Bu haftaki programımızda, kariyerlerine sokaklarda, barlarda ya da kafelerde şarkı söyleyerek başlayıp bir süre sonra stüdyoların ve konser salonlarının yolunu tutan canlı performans gruplarını mercek altına aldık. Program boyunca Debout sur le zinc, Les hurlements d'Léo ve Les Ogres de Barback gibi topluluklardan şarkılar dinledik.
Paris’teki rock-bar akımı, seksenli yılların ilk yarısında, Rascal ve Ronan isimli iki aktivist sayesinde başlamıştı. Asıl adı Pascal Suquet olan Rascal, bu dönemde, bir yandan punk gruplarını konu alan bir fanzinin editörlüğünü yapıyor, bir yandan da favori gruplarına konserler organize etmek için didinip duruyordu. Onun ve arkadaşı Ronan’ın çabaları sayesinde 1984’te Paribarrocks adlı oluşum hayat bulacak, başkentin barlarında; Parabellum, Les Wampas, Mano Negra ve Les Négresses Vertes gibi birçok alternatif müzik grubu sahneye almaya başlayacaktı. Doksanlı yıllara gelindiğinde ortaya bu kez Julien Bassouls adlı başka bir girişimci çıktı. Onun tarafