Plastik malzemelerdeki kimyasal miktarı daha önce yapılan tahminlerden çok daha fazla.
Yeni bir rapora göre, gıda ambalajından oyuncaklara ve tıbbi cihazlara kadar çeşitli plastik malzemelerdeki kimyasal miktarı daha önce yapılan tahminlerden çok daha fazla. Bu durum, kirlilik ve tüketici güvenliğine ilişkin soruları gündeme getirdi. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), daha önce yaklaşık 13 bin civarında plastik kimyasal tespit etmişti. Avrupa’dan bilim insanlarından oluşan bir ekip ise plastiklerde 16 binden fazla kimyasal madde buldu. Bunların dörtte birinin, insan sağlığı ve çevre için tehlikeli olduğu düşünülüyor. Norveç Araştırma Konseyi tarafından finanse edilen rapor, hükümetlerin her yıl 400 milyon ton plastik atık üretimi ile artan plastik kirliliğini ele alacağı dünyanın bu konudaki ilk anlaşması için hazırlandı. İsviçre merkezli kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Gıda Ambalaj Forumu’nun Genel Müdürü ve raporun ortak yazarlarından Jane Muncke, plastik kirliliğini net bir şekilde çözmek için aslında plastiğin tüm yaşam döngüsünün incelenmesi ve kimyasal sorununun ele alınması gerektiğini ifade etti. Plastik kimyasallarının suya ve yiyeceğe sızabilmesine değinen Muncke, insanlarda yüzlerce hatta binlerce kimyasal bulunduğunu ve bunların sağlık sorunlarına yol açabileceğini aktardı. Bu etkiler arasında kısırlık sorunları ve kardiyovasküler hastalıklar bulunuyor.
‘Atık yönetiminde geri dönüşüm ve ileri dönüşümün önemi bilinmeli’
İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, dün 18 Mart Küresel Geri Dönüşüm Günü açıklamasında, “Faydalı kullanım ömrünü tamamladıktan sonra atık olan ahşap, akü, cam, elektrikli-elektronik eşyalar, kâğıt, lastik, metal, plastik, yağlar gibi atıkta enerji ve ham madde var. Atıklara, geri dönüştürülebilirlere başka gözle bakalım, atıkta saklı serveti görelim,” çağrısı yaptı. Prof. Karaosmanoğlu, “Yaşamda, her yerde, insan ve endüstri envaiçeşit atık çıkışına neden olur. İnsan yine insan için üretirken, gezegenimizin kaynaklarını tüketerek üç acil sorunumuza - çevre kirliliği, biyoçeşitlilik kaybı ve iklim değişikliğine etki eder. İnsan ve doğanın sağlığı bozulur. Bu nedenle, atık yönetiminde geri dönüşüm ve ileri dönüşümün önemi bilinmeli. Gezegenimizin milyarlarca ton kaynağını, hava, su, kömür, petrol, doğal gaz, mineralleri - altı kaynağımızı da tüketiyoruz. Kaynaklarımız sonlu ve çok da uzak olmayan gelecekte tükenecek. Her bir atık, geri dönüştürülebilirler yeniden işlenmek üzere bir ham madde yani yedinci kaynak. En iyi atık yönetimi ile üretim ve tüketimin gezegene maliyetini düşürürsek çifte kazancımız olur. Döngüsel ekonomideki fırsatla yani atıkla gelir ve istihdam yaratalım. Atık ulusal bir servet. Kâğıt ile cam, karton, plastik ve metal ambalajları faydalı, ömrü bitince evimizdeki çöpe karıştırmayalım. Belediyemiz haftanın belli bir günü topluyorsa, verelim. Yoksa yakınımızdaki atık ayrı toplama noktalarını öğrenelim. Sanayimizde gelir değer yaratmaya, gezegenimizi ve geleceğimizi korumaya başlayalım. Çevre ve iklim dostu yurttaşlar olalım,” dedi.
Caretta carettalar için gönüllü başvuru süreci başladı
Antalya'nın Belek ve Kızılot Kumsallarında Deniz Kaplumbağalarını İzleme ve Koruma Projesi kapsamında, dört buçuk ay boyunca görev yapacak toplam 120 gönüllü için başvuru süreci başladı. Belek'te 80, Kızılot'ta ise 40 gönüllü, kumsalda Caretta caretta deniz kaplumbağası yuvaları tespiti, yavruların yumurtadan çıkışı ve denize ulaşması aşamalarında görev alacak. Ekolojik Araştırmalar Derneği'nin (EKAD), dünyada nesli tehlike altındaki türlerden Caretta caretta türü deniz kaplumbağalarının Akdeniz Havzası'nın en büyük yuvalama alanı Belek Kumsalı’nda 26 yıldır, Kızılot Kumsalı’nda ise dört yıldır Deniz Kaplumbağalarını İzleme ve Koruma Projesi'ni yürütüyor. Her yıl ağırlıklı biyoloji, moleküler biyoloji, genetik, veterinerlik ve su ürünleri fakülteleri öğrencileri, 15 Mayıs'tan Eylül ayı sonuna kadar deniz kaplumbağaları için gönüllü oluyor. EKAD Başkanı Hacettepe Üniversitesi'nden Dr. Ali Fuat Canbolat, geçen yıl Belek Kumsalı’nda 2 bin 350 yuvadan 83 bin, Kızılot Kumsalı’ndan ise bin 776 yuvadan 70 bin olmak üzere toplamda 153 bin yavru deniz kaplumbağasının denize ulaştırıldığını söyledi.
‘Akbelen’den vazgeçmiyoruz!’
İkizköylüler, ekoloji örgütleri ve yaşam savunucuları, Akbelen Ormanı’nda devam eden maden ocağı çalışmalarına dikkat çekmek için bir araya geldi. ‘Akbelen’den vazgeçmiyoruz’, ‘Akbelen’de zeytinlik kanununu uygula’ dövizleri taşınırken, sık sık, ‘Havama suyuma dokunma’, ‘Direne direne kazanacağız’ sloganları atıldı. Basın metnini okuyan İkizköy sakinlerinden Esra Işık, topraklarını, zeytinliklerini, ormanlarını ve köylerini madenden kurtarmak için direnişlerinin beşinci yılını geride bıraktıklarını belirterek, “Köylüler olarak yıllardır gördüğümüz zulüm, hepinizin gözleri önünde yaşandı ve artarak yaşanmaya devam ediyor,” dedi. Işık, “Köklerimizi bu topraklardan sökemeyeceksiniz. Bize yaşatılanlara karşı daima dimdik ayakta olacağız. Buradan tüm yetkililere sesleniyoruz: Artık biz köylülerin verdiği yaşam mücadelesinin hakkını teslim edin, köylerimizi rahat bırakın, tarım arazilerimizi, zeytinlerimizi rahat bırakın, yaşamlarımızı rahat bırakın, İkizköy’e yapılan yanlışlardan geri dönün, hukuksuzluklarınızdan geri dönün, zeytincilik kanununu uygulayın, Toprak Koruma Kanunu’nu uygulayın. Sakın unutmayın; Siz durmadan biz de asla durmayacağız. Çünkü biz bitti demedik. Çünkü biz bitti demeden bu dava bitmez,” diye konuştu.