2020'de su kaynaklarından 18,2 milyar metreküp su harcandı

-
Aa
+
a
a
a

Türkiye‘de belediyeler, köyler, imalat sanayisi iş yerleri, termik santrallar, organize sanayi bölgeleri (OSB) ve maden işletmelerince 2020’de 18,2 milyar metreküp su, doğrudan su kaynaklarından çekildi.

Gezegenin Geleceği: 21 Aralık 2021
 

Gezegenin Geleceği: 21 Aralık 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

Türkiye‘de belediyeler, köyler, imalat sanayisi iş yerleri, termik santrallar, organize sanayi bölgeleri (OSB) ve maden işletmelerince 2020’de 18,2 milyar metreküp su, doğrudan su kaynaklarından çekildi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2020 yılına ilişkin su ve atık su istatistiklerini açıkladı. Buna göre, ülkede geçen yıl su kaynaklarından 9,8 milyar metreküpü soğutma amaçlı olmak üzere toplam 18,2 milyar metreküp su alındı. Çekilen suyun 2018’de %56,2’si denizden, %22,9’u yer altı ve %20,9’u yüzey suları olmak üzere toplam %43,8’i tatlı su kaynaklarından temin edilirken, 2020’de ise %56’sı denizden, %22,5’i yer altı ve %21,5’i yüzey suları olmak üzere toplam %44’ü tatlı su kaynaklarından sağlandı. Geçen yıl denizden çekilen suyun %93,9’u soğutma amaçlı temin edildi. Belediyelerce içme ve kullanma suyu şebekesine çekilen kişi başı günlük ortalama su miktarı ise 228 litre oldu. Üç büyük şehirde ise çekilen kişi başı günlük ortalama su miktarının İstanbul için 190 litre, Ankara için 246 litre ve İzmir için 221 litre olduğu tespit edildi.

Birgün’den Aycan Karadağ’ın haberine göre, İzmir’in Kınık ilçesinde faaliyet gösteren maden işletmesinde 18 Aralık saat 21.00 sularında grizu patlaması nedeniyle kısmi göçük meydana geldi. Yaşanan göçük nedeniyle madende çalışan çok sayıda işçi yaralandı. Can kaybının olmadığı olayda maden ocağı tümüyle tahliye edildi. Yaralılar ise bölge hastanelerde tedavi altına alındı. Olay sonrası devlet yetkililerinin birbirinden farklı açıklamalar yapmaları dikkat çekti. İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, göçük nedeniyle can kaybı olmadığını açıkladı. 

Türkiye’nin bu yıl Paris Anlaşması’nı onaylaması ve 2053 yılına kadar karbon emisyonlarında net sıfır taahhüdünü vermesinin ardından, çabalar ülkenin bu hedeflere ulaşmasında hayati önem taşıyacak ayrıntılı planları hazırlamaya ve politikaları benimsemeye odaklanıyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP), Türkiye’nin iddialı iklim hedeflerini yansıtacak uzun vadeli bir iklim değişikliği stratejisi ve eylem planı hazırlaması için güç birliği yapacaklarını duyurmalarıyla, bu çabalar bakımından büyük bir adım atıldı. Çok sayıda sektörel plan hazırlama çalışmalarını başlatmak üzere toplanan konferansta konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Değişikliği Başkanı Orhan Solak, “Yeşil kalkınma devrimi açısından, UNDP ile birlikte hazırlayacağımız yeni strateji, bir yandan 21. yüzyıl ortasına kadar ülkemizin iklim dayanıklılığını artıracak vizyonu ortaya koyacak ve 2053 yılında net sıfır hedefine giden rotayı çizecek; bir yandan da, ulusal kalkınma hedeflerimizi gerçekleştirecek ve yeşil kalkınma vizyonuyla uzun vadeli iklim eylemine giden yolu hazırlayacak” dedi. Paris Anlaşması’na göre ülkelerin, küresel ortalama sıcaklık artışını 1,5 derecenin altında tutma çabalarının bir parçası olarak seragazı emisyonlarını düşürmeye ilişkin taahhütlerini rakamsal olarak belirten Ulusal Katkı Beyanları’nı (NDC) sunmaları gerekiyor. Ülkelerin, uzun vadeli düşük emisyonlu kalkınma stratejilerini paylaşmaları ve NDC’lerin ulusal planlama ve kalkınma önceliklerine nasıl yansıtıldığını göstermeleri de teşvik ediliyor. Ülkelerin açıkladığı emisyon azaltım taahhütlerinin düzeyinin, küresel ısınmayı sınırlamada, hatta 2 derece üst sınırının altında tutmakta çok yetersiz kaldığının yaygın biçimde kabul edildiği bir ortamda, geçen ay toplanan Glasgow İklim Zirvesi’nde, raporlama döngüsünün hızlandırılmasının yanı sıra, ülkelerin 2022 yılında Kahire’de toplanarak daha iddialı ve inanılır NDC’ler sunmaları kararlaştırılmıştı.

Brezilya‘da yapılan bir araştırmaya göre, 2020 yılında meydana gelen Pantanal Sulak Alanları‘ndaki orman yangınlarında hayatını kaybeden hayvan sayısının 17 milyona ulaştığı açıklandı. Scientific Reports dergisinde de yayımlanan raporda, ölen canlılar arasında sürüngenler, kuşlar ve primat maymunlar bulunduğu kaydedildi. Ocak ve Kasım ayları arasında devam eden ve dünyanın en geniş tropikal sulak alanının yüzde 30’unu yok eden yangınların en büyük nedeni insan kaynaklı iklim krizi.  BBC Türkçe‘de yer alan habere göre, WWF Doğal Hayatı Koruma Vakfı Brezilya ofisinden Doktor Mariana Napolitano Ferreira, bölgede 22 bin farklı yangın tespit ettiklerini duyurdu. Bu yangınları takip eden uzmanlar, 2020 yangınlarını “kıyametvari” olarak nitelendirirken, Manchester Metropolitan Üniversitesi‘nden Doktor Alex Lees, “Bu yangınlar, boyutları nedeniyle sıra dışıydı ve açıkça bölgedeki dev boyutlu kuraklıkla ilişkiliydi” dedi. Lees, Pantanal Sulak Alanları’nın bu şekilde yanmaya devam etmesi halinde biyoçeşitliliğin sonu olacağını tahmin ettiğini de ifade etti. Ceset sayma prensibine dayanan araştırma kapsamında, bilim insanları sulak alanlardaki yangınlara 48 saat içinde ulaştı ve bu alanlarda, aralıklı şekilde bir rota izleyerek buldukları her ölü hayvanı inceledi. Araştırma ekibinden Doktor Walfrido Moraes Tomas, “Ölü yılan sayısının ulaştığı inanılmaz rakam bizi katlanma faktörü üzerinde düşünmeye itti” ifadelerini kullanan Tomas, “Yılanlar, kurbağa gibi hayvanlardan beslenir. Yılan nüfusunun bu denli azalması, ekosisteme büyük etki yapacak” dedi.