Haftanın Haber Hasatı'nda bu hafta Londra merkezli düşünce kuruluşu Ember Climate'ın, Türkiye’de yeni kurulacak rüzgar ya da güneş enerjisi santrallerinde elektrik üretimini ithal kömür santrallerindeki üretimle kıyaslayan raporunu konuşuyoruz. Anadolu’nun Ses Arşivi bölümündeyse Hewsel Koruma Platformu eş sözcüsü ve Mezopotamya Ekoloji Hareketi aktivisti Vahap Işıklı, Şırnak’ta maden arama çalışmalarıyla ilgili süreci aktarıyor.
Pandemi, yangınlar, seller ve ekstrem kuraklığın ardından ekonomik aktivitenin ‘nomal’e dönmeye başlamasıyla birlikte fosil yakıtlar fiyatlarında rekor artışlar kaydediliyor. Sene başından beri yükselen gaz fiyatları Avrupa’da eylül ayında hızlı bir tırmanışa geçerek 100 euro’yu aştı. Benzer şekilde Birleşik Krallık’ta ocak ayından bu yana gaz maliyetleri yüzde 250 arttı. Talebi karşılayamayan enerji şirketleri bir bir kepenk indirirken, yıla 70 enerji şirketiyle başlayan ülke için sene sonunda bu sayının 10’a kadar düşebileceği belirtiliyor. Ülke, petrol fiyatlarındaki artışın da etkisiyle stagflasyonla (ekonomik yavaşlama ile birlikte yüksek enflasyon) yüzleşiyor.
Gaz fiyatlarıyla birlikte kömür, Çin ve Hindistan’da artan talebe rağmen karbonsuzlaşma hedefine bağlı olarak uzun vadede yatırım çekemiyor olmasının da etkisiyle rekor kırıyor. Bu durum ülkeyi büyük bir enerji krizine doğru sürüklüyor. Öyle ki geçtiğimiz hafta Çin’de elektrik kesintileri nedeniyle Apple ve Tesla tedarikçilerinin bir bölümü, alüminyum, kimyasallar, boya ve mobilya sektöründen tesisler üretimi durdurdu.
Peki fosil yakıt fiyatlarındaki artış temiz enerji üretimi için bir fırsat olabilir mi? Bu yönde önemli bir çalışma, geçtiğimiz hafta, Londra merkezli düşünce kuruluşu Ember Climate’dan geldi. Ember’in Türkiye’de yeni kurulacak rüzgar ya da güneş enerjisi santrallerinde elektrik üretim maliyetlerini, var olan termik santrallerde ithal kömürle üretmekle kıyaslayan araştırmasına göre Türkiye’de yeni bir rüzgâr veya güneş enerjisi santrali kurarak elektrik üretmek, en verimli ithal kömür santrali ile bile elektrik üretmekten daha ekonomik hale geldi. Rapora göre Türkiye’de rüzgârdan elde edilen elektriğin seviyelendirilmiş maliyeti 40,8 USD/MWh, güneşten elde edilen elektriğin seviyelendirilmiş maliyeti ise 51,9 USD/MWh. Kıyas için, ithal kömür ile elektrik üretiminin maliyeti, MWh başına 62 ila 77 dolara ulaşıyor.
Tamamına burada ulaşabileceğiniz raporla ilgili akla gelen ilk soru, kömürün fiyatının gelecekte değişmesi (düşmesi) durumunda rüzgar ve güneşin bu avantajı koruyup koruyamayacağı. Raporun yazarı ve Ember’da Enerji ve İklim Veri Analisti Ufuk Alparslan’ın yorumları şöyle:
Çalışmamız, yeni yapılacak bir ithal kömür santralinin sabit maliyetler, yatırım maliyetleri vesaire dahil etmiyor, yalnızca MWh başına yakıt maliyetini karşılaştırıyor. Öte yandan yeni bir rüzgar ve güneş santralinin tüm kurulum maliyetleri dahil ediliyor. Yeni yapılacak bir ithal kömür santrali zaten rüzgar ve güneş santrallerinden pahalı. Tüm dünyada da bu hemen hemen böyle.
