İklim Kuşağı Konuşuyor'un bu bölümünde COP28 haberlerinden bahsetmiyoruz bu kez. Onun yerine COP28'de seslerini duyurmak için Dubai'de olan iklim aktivistlerinin, hak savunucularının ve sivil toplum kuruluşları sözcülerinin konuşmalarından ve beyanlarından oluşan bir derleme dinliyoruz.
İklim Kuşağı Konuşuyor'un bu bölümünde COP28 haberlerinden bahsetmiyoruz bu kez. Onun yerine COP28'de seslerini duyurmak için Dubai'de olan iklim aktivistlerinin, hak savunucları ve STK sözcülerinin konuşmalarından ve beyanlarından oluşan bir derleme dinliyoruz. COP28’de seslerini duyurmak için Dubai’deydiler.
COP28'de iki gün önce Çarşamba günü, birçok başlıkta hiçbir anlaşmaya bağlanmadan kapanış gerçekleşti. Tüm yıl boyunca yaşanan küresel sıcaklık rekorlarından sonra Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in “Küresel ısınma dönemi sona erdi, küresel kaynama dönemi geldi” demesinin üzerine Taraflar Konferansı’nda alınan veya alınmayan kararlara baktığımızda, UNFCCC'nin geleceği, sivil toplumun rolü ve genel olarak iklim müzakereleri üzerine düşünmemiz gerekenler olduğunu anladık.
Kısaca; COP28'in nihai sonucu yeterli değil. Bunun tarihi bir zafer olacağı vaadinin ardından sırtımızdan vurulan bir bıçaktı bu. Bu hepimizi incitti ve Pasifik adalarından liderlerin de söylediği gibi sanki kendi ölüm belgelerimiz imzalanıyormuş gibiydi.
Anlaşmaları imzalamayanların, fosil yakıtlardan çıkış yapmayanların sorumlulukları nerede, kimse bilmiyor hala. Her şey havada kaldı.
Beklediğimiz üzere, fosil yakıtlardan çıkış final metinde yok. Bu pek çok şeyin ters yüz olması anlamına geliyor; geri dönüşü olmayan iklim krizini önlemek için bilimin öngördüğü şekilde fosil yakıtları tamamen ortadan kaldırmaya yönelik bir planın olmadığı anlamına geliyor. Aynı zamanda somut bir zaman çizelgesi de içermiyor. 30 yıllık iklim müzakerelerinde ilk kez bir COP sonucunda fosil kelimesi kullanıldı ama bunu bir başarı olarak adlandırmak bence utanç verici. “Fosil yakıtlardan çıkış” diyemediler bile. Nedense kelimelerle oyun oynayarak “fosil yakıtlardan uzaklaşma” olarak bahsettiler, sadece enerji üretimi için üstelik de.
Bu yıl 2.456'dan fazla fosil yakıt lobicisinin ve yüzlerce iklim inkarcısının akın ettiği COP'a gençlerin katılımı kritik önemdeydi. Toplantılarda taraflara baskı yapmaktan, salonlarda belirli metinler için lobi faaliyetleri yürütmeye ve dışarıda gösteriler düzenlemeye kadar, süreci mümkün olduğunca etkilemek için ellerinden geleni yaptılar. Bu konferanslar çoğu zaman dünya liderlerinin oynadığı bir satranç oyunu gibi oluyor. Sivil toplumun, onların oyununun bizim gerçekliğimiz olduğunu hatırlatmak için orada olması her zaman önemli.
Ancak yapılması gereken daha çok şey var. Son COP çıktısında, fosil yakıtların azaltılmasına yönelik kararlı bir plan bulunmuyor ve emisyon azaltma stratejilerinin izlenmesi ve uygulanmasındaki boşluklar, vaatler ve eylemler arasında büyük bir boşluk yaratıyor.
Metin aynı zamanda, onu gelişmekte olan ülkeler için ulaşılabilir kılmak için gereken temel mali bileşenler açısından da eksik. Güçlü bir sonuç için, Küresel Güney ve ada ülkeleri için adil, güçlü bir finans çerçevesinin oluşturulması gerekiyor.
Gelelim iklim aktivistlerinin söylediklerine;
Filipinlerden iklim aktivisti Mitzi Jonelle Tan Dubai'deki COP28'de üst düzey Küresel İklim Eylemi kapanış genel kurulunda karar vericilere seslendi. Konuşması beni çok etkiledi, sizinle de paylaşmak istiyorum.
