Umut Nesli kampanyası kapsamında bir araya gelen çocuklar, iklim krizinin ve ekonomik eşitsizliğin hayatlarını nasıl etkilediğini anlattı ve yetişkinlerden beklentilerini dile getirdi.
Save the Children’ın iklim krizi ve ekonomik eşitsizliğe karşı nisan ayında başlattığı Umut Nesli (Generation Hope) kampanyasına 18 ülkeden 13 binin üzerinde çocuk katıldı. Katılımcılar geçtiğimiz yıldan beri devam eden benzeri görülmemiş kuraklık, şiddetli sıcak hava dalgaları ve yıkıcı seller karşısında daha hızlı harekete geçilmesi için çağrıda bulundu. Save the Children’ın kolaylaştırıcılığını yaptığı oturumlara Mısır, Birleşik Krallık, Endonezya, Nepal, Norveç, Lübnan, Kenya, Peru, Güney Afrika ve başka birçok ülkeden on binlerce çocuk katıldı. Mayıs ile ağustos ayları arasında gerçekleşen oturumlarda çocuklar iklim krizi ve eşitsizlik hakkında soruları yanıtladı ve yetişkinlerin konuyla ilgili ne yapmaları gerektiğine dair görüşlerini belirtti. Türkiye’de başta İstanbul olmak üzere Antakya, Diyarbakır ve Mardin’de gerçekleştirilen oturumlarda, mülteci çocukların da dahil olduğu onlarca çocuk iklim krizininin ve ekonomik eşitsizliğin hayatlarını nasıl etkilediğini anlatarak yetişkinlerden beklentilerini dile getirdi. Save the Children kampanya direktörü Angelique Orr şunları söyledi:
İşimiz çocukları desteklemek, dinlemek, onlara alan tanımak, mesajlarını duyurmak ve harekete geçmek. Bu görüşmelerde ortaya çıkan genç sesler için heyecanlıyız ve mümkün olan her yerde onların seslerini duyurmaya kararlıyız. Save the Children gibi kuruluşlar ekonomik eşitsizlik ve iklim değişikliğinin neden olduğu krizleri ele almak için çocuklarla birlikte kampanyalar yürütmeli.
Nae São Paulo İzmir’e yaklaşıyor
Ünlü uçak gemisi Clemenceau'nun kardeş gemisi, eski adıyla Foch, bilinen adıyla Nae São Paulo 4 Ağustos 2022'de Hollanda çekici gemisi Alp Center’la çekilerek sökümü planlanan İzmir Aliağa’ya doğru yola çıktı. Greenpeace konuyla ilgili açıklama yaptı:
Brezilya Federal Bölge Mahkemesi’nin kararına karşı yola çıkan gemi, sivil toplum kuruluşlarına göre Basel Sınır Ötesi Tehlikeli Atıkların Kontrolü Konvansiyonu’na ve Barcelona Deniz Çevresi ve Akdeniz Kıyı Bölgesinin Korunması Sözleşmesi'ne aykırı olarak ihraç edildi. Ayrıca bu geminin söküm işlemini kabul edilemez bir zehirli tehdit olarak gören Türkiye insanının iradesi ve Aliağa’daki yerel grupların protestoları da ilk günden beri görmezden gelindi. Greenpeace’in mücadelesi sınıfın ilk gemisi ve Nae São Paulo’nun ikizi Clemenceau ile başladı. 1957'de denize inen Clemenceau, 40 yıllık hizmetin ardından 1997'de kızağa çekildi ve 2003 yılında İspanya'ya satılarak sökümüne karar verildi. Yunanistan ve Türkiye'nin geri çevirdiği ve Mısır hükümetinin Süveyş Kanalı’ndan geçişine izin vermediği gemi, Hindistan'a gitmek için Afrika kıtasının ucundaki Ümit Burnu’ndan dolaştı. Alang’a doğru giderken Hindistan mahkemeleri bu tehlikeli atık yüklü geminin sökümünü engelledi ve Clemenceau dünya denizlerindeki binlerce millik yolculuğun sonunda Fransa'ya geri gönderildi. Sökülmek üzere Hindistan'a gönderilen Clemenceau için Fransa, asbestin yüzde 98’ini temizleyeceği yönünde beyanda bulunmuş ve asbest temizliği sonrası kalan asbest miktarının 45 ton olduğunu belirtmişti. Clemenceau uçak gemisinin söküm öncesi çıkarılan tehlikeli madde envanterine dayanan Greenpeace raporuna göre tespit edilen asbest miktarı 760 tondu. Clemenceau’nun söküm işlemlerinin uluslararası sözleşmeleri ihlal ettiği gerekçesiyle kamuoyunda oluşan baskı, Greenpeace ve diğer sivil toplum kuruluşlarının güçlü müdahalesi ve söküm endüstrisinde çalışan uzmanların büyük risk alarak yaptıkları asbest ve tehlikeli maddenin gerçek miktarına ilişkin itiraflar sayesinde bugün Clemenceau’daki tehlikeli madde miktarını kısmen biliyoruz. Clemenceau’nun uluslararası kamuoyunda uyandırdığı tepki üzerinden 14 yıl geçmiş olmasına rağmen bugün neredeyse aynı adımların Clemenceau’nun ikiz kardeşi São Paulo'nun söküm operasyonu için tekrarlandığını görüyoruz. Tarih tekerrür ediyor. Ancak 14 yıl önce oluşan kamuoyu baskısını oluşturamazsak maalesef bu sefer sonuç, çevre ve insan haklarını ihlal eden büyük bir hata olarak Türkiye’de tarihe geçecek.
Orman yangınlarının sayısı ve etkileri gün geçtikçe artıyor
Ormanları küresel çapta izleyen Global Forest Watch'un son raporuna göre dünyada yanan ağaç örtüsü miktarı son 20 yılda neredeyse iki katına çıktı. 2021 yılında orman yangınları sebebiyle dakikada yaklaşık 16 futbol sahası büyüklüğünde alan yok oldu. İklim değişikliği, sıcaklıkların ve kuraklığın artmasına yol açtığı için bu artışta önemli bir faktör. Yeni elde edilen veriler, araştırmacıların yangınlarda kaybedilen ağaçları tarım arazilerinin açılması ya da kereste için kesilen veya yakılan ağaçlardan ayırt edilmesine imkân tanıyor. Dünya çapında Portekiz’in yüzölçümü kadar ormanın yok olduğu 2021 yılı, orman yangınları yüzünden en fazla alanın kaybedildiği ikinci yıl olarak kayıtlara geçti. Global Forest Watch analistlerinden James MacCarthy konuyla ilgili şunları söyledi:
Yanan alanlar 20 yıl öncesine göre yaklaşık iki katına çıktı. Bu kadar kısa bir süre içinde yangın aktivitesinin bu kadar hızlı artması şaşırtıcı.