Fiyatların değişimini dahil etmek için ek olarak bir analiz daha ekledik. Bu yıl içinde yenilenebilir enerji ihaleleri, YEKA ihaleleri oldu. Güneş santralleri için bir ihale düzenlendi, nisan-mayıs arasında. Bu ihalelerde de rekor düzeyde düşük fiyat çıktı, O dönemin kuruyla dolara çevirirsek ortalama çıkan fiyat 25 dolar/MWh civarındaydı. Yani bugün güneşin marjinal maliyeti 51 dolar civarı diyoruz. Orada ihalede çıkan ortalama fiyat bunun yarısı civarında. Neden böyle? Çünkü bu santrallerin önümüzdeki 3 yıl içerisinde tamamlanması bekleniyor. Dolayısıyla bunu şöyle görebiliriz: Piyasanın 3 yıl içerisinde güneş santralinin maliyetine dair ön gürüsü bu fiyat. Yani piyasa fiyatların yarıya kadar düşeceğini bekliyor anlamına geliyor. Aynı projeksiyonu kömür için yapmak üzere, uluslararası borsalarda işlem gören ve 2024 yılına ait kömür vadeli kontratının fiyatını alarak aynı marjinal maliyet hesaplamasını yaptım. Piyasa güneş santrallerin MWh saat başına maliyetin 25 dolar olmasını beklerken, ithal kömür santrallerinin 2024 yılı için marjinal maliyet beklentisi 40 dolara yaklaşıyor. En verimli santralin bile o dönem için marjinal maliyeti 35.7 dolara tekabül ediyor. Yine gördüğünüz gibi 10 dolarlık bir fark var güneş santralinin ihale edilen ortalama fiyatı ile.. Yani şu anda diyoruz ki ithal kömür santralleri, güneş ve rüzgar ile elektrik üretmekten çok daha pahalı ve önümüzdeki birkaç yıl içerisinde de bu durumun değişmesi beklenmiyor.
Tüm dünyada kömür fiyatları son 10 yılın en yüksek seviyesine çıktı. Eğer yüksek kapasitede ithal kömürden elektrik üretimine devam edersek, rekor düzeyde kömür ithalatı yapabiliriz. 5 milyar dolara çıkabilir tüm ithalatımız ve bunun 3 milyar dolara yakınını elektrik üretimi için harcarız. Biz bu yüzden diyoruz ki, hazır hem temiz hem çevreci hem de ucuz alternatifler varken rüzgar ve güneş gibi, onlara yönelmenin tam zamanı…
Hasat’ın diğer haberleri
- Kuraklık nedeniyle hidroelektrik gücünü önemli ölçüde yitiren ve gaz talebini arttıran Brezilya’da geçtiğimiz temmuz ayında görülen rekor soğuk ve don olayları, süregelen kuraklık ve tedarik zincirindeki aksamalarla birlikte kahve çekirdeği fiyatlarını yükseltiyor. İklim krizine bağlı bu yükselişle fiyatların kg başına 4.4 dolara ulaşması bekleniyor. Kahve, kakao ve şarap üzümü gibi özel iklim koşullarında yetişen hassas mahsuller iklim krizinin erken uyaranları olarak görülüyor.
- Pamuk fiyatları, iklim krizinin etkisiyle değişen yağış rejimi ve uluslararası sevkiyatta yaşanan sorunlar nedeniyle son on yılın zirvesine ulaştı. Dünyanın en büyük pamuk ihracatçısı ABD’nin pamuk yetiştirilen Teksas ve Missisipi Deltası bölgelerinde ağır yağışlar mahsulleri tehdit ediyor. Pamuk fiyatlarındaki artışın önümüzdeki dönemde tekstil ve hazır giyime yansıması bekleniyor. Bir süredir pamukta net ithalatçı olan Türkiye, yeni bir ithalat rekoruna koşuyor.
- Tarımsal gübre fiyatları, 2008’den bu yana en yüksek seviyede. Buna sebepse gübre yapımında kullanılan amonyağın gazdan üretilmesi ve gaz fiyatlarındaki yükselişten doğrudan etkilenmesi. Yakın zamanda dünyanın en büyük üreticilerinden CF Industries, İngiltere’nin kuzeyindeki iki fabrikasını gaz fiyatlarındaki artış endeniyle kapattığını duyurmuştu. Gübre fiyatlarındaki artış, çiftçilerin buğday ve mısırdan uzaklaşarak gübreye daha az bağımlı mahsullere yönelmesiyle sonuçlanabilir. Türkiye, gübre üretiminde kullanılan hammaddeler bakımından yüzde 95 dışa bağımlı.