“Bireysel eylemin gücünden bahsettiğimizde, bugün dünyada var olan güç dinamiklerinden bahsetmemiz gerekiyor. Şu anda COP28'de herhangi bir ülke delegasyonundan daha büyük, 2400'den fazla fosil yakıt endüstrisi lobicisi bulunuyor. Ve bunun yanı sıra, şu anda dünyada insanlığa karşı suçların ve işgalin yaşandığı gerçeği hepimizin sırtına ağır bir yük bindiriyor. Zamanın tam bu anında, içinde bulunduğumuz krize çözüm bulma konusunda çok daha büyük bir güce ve sorumluluğa sahip olan bazı bireyler var. Son 20 yılda, ülkem Filipinler en fazla aşırı hava olayının yaşandığı ülke oldu. Bizim neslimiz toplumlarımızın yıkımını görerek büyüdü. İklim krizinin içinde büyüdük.
Dün ağlayarak uyandım. Çünkü çok korkuyorum. Halkım adına korkuyorum. Ailem için korkuyorum. Halihazırda iklim krizinden etkilenen dünya çapında milyarlarca insan adına korkuyorum. Gezegenin şu anki durumundan korkuyorum. 10 yıl önce Haiyan Tayfunu'nun yarattığı yıkımın ardından ülkemin müzakerecilerinden biri olan Yeb Sano COP19'da konuşmasında 50 yıl önce ülkemizde diktatörlüğe ve sıkıyönetime karşı mücadele eden bir öğrenci liderinin sözlerini ödünç alarak. “Biz değilsek kim? Şimdi değilse ne zaman, burada değilse nerede” diye seslenmişti.
10 yıl sonra hala aynı tayfunun, aynı etkilerini yaşıyoruz. Daha yoğun ve daha sık ‘süper tayfunlar’ yaşadık. 10 yıl sonra hala aynı şeye karşı mücadele ediyoruz. Bugün sahip olduğumuz, dünya çapında milyarlarca insanın hayatına mȃl olan, kâr odaklı fosil yakıt takıntılı maden çıkarma sistemi. Fosil yakıt sektörü, geride bıraktığı yıkımla baş başa kalırken, 7 trilyon doları bulan krizin en büyük itici güçlerinden biri aynı zamanda da. Bunu sübvansiyonlarda görüyoruz.
Dünya liderleri! Şimdiki ve gelecek nesiller için doğru kararı vermek ve tarihin doğru tarafında yer almak için şu anda hala bir fırsat pencereniz var. Bizi 1,5 derecede tutmak ve küresel adaletin hızlı bir şekilde ilerlemesini sağlamak için adil ve bilimle uyumlu küresel kuzeyin öncülüğünde, fosil yakıtın istisnasız olarak aşamalı olarak durdurulması çağrısında bulunmak için adım atmanız ve anı yakalamanız gerekiyor. Şu anda Pasifik ada ülkeleri tarafından yürütülen fosil yakıt anlaşmasıyla, somut uyum hedeflerine ihtiyacımız var. Yenilenebilir enerjiyi artırmamız ve herkesin elektriğe erişimini sağlamamız gerekiyor. Kayıp ve zarar, uyum ve hafifletme için iklim finansmanına ihtiyacımız var… Hepsi hibe şeklinde, kredi şeklinde değil. Çevre savunucularının ve aktivistlerin haklarının korunmasına ve tüm bu hedeflerin ölçülebilir ve uygulanabilir olmasını sağlamaya ihtiyacımız var ve bu çok gibi görünüyor, ancak tüm bunlara ve daha fazlasına ihtiyacımız var…
Çünkü bunu başarabilmemizin tek yolu, bunu hep birlikte yapmamızdır. Bu noktada tartışmaya açık olmamalı. Son metindeki her kelime, istatistikler, tahminler, vaat edilen dolarlar ve emisyon azaltma taahhütleri, insanların yaşayıp yaşamayacağına, gıdaya, suya veya barınağa erişimimizin olup olmayacağına karar veriyor. Dünyanın dört bir yanında marjinalleştirilmiş yerli halkların çoğu, çevre savunucuları, aktivistler ve gençler yalnızca iklim krizinin en kötü etkileriyle karşı karşıya kalmıyor, aynı zamanda tehdit ediliyoruz, militarize ediliyoruz, terörist olarak adlandırılıyoruz ve öldürülüyoruz… Bunların hepsi iklim adaleti için mücadele ettiğimiz için. Bunların hepsi toprak için savaştığımız için, hepsi gezegenimiz için. Kurumsal açgözlülüğe ve fosil yakıt endüstrisine karşı savaşıyoruz. Aslında yaptığımız tek şey yaşam için savaşmak, yaşama şansımız için savaşmak. Genciz ama saf değiliz. Siyasi sürecin karmaşık ve zorlu olduğunun bilincindeyiz. Ama aynı zamanda aramızda cesur ve amansız insanların da canla başla çalıştığını görüyoruz. Gençlik Hareketi, bilim insanları, çevre savunucuları ve sivil toplum tüm gücümüzle mücadele ediyor ve sizden tek isteğimiz bu mücadeleye bizimle birlikte katılmanız.
