Dāryuš ile karısı Parušyātiš'in iki oğlu oldu. Büyüğün adı Artaxša, küçüğün adı da Kūruš'tu. Kral Dāryuš'un ölümünden sonra büyük oğlu Artaxša tahta çıktı. Kardeşi Kūruš ağabeyinin tahtına göz dikti. Kūruš, artık ağabeyine bağımlı olmaktan kurtulmayı ve mümkünse yerine geçmeyi düşünmeye başladı. Annesi Parušyātiš’de Kūruš'un bu düşüncesini destekledi. Kūruš, gizli bir Hellen askeri birliği kurmak istedi. Askerlerini de şöyle topladı; Şehirlerin komutanlarına bulabildikleri kadar çok sayıda Peloponnesoslu asker toplamalarını emretti. Miletos dışındaki şehirler Kūruš'un yönetimine geçmişti. Miletos'u karadan ve denizden kuşatmaya aldı. Bu kuşatma, ordu toplaması için bir bahane oldu. Annesi de onu destekliyordu. Kral Artaxša, kardeşi Kūruš'un aleyhinde çalıştığını anlamıyor(du).

Bu arada Kūruš, Kherrhonesos yani Gelibolu'dan da başka bir birlik topladı. Spartalı Klearkhos ülkesinden sürgün edilmişti. Ona on bin altın verdi. Spartalı Klearkhos bu parayla bir ordu hazırladı. Hellesponto yani Çanakkale Boğazı civarındaki Hellen şehirleri gönüllü olarak ordunun masraflarını karşılıyordu. Kral Artaxša bu yüzden ordunun varlığından haberdar olmadı. Kūruš'a bağlı olan Thessalialı Aristippos, arkadaşından iki bin paralı askerin üç aylık maaşını talep etti. Kūruš, ona dört bin askerin altı aylık maaşını verdi. Kral Artaxša, Thessalia'daki bu ordudan da haberdar değildi. Kūruš, askerlerine ülkesine saldırılar düzenleyen Pisidialılara yani Antalyalılara karşı sefere çıkacağını söyledi. Boiotiali Proksenos'tan asker toplayıp yanına gelmesini rica etti. Aynı şekilde Stymphalialı Sophainetos ile Akhaialı Sokrates'ten asker toplamalarını istedi. Arkadaşlarının tümü Kūruš'un isteklerini yerine getirdi. Kūruš, sefere çıkma zamanının geldiğine karar verdi. Pisidialıları temelli olarak ülkeden kovmak istediğini bahane ederek Pers ve Hellen birliklerini bir araya getirdi. Aynı zamanda Klearkhos'a ordusunu toplayarak yanına gelmesini ve Aristippos'a bütün askerlerini göndermesini emretti. Arkadialı Ksenias'tan askerleriyle birlikte yanına gelmesini istedi. Miletos'u kuşatanları ordusuna katılmaya çağırdı. Onlar da çağrısını memnuniyetle kabul ettiler. Silahlarını kuşanarak Sardis, yani Manisa, Salihli'ye geldiler. Ksenias dört bin kadar ağır piyade ile geldi. Proksenos, bin beş yüz ağır piyade ve 500 kadar hafif piyade, Stymphalialı Sophainetos bin, Akhaiali Sokrates 500 ağır piyade, Megaralı Pasian ise 300 ağır piyade ile 300 hafif kalkanlı piyade getirdi. Bütün ordular Kūruš'un bulunduğu Sardis'te toplandı.