- Ekonomik ve ekolojik kırılganlıkları daha belirgin hale getiren iklim değişikliğiyle mücadele konusunda toplumun farkındalık, kırılganlık ve sorumluluk algısını ele alan yeni bir araştırma Yuvam Dünya ve Konda iş birliğiyle yapıldı. Araştırmanın sonuçlarına göre Türkiye’de her 3 kişiden 2’si iklim değişikliğinden dolayı meydana gelebilecek bir olay veya durumda başkalarına kıyasla daha fazla zorlanacağını belirtiyor ve daha kırılgan hissediyor. Toplumun %72’si iklim değişikliğinin olası etkilerinin başında gelen gıdaya erişimde zorlanmaktan endişe ediyor. Araştırmanın bir diğer çarpıcı sonucu da halkın en çok sağlık problemleri ve susuzluk yaşamaktan korkması, önümüzdeki iki yılda başlarına gelebilmesi en olası iki olay seçmeleri istediğinde, toplumun en tedirgin olduğu olay olarak %54 ile sağlık problemi yaşamak geliyor ve bunu %38 oranıyla susuzluk çekmek takip ediyor.
COP-26'ya doğru
COP-26’ya bir aydan daha kısa bir süre kala, Milan’da bakanlar düzeyinde Pre-COP26 toplanıyor. Türkiye’yi temsilen zirveye katılan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, burada yaptığı açıklamada "Paris Anlaşması, Türkiye Büyük Millet Meclisimizin gündemine girmiştir ve başlattığımız süreci en kısa sürede Meclisimizden geçirerek, ulusal katkı beyanımız çerçevesinde anlaşmaya taraf olacağız." dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2053 yılında "net sıfır emisyon" hedefini ortaya koyduğunu ve bunu kamuoyuyla paylaştığını da dile getiren Kurum şunları aktardı:
…Şimdiden 2053'ün Türkiyesi için, sürdürülebilir bir kalkınmayı, yeşil bir kalkınmayı, yenilenebilir enerjiye daha fazla yatırım yapmayı ülkemiz için bir öncelik haline getirdik. Bu anlamda Türkiye'nin, iklim değişikliğiyle mücadelede öncü bir rol üstleneceğinden hiç kimsenin kuşkusu olmasın. İhtiyacı olan her ülkenin yanında olacağımızı da burada yinelemek isteriz.
Milan’daki toplantıyı protesto eden yüzlerce iklim aktivisti, toplantı öncesinde yol kapatma eylemi yaparak, ülkelerin eylemsizliklerine dikkat çektiler. Milan’da düzenlenen Youth4Climate etkinliğinde konuşan Greta Thunberg, iklim aktivistlerine yaptığı konuşmada liderlerin iklim mücadelesi için yaklaşık 30 yıldır birçok vaatte bulunup çok az şey yapmasını eleştirdi. (Konuşmanın Türkçe tam metni için buraya gidebilirsiniz.)
Dünya soluyor…
Yeni bir araştırma, iklim krizi nedeniyle dünyanın daha soluk olduğunu buldu. Dünyadan yansıyan ve Ay’ın yüzeyini aydınlatan ışığın onlarca yıllık ölçümlerini inceleyen araştırmacılar, yeryüzünün yansıtıcılığında belirgin bir azalma tespit ettiler. Buna göre dünya bugün 20 yıl öncekine göre metrekare başına bir watt daha az ışık yansıtıyor. Devam eden bu azalışın son üç yılda hızlandığı belirtiliyor. Araştırmaya göre okyanusların ısınması, güneş ışınlarını uzaya yansıtma işlevi gören parlak bulutların oluşumunu engelliyor. Bunun bir sonucu olarak dünyanın iklim sisteminde daha fazla ısı tutuluyor.
İzmir Seferihisar’a bağlı Orhanlı köyünde jeotermal kaynak arama çalışmaları için verilen ÇED kararlarına karşı asırlık zeytin ağaçlarını korumak için dava açan köylüler davayı kazandı. Yaşam alanlarını ve geçim kaynaklarını yok edecek olan projeye karşı kazandıkları bu davanın oldukça önemli olduğunu vurgulayan Orhanlı köylüleri, her türlü jeotermal projesine karşı mücadelelerini sürdüreceklerini vurguladı.
Haftanın haber hasatı radyo programına özel Anadolu’nun Ses Arşivi bölümünde bu hafta Hewsel Koruma Platformu eş sözcüsü ve Mezopotamya Ekoloji Hareketi aktivistiyi Vahap Işıklı, Şırnak’ta maden arama çalışmalarıyla ilgili süreci aktarıyor.
Söz bitmeden…
We will shine, Parıldayacağız, Washington’da yaşayan görsel sanatçı ve illustrator Burcu Köleli’nin iklim için sanatçılar artists for climate oluşumunda sergileniyor. Çevre ve feminizmin kesişiminde çalışmalar yapan Burcu, doğayı ve dişiliği kutlayan pozitif ve kucaklayıcı işler üretiyor.