Özellikle Küresel Kuzey politikacılarının gerçekten lider olarak öne çıkmalarına, eşitlikçi ve adil yollarla fosil yakıtı aşamalı olarak kaldırmayı seçmelerine ve bizi çoğunluğun güvende olduğu bir dünyaya yönlendirmelerine ihtiyacımız var.
Bugün tarih yazabilirsiniz ya da hepimizin hayatını tehlikeye atabilirsiniz. Fosil yakıtlara son vermek ve bu adil geçişi güçlendirmek için safımızı tutmak için bize katılmanıza ihtiyacımız var.
Dün gece insanlara ve gezegene öncelik verdiğimiz, kendimi güvende ve sevildiğimi hissettiğim fosilsiz bir dünya hayal ettim. Ve herkesin sahip olmasını, herkesin deneyimleyebilmesini istediğimiz şey budur; şimdiye kadar sevdiğimiz ve seveceğimiz her şey bu gezegendedir. Ve sevdiğiniz şey uğruna savaşmak için yapabileceğiniz her şeyi yapmaz mısınız? Bugün bizim yaptığımız da budur. Bugün sevdiğimiz şey uğruna savaşmak için bunu seçiyoruz. Sonunda bizimle birlikte savaşacak mısınız?
Biz değilsek, kim?
Burada değilse, nerede?
Şimdi değilse, ne zaman?
O da biz olalım. Şimdi olsun. Burada olsun.”
Filipinli iklim aktivisti Mitzi Jonelle Tan’ın konuşmasından sonra sırada Marshall Adaları Cumhuriyeti heyeti başkanı John Silk’in yayınlanan taslağı “ölüm fermanı” olarak nitelendirdiği konuşmasından bir bölüm var;
“Benimki gibi ada eyaletleri yıllardır evlerimizdeki geleceğimizin önemli olduğuna başkalarını ikna etmeye çalışmak için COPlara geliyor. Tüm çabalarımıza rağmen yolun çok uzağındayız. Aksini iddia edemeyiz. Mevcut politikalarla gezegen 2,9℃ yolunda ilerliyor. Bu kadar yüksek sıcaklık artışına uyum sağlayamayız ve ‘kayıp ve hasar’ hesaplanamaz olacaktır. Bu bizim ölüm fermanımız olacak. Sulu mezarlarımıza sessizce gitmeyeceğiz. Dolayısıyla bu COP'un bizi 1,5 santigrat derece sıcaklık sınırında kalacak ve daha dayanıklı bir dünyaya götürecek bir gelecek rotasına sokmayan bir sonucunu kabul edemeyiz ve etmeyeceğiz. COP'tan pragmatik bir sonuca ihtiyacımız olduğunu duyduk. İklim krizine fosil yakıtların aşamalı olarak durdurulması ve dayanıklı ve adil bir dünyaya yatırım yapılmasından daha pragmatik bir yanıt olamaz.”
Climate Action Network International küresel siyasi strateji başkanı Harjeet Singh ise açılış konuşmasında; “Zarar ve Hasar Fonu'nun kuruluşundan sonraki bir yıl içinde faaliyete geçirilmesi yönündeki tarihi kararın ortasında, altta yatan kaygıların ele alınması kritik hale geliyor. Zengin ülkeler bir yandan Dünya Bankası'nın bu fona hızlı tepki verme kisvesi altında ev sahipliği yapması için baskı yaptı. Tam tersine, mali yükümlülüklerini hafifletmeye çalıştılar ve net bir finans seferberliği ölçeği tanımlamaya direndiler." dedi.
