Rize'de 1. derece sit alanının Pazar Orman İşletme Müdürlüğü tarafından 'Kır Lokantası’ yapılması için 20 yıllığına ihaleye çıkarılması tepki çekti.
Rize'nin Çamlıhemşin ilçesine bağlı Zilkale Vadisi sınırları içerisinde bulunan 1. derece sit alanının Pazar Orman İşletme Müdürlüğü tarafından 'kır lokantası’ yapılması için 20 yıllığına ihaleye çıkarılması tepki çekti. Avukat Yakup Okumuşoğlu şunları söyledi, “Bugünlerde Fırtına Vadisi’nde Milli Park olan alanlarda aynı zamanda sit alanı olan alanlarda yapılaşmayı getirecek olan birtakım değişiklikler yapılmakta. Bu hususlara ilişkin Çamlıhemşinliler olarak bir tepkimiz var; biz, vadiyi korumak istiyoruz, biz, vadinin geleceğini garanti altına almak istiyoruz. Ama idare orasından, burasından yapılaşmayı açmak suretiyle vadiyi adeta bir kangrene döndürmek üzere. Bununla ilgili olarak çeşitli girişimlerimiz var.” Mücadele süreci başlatacaklarını söyleyen Okumuşoğlu sözlerini şöyle sürdürdü, "İdare, kendi kendine masa başında hazırlamış olduğu planlarla vadiyi adeta kevgire döndürmek üzere. Hem Milli Park, hem de sit alanı olan vadide kitle turizm faaliyetleri olarak devam etmekte. Bir ucu Pazar'da, diğer ucu Ayder’de olan araç kuyrukları var. Şimdi de trafiği hafifletmek için vadide yol genişletme çalışmaları başlatıldı. Yine dere tarafında tahribatlar, yolun üst kotunda ormanlık alanda tahribatlar gündeme geldi. Böyle bir turizm faaliyeti sürdürülebilir değil. Doğal alanlar sit derecesini düşürerek yapılaşmaya turizme açmak gibi bir takım girişimler var. Bu da bizi son derece endişelendiren yeni bir durum. Çamlıhemşin halkı, Fırtına Vadisi’ni korumak isteyen bir halk. Çamlıhemşinliler, dedelerinden nasıl miras aldılarsa gelecek kuşaklara aynı şekilde vadiyi bırakmak isteyen bir halk.” Ege’den Karadeniz’e idare eliyle doğayı koruma amacı ile değil, yerelde kimi insanlara çıkar sağlamak üzere kararlar alındığı haberleri geliyor.
‘Sulak alanlarda tarım yapılamaz, kurutularak arazi kazanılamaz’
Manisa’nın Kuş Cenneti olarak da bilinen Marmara Gölü, Ramsar Sözleşmesi kapsamında hazırlanan Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği’ne göre 2017’de Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan olarak tescillenmişti. Gölde geçtiğimiz yıllara kadar kış aylarında yaklaşık 65 bin su kuşu kaydediliyordu. Göl nesli tehlike altına girmeye yakın tepeli pelikanların önemli bir beslenme ve kışlama alanıydı, endemik balıklar için yuvaydı. Fakat su ve tarım politikalarındaki yanlış planlama ve uygulamalar Anadolu’daki bir gölü daha kuruttu. Göle tekrar su verilmesi beklenirken, göl ve çevresindeki yaşamın geleceğine yönelik alınan hatalı kararların ardı arkası kesilmedi. Göl tabanında yasa dışı yollarla tarım yapılmasını engellemek amacıyla bu bölge Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün (TİGEM) kullanımına açıldı. Manisa Valiliği, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile TİGEM arasında 4 Kasım 2022’de Marmara Gölü Sulak Alanı Rehabilitasyon Üzerine İş Birliği Protokolü imzalandı. Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Ulusal Sulak Alan Komisyonu, 8 Aralık 2022 tarih ve 37-2022/2 sayılı ‘Manisa İli Gölmarmara İlçesi sınırları içerisinde bulunan Marmara Gölü’nün eski haline gelmesi durumunda koruma bölgelerinin yeniden değerlendirilmesi kaydıyla, Revize Sulak Koruma Bölgeleri sınırlarının onaylanması ve uygulanması’ kararı verdi. Bu karar, gölde TİGEM tarafından tarım faaliyetlerinin gerçekleştirilmesini meşrulaştırdı. Bu karar hem ulusal, hem de uluslararası mevzuata aykırı bir durum olduğu için, hem Ulusal Sulak Alan Komisyonu’nun sulak alan sınır revizyonu kararına, hem de işbirliği protokolüne karşı 2023 Ocak ayında, S.S. Gölmarmara ve Çevresi Su Ürünleri Kooperatifi, Doğa Derneği, WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Salihli Çevre Derneği, Akhisar Çevre Derneği, Manisa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma ve Çevre Derneği ve göl çevresinde yaşayan kişilerle birlikte dava açıldı. Konu hakkında açıklama yapan Doğa Derneği Avukatı Özlem Altıparmak, “Marmara Gölü, ulusal öneme haiz bir sulak alan. Sulak alanlarda tarım yapılamaz, kurutularak arazi kazanılamaz. Bu faaliyetin idare eliyle yapılması, bu faaliyete hukuka uygunluk kazandırmaz. Bu nedenle, hem uzman kuruluşlar, hem yerel sivil toplum örgütleri, hem de yöre insanıyla birlikte davalarımızı açtık. Bugün yüzlerce kişi bu göl için bir aradayız. Bir an önce TİGEM’in alandan çekilmesi ve göle gereken suyun, Gördes Barajı ve besleme kanallarından aktarılmasını talep ediyoruz. Bilirkişi incelemesinde yer alan uzmanların, göldeki yaşamın geleceğine yönelik hakkaniyetli bir karar vereceklerine inanıyoruz,” şeklinde konuştu.
İklim değişikliği 2035’e kadar gıda maliyetini her yıl %1,49 ila 1,79 puan arasında artıracak
İklim değişikliği 2035’e kadar dünya genelinde gıda maliyetini her yıl %1,49 ila 1,79 puan arasında artıracak. Bilim insanları ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre, küresel ısınma ve sıcak hava dalgalarının gelecekte dünya genelinde gıda fiyatlarını ve genel enflasyonu daha da arttırması bekleniyor. Araştırmaya göre, iklim değişikliği 2035’e kadar dünya genelinde gıda maliyetini her yıl %1,49 ila 1,79 puan arasında artıracak. Gelecekteki ısınma ve aşırı sıcakların genel enflasyon üzerindeki etkisi, en iyi ve en kötü durum senaryosuna göre yıllık bazda 0,76 ile 0,91 puan arasında olacağı öngörülüyor. Bana iyimser geldi ancak çok sıkı önlem ve iklim değişikliği konusunda tavizsiz hareketle mümkün.