"O kadar atığı ve kirliliği gören hiçbir bilim insanının buna onay vermeyeceğini biliyoruz", diyor Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde doğan ve 1980’lerde Elbistan Afşin Termik Santrali’nin yapımında tercüman olarak çalışan İbrahim Yalçın.
İbrahim Yalçın, o dönemde termik santrallere sadece ‘hippilerin karşı çıktığı’ algısının hakim olduğunu söylüyor.
Ancak ilk santralin 1984’te çalışmaya başlamasından 10 yıl kadar sonra gerçek faturasının anlaşıldığını ve onun da memleketindeki değişimi gözlemlediğini anlatıyor.
Bugüne kadar kül yağmurları ve hak ihlalleriyle sık sık duyduğumuz Afşin Elbistan Termik Santrali son haftalarda genişleme haberleriyle gündeme geldi. Santrale iki yeni ünite eklenmesi için ÇED süreci başladı.
İşçi mücadelelerinden gelen Yalçın, son altı yıldır Elbistan Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu’nda çevre temelli hak mücadelesinin içinde. Hasat’ın açılışında Anadolu’nun Ses Arşivi bölümünde İbrahim Yalçın aracılığıyla Elbistan’da yaşananlara yakından tanıklık ediyoruz.
Hasat’ın diğer haberleri
"Covid 19: On binlerce tonluk tıbbi atık yaşamı tehdit ediyor"
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Covid-19 ile mücadelede ekstra on binlerce tonluk atığın üretildiğini ve bunun büyük bir bölümünün doğaya terk edildiğini açıkladı.
WHO raporuna göre Mart 2020 ile Kasım 2021 arasında tedarik edilen ve Birleşmiş Milletler sistemi aracılığıyla ülkelere sevk edilen 1,5 milyar adet (yaklaşık 87 bin ton) Kişisel Koruyucu Ekipman (KKE)'nin çoğu atık olarak doğaya saçıldı.
Ayrıca, çoğu plastik 2.600 ton bulaşıcı olmayan atık ve 731 bin litre kimyasal atık üretme potansiyeline sahip 140 milyondan fazla test kiti sevk edildi.
Raporda, testlerden kaynaklanan plastik atıkların yaklaşık yüzde 97'sinin yakıldığı belirtiliyor.
Ve küresel olarak uygulanan ilk sekiz milyar Covid-19 aşısı, şırınga, iğne ve kasa gibi 144 bin ton ek atık üretti.
DSÖ, aşı enjeksiyonları için eldiven kullanılmasını önermiyor ancak rapor, bunun yaygın bir uygulama olarak göründüğünü söylüyor.
Rapora göre, hacim bakımından eldivenler, BM tarafından tedarik edilen tüm kalemler arasında KKE atıklarının en büyük kısmını oluşturuyor.
Kışlar, yazlardan daha hızlı ısınıyor
Northeastern Naturalist dergisinde yayımlanan yeni bir araştırmaya göre, küresel ısıtmanın sebep olduğu sıcaklık artışı, Kuzey Amerika’da kışlar üzerinde yazlara göre daha etkili. Bu da ekosistemlerden ekonomiyi her alanı etkiliyor.
Yüksek ve düşük salım senaryolarının olduğu 29 farklı iklim modellemesi ile çalışan araştırmacılar, yüksek salım senaryosunda kışın karla kaplı günlerin sayısının önce yarıya inmesi ve yüzyılın sonunda tamamen ortadan kalktığını buldular. Salımların azaltılması ise karla kaplı süreyi ve sıfırın altındaki sıcaklıkları yaklaşık üç hafta daha uzatabiliyor.
Araştırmaya göre daha soğuk günlerin (donma noktasının altındaki) ve kar örtüsünün korunması, gelincik ailesinin etçil bir üyesi olan kirpi ve sansar gibi hayvanlar için kış habitatı ve koruma sağlamak için de kritik öneme sahip. Kış soğukluğu aynı zamanda daha toprağın karbon tutma kapasitesi ile doğru orantılı ve yakın zamanda New Hampshire ve Maine gibi kuzey bölgelerde görülen Güney Çam Böceği gibi istilacı ve çok yıkıcı orman zararlılarının yayılmasını önlemeye yardımcı oluyor.
Paris Anlaşması’nın 1,5 derece hedefi mercan resifleri için felaket demek
Universitıy of Leeds’den bilim insanları öncülüğünde yapılan yeni bir araştırma, küresel ısıtmayı sanayi öncesi seviyelerin 1,5 derece ile sınırlamanın mercan resifleri için hala felaket olacağını buldu. Tropik mercan resiflerinin yüzde 90'ından fazlası, 1,5 derece limitleri altında bile, sık sık ısı stresine - ki bu onlar için bir numaralı tehdit - maruz kalacak.