Tanımlanmış bir yenileme döngüsünün bulunmaması, Fonun uzun vadeli sürdürülebilirliği hakkında ciddi soruları gündeme getiriyor. Bu nedenle, COP28'in anlamlı bir sonuçla sonuçlanmasını sağlamak için özellikle Küresel Durum Değerlendirmesi sürecine ve yeni iklim finansmanı hedefi ile entegre edilmiş sağlam bir sisteme ihtiyaç var.
“Artık sorumluluk, finansal yükümlülüklerini iklim krizindeki rolleriyle orantılı bir şekilde yerine getirme sorumluluğundadır; bu kriz, temel olarak on yıllardır süren sınırsız fosil yakıt tüketimi ve Küresel Güney'e yeterli iklim finansmanının sağlanamamasından kaynaklanmaktadır.” demişti ancak kapanış konuşması sırasında metnin önceki versiyonlara göre önemli bir gerilemeyi temsil ettiğini söyledi:
“Şaşırtıcı bir şekilde, fosil yakıtların aşamalı olarak durdurulması konusundaki açık ifadeyi bir kenara bırakarak, bunun yerine 2050 yılına kadar ‘hem tüketimi hem de üretimi azaltma’ yönünde belirsiz bir taahhütte bulunmayı tercih etti. Bu, fosil yakıt endüstrisinin lobicilik gücünün açık bir göstergesidir ve fosil yakıtların kullanımının uzatılması yönünde küresel politikaları etkilemektedir. COP28’den kararlı ve güçlü bir direktif yayınlamayı başaramazsak, 1,5 santigrat derecelik kritik ısınma eşiğini geçmenin eşiğinde kalırız. Böyle bir senaryo, en savunmasız toplulukları orantısız bir şekilde etkileyerek küresel çapta yıkıcı sonuçlara yol açacaktır.”
Endişeli Bilim İnsanları Birliği’nden Dr. Rachel Cleetus da olumsuz görüş bildirdi: “Açıkça söylemek gerekirse, bütün gün görmeyi beklediğimiz enerji paketine ilişkin metin son derece hayal kırıklığı yaratıyor, kaygı verici ve dünya çapındaki insanların hak ettiği hırsın yakınından bile geçmiyor. Pek çok liderin yaptığı gibi bilime başvurmak, onu gerçekten yansıtan bir dil ortaya koyma konusunda ciddi bir sorumluluğu da beraberinde getiriyor. Bu taslak, listelenen tüm eylemleri ülkeler için isteğe bağlı kılan, en üstte büyük bir ‘yapabilir’ niteleyicisi ile birlikte geliyor. Özellikle bu kritik on yılda, anlamlı zaman çizelgelerinin eksikliği de dahil olmak üzere, göze çarpan boşluklarla dolu bir eylem listesi var. Bilim inkar edilemez ve dünyanın dört bir yanındaki insanların net bir talebi var: Fosil yakıt çağının artık aşamalı olarak sona erdirilmesi gerekiyor. En son GST metni, dünya liderlerinin, insanlar ve gezegen için yaşanabilir bir geleceği korumayı tercih etmek yerine fosil yakıt endüstrisinin ve petrodevletlerin olumsuz etkilerine boyun eğdiklerine dair kanıtlarla dolu. Bu son saatlerde, dünya liderlerini buraya güvence altına almak için geldiğimiz gerçek eylemi gerçekleştirmeye çağırıyoruz.”
Hindistan'dan 12 yaşındaki iklim aktivisti Licypriya Kangujam ise, Dubai'deki COP28'de cesur bir hareketle sahneye çıktı. Üzerinde "Fosil yakıtlara son verin. Gezegenimizi ve geleceğimizi kurtarın" yazılı bir pankart taşıyan Kangujam, fosil yakıtların kullanımını şiddetle protesto ederek; “Politikacılar Yalan Söylüyor, İnsanlar Ölüyor” diye slogan attı. Üst Düzey Oturumunu kesintiye uğratan Licypriya Kangujam, sahneden görevliler tarafından indirildi ve COP28’e giriş kartı elinden alınarak dışarı çıkarıldı.
