Güney Yarımküre’den de ‘sıcak rekoru’ haberleri gelmeye başladı.
Yeşil Gazete’de yer alan habere göre, Kuzey Yarımküre’de insanlık tarihinin en sıcak ve bunaltıcı geçen yaz mevsiminin ardından bahar aylarını yaşayan Güney Yarımküre’den de ‘sıcak rekoru’ haberleri gelmeye başladı. Yeni Zelanda’nın serin olan bahar başlangıcı, genellikle yaz aylarında görülen rekor yüksek sıcaklıklara ulaştı. Ülkede şimdiye dek görülen en sıcak Eylül ayı yaşandı. İstisnasız her bölge ortalamanın üzerinde sıcaklıklara maruz kaldı. Kuzey Adası’nın doğu kıyısındaki Wairoa ise 21 Eylül’de 29,6 °C’ye ulaştı. Bu, ada için Eylül ayında kaydedilen en yüksek ve kayıtların başlamasından bu yana Yeni Zelanda’da üçüncü en yüksek sıcaklığı. Güney Adası’nda ise bazı bölgelerde yeni yüksek sıcaklık rekorları kırıldı. Stewart Adası’ndaki Oban da dahil olmak üzere, Şubat ayındaki normal günlük maksimum sıcaklıktan altı derece daha yüksek olan 23,5 °C ölçüldü. Bu da Yeni Zelanda yazının zirvesi anlamına geliyor.
Kuş çarpılmalarına karşı mücadele
Bir elektrik dağıtım şirketi faaliyet gösterdiği Adana, Gaziantep, Hatay, Kilis, Mersin ve Osmaniye’de özellikle göç zamanında yoğunlaşan kuş çarpılmalarına karşı yürüttüğü mücadelesine bu yıl da devam etti. Küresel kuş göçü rotalarının kesiştiği Hatay, Adana ve Mersin’de her yıl milyonlarca göçmen kuş geçiyor. Havai elektrik hatlarıyla gökyüzünü paylaştığı tüm kuşları korumak için Doğa Derneği ile yürüttüğü işbirliği ile şirket, başta göçlerin yoğunlaştığı bölgelerdeki hatlarda olmak üzere, kuş çarpılmasına neden olabilecek 18 bin 727 metre uzunluğundaki iletken ve 7 bin 638 adet izolatörün yalıtkan malzeme montaj işlemini tamamladı. Bu kapsamda, 2017’de başlattığı ‘Yüksek Gerilim Havai Hat İzolasyonu Projesi’ ile şirket, elektrik dağıtım hatlarında göçmen kuşların konabileceği noktalardaki riski en alt seviyeye indirirken, bölgede çarpılma kaynaklı oluşan arızaları da engelledi. Göçmen kuşların güvenliği için gerekli olan malzemeleri stoklarında depolamaya devam eden şirket, hem bakım çalışmalarında hem de yeni tesis edilecek hatlarda bu yalıtkan malzemelerin uygulanmasını faaliyetlerinin düzenli bir parçası haline getirdi.
Mikroplastiklerin %78’i araç lastiklerinden
Pew Charitable Trust’ın 2020 tarihli bir raporunda, okyanuslardaki mikroplastiklerin %78’inin araç lastiklerinden geldiği belirtildi. Otomobil lastiklerinin yaklaşık %24’ü sentetik kauçuktan -petrol yan ürünleri kullanılarak yapılan bir plastik çeşidi- yapılıyor ve araç hareket ettikçe parçalanıyor. Bu kauçuk parçalar, sadece mikroplastiklerden değil. Yale Environment 360’ın yeni araştırmasına göre de bakır, kurşun ve çinko gibi ağır metalleri de içeren ‘kimyasal kokteyl’ içeriyor. Euronews‘in aktardığına göre araştırmacılar, balıkların ölümüne neden olan lastiklerin çatlamasını önlemek için eklenen 6PPD adlı kimyasalın yer seviyesindeki ozona maruz kaldığında birçok başka kimyasala dönüştüğünü, bunlar arasında birçok balık türü için akut toksik olduğu bulunan bir bileşiği de tespit etti. Yerli Amerikan kabilelerinden oluşan bir koalisyon ise, lastik tozunun somon türleri üzerindeki ölümcül etkisine tanık olduğunu açıkladı. Puyallup Kabile Konseyi yaptığı açıklamada, EPA‘ya 6PPD’yi yasaklaması çağrısında bulunarak, “Onları korumak için hiçbir şey yapılmazsa türlerin neredeyse kesin olarak yok olma noktasına geldiğini gözlemledik,” dedi. Toplamda, kauçukların çoğu kanserojen olan 400’den fazla kimyasal ve bileşik içeriyor. Emissions Analytics’e göre her yıl dünya çapında neredeyse iki milyar lastik üretiliyor. Bu lastik üst üste istiflendiğinde aya ulaşmaya yetiyor. Lastik tozu kirliliği bazı durumlarda egzoz borularından çıkan emisyonlara bile rakip. Bir çalışma, lastiklerden ve frenlerden kaynaklanan PM 2,5 ve PM 10 emisyonlarının örneğin Kaliforniya’daki egzoz borularından kaynaklanan emisyonların kütlesini aştığını gösteriyor.
Direniş zaferle sonuçlandı
BirGün’de yer alana habere göre, Muğla'nın Menteşe ilçesindeki Bayır ve Yatağan'ın Deştin mahalleleri arasında kalan 7 bin 751 dönümlük arazide bir çimento şirketi tarafından yapılmak istenen çimento fabrikasına karşı yurttaşların direnişi zaferle sonuçlandı. Proje için 31 Ocak 2014 tarihinde verilen ‘Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) olumlu’ kararına karşı açılan davada, Muğla 2’nci İdare Mahkemesi iptal kararı verdi. Mahkemenin kararından sonra geçtiğimiz günlerde Menteşe Belediyesi fabrika inşaatını mühürledi. Bölgede yaşayan yurttaşlar, karar sonrası çimento fabrikasının imar planlarının iptal edilmesini istiyor. Konu hakkında Deştin Çayı Özgür Akacak, Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Menteşe Meclisi, Deştin Çevre Platformu ve Bayır Çevre Komitesi ortak bir açıklama yayınladı. Açıklamada, “Çimento yıkım projesinin tamamen ortadan kaldırılabilmesi için Entegre Çimento Fabrikası amaçlı imar planlarının da iptal edilmesi gerekir. Bu amaçla, bugün Menteşe Belediyesi Meclis toplantısına katılıp, talebimizin gündeme alınmasını istedik. Meclis üyesi olan Ferah Gümüş arkadaşımızın bu doğrultuda verdiği öneri, bütün meclis üyelerince oy birliğiyle kabul edildi,” denildi. Halk çimento yıkım projesine karşı hukuki mücadelelerini entegre çimento fabrikası amaçlı imar planları iptal oluncaya ve çimentocu şirketin Muğla’yı terk edinceye kadar sürdüreceklerini söyledi