Marmara Gölü’ne su verilsin

-
Aa
+
a
a
a

Marmara Gölü’nü tarım alanına dönüştürecek projeye ‘Çevresel Etki Değerlendirme Gerekli Değil” kararı verilmesinin ardından dava açıldı.

Fotoğraf: Murat Bilgiç
Gezegenin Geleceği: 17 Nisan 2023
 

Gezegenin Geleceği: 17 Nisan 2023

podcast servisi: iTunes / RSS

Sivil toplum kuruluşları ve yereldeki kişiler, Marmara Gölü’nü tarım alanına dönüştürecek projeye ‘Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Gerekli Değil’ kararı verilmesine karşı dava açtı. Manisa’daki Marmara Gölü, kış aylarında yaklaşık 65 bin su kuşunun görüldüğü, nesli tehlike altına girmeye yakın olan tepeli pelikan türünün dünya nüfusunun %9’unun kışladığı bir sulak alandı. Alan düzenli olarak barındırdığı su kuşu popülasyonu ile ‘Ramsar’ alanı olmak için gereken kriterleri de sağlıyor. Marmara Gölü Sulak Alanı hem göle hem de Türkiye’ye endemik balık türleri için bir yaşam alanı. Ancak yanlış planlama ve uygulamalar nedeniyle özellikle yeraltı ve yer üstü sularının aşırı kullanımı gibi nedenlerle, Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği’ne göre 2017 yılında Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan olarak tescillenen göl kurutuldu. Şu anda göle sağlanabilecek su kaynakları dururken, göl bir tarım alanına çevrilmek isteniyor. Gölde, yasalara aykırı olarak Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) tarafından yapılan tarımsal üretim faaliyetleri kapsamında arazi yapılandırması projesi için Manisa Valiliğince 21.02.2023 tarihli ÇED Gerekli Değil kararı çıktı. Doğa Derneği, Doğal Hayat Koruma Vakfı (WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı)), Salihli Çevre Derneği, Akhisar Çevre Derneği, Manisa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma ve Çevre Derneği ve göl çevresinde yaşayan kişilerle ÇED Gerekli Değildir kararının, öncelikle yürütmesinin durdurulmasına, yargılama sonunda iptaline karar verilmesi istemiyle dava açtı. Davacılar, göle var olan su kaynaklarından su verilmesini talep ediyor. Gölün hızla yeniden oluşabilmesi için Gördes Barajı ve Ahmetli Regülatörü’nden göle su verilmesi yeterli.

Mavimsi plastik kayalar

BBC’den Fernando Duarte’nin haberine göre Brezilya'nın 1000 kilometre açığındaki bir ada olan Trindade, bakir kumsalları ve eşsiz biyoçeşitliliği ile az sayıda ziyaretçisini adeta büyülüyor. Ancak yine de dikkat edilmesi gereken bir şey var; turistlerin adaya gitmesine izin verilmiyor. Adadaki insan varlığı, Brezilya Donanmasına ait bir karakol ile tek seferde yalnızca altı araştırmacının girebildiği bir araştırma merkezi ile sınırlı. Ancak Güney Atlantik'te sadece 10 kilometrekarelik bir alana sahip bu uzak, izole karakol bile plastik kirliliğinden kaçamıyor. Brezilyalı genç bir bilim insanı, çöplerin Trindade'de doğal tortularla karışarak ‘mavimsi plastik kayalar’ oluşturduğunu keşfetti. Brezilyalı jeolog ekibi tarafından yapılan kaya analizinde, plastiğin balık ağlarındaki kalıntılarının deniz akıntılarıyla adaya geldiği sonucuna ulaştıklarını söylüyor. Ancak alışılageldik çöp izleri de bulundu. Duarte, Trindade'de insan kaynaklı jeolojik etkilerin sıkı koruma altındaki yerlere bile nasıl ulaştığını gördüklerini söylüyor.

'Kazdağları Bölgesinde Çevre Mücadelesinde Adalete Erişim Önündeki Maddi Engeller'

Yeşil Gazete’de yer alan habere göre Gülpınar Sürdürülebilir Yaşam Derneği, Kazdağları’nda yaşanan çevre tahribatını raporlaştırarak gözler önüne serdi. Elli sayfalık raporda Kazdağları bölgesindeki, termik santraller, metalik madencilik (altın, bakır, uranyum vb.), taş ve kum ocakları, rüzgar enerji santralleri (RES), jeotermal enerji santralleri (JES), artan yapılaşma, eko-turizm, tarım alanlarının, sulak alanların, tarihi ve doğal yapıların tahribi, yeni kıyı imar planları ve yoğunluğu arttırılmış imar planlarına dikkat çekildi. Ayrıca Türkiye‘nin dört bir yanında doğasını korumak için mücadele eden insanların açılan davalarla nasıl bir ekonomik tahakküm altında olduğuna da işaret edildi. Projelerin tanıtımından, açılan sondajlara, verilen ÇED olumlu veya muafiyet raporlarına, bilirkişi raporlarından açılan davalara kadar birçok aşamada aktivistlerin ödemeler yaptığı ve bunları kendi aralarında toplamak zorunda kaldığına, hukuka erişimin önündeki ekonomik engellere vurgu yapıldı. ‘Kazdağları Bölgesinde Çevre Mücadelesinde Adalete Erişim Önündeki Maddi Engeller’ başlıklı raporda, çok sayıda ekolojik örgütlenme olmasına rağmen olası bir çevre tahribatına karşı dava açmak için bir tüzel kişiliğin gerektiğine ve bu nedenle davaları ancak meslek odaları, birlikler, belediyeler ve derneklerin açabildiğine işaret edildi. Ek olarak yapılan rapor kapsamında gerçekleştirilen incelemelere değinilerek, bazı köy derneklerinin avukatlık hizmetlerine ulaşmada zorluk çektiğini söylediğinin görüldüğü bildirildi.

Tuzla Sulak Alanı için İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu Toplantısı

Muğla'da yüzlerce çeşit kuş türüne ev sahipliği yapan Tuzla Sulak Alanı’na yani Bargilya Tuzlası’na yakın bir bölgede planlanan ve ÇED raporunun yürütülmesinin durdurulmasına karar verilen Turizm Kenti Projesi için yeniden inceleme değerlendirme süreci başlatıldı. Milas’ın Dörttepe Köyü mevkiinde yüzlerce çeşit kuş türüne ev sahipliği yapan Tuzla Sulak Alanı’na yakın bir bölgede, bir inşaat firması tarafından yapılması planlanan turizm kenti projesi için verilen ÇED olumlu kararı için Muğla 2. İdare Mahkemesi ÇED raporunun yürütülmesinin durdurulmasına karar vermişti. ANKA Haber Ajansı'ndan Esma Turan'ın haberine göre, "Mahkeme kararının ardından Milas Belediyesi tarafından proje için verilen ruhsat da iptal edilmişti. Birçok kesim tarafından tepki toplayan proje için yeniden inceleme değerlendirme süreci başlatıldı. Proje ile ilgili olarak 24 Nisan’da İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu Toplantısı gerçekleştirilecek,” denildi.