Pers kralı Artaxša’nın küçük kardeşi Genç Kūruš, kendine bağlı birlikler ve Hellen paralı askerleri ile birlikte sözde bir isyanı bastırmak üzere Sardis’ten yola çıkar. Ancak Kral Artaxša’nın sadık komutanlarından Lidya Satrapı Tissaphemes, Genç Kūruš’un gerçek niyetinden şüphelenerek durumu krala bildirir. Kral Artaxša da savaş hazırlıklarına başlar. Kūruš, üç gün içinde Lidya üzerinden Büyük Menderes nehrini geçip Denizli, Honoz’daki Kolossai’ye gelir. Tesselia’dan Menon orduya katılır. Buradan üç günde Afyon, Dinar’daki Kelainai’ye varır. Kelainai’de Pers Büyük Krallık Sarayı ve Paradiso diye adlandırılan Perslerin dillere destan bahçelerinden biri bulunur. Yeşillikler içinde, yabani hayvanlardan meyve ağaçlarına, akar sulardan havuzlara, rengarenk çiçekli bahçelerden gezinti yollarına kadar adeta bir cenneti andıran paradisolar, Pers ülkesinin temaşa yerleridir. İngilizce ‘cennet’ demek olan ‘Paradise’ kelimesi de paradiso’dan gelmektedir. Burada Kūruš ve ordusu son hazırlıklarını yapar.


Trakya’dan, Girit’ten, Syrakusa’dan ve Arkadia’dan gelenler ve Spartalı komutan Klearkos orduya katılır. Kelainai’de 30 gün kaldıktan sonra 10 binden fazla Hellen paralı askeri ve 100 bini bulan Pers ordusu Denizli’de Peltai ve Uşak’ta Keramon Agora üzerinden Afyon, Bolvadin’de Kaystrou Pedion’a ulaşır.



Gelişmelerden rahatsız olan Çukurova bölgesindeki Kilikya Kralı Syennesis’in temsilcisi olarak Kraliçe Epyaska, Kūruš’u ziyarete gelir. Söylentilere göre ordunun maaşlarının ödenmesi için büyük miktarda para da getirir. Böylece maaşları ödenen askerler yollarına devam eder ve Konya, İkonion üzerinden Lykaonia ülkesine varırlar. Kūruš, düşman toprağı saydığı Lykaonia’nın paralı askerler tarafından yağmalanmasına müsaade eder. Kapadokya içinde ilerleyerek dört günde Niğde’de Dana’ya, oradan da Toros Dağlarını geçip Kilikya’nın başkenti Tarsus’a varırlar.

Paralı askerler, Kūruš’un asıl hedefinin Pers Krallığını ele geçirmek olduğunu anlayınca devam etmek istemezler. Ancak Kūruš’un tehditle karışık ikna çabaları ve maaşlarına zam sözü üzerine tekrar yola koyulurlar. Sayhan, Ceyhan nehirlerini geçip, Kilikya’nın son şehri Hatay’da İssos’a ulaşırlar. Deniz yoluyla gelen birlikler ve Kral Artaxša’nın ordusunda bulunan bazı Hellen paralı askerler, Kūruš’un tarafına geçer. Ordu karadan ve denizden Fenike’ye doğru yol alır. Fenike’de iki Hellen komutanı fırsatını bulup Kūruš’u terk edip ülkelerine döner. Diğerleri, Suriye içlerinde ilerler, Fırat nehrine ulaşır. Hedeflerinde artık Babil’de Büyük Kral Artaxša ile karşılaşmak vardır.

Kūruš’un Artaxša’nın ordusuyla savaşını tasvir eden çalışma / Jean Adrien Guignet

