“Kıyı çamur çulluğunun yaptığı şey gerçekten akıl almaz.”
Hürriyet’ten İsmail Sarı’nın haberine göre Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle göçmen kuşlar için önemli bir göç güzergâhı. Bazı türler, Türkiye üzerinden geçerek üreme alanlarına ulaşırken, bazıları ise kışı geçirmek için ülkemize göç ediyor. Ayrıca Türkiye, aktif ve süzülerek göç eden türler açısından Afrika-Avrupa ile Afrika-Asya doğrultusunda küresel bir öneme sahip. Fakat geçtiğimiz günlerde göç güzergâhı olmamasına rağmen Mersin'in Göksu Deltası'nda kıyı çamur çulluğu fotoğraflandı. Aerodinamik yapısı “jet uçağına” benzetilen kıyı çamur çulluğu, Alaska’dan yola çıkıp 12.000 kilometre uçup Yeni Zelanda’ya ulaşarak en uzun aralıksız kuş uçuşu rekoruna sahip. Pasifik Okyanusu boyunca saatte 88 kilometreye varan hıza uluşan kuş, bu özelliği sayesinde bilim insanlarının da ilgisini çekiyor. Groningen Üniversitesi’nde görevli Prof. Theunis Piersma, bu durumu “Kıyı çamurçulluğunun yaptığı şey gerçekten akıl almaz”şeklinde yorumluyor. Aynı ekip içinde kuşların göçlerini izleyen Dr. Jesse Conklin de kuşla ilgili yaptığı açıklamada“Pasifik'in ortasında açık okyanusta günlerce uçuyorlar. Hiç kara yok. İnanılmaz bir yakıt-enerji oranları var. Pek çok avantaja sahipler. Savaş uçağı gibiler. Uzun, sivri kanatları ve kusursuz hatları muazzam” ifadelerini kullandı. Rekortmen kuşla ilgili İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Ormancılık Meslek Yüksek Okulu’ndan ornitolog öğretim görevlisi Ergün Bacak, bu kuşun uzun süre uçabilmesindeki en önemli etkenin göç öncesi vücutlarında yağ depolamaları olduğunu söyledi. Ergün Bacak, “Kuşun üreyen popülasyonu Kuzey Kutup Bölgesi’ne yakın bölgeler. Kışlama alanları ise Avrupa Kıtası’nın Atlantik kıyılarından başlayıp Güney Afrika’ya kadar devam ediyor” dedi. Bacak, kuşun ülkemizde görülmesiyle ilgili şu bilgileri paylaştı:
Kuzeydeki üreme alanlarından güneydeki kışlama alanlarına giderken bazı bireyler ya da bazı küçük popülasyonlar farklı güzergâhları tercih ediyor. Bazı bireyler de biyolojik pusulaların hatalı olması sonucu, türünün ya da popülasyonunun gitmemesi gereken göç yolunu kullanıyor. Bu tip durumlarda da bazı bireyler ana hedeflerinden uzaklaşıp farklı alanlarda görülüyor. Özellikle biyolojik pusulaları doğuştan hatalı olan bireyler, çoğunlukla doğal olarak ürediği ve kışladığı alanlardan uzaklaştıkları için çoğunlukla hayatlarını kaybediyor. Bizde görülmelerinin nedenlerinden biri bu olabilir.
Mersin Göksu Deltası, ülkemizin en önemli sulak alanlarından biri. Ciddi bir şekilde korunması ve kollanması gerekiyor.
Nilüfer Belediyesi Walk2COP27’ye ev sahipliği yapıyor
İklim kriziyle mücadeleye dikkat çekmek amacıyla 2022 yılını “İklim Yılı” ilan ederek çalışmalarını bu doğrultuda yürüten Nilüfer Belediyesi, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’na (COP27) giden yolda iklim krizi ve olası çözümlerinin daha iyi anlaşılabilmesi için ilgililer arasında dayanışma oluşturan ve iklim eylemini hızlandırmak için bağlantılar kuran kitlesel katılımlı uluslararası bir girişim olan Walk2COP27’ye ev sahipliği yapıyor. İklim kriziyle mücadele konusunda dayanışma ve yürüyüşü genişletmek, daha geniş kitlelere ulaşmak ve sivil toplumun sesini hükümetlere duyurmak için COP26’nın ev sahipliğini yapan İskoçya’nın Glasgow kentinden, COP27’nin ev sahipliğini yapacak olan Mısır’ın Şarm El-Şeyh kentine uzanan 12 ülkenin yer aldığı sanal bir rota çizildi. İskoçya, İngiltere, Fransa, Belçika, Almanya, Macaristan, Avusturya, Bulgaristan, Lübnan, Ürdün ve Mısır’ın yer aldığı rotanın Türkiye’deki ev sahibi ise Nilüfer Belediyesi. Türkiye’de iklim değişikliğine bağlı sorunların, bu sorunların çözümlerinin, iklim değişikliği ve tarımın konuşulacağı Walk2COP27 Zirvesi öncesi Nilüfer Belediyesi, “İklim için Harekete Geç”sloganıyla bisiklet turu düzenledi. Tura katılanların kat ettiği mesafenin ağaca dönüşeceği etkinlik, Mysia Yolları’nın Gümüştepe (Misi), Dağyenice, Atlas ve Çalı mahallelerini içine alan B1 parkurunda düzenlendi. Sabah saatlerinde Misi Meydanı’nda toplanan bisiklet tutkunları, ilk olarak Atlas GO adlı mobil uygulama üzerinden Nilüfer Belediyesi takımına dahil oldular, sonra da ağaçlara dönüşen pedalları çevirmeye başladılar.
Müsilajın yarattığı çevre tahribatı
Cumhuriyet’ten Gökhan Kam’ın haberine göre, ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü uzmanları Mustafa Mantıkçı, Hasan Örek, Mustafa Yücel, Zahit Uysal, Sinan Arkın ile Barış Salihoğlu tarafından yapılan ve Çınarcık Çukuru, İzmit ve Gemlik körfezlerini kapsayan alanlardan elde edilen bulgulara dikkat çekilen araştırmada şu görüşlere yer verildi:“Marmara’nın neredeyse tamamı ve orta hatta bulunan üç derin çukur ve çevresi dip sularında yer yer anoksik (oksijensiz) koşular görülmekte. Tüm Marmara’da yaklaşık bir aylık süreçte oksijensiz koşulların oluştuğu gözlemlendi.” Çınarcık Çukuru’na özellikle dikkat çekilirken müsilajın Ege Denizi’ne taşınma riskine de değinilerek şu uyarılarda bulunuldu:
Önlem alınmadığı takdirde deniz canlılarının yanında insan sağlığına da zarar verecek sonuçlar doğacak. Tüm evsel, sanayi ve tarımsal girdilerin azaltılması veya durdurulması gerekmekte. Bu girdiler yani tarımsal suni gübreler, kanalizasyon ve sanayi atıkları azaltılmadığı veya ortadan kaldırılmadığı takdirde balık ölümleri gibi biyoçeşitliliği etkileyen olaylar yaşanmaya devam edecek.