Avrupa, dünyada en hızlı ısınan kıta; sıcaklık normalden iki kat daha fazla artıyor.
Avrupa, en hızlı ısınan kıta oldu. Sıcaklıkların küresel ortalamanın yaklaşık iki katı arttığı bildirildi. Birleşmiş Milletler'in Dünya Meteoroloji Örgütü ve Avrupa Birliği'nin iklim ajansı Copernicus, Avrupa'nın en hızlı ısınan kıta olduğunu duyurdu. Ortak hazırlanan raporda, bu kıtada sıcaklıkların küresel ortalamanın yaklaşık iki katı arttığı belirtildi. Raporda, kıtanın iklim değişikliğinin etkilerine yanıt olarak rüzgar, güneş ve hidroelektrik enerji gibi yenilenebilir kaynaklara geçişi hızlandırmak için hedefli stratejiler geliştirme fırsatına sahip olduğu kaydedildi. Avrupa'da iki yıldır fosil yakıtlara kıyasla yenilenebilir kaynaklardan daha fazla enerji üretiliyor. 2015 Paris İklim Anlaşması kapsamında küresel ısınmanın 1,5 °C ile sınırlandırılması hedefi konulmuştu. Ancak rapora göre, son beş yıllık ortalamalar Avrupa'da sıcaklıkların sanayi öncesi seviyelerin 2,3 °C üzerinde seyrettiğini, küresel olarak ise 1,3 °C daha yüksek olduğunu gösteriyor. Copernicus, Mart ayının aylık sıcaklıklarda rekor kırılan 10. ay olduğunu bildirdi. Avrupa raporunda, Avrupa genelinde okyanus için ortalama deniz yüzeyi sıcaklığının 2023 yılında en yüksek yıllık seviyesine ulaştığı kaydedildi. Rapor, bu yıl yüksek sıcaklıkların insan sağlığı üzerindeki etkisine odaklanarak, kıta genelinde sıcaklığa bağlı ölümlerin arttığına dikkat çekti. Geçen yıl fırtınalar, seller ve orman yangınlarıyla bağlantılı olarak, kıtada 150'den fazla can kaybının yaşandığı belirtildi. Hava ve iklim kaynaklı ekonomik kayıpların 2023'teki maliyetinin 13,4 milyar Euro’dan fazla olacağı tahmin ediliyor. Raporda, aşırı hava koşullarının sıcak hava dalgalarını, orman yangınlarını, kuraklıkları ve selleri körüklediği belirtildi.
İlk kez bir birey tarafından büyük bir petrol şirketine karşı yakma uygulamaları nedeniyle dava
Iraklı bir baba, 21 yaşındaki oğlunun ölümü nedeniyle bir İngiliz petrol devine karşı dava açtı. Hüseyin Julood, Irak'ta petrol şirketi tarafından işletilen bir petrol sahasındaki gazın yakılması nedeniyle oğlu Ali'nin lösemi hastası olduğunu iddia ediyor. Ali'nin petrol sahası içinde yer alan köyünde, BBC'nin 2022 yılında yaptığı bir araştırma, gaz yakma yani flaring işleminden kaynaklanan ve kansere neden olan kirleticilerin yüksek düzeyde bulunduğunu ortaya koydu. Şirket, ‘Endişeleri anlıyoruz’ derken, değişimi ise desteklediklerini belirtti. İlk kez bir birey tarafından büyük bir petrol şirketine karşı yakma uygulamaları nedeniyle dava açıldığına inanılıyor. BBC'nin gördüğü dava dilekçesinde, Irak'ın güney doğusundaki ‘Rumaila petrol sahasından kaynaklanan zehirli emisyonların’, Ali'nin lösemisine ve ardından ölümüne neden olduğu ve şirketin ana yüklenici olarak kısmen sorumlu olduğu iddia ediliyor. Julood, oğlunun kemoterapi ve kemik iliği nakli de dahil olmak üzere yurt dışındaki tıbbi tedavi masrafları, kazanç kaybı, cenaze masrafları ve oğlunun ‘manevi kaybı’ için tazminat talep ediyor. "Şirketin sesimi duymasını ve durumumu dikkate almasını umuyorum. Ben sadece kendimi değil, burada yaşayan ve kirlilikten mustarip olan yoksul insanları da temsil ediyorum," diyor. Julood'u temsil eden avukatlık şirketinden Wessen Jazrawi, davayı ‘önemli bir çevre davası örneği’ olarak niteledi ve, "Bu tür şirketler özellikle Küresel Güney'de meydana gelen zararlı çevresel uygulamaları genellikle cezasız bir şekilde gerçekleştirebiliyor," dedi.
Diyarbakır’daki petrol arama-çıkarma sahaları halk sağlığını tehlikeye sokuyor
Türkiye’de de Diyarbakır Barosu Kent ve Çevre Hukuk Komisyonu, yaptığı açıklamada kentteki petrol arama-çıkarma sahalarının halk sağlığını tehlikeye soktuğuna dikkat çekti. Açıklamada, tarım arazileri, mera ve ormanlık alanları üzerinde petrol sahalarının kurulduğu vurgulandı. MA’da yer alan habere göre, son beş yılda petrol arama, çıkarma faaliyetleri nedeniyle kentte tarımsal alan kaybının 35 bin hektar olduğu, petrol arama ve çıkarma faaliyetlerinin de ÇED raporu alınmaksızın yapıldığı kaydedildi. Açıklamada, “Halk sağlığını ve kamuyu ciddi derecede etkileyen bu faaliyetin, çevreye olan etkisinin tespitine ve alınması gereken tedbirlere dahi gerek görülmeden uygulanması hukuka aykırı. Yer altında patlatma yöntemiyle yapılan petrol arama faaliyetleri sırasında, kimyasalların, yer altı su kaynaklarına ve bölge halkının su kuyularına karışmaması için yer altı su etütleri yapılmalı ve yönetmeliklerdeki şartlara harfiyen uyulmalı. Fakat rant hırsını halk sağlığından ve kanunlardan üstün tutan anlayış, maalesef su kaynaklarımızı ve doğamızı yok etmekte,” dendi.
Tarım ve ormanlık alanlardan oluşan bölgeye 16 türbin
Cumhuriyet’ten Şeyda Öztürk’ün haberine göre, Muğla Datça’daki ‘Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi ve Nitelikli Doğal Koruma Alanı’ içerisinde kalan bölgede kurmak istediği rüzgâr enerji santralı (RES) için adım atan özel bir şirket, Kuzey Ormanları’nda da proje yapacak. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na başvuruda bulunan şirket, onay alması durumunda tarım ve ormanlık alanlardan oluşan bölgeye 16 türbin dikecek. Bakanlık, projeye ilişkin 23 Mayıs’ta halkın katılımı toplantısı yapılacağını duyurdu. Proje kapsamında türbinler için 30 bin metre uzunluğunda ve 10 metre eninde yollar açılacak. Türbinlere en yakın konut ise 67 metre mesafede bulunuyor. Proje alanında beş kilometre mesafede ise Danamandıra Tabiat Parkı bulunuyor