Daha sonra sosyal medya hesabından şunu yayınladı Licypriya; “Hükümetler, günümüzde iklim krizinin en büyük nedeni olan kömür, petrol ve gazı aşamalı olarak ortadan kaldırmak için birlikte çalışmalılar. Bugünkü eylemleriniz yarın geleceğimizi belirleyecek. Zaten iklim değişikliğinin kurbanıyız. Gelecek nesillerin aynı sonuçlarla tekrar yüzleşmesini istemiyorum. Milyonlarca masum çocuğun hayatının liderlerimizin başarısızlıkları uğruna feda edilmesi ne pahasına olursa olsun kabul edilemez.
İklim felaketleri nedeniyle benim gibi milyonlarca çocuk hayatını kaybediyor, ebeveynlerini kaybediyor, evlerini kaybediyor. Bu gerçek bir iklim acil durumudur. Milyarlarca doları savaşlara harcamak yerine, açlığı sona erdirmeye, eğitim vermeye ve iklim değişikliğiyle mücadeleye harcayın.
Nefes almak için temiz hava, içmek için temiz su ve yaşamak için temiz bir gezegen istiyoruz. Nefes almak için temiz hava, içmek için temiz su ve yaşanacak temiz bir gezegen istemek temel haklarımızdır. Ben günümüzün iklim krizinden dolayı tamamen hayal kırıklığına uğrayan bir çocuğum. Mağdurların ilk sıralarındayız. Fosil yakıtların aşamalı olarak durdurulmasına ilişkin temel konuların, 2500'den fazla fosil yakıt lobicisinin katılımıyla COP28'de devam eden müzakere sürecinde gizli tutulduğunu düşünüyorum.
Defalarca düşündükten sonra bu protestoyu yapmaya karar verdim. Annem bile beni durdurmaya çalıştı ama ben onu "Her şey yoluna girecek" diye ikna ettim. Hayatımın risklerini alıyorum çünkü Gezegenimizi ve Geleceğimizi kurtarmak istiyorum.
Benim sesim duyulmayı hak ediyor. Bölünmek yerine birleşerek bir arada duralım.”
Licypriya 9 yaşında ben 12 yaşındayken onunla bir röportaj yapmıştım. O günden bu yana Licy de hiç durmadan çalıştı. Tüm COPlara katıldı ve şimdi geleceğini savunduğu için bir daha COPlara girememe endişesi yaşıyor.
Ulusal Yaban Hayatı Federasyonu'nun Genel Başkan Yardımcısı, tanınmış bir düşünce lideri, uluslararası konuşmacı, politika yapıcı ve eğitmen olan Dr. Mustafa Santiago Ali ise COP28 için “COP28'in Komik Karbon İkilemi”nden bahsediyor.
“Şuna bir bakın, işte COP28'deyiz; dünyanın uyanıp karbondioksiti koklaması gereken küresel buluşma. Bunu büyük bir blok partisi gibi düşünün, ancak ızgara yapmak ve serinlemek yerine tüm mahalleyi, yani Dünya gezegenini serinletmekten bahsediyoruz. Burası büyüklerin toplandığı, o kirli eski fosil yakıtlardan kurtulma sözü verdikleri ve evimizi dev bir mikrodalga fırına dönüştürmeme konusunda ciddileştikleri yer.
Şöyle: Evinizin yandığını ve hortumu kapmak yerine herkesin sobayı kimin açık bıraktığını tartıştığını hayal edin. Bu sizin için COP28; her yer alevler içinde kalmadan önce birleşip gazı kapatmamız gereken, riskli bir toplantı. Gerçek bir anlaşmadan, vites değiştirme şansından ve kelimenin tam anlamıyla rahat nefes alabileceğimiz bir geleceğe yolculuktan bahsediyoruz. Bakalım bu yılın olayı ihtiyacımız olan oyunun kurallarını değiştirecek mi, yoksa 'Too Little, Too Late'nin başka bir bölümü mü olacak? Dolayısıyla, sağduyunun sıklıkla arka planda kaldığı bir dünyada, kendimizi COP28 müzakerelerinde buluyoruz; bu o kadar ironik bir gösteri ki, hicivcilerin yüzünü kızartacak kadar ironik. Şunu hayal edin: Cüzdanları fosil yakıt kârlarıyla dolup taşan ülkeler artık iklim görüşmelerinde başı çekiyor. Bu, şekerci dükkânı sahiplerini bir diş hekimliği kongresinin sorumluluğunu üstlenmeye benziyor; gerçek çözümlerden daha tatlı konuşmalar olacağını bilirsiniz.