Günlerce Fırat boyunca çöllerde aç biilaç, Babil’e doğru yol alırlar. Babil’e vardıklarında Pers Kralı Artaxša’nın ordusu ile karşılaşırlar. Sayıca üstün Artaxša’nın ordusu ile Kūruš’un ordusu çarpışırken Kūruš yaralanır ve ölür. Kūruš’un ordusundaki Persler teslim olurken, Hellenler geri çekilip kendilerini korumaya çalışır. Ancak Pers Ordu Komutanı, Kūruš’un can düşmanı, Tissaphemes, Hellen komutanları kandırarak hepsini öldürtür. Geriye kalan Hellen birliği, yazarımız Ksenophones komutasında çarpışa çarpışa kuzeye doğru kaçmaya başlar. Dicle nehri boyunca ilerleyip dağlık Anadolu topraklarına ulaşırlar. Kardukhların tuttukları geçitlerden geçebilmek için savaşırken çok zayiat verirler. Dağı geçip ovaya indiklerinde, karşılarına Pers ordusundan birlikler çıkar. Armenia’ya geçmelerini engellemeye çalışırlar. Bitlis cıvarındaki Botan Nehri’ni düşmana rağmen zar zor geçip Armenia’ya doğru ilerlerler. Doğu Anadolu’da Dicle Nehri’nin kaynağına doğru ilerleyip Fırat’ın kolu Karasu’ya ulaşırlar. Karşılarına bu sefer Armenia ülkesinin Persli Satrapı Tiribazos çıkar.

Kış bastırmış, kar yolları kapamıştır. Bazen çevredeki köylerde barınarak, bazen kalelerde saklanan yiyecekleri yağmalayarak, bazen Tiribazos’un tuttuğu geçitleri arkadan dolanarak yollarına devam ederler. Sonunda aç biilaç, karlar altında Fırat Nehri’ne ulaşırlar. Yolda beyaz kardan gözleri kör olanlar, parmakları donanlar, arkada kalanlar olur. Görünürdeki köylere sığınıp, biraz kendilerine gelirler. Kılavuz eşliğinde ilerleyip, Aras Nehri’ne varırlar. Ovaya inen yolda demirci Khalypslerle, Medli Taokhlarla ve tavuş kuşları ile ünlü Phasianoslarla karşılaşırlar. Bunlarla da zaman zaman savaşarak, zaman zaman anlaşarak geçitlerden geçip Bayburt üzerinden Gümüşhane’ye, Gymnias’a ulaşırlar. Gymnias hükümdarı kılavuz vererek Skythinosların ülkesinden geçip Maçka yakınlarındaki Theke tepesine ulaşmalarını sağlar. Skythinoslarla çarpışarak vardıkları tepelerden Karadeniz’i görünce hedeflerine yaklaştıklarını anlayan askerler, büyük bir sevinçle ‘Thalassa! Thalassa!’ yani ‘Deniz! Deniz!’ diye bağırarak kutlamalara başlarlar. Ancak önlerinde Makron ülkesi vardı.

19. yüzyıla ait illüstrasyon Ksenophones’in Altında On Binlerin Dönüşü / Herman Vogel

Ksenophones’in askerlerinden Makronlu eski bir kölenin aracılığı ile buradan da salimen geçip Maçka üzerinden Trabzon’a varırlar. Burada bir müddet kaldıktan sonra kimisi deniz yoluyla, kimisi kıyıdan kara yolu ile ülkelerine doğru yollarına devam eder. Ksenophones uzun ve maceralı bir yolculuktan sonra yurduna dönmeyi başarır. Önce Atina’ya sonra Sparta’ya yerleşip, verdiği hizmetler karşılığı aldığı malikânede kitap yazmaya koyulur.

Başta Anabasis olmak üzere Büyük Pers Kralı I. Kūruš’un hayatını anlatan kitabı, Sokrates’le ilgili diyalogları içeren kitapları, ata binme, ekonomi, politika, tarih ve Sparta’nın anayasasına ait kitapları vardır. Kitaplarında, Hellen askerlerini ve kültürünü öne çıkartıp, Doğu’dan üstün olduklarını savunur. Yine de Anabasis’te yazdıkları kadim Anadolu coğrafyası ve toplumu hakkında çok değerli bilgiler içermektedir.