Son 20-30 yılda, dünyanın tropik mercan resiflerinin yüzde 84'ü, ağartılarak ölümlerine neden olan ısı dalgaları arasında, yeniden toparlanmak için yeterli zamana sahipti.
Ancak Avustralya ve Amerika Birleşik Devletleri'nden araştırmacıların yaptığı yeni çalışma, 1,5 derece senaryosunda bile resiflerin yalnızca yüzde 0,2'sinin ısı dalgaları arasında yeterli iyileşme süresine sahip olacağını ve resiflerin yüzde 90,6'sının dayanılmaz termal strese maruz kalacağını buldu.
IPCC, 1,5 derece ısıtmanın 2018'de mercan resiflerinin yüzde 70 ila yüzde 90'ının azalmasına neden olacağını tahmin etmişti. Yeni tahminler bunun iyimser bir öngörü olduğunu gösteriyor.
Okyanuslar iklim krizi nedeniyle 2021’de boğulmaya başladı
Yeni bir araştırmaya göre, 2080 yılına kadar, dünya okyanuslarının yaklaşık yüzde 70'i, iklim krizinin bir sonucu olarak oksijensizlikten boğulabilir ve bu da dünya çapında bütün deniz ekosistemlerini etkileyebilir. Yeni modellemeler, dünya çapında balıkçılığın önemli bir bölümünü destekleyen okyanusun orta derinliklerinde (200 ila 1,000 metre derinlik) önemli, potansiyel olarak geri döndürülemez oksijen kaybının 2021'de başladığını ve muhtemelen dünya çapında balıkçılığı etkilediğini tespit etti.
Okyanuslarda çözünmüş oksijeni gazı bulunuyor ve tıpkı kara hayvanları gibi suda yaşayan hayvanların da nefes almak için bu oksijene ihtiyacı var. Ancak iklim krizi nedeniyle okyanuslar ısındığı için sular daha az oksijen tutabiliyor. Bilim insanları, okyanusların oksijendeki istikrarlı düşüşünü yıllardır izliyorlar, ancak kritik eşiğin ne zaman geçilebileceğini anlamak için iklim modellemelerini ilk kez kullanılıyor.
Araştırmacılar düşük salım senaryosunun, orta derinliklerin oksijensizleşmesi sürecini 20 yıl ötelediğini de söylüyor. Isıtma tersine çevrilse bile oksijensizleşmenin normale dönüp dönmeyeceği de bilinmiyor.
Grönland'dan son 20 yılda ABD’yi yarım metre batıracak kadar buzul eridi
Danimarkalı araştırmacılar tarafından bu hafta açıklanan verilere göre, Grönland'ın devasa buz tabakası son 20 yılda Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin tamamını yarım metre suya batırmaya yetecek kadar buz kaybetti.
NASA'ya göre, Kuzey Kutbu'nda iklim, gezegendeki herhangi bir yerden daha hızlı ısınıyor ve Grönland'dan gelen buzların erimesi artık dünya okyanuslarındaki yükselişin ana sebebi.
Polar Portal adlı bir projenin yeni açıklanan çıktılarına göre 2002 yılında ölçümlerin başlamasından bu yana Grönland buz tabakasının yaklaşık 4,7 milyar ton buz kaybetti.
Söz bitmeden…
Oak Project, iklim acil durumu ve çevre krizine yanıt olarak doğa ile yakınlık kurmak için kültürel anların gücünden yararlanmayı amaçlayan bir sanat programı. University of Derby ve Yorkshire Sculpture Park ile ortaklaşa geliştirilen proje, 2021 yılında, doğal dünya ile ilişkimizi araştıran ve sanat, kültür ve yaratıcılık yoluyla doğayla bağlantı kuran üç ana proje etrafında oluşturulmuş bir programla başlatıldı:
Silence - Alone in a World of Wounds, Yorkshire Sculpture Park'taki manzara içinde Heather Peak ve Ivan Morison tarafından yapılan alana özgü bir heykel alanı;
From Little Acorns Great Oaks Grow, Charlotte Smithson tarafından Chelsea Flower Show'da bir yerleştirme,
The Tune into Nature Music Prize, çağdaş popüler müzik aracılığıyla doğayla daha güçlü bir ilişkiyi teşvik eden ve kutlayan, 16-29 yaşları arasındaki müzisyenler ve şarkıcılar/şarkı yazarları için bir yarışma.