Türkiye’de sıcaklıklar ortalamanın üzerinde

-
Aa
+
a
a
a

Türkiye genelinde bu yıl sıcaklıklar ortalamanın üzerinde seyrediyor.

Gezegenin Geleceği: 18 Ocak 2023
 

Gezegenin Geleceği: 18 Ocak 2023

podcast servisi: iTunes / RSS

Türkiye genelinde bu yıl sıcaklıklar ortalamanın üzerinde seyrediyor. Ülke genelinde ortalama sıcaklıklar Aralık ayından beri mevsim normalleri üzerinde gerçekleşti. İstanbul'da da sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi nedeniyle bazı ağaçlar Aralık ayının sonunda “yalancı bahar”a aldanarak çiçek açmaya başladı. Prof. Dr. Doğanay Tolunay havaların mevsim normalleri üzerinde olmasından dolayı bitkilerin bahar geldiğini zannedip çiçek açtığını anlattı. Bu durumun mevsimlerin kaydığının göstergesi olduğunu belirten Prof. Dr. Tolunay, tarımın zarar göreceğinin habercisi olduğunu da belirtti. İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay şöyle dedi:

Normal şartlarda İstanbul'da Kasım ayından sonra sıcaklıklar belli bir derecenin altına düşer. Aşağı yukarı 10 derecenin altına düştüğü zaman bitkiler kış uykusuna girer ama sıcaklıkların 10 derecenin üzerine tekrar çıkması durumunda bitkiler bahar gelmiş gibi bir durumla karşı karşıya kalırlar. Sıcaklık artışıyla birlikte yeniden tomurcuklarını patlatıp çiçek açarlar. Biz bu duruma ‘yalancı bahar’ adını veriyoruz. Son yıllarda daha sık karşılaşmaya başladık. Bitkilerin zamanından önce çiçek açması gibi olaylar daha sık görülmeye başlıyorsa, rekorlar kırılıyorsa, bu rekorlar daha yakın zamanlar içinde kırılıyorsa bunlar iklimlerin değiştiğinin göstergesi. Ciddi bir kuraklık var. Türkiye'nin büyük bir çoğunluğunda yağışlar azaldı. Fırtınalarla, orman yangınları gibi doğa olaylarıyla daha sık karşılaşacağız. Mevsimler kaymaya başladı. Buna benzer mevsimler arası geçişlerin daha hızlı olduğunu görüyoruz. Bahar mevsimlerinin kısaldığını kış mevsiminden doğrudan yaz mevsimine geçildiğini görüyoruz. İlkbaharda olması gereken yağışlar olmadığı zaman bitkilerin gelişimi yavaşlıyor, tarım bitkileri boylanamıyor. Bu mevsim kaymaları başta tarım olmak üzere bütün sektörleri doğrudan etkiliyor.

Ayılar kış uykusuna geçemiyor

Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi‘nin“Yaban hayatının fotokapanla belirlenmesi” projesi kapsamında, kenti çevreleyen ormanlara kurulan fotokapanla ayıların kış uykusuna geçmediği tespit edildi. Fakültenin Orman Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nuri Kaan Özkazanç, bölge halkını uyararak, “İklimin ılıman geçmesi, kar yağışının geç olması, bozayılarda kış uykusuna geçmede gecikme olduğunu gösterdi. Orman köylüleri ve işçilerimizin, mantar toplamaya gidenlerin olası bir bozayı karşılaşmasında dikkatli olmalarında fayda var” dedi. Geçtiğimiz yüzyılda, küresel ortalama sıcaklık neredeyse bir derece arttı ve hâlâ hızlı bir oranda artıyor. Küresel ısınma yüzünden canlıların çevresiyle kurduğu milyonlarca yıldır devam eden ve hassas bir dengede yürüyen ekosistem bozulduğundan, türler de tehlikeye giriyor. Kış uykusuna yatan hayvanların döngülerinin bozulması da bu etkenlerden biri. Bu hayvanlar, mevsim döngülerinin bozulması yüzünden daha geç kış uykusuna yatıyor, daha erken uyanıyor, göç ve üreme takvimleri de bozuluyor. 2019’da yapılan bir çalışmaya göre, kışın minimum sıcaklıkların arttığı her bir santigrat derece için ayılar yılda altı gün daha az kış uykusuna yatıyor. Çalışma, küresel sıcaklıklar artmaya devam ederken, yüzyılın ortalarında siyah ayıların yılda 15 ila 39 gün uyanık kalabileceğine işaret ediyor.

Son 8 yıl belgelenen en sıcak dönem oldu

Dünya Meteoroloji Örgütü’ne (WMO) göre geçen yıl ortalama sıcaklık, küresel olarak sanayi öncesi dönemde görülen seviyelerden yaklaşık 1,15 derece daha sıcaktı. 2022 şimdiye kadar kaydedilen en sıcak yıllardan biriyken, son sekiz yıl modern bilim tarafından belgelenen en sıcak dönem oldu. WMO’nun 6 farklı kaynaktan topladığı 143 yıllık kayıtlara göre 2022 en sıcak 5. yıl oldu.

Fukuşima Daiichi nükleer santralindeki sular serbest bırakılıyor

Japonya hükümeti, yerel balıkçı toplulukları ve bölge ülkeleri arasında öfkeye yol açan bir hareketle, enkaz hâlindeki Fukuşima Daiichi Nükleer Santrali’nden bir milyon tondan fazla suyun tartışmalı bir şekilde serbest bırakılmasının ilkbahar veya yaz aylarında başlayacağını söyledi. Karar, hükümetin radyoaktif maddelerin çoğunu gidermek için arıtılacak ancak yine de teknik olarak sudan ayrılması zor hidrojenin doğal olarak oluşan radyoaktif bir formu olan trityum içerecek suyun serbest bırakılmasının onaylanmasının ardından geldi. Bu onay 2 yıl önce verilmişti. Japon yetkililer, “arıtılmış” suyun insan sağlığına veya deniz ortamına bir tehdit oluşturmayacağı konusunda ısrar ediyor. Ancak planlar, 9.0 büyüklüğündeki bir depremin büyük bir tsunamiyi tetiklemesinden yaklaşık 12 yıl sonra, geçim kaynaklarını yok etme riski taşıdığını söyleyen balıkçıların muhalefetiyle karşılaşıyor. Japonya’nın Kuzeydoğu kıyılarındaki tsunami 18.000’den fazla insanı öldürdü. Tsunami dalgaları Fukuşima Daiichi’ye çarptı, yedek elektrik kaynağını kesti, reaktörlerinden üçünün erimesini tetikledi ve çeyrek asır önce Çernobil’den bu yana en ciddi nükleer kazada atmosfere büyük miktarlarda radyasyon saldı. Suyun boşaltım sürecinin 30 ila 40 yıl sürmesi bekleniyor. Japonya Dışişleri Bakanlığı, Temmuz ayında yaptığı açıklamada düzenleyicilerin, arıtıldıktan ve seyreltildikten sonra bir tünel yoluyla kademeli olarak Pasifik Okyanusu’na boşaltılacak olan suyu serbest bırakmanın güvenli olduğunu düşündüklerini söyledi. Güney Kore ve Çin tahliyeyle ilgili endişelerini dile getirirken, Pasifik Adaları Forumu geçtiğimiz günlerde önerilen tahliyeyle ilgili “ciddi endişeleri” olduğunu söyledi.