Trakya’dan Kilikya’ya, Lidya’dan Frigya’ya, Kapadokya’dan Pontus’a, Büyük Menderes’ten Fırat’a, Toroslardan Karadeniz’e yol boyunca anlattıkları günümüzde de yaşananlara da ışık tutmaktadır. Dağlarla, nehirlerle, denizlerle birbirinden ayrılan bu bölgelerde yaşayanların, kendine özgü gelenek, inanç, dil ve kıyafetleriyle Anadolu’dan gelmiş geçmiş onlarca medeniyet, devlet ve yönetimlere rağmen hala var olduklarını adeta gözler önüne sermektedir. Bu toplumların Hellenlerle hiç bir akalası olmadığı da apaçık ortadadır. Zaten, Ksenophones de ve ondan önce ve sonra gelen yazarlar da eserlerinde, Hellen ülkesi ile bugünkü Yunanistan’ın, Makedonya’nın, Trakya’nın, Anadolu’nun coğrafi sınırlarla belirlenmiş bölgelerini ve halklarını ayrı ayrı adlarla tanımlamışlardır. Buna rağmen, zaman içinde hepsi Hellen’le özdeşleştirilip, Batılı yazarlar tarafından Grek, ne yazık ki bizim yazarlarımız tarafından da Yunan olarak adlandırılmaktadır.


Ksenophones’in eserleri de yayınlandığı yıllardan itibaren tartışma ve araştırma konusu olmuştur. Anabasis’i konu alan pek çok makale yayınlanmıştır. Bunlardan Jeff Rob’un 2013’te Pensilvanya Üniversitesi’nde hazırladığı doktora tezi, Anabasis’in ana fikrini oluşturan ‘Ünlü Hellen Paralı Askerleri’ tarihsel anlayışını sorgulamaktadır. Bir diğer güncel çalışma, Kütahya Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyelerinden Fariz Öncü’nün 2021’de yayınladığı ‘Anabasis’ten Hareketle bir Anadolu Kadının Politik Portresi’ adlı makalesidir. Bu makalede Kilikya Kraliçesi Epyaksa’nın ve Pers Ana Kraliçesi Parusyatis'in duruşu ile ‘kadınların toplumsal rollerinin ev içi işlerle sınırlı olması gerektiği izlenimi veren’ Ksenophones’in Atina merkezli yaklaşımı karşılaştırılır.

Iordanis K. Paradeisopoulos’un 2013’te yayınladığı, Anabasis’in Doğu Anadolu’daki yolculuğunun muhtemel güzergahlarını inceleyen çalışmaları da konu ile ilgilenecek dinleyicilerimiz için faydalı olabilir. Bir de, bu yolculuğun tadını çıkartmak isteyen dinleyicilerimize, Teke tepesinden başlayarak, On binlerin izinde Maçka üzerinden, Trabzon’a ulaşan Anabasis Doğal Yürüyüş Yolu’nu da tavsiye ederim.

Bu programda adı geçen eserlere program sayfamızdan ulaşabileceğinizi hatırlatır, haftaya Anabasis’ten esinlenerek yola çıktığı söylenen Büyük İskender’in seferlerinde buluşmak üzere hoşça kalın dileklerimizi iletiriz.


Kadim Anadolu Eserlerinden Seçmeler programında adı geçen eserler:
 

  • Ksenophon, Anabasis - On Binler'in Dönüşü, Yunanca aslından çeviren: Ari Çokona, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2015
     
  • Route and Parasangs in Xenophon’s Anabasis / A Chronology Model for Xenophon’s Anabasis, Greek, Roman and Byzantine Studies, Iordanis K. Paradeisopoulos, 2013-2014
     
  • All the King's Greeks: Mercenaries, Poleis, and Empires in the Fourth Century BCE, The Pennsylvania State University, Jeffrey Rop, 2013
     
  • Ksenophon'un Anabasis'inden Hareketle bir Anadolu Kadınının Politik Portresi: Kilikia Kraliçesi Epyaksa, Fariz Öncü, 2021
     
  • Archivum Anatolicum (ArAn) 137-170, 2021