2020'nin en güçlü tayfunu Goni, Filipinler'i vurdu

-
Aa
+
a
a
a

Uzmanların 2020 yılının en güçlü tayfunu olarak nitelendirdikleri Goni Tayfunu Filipinler’i vurdu.

Fotoğraf: Sky News
Gezegenin Geleceği: 4 Kasım 2020
 

Gezegenin Geleceği: 4 Kasım 2020

podcast servisi: iTunes / RSS

Uzmanların 2020 yılının en güçlü tayfunu olarak nitelendirdikleri Goni Tayfunu Filipinler’i vurdu. Ulusal afet merkezinden yapılan açıklamada tayfun nedeniyle şu ana kadar en az 16 kişinin öldüğü, üç kişinin ise kayıp olarak bildirildiği bilgisi paylaşıldı. Goni bu yıl Fillipinler’i vuran 18’inci tayfun oldu. Bu tayfunun 2013 yılında 6 bin 300’den fazla kişinin ölümüne neden olan Haiyan’dan sonra ülkede etkili olan en güçlü tayfun olduğu belirtiliyor. Filipinler Kızıl Haç Başkanı Senatör Richard Gordon ise DZBB radyo istasyonuna verdiği demeçte Goni’nin saatte 310 kilometre/saat hıza ulaştığını ve Catanduanes’deki kasabalarda evlerin yüzde 80’ine yakınını yok ettiğini duyurdu. 2016’da yayınlanan bir araştırma tayfunlar ile insan kaynaklı iklim değişikliği arasında göz ardı edilemez bir bağ olduğunu belirtiyor. Araştırmaya göre artan okyanus sıcaklığı nedeniyle tayfunlar çok daha yoğun şiddette gerçekleşiyor.

Doğu Akdeniz'deki gaz rezervleri karbon salacak

Global Witness’ın, Guardian gazetesinde aktarılan raporunda, Doğu Akdeniz gaz rezervlerinden kaynaklı karbon salımlarının küresel ısınmayı sınırlandırma hedeflerini suya düşürebileceğini yazıldı. Rapora göre projenin iklime faturası, bütün finansal getirilerinden daha büyük. Kuruluş, Avrupa’nın zaten Paris İklim Anlaşması hedeflerine ulaşmayı imkansız kılacak düzeyde doğalgaz kaynağına sahip olduğunu kaydediyor. Doğu Akdeniz’in dev doğalgaz rezervlerini Avrupa’ya bağlaması önerilen ve Avrupa Birliği’nin de onayını alan boru hattı, rapora göre her yıl, Avrupa’nın en kirli enerji projesi olarak görülen Polonya’daki kömürlü Belchatow santralından daha büyük karbon salımına yol açabilir. Global Witness adlı çevre kuruluşundan Jonathan Gant, “Dünyanın zaten bir belirsizlik ve mücadele ile yüz yüze olduğu bir dönemde, iklim değişikliğine katkıda bulunacak ve son tahlilde dünyayı daha güvensiz bir yer haline getirecek bir kaynak için ülkelerin birbirine düşmesi gerçekten çok anlamsız” diye konuştu. Gant, “Doğu Akdeniz’de tırmanan krize en ivedi çözüm, bütün tarafların fosil yakıtların yerin altında kalması konusunda anlaşmaya varmaları” diyor. 

Çöp yığınlarını gönüllüler temizledi

Antalya- Kemer yolu üzerinde yer alan Küçük Çaltıcak Milli Parkı'nda, vatandaş girişine kapalı olmasına rağmen oluşan çöp yığınları Antalya Gönüllüleri ve İl Jandarma Komutanlığı tarafından temizlendi. Yaklaşık 150 kişinin katılımıyla yapılan temizlik çalışmasında, çok sayıda pet ve cam şişe, sigara izmariti ve av malzemeleri toplandı. Dalgıçlar da sualtında temizlik yaptı.

Çevre savunucuları harekete geçti

Birgün’den Volkan Ateş’in haberine göre, Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Hükümetlerarası Bilim-Politika Platformu’nun (IPBES) yayımladığı raporda 'koronavirüs salgınına doğa katliamlarının neden olduğu' ifadelerinin ardından yaşam savunucuları harekete geçti. Çan Çevre Koruma Derneği ile Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği bu rapordan yola çıkarak Alamos Gold’un Kirazlı’dan tahliyesi ve Kazdağları’ndaki tüm maden işletme ve projelerinin ÇED, ruhsat ve izinlerinin koronavirüs kapsamında da değerlendirilip sağlık etki değerlendirme (SED) raporu alınıncaya dek süresiz olarak durdurulması talebiyle Çanakkale İdare Mahkemesi’ne dava açtı. Davacılardan biri olan Ferzan Aktaş, “Bilim insanlarının bize sunduğu akademik çalışmalar çok açık olup yeni salgınları önlemek için Sinop Nükleer Santral örneğinde olduğu gibi 850 bin ağacın kesildiği, Kazdağları Alamos Gold’taki 350 bin ağacın kesildiği doğa katliamlarını durdurmamız ve orman varlığını artırmamız gerekmekte.” ifadelerini kullandı.

Belçika'nın en yaşlı kestane ağacı 160 yaşında

Belçika’nın Ypres şehrindeki kestane ağacı 160 yıl yaşında.  Ortaçağdan kalma tahkimat bölgesinden parka dönüştürülen alanda büyüyor. I. Dünya Savaşı’ndaki çetin çatışmalar sırasında büyük zarar gören ağaç kısa bir kütüğe dönüşmüştü. Fakat güçlü ve derin kökleri sayesinde savaşta harabeye dönmüş şehirle birlikte yeniden toparlanıp büyüyerek 4 gövde çıkardı. Ancak II. Dünya Savaşı’nda bir kez daha tehdit altında kaldı. Belçika’nın Nazi işgali sırasında yerel halk yakacak bulmak için birçok ağacı kesmek zorunda kalmıştı. Ypres peyzaj direktörü Lieven Stubbe, ağacın bu dönemdeki imtihanını şöyle anlatıyor: ‘’Üşüdükleri için yakacak bulmak zorunda kalan Ypres halkı o dönemde birçok ağaç kesti. Fakat bu kestane ağacına dokunulmadı. Çünkü yamaçta bulunduğu için dallarının etraftaki evlerin üzerine düşme tehlikesi vardı.’’ Bu mücadeleden de sağ çıkan ve yılın ağacı ödülünü kazanan ağaca bakımı için 2 bin 500 avro verildi. Belediye meclis üyesi Valentijn Despeghel ise “Bu kestane ağacı anıt olduğu gibi sembolik bir gücü de var. Dört gövde Ypres’in hayatta kalma azmini temsil ediyor. Şansı yaver giderse 100 yıl daha yaşayabilecek canlı bir anıt” diyor.