Muş Ovası'nda iklim krizi, yanlış tarım politikaları ve ekonomideki sorunlar ovada verim kaybına neden oluyor.
Üç milyon 570 bin dekar tarım arazisi ile Türkiye’nin üçüncü ekilebilir alanına sahip olan Muş Ovası, son yıllara kadar tarım ve hayvancılığın önemli merkezlerindendi. Ancak iklim krizi, yanlış tarım politikaları ve ekonomideki sorunlar ovada verim kaybına neden oluyor. Üretimin hızla düştüğü ovanın ekili alanları da her geçen yıl azalıyor. Bahar aylarında lale ve kardelen gibi endemik bitkilerle kaplanan Muş Ovası, yaz aylarında ise tarımsal üretimin yoğun olarak gerçekleştiği merkezlerden biri. Son yıllarda ay çiçeği ve mısır gibi ürünler ekilmeye başlansa da ovadaki üretim hızla düşüyor. Üretimdeki bu düşüş, hayvancılığın da terk edilmesine yol açıyor. Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık kadar arıcılık da yoğun olarak gerçekleşen faaliyetlerden biri. Ovadaki bu verimsizlik, bölgedeki kırsal kesimin metropollere doğru göçüne neden oluyor. Bu kuraklık, tarımsal çeşitliliği ve verimi düşüren en başat neden olarak gösteriliyor.
‘Başarısızlığının ortaya çıktığı dönem’
2023’ün kaydedilen en sıcak yıl olması, önde gelen bilim insanlarına göre insanlığın kendi yarattığı iklim değişikliği ile başa çıkma yeteneği konusundaki şüpheleri artırıyor. Geçtiğimiz Aralık ayında dünyanın birçok bölgesinde rekor düzeyde sıcaklıklar kaydedildi. The Guardian’a konuşan NASA’nın eski bilim insanı James Hansen, 2023’ün başarısızlıkların belirginleştiği an olarak hatırlanacağını söyledi. “Çocuklarımız ve torunlarımız insan kaynaklı iklim değişikliği tarihine baktığında, 2023 ve 2024’ü hükümetlerin iklim değişikliğiyle başa çıkma konusundaki başarısızlığının nihayet ortaya çıktığı dönem olarak görecek,” diyen bilim insanı, hükümetlerin sadece küresel ısınmayı durdurmada başarısız olmakla kalmadığını, küresel ısınma hızının artığını da belirtti.
Deniz suyu sıcaklığı büyük tehdit oluşturuyor
Tüm dünyada etkisini arttıran iklim değişikliği sonucu Akdeniz ve Ege’de deniz suyu sıcaklığının her yıl beş metre derinliğe indikçe arttığı, bunun sadece denizler için değil, karasal iklim için de çok ciddi bir tehdit oluşturduğu açıklandı. Deniz suyu sıcaklığının artması ile özellikle sünger ve mercan gibi kaçamayan ve soğuk suda yaşayan canlıların her geçen yıl küçülmeye ve sonunda kaybolmaya başladı. Tropikal iklim kuşağına geçen Akdeniz’de 2018’de dünyanın en büyük midyesi olan ve boyu bir metreyi aşan Pina midyesinin neslinin yok olduğu belirtildi. 2030’a kadar iklim değişikliği sonucu deniz suyu sıcaklığının artması ile Akdeniz’de yaşayan balık türlerinin %30’undan fazlasının Kızıldeniz’de yaşayan balıklardan yani istilacı türlerden oluşacağını belirten Akdeniz Koruma Derneği Başkanı Zafer Kızılkaya, “Bir sıkıntımız daha var suların ısınması ile; bir sürü tropikal hastalık da geliyor. Bunlardan birisi 2018’de gözümüzün önünde bir türün neslini yok etti. Dünyanın en büyük midyesi olan Pina midyesi dediğimiz, boyu bir metreyi geçebilen, her gün dört beş ton su süzebilen bu inanılmaz canlı yok oldu. Biz hep balıklara bakıyoruz ama mikroskobik olarak da bir sürü hastalık geliyor. Bu hastalıklar süngerlere hastalık da geçirebiliyor. Bizim kum midyesi dediğimiz, kaya midyesi dediğimiz bir sürü yumuşakça da bu virüsler tarafından öldürüldü. Dolayısıyla önümüzdeki 10 yıl boyunca sular daha da ısınmaya devam ettikçe bir sürü yeni hastalık da gelecek. Sadece balık değil, sadece yumuşakça değil; ama bu patojenler de gelmeyle devam ettikçe önümüzde bizi ne beklediğini bilmiyoruz. Bir sürü başka tür de bundan etkilenebilir,” diye konuştu.
Gazze’deki savaş hayvanları da etkiliyor
Yeşil Gazete’de yer alan habere göre, Gazze‘ye yönelik İsrail saldırıları devam ederken Refah kentindeki hayvanat bahçesinde yaşayan hayvanlar da zorlu yaşam koşullarından olumsuz etkilendi. Gazze’de yaşayan 2,3 milyon insanın neredeyse tamamı bölgenin büyük bölümünü enkaza çeviren bombardıman nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kaldı. Birçoğu şimdi güneydeki Refah kentinin sokak köşelerinde ve boş arsaları dolduran barınaklarda yaşıyor. İsrail saldırılarının 12. haftasında bombardımandan kaçanların bazıları da sığındıkları hayvanat bahçesinde açlıktan ölmek üzere olan maymunların, papağanların ve aslanların yiyecek için feryat ettiği kafeslerin arasında kamp kurdu. Reuters’ın aktardığına göre, Gomaa ailesi tarafından işletilen özel hayvanat bahçesinde barınanların çoğu çatışmalar evlerini yerle bir etmeden önce Gazze’nin farklı yerlerinde yaşayan geniş Gomaa ailesinin üyeleri. Hayvanat bahçesi sahibi Ahmed Gomaa ise dört maymunun çoktan öldüğünü ve beşincisinin de yiyecek bulunduğunda dahi onu yiyemeyecek kadar zayıf düştüğünü söylüyor. Çocuklar yakınlarda oynarken, dişi aslan ve yavruları kafeslerinde kayıtsızca yatıyor. İki aslan yavrusu için de endişe duyan Gomaa, “Onları hayatta tutabilmek için suya batırılmış kuru ekmekle besliyoruz. Durum gerçekten çok trajik,” diye konuşuyor. İsrail, savaşın başlangıcında Gazze’ye tüm gıda, ilaç, elektrik ve yakıt ithalatını durdurmuştu. Şimdi yardımların bölgeye girişine izin verse de, güvenlik kontrolleri, teslimatta yaşanan problemler ve savaş bölgesinin enkazı arasında ilerlemenin zorluğu yardımları engelliyor.