Bir özel şirket, 2014 yılındaki özelleştirmeyle Yeniköy ve Kemerköy termik santrallarının yanı sıra 230 bin dönümlük bir alanı kapsayan kömür madeni ruhsatlarının da işletme hakkını devralmıştı. Sonra ayrı ayrı ruhsatlar birleştirildi ve şimdi Akbelen Ormanı da ÇED sürecine tabi tutulmadan sadece ilgili kamu idaresi tarafından verilen bir izinle maden işletmesine açılmaya çalışılıyor.
KARDOK Derneği’nin ÇED muafiyetinin hukuksuz uygulamasına dair açtığı bir dava devam ediyor. Daha önce Muğla 1. İdare Mahkemesi tarafından 7 Eylül’de düzenlenen bilirkişi keşfinde, mahkemece ataması olmadığı halde bilirkişi keşif heyetine başkanlık yapan hakim, davacı İkizköy KARDOK Derneği avukatlarına ve dernek yönetim kurulu üyeleri ile davacı uzmanlarına söz hakkı tanımamış, avukatlara ve uzmanlara hakaret içeren sözler sarf ederek keşfin “sakatlanmasına” neden olmuştu. KARDOK avukatlarının reddi hakim ve keşif iptali taleplerine mahkeme olumlu yanıt vermemiş, sonuçta ortaya çıkan bilirkişi raporu ise bilimsel dayanaktan yoksun olması, kanıtların eksik değerlendirilmesi gerekçeleri ile yeniden itiraza konu olmuştu. Muğla 1. İdare Mahkemesi, 7 Aralık’ta verdiği ara kararda, sakatlanan bilirkişi keşfinde görevli naip üyeleri görevden alarak yeni bir naip üye atanmasına, keşfin tekrarına ve bu keşif sonucu düzenlenecek bilirkişi raporuna dair işlemler tamamlanıncaya kadar, iptali istenen maden işletme izninin yürütmesinin durdurulmasına karar vermişti. İkizköylülerin ve KARDOK Derneği’nin avukatlarından Arif Ali Cangı, 2019 yılından beri devam eden Akbelen Ormanı mücadelesinde belirleyici olanın İkizköylülerin ve onların dostları yaşam savunucularının ormanı ve yaşamı korumaktaki kararlı tavrı olduğunun altını çizdi. Cangı “Akbelen ormanını vermeyecek binlerce yaşam savunucusu ve yürek var. Bir de kesinleşmiş yürütmeyi durdurma kararı. Termikçiler boşuna uğraşmasınlar. Işıkdere’yi arazileri, evleri ile tarihi kalıntılarını kömür karasına boğdular ancak #AkbelenOrmanınıVermeyeceğiz! Tarım ve Orman Bakanlığı’na çağrıda bulunuyoruz: Asıl görevinize dönün, sizin varlık nedeniniz ormanları peşkeş çekmek değil, korumakla görevlisiniz. Akbelen için verdiğiniz maden işletme iznini geri alın, yangından kurtulan ormanlardaki tahsislerin tamamını kaldırın, yoksa bu coğrafyada yaşanacak bütün felaketlerden tarihsel ve hukuksal sorumluluğunuz olacak” dedi.
Konya’da bir haftadır devam eden İklim Şurası alınan tavsiye kararların yayınlanması ile tamamlandı. Sera gazı azaltımına yönelik alınan kararlarda, elektrik üretiminde kömürden çıkışın bildirgede yer almaması ve doğal gaz ile nükleer kaynakların payının artırılması yönünde ifadeler eleştirileri de beraberinde getirdi. Sivil toplum ve düşünce kuruluşları, komisyonlarda katılımcı bir süreçle alınan politika önceliklerinin, Şura sonucunda ortaya çıkan tavsiye kararlarına yansımazken, komisyonlardan iletilmeyen yeni kararların da son metne eklendiğini belirtiyor. Katılımcılar, kömürden çıkışı konu edinen maddenin komisyonda itiraz edilmeden kabul edildiğini belirtiyor. Ancak Şura’nın son tavsiye kararlarında farklı bir madde yer alıyor. Benzer şekilde, nükleer ve doğal gaz kaynaklarının elektrik üretimdeki payının artırılmasına yönelik öneriler, ilgili komisyonda yapılan oylama sonucunda çoğunluğun oyu ile çıkarıldı, ancak son açıklanan kararlarda yine de yer aldı. Doğalgaz aramalarının artırılması hiçbir şekilde komisyonlarda görüşülmezken, şuranın nihai tavsiye kararlarında yer aldı. Komisyon başkanları tarafından, katılımcılar ile birlikte uzlaşılan maddelere son gün ekleme yapılmayacağı veya üzerinde oynayamayacağı garantisi verilmiş, sadece önceliklendirme yapılacağı belirtilmişti. Ancak son çıkan tavsiye kararları, bunun aksi yönünde. Ne gerek vardı Şura düzenlemeye, yazı verseydiniz kararları kendi kendinize.
Birgün’den Tolga Uğur’un haberine göre, Rize İkizdere’de doğa katliamı devam ediyor. Bilirkişi raporuna rağmen 4 aydır çalışmaların devam ettiği İkizdere İşkencedere Vadisi’ndeki çevre katliamının yeni fotoğrafları çekildi. İkizdere Çevre Derneği Üyesi Osman Baş, “Her geldiğimde çok daha büyük alanların talan edildiğini, geri gelmeyecek ölçüde bozulduğunu görüyorum. Doğa bir gün intikamını alacak” dedi. Baş, bilirkişi raporuna rağmen mahkemenin yeni bir karar almadığını belirterek “Bilirkişi, 4 ay önce, taş ocağı çalışmalarının ekolojik dengeye ve insanların yaşam alanına olumsuz etkileri olacağı beyanında bulunmuştu. Fakat 4 aydır mahkeme herhangi bir adım atmadı. Yürütmeyi durdurma kararı alınmadı. Mahkeme, bilirkişi kararlarını uygularsa hareket edemezler, taş ocakları durdurulur” ifadelerini kullandı. Bölgedeki ekolojik yıkımın artacağına dikkat çeken Baş, “İşkencedere Vadisi’ndeki taş ocağından, yapılacak liman inşaatı için 20 milyon taş alınacağı söylenmişti. Bugün yaptığımız çalışmaya göre 1,7 milyon taş alınmış, bu süreç hızlanarak devam edecek” dedi. Bölgede yapılan yatırımlardan dolayı şirketlerin ve hükümetin geri adım atmak istemediğini söyleyen Baş: “İkizdere taş ocağı bölgesi olarak tescillenmek isteniyor ve bu bölgedeki taş ocağının uzun yıllar kullanıma devam etmek istiyorlar. Oysa İkizdere halkına kısa sürede liman için taş alınacağı yalanı söylenerek köylüler kandırıldı. Şu anda 1 yıldır çalışıyorlar ve bu çalışma süresinin en az 5 yıl süreceği gerçeğinde ortada” dedi.