Ve sonra fosil yakıtlara olan bağımlılığımızı kırmayı destekleyecek bir "bilim" olmadığını söyleme cüretini gösteriyorlar. Bu, gece yarısı atıştırmalıklarının neden daha dar pantolonlara yol açtığının arkasında hiçbir bilim olmadığını söylemek gibi bir şey. Kanıtlar çok güçlü, ancak görünen o ki, banka hesabınız bir varil petrol kadar ağır olduğunda bilim birdenbire çamur kadar berrak hale geliyor.
Geleceğimizi belirlemek için binlerce fosil yakıt yöneticisinin bir araya geldiğini hayal edin. Bu, dijital çağ için plan yapan dinozorların yeniden bir araya gelmesine benziyor; tek fark, bu dinozorlar hâlâ ortalığı kasıp kavuruyor. Gezegenin termostatı bir yaz barbeküsünden daha sıcak seviyelere ulaşırken, geçen haftadan kalanlar kadar taze fikirler sunuyorlar.
Bu sadece kümesi koruyan tilki değil; kümeste tavuk kanadı festivaline ev sahipliği yapan tilki. Ateşi körükleyen, şimdi de su getirme sözü veren insanlarımız var. İroni o kadar yoğun ki, onu kesmek için elektrikli testereye ihtiyacınız var.
Ama hey, kârınız varken kimin bir gezegene ihtiyacı olur, değil mi? Yükselen denizleri, kavurucu sıcak hava dalgalarını ve yeni gayrimenkul arayan kutup ayılarını bir kenara bırakın. Petrol akmaya devam ettiği sürece yaşayabileceğimiz tek yerin sal üstü olması kimin umurunda?
Yani evet, fosil yakıt kullanan ülkelerin iklim müzakerelerine öncülük etmesi, bir grup komedyenin cenaze töreni düzenlemesine benziyor; bu sadece uygunsuz bir şekilde komik. Senaryoyu değiştirip yeni beyinler getirmenin ve bu iklim değişikliği komedi şovunu ciddiye almaya başlamanın tam zamanı. Çünkü, kabul edelim, eğer bunu yapmazsak, Doğa Ana'nın bizi bekleyen can alıcı noktası ve spoiler uyarısı var: komik değil.”
Mustafa Santiago Ali’nin bu söylediklerini çok etkileyici buldum.
Dünya uluslarının, gezegenimiz için ilerlemenin tek yolunun "enerji sistemlerinde fosil yakıtlardan adil, düzenli ve hakkaniyetli bir şekilde geçiş" olduğu konusunda anlaşmaya varmaları 28 konferans gerektirdi. Yetersiz de olsa bu, fosil yakıt çağının sonunun başlangıcını işaret eden an olmasını umuyorum.
Bu arada Türkiye'nin ilk iklim davası ile de ilgili de gelişmeler var; Seren Anaçoğlu, Ela Naz Birdal ve benim Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması kapsamında sunmuş olduğu iklim hedefinin yetersiz olması nedeniyle hukuki yollara başvurarak gelecekteki haklarının korunması için açtığımız dava hakkında inceleme yapılmaksızın red kararı verildi. Danıştay, red nedeni olarak Ulusal Katkı Beyanı'nın, idari işlem olmadığını ve idari işlemin iptali konusu yapılamayacağını belirtti. Bizler de, Danıştay'ın red kararını temyize götürdük ve geleceğimiz için mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.
Bugünkü programımda sizlere COP28 üzerine aktivistlerin, STK sözcülerinin söylediklerini getirdim. Yine başarısız bir COP sona erdi ve bizler için daha çok çalışma anlamına geliyor bu. 11 Kasım 2024’te yine bir petrol ülkesi olan Azerbaycan’da yapılacak COP29 için hazırlıklar başlasın. Şahane bir hafta geçirmedik ama olsun, umut hep var. Gelecek Cuma’ya kadar kendinize, sevdiklerinize ve gezegenimize iyi bakın.