Bağımsız Maden-İş Sendikası, Çöpler Köyü’nde Çöpler Altın Madeni sahasında yaşanan kaymayla ilgili rapor yayımladı.
Bağımsız Maden-İş Sendikası, Erzincan’ın İliç ilçesine bağlı Çöpler Köyü’nde Çöpler Altın Madeni sahasında 13 Şubat’ta yaşanan kayma ile ilgili bir rapor yayımladı. Rapor sendika yöneticileri, uzman ve avukatlardan oluşan heyetinin Erzincan İliç’e ulaştığı ilk andan itibaren bulunduğu süreç içerisinde yaptığı görüşmeler, gözlemler ve bulgular ile hazırlandı. 13 Şubat öncesi dönemde ana firma olmak üzere taşeron şirketlerde çalışan işçiler için gerekli işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinde önemli eksikler bulunduğunun belirtildiği raporda, iş makineleri için yapılan yollarda işçiler tarafından çatlaklar belirlendiği de söylendi. Daha hızlı ve daha fazla üretim için siyanür kullanımında makul kabul edilebilecek sınırların da aşıldığı vurgulanırken, işçilere siyanürün buharlaştığının söylendiği de belirtildi. Raporda işçilere yönelik mobbing ve baskıların ayrıntıları da yer aldı. İşçilere uygulanan mobbingler içerisinde yevmiye kesintisi ile cezalandırma, işçiler aleyhinde sürekli tutanak tutulmasının olduğu belirtildi. Ek olarak işçilerin sendikal özgürlüklerinin gasp edildiği de vurgulandı.
‘Enerji geçişini yalnızca denklemin bir tarafına bakarak ve bir tarafta çalışarak gerçekleştiremeyiz’
Uluslararası Enerji Ajansı’nın ev sahipliğinde düzenlenen bir görüşmede, COP28 Başkanı Sultan Al Jaber, hükümetleri geçişin potansiyel maliyetleri konusunda ‘dürüst ve şeffaf’ olmaları konusunda uyardı ve enerji tedariklerinin dönüşümünde yapılan fedakarlıkları belirtti. Al Jaber, enerji denkleminde yalnızca arz tarafını ele alınırsa enerji dönüşümünün enerji kargaşasına yol açacağını söyledi ve ekledi, “Dengeli olmalıyız, talep tarafını ele almalıyız. Enerji geçişini yalnızca denklemin bir tarafına bakarak ve bir tarafta çalışarak gerçekleştiremeyiz.” Ağır endüstrilere karbonsuz alternatiflerin ticarileştirilmesi için ‘büyük yatırımlar’ gerektiğini ve yenilenebilir enerjinin son kullanıcılara iletilmesi için yeni şebeke altyapısına ihtiyaç olduğunu da belirten Al Jaber, yedi yıl içinde petrol ve gaza 150 milyar dolarlık yatırım yapmayı planlayan Abu Dabi Ulusal Petrol Şirketi’nin CEO’su. Al Jaber, “Bu, hükümetlerin ve ilgili tüm tarafların maliyetler ve karşılıklı fedakarlıklar konusunda dürüst ve şeffaf olmasını gerektirir,” dedi. Enerjiye olan talebin artması bekleniyor ve küresel bir fosil yakıt devi talebin 2021 seviyelerinden 2050’ye kadar %15 daha artacağını öngörüyor. Bu talep azaltılmadığı sürece, küresel karbon azaltma hedeflerinin karşılanması pek olası değil. Ancak birçok hükümet, bu alandaki karmaşık konulara bakma konusunda isteksiz. Al Jaber’ın yorumları, geçen yıl Dubai’deki zirvede ilk kez fosil yakıtlardan uzaklaşma hedefini içeren ‘Birleşik Arap Emirlikleri uzlaşısı’ adlı anlaşmaya dikkat çeken bir konuşmada geldi. Artık ulusların bu hedeflere nasıl ulaşacaklarına dair planlar yapmaları gerekiyor. Al Jaber, “Benzeri görülmemiş bir anlaşmayı benzeri görülmemiş eylem ve sonuçlara dönüştürmeliyiz,” dedi ve ülkelerin Ulusal Katkı Beyanları’nı (NDC) güncellemeleri gerektiğini ekledi. Ülkelerin küresel ısınmayı sanayi öncesi seviyelere göre 1,5 derecede sınırlamayı taahhüt ettiği 2015 tarihli Paris Anlaşması’na göre, ülkelerin NDC’lerini her beş yılda bir güncellemeleri gerekiyor. Etkinlikte konuşan ABD’nin iklim elçisi John Kerry, mevcut planların COP28‘in iddialı hedeflerine ulaşmada yeterli olmadığının altını çizdi.
Ekoloji örgütlerinden kömürlü termik santrallere ilişkin bildiri
Türkiye’nin farklı illerinden ekoloji örgütleri, yerel seçimler öncesinde mevcut kömürlü termik santrallerin 2030’a kadar kademeli olarak kapatılmasını talep eden bildirisini Meclis’te yaptıkları ziyaretlerde partilerle paylaştı. Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi ve Saadet Partisi ile yapılan görüşmelerde kömür madenciliği ve kömürlü termik santraller nedeniyle bölgede yaşayanların ya köylerini terk ettiği, ya madene inmek zorunda kaldığı, ya da kirli hava soluyup kirli gıda tüketerek kansere yakalandığı belirtildi. Görüşmelerde, kömürün artık vadesinin dolduğuna dikkat çekilerek, toplumun gerçek enerji ihtiyacına yönelik bir enerji dönüşümünün 2030’a kadar mümkün olduğu ifade edildi. Karar alıcılardan, kimsenin işsiz, güvencesiz, sağlıksız, enerjisiz kalmadığı planlı ve kademeli bir kömürden çıkış planı hazırlanmasını talep eden örgütler, bu planın ekolojik, ekonomik ve sosyal açıdan adil bir geçişi temin etmesinin şart olduğunu vurguladı. Geçtiğimiz sene yıllardır kömüre karşı mücadele eden 17 kurum bir araya gelerek talebini içeren bir bildiri yayınlamıştı. Meclis’te partilerle yapılan görüşmelerde bu bildiri ve Türkiye’deki kömürün mevcut durumu ve dünyadan adil geçiş örneklerinin yer aldığı bir bilgi notu, Muğla Çevre Platformu, Çanakkale-Çan Çevre Derneği, Elbistan Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu, Ege Çevre Platformu, Çevre ve Tüketici Koruma Derneği, İklim İçin 350 Derneği, Temiz Hava Hakkı Platformu temsilcilerinden oluşan bir heyet tarafından parti temsilcileriyle paylaşıldı.
Avrupa’nın havası en kirli şehri: Milano
İsviçre merkezli hava kalitesi izleme merkezi IQAir’in yayımladığı verilere göre, İtalya’nın Milano şehri dünyanın en kirli yedinci şehri ve Avrupa’nın havası en kirli şehri olarak kaydedildi. Yaklaşık 1,4 milyon nüfuslu Milano şehri, 60’lı yıllara kıyasla trafik yoğunluğunu iki katına çıkarmış durumda. Aynı zamanda şehrin çevresindeki ağır sanayi tesislerinin de önemli ‘arka plan’ emisyonlarına neden olduğu belirtiliyor. Milano’nun Alplerin eteklerindeki konumu da bu kirli havanın kalıcı olmasına neden oluyor.