Zimbabve, benzeri görülmemiş bir kuraklığın ardından gıda kıtlığı endişesiyle 200 filin yenmek üzere kesilmesine izin veriyor.
Zimbabve, benzeri görülmemiş bir kuraklığın ardından gıda kıtlığı endişesiyle 1988'den bu yana ilk kez 200 filin yenmek üzere kesilmesine izin veriyor. Şiddetli kuraklıktan muzdarip olan Zimbabve'de gıda kıtlığı endişeleri tartışmalı bir uygulamanın geri dönmesine yol açtı. Afrika ülkesi, 1988'den bu yana ilk kez 200 filin yenmek üzere kesilmesine izin verdi. Zimbabve Çevre Bakanı, geçen hafta parlamentoda yaptığı konuşmada, Güney Afrika ülkesinin ‘ihtiyacından fazla file’ sahip olduğunu belirtti. Yerel basında çıkan haberlere göre, avcılara 200 hayvanı öldürme emri verildi. Parklar ve Vahşi Yaşam Kurumu Başkanı Fulton Mangwanya, fil avının Zimbabve'nin en büyük av rezervine ev sahipliği yapan Hwange de dahil olmak üzere ‘insanlarla çatışmaların yaşandığı’ bölgelerde gerçekleştirileceğini ifade etti. Daha önce insan tüketimi için fillerin kesildiği komşu Namibya'nın deneyimlerine atıfta bulunan yetkililer, eti kurutmayı, paketlemeyi ve gıda yetersizliği olan topluluklara ulaştırmayı planlıyor. WWF yani Dünya Doğayı Koruma Vakfı, 20. yüzyılın başında üç ila beş milyon olan fil nüfusunun kıtada sadece 415 bin civarında kaldığını tahmin ediyor. Asya ve Afrika filleri, ‘hassas’ olarak sınıflandırıldıkları Güney Afrika, Botsvana, Namibya ve Zimbabve'deki popülasyonlar haricinde, tehlike altında olarak kabul ediliyor.
‘Kömür, petrol, gaz üreticileri ve dağıtıcıları geldikleri karanlığa çekilmeli’
New Weather Institute tarafından yeni yayımlanan analiz, büyük petrol ve gaz şirketlerinin 205 aktif anlaşma kapsamında küresel spor etkinliklerinin sponsorluğu için en az 5,6 milyar dolar harcadığını ortaya koydu. Araştırmaya göre, en çok anlaşma yapılan spor dalları futbol, motor sporları, rugby birliği ve golf. Raporda ayrıca en hızlı büyüyen yatırımın Orta Doğu’daki petrol ülkelerinden geldiği belirtiliyor. Bulgular, Kirli Para – Fosil Yakıt Sponsorları Sporu Nasıl Kirletiyor başlıklı yeni raporda, bu ay sonunda yapılacak Birleşmiş Milletler Gelecek Zirvesi öncesinde yer alıyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres’in etkinlikte reklamcılara petrol ve gaz sektörüyle ittifaklarına son vermeleri çağrısında bulunması bekleniyor. Raporda tanımlanan şirketler, 2030 yılına kadar küresel ekonomiye 300 milyar dolara mâl olacak iklim değişikliği konusunda büyük bir sorumluluğa sahip. Bulgular ayrıca, sporcular ve iklim uzmanlarının gelecek yazların iklim değişikliği nedeniyle ‘imkânsız’ olacağı yönündeki uyarılarına sahne olan, kayıtlara geçen en sıcak yaz mevsiminin ardından geldi. Artık kömür, petrol, gaz üreticileri ve dağıtıcıları geldikleri karanlığa çekilmeli.
Doğanın tahrip edilmesini finanse eden rakamlar çok yüksek durumda
Dünya, iklim değişikliğini körükleyen ve doğayı tahrip eden sübvansiyonlara yılda en az 2,6 trilyon dolar harcıyor. Yeni bir analize göre, hükümetler 2015 Paris İklim Anlaşması ve 2022 Kunming-Montreal Anlaşması’nın hedefleriyle tamamen çelişen bir şekilde küresel ısınmaya katkı sunan şirketlere milyarlarca dolarlık vergi indirimleri, sübvansiyonlar ve diğer harcamalar sağlamaya devam ediyor. Bu destekler, ormansızlaşma, su kirliliği ve fosil yakıt tüketimini doğrudan destekliyor. Rapora göre, çevreye zarar veren sübvansiyonların yıllık toplamı, raporu kaleme alanların 2022’deki son analizinden bu yana 800 milyar dolardan fazla artmış durumda. Bu miktar enflasyona göre ayarlandığında 500 milyar doları buluyor. Ukrayna’daki savaşın sonuçları da fosil yakıt sübvansiyonlarının keskin bir şekilde artmasına yol açtı. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Eski Sekreteri Christiana Figueres, çevreye zarar veren sübvansiyonların varoluşsal bir mesele olduğunu ve hükümetlerin çevre konusunda acilen politika uyumu sağlaması gerektiğini ifade etti. Biyolojik çeşitlilik planının imzalanmasının üzerinden iki yıl geçmesine rağmen, dünyanın kendi yok oluşunu finanse etmeye devam ettiğine dikkat çeken Figueres, “Bu durum, insanları ve değişen koşullara karşı dayanıklılığımızı büyük bir risk altına sokuyor. Doğanın tahrip edilmesini finanse eden rakamlar daha önce düşünüldüğünden daha yüksek durumda. Böylesi bir durum da doğa ve iklim hedeflerimizi gerçekleştirme şansımızı tehlikeye atıyor,” dedi.
Dekuk Şelalesi’nde patlama
Hatay’ın Defne ilçesi Harbiye Mahallesi’nde bulunan Dekuk Şelalesi’nde bir patlama olduğu kaydedildi. Edinilen bilgiye göre, Dekuk Şelalesi, bölgede çalışma yapan taş ocağı firmasının kontrolsüz patlatması sonrası tahrip oldu. Piknik ve doğa yürüyüşleri yapmak için şelale çevresinde bulunan yurttaşlardan iki kişinin patlama sırasında kaçmaya çalışırken yaralandığı ileri sürüldü. Bölgede üç, dört şirkete ait taş ocağı olduğu belirtti. Şirkete 28 Ocak 2024 tarihinde Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu’nda ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir’ kararı verildiği kaydedildi. 3 Ağustos tarihinde AFAD Koordinasyon Merkezi’nde yapılan toplantıda, Hatay Valiliği Çevre ve Şehircilik İklim Değişikliği İl Müdürlüğü bünyesinde bir komisyon kararıyla 2020 yılında düzenlenen 192 sayılı Mahalli Çevre Kurul kararı ile hassas alan düzenlemesi yürürlükten kaldırılmıştı. Bu karara göre, Hatay’da madencilik faaliyeti için Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu şartı aranmayacağı bildirilmişti. Maden arama izinlerinin ‘yeniden yapılacak kentin ham madde ihtiyacının’ karşılanması gerekçesine kaldırıldığı belirtilmişti. Hataylı yurttaşlar, Valiliğin bu kararına tepki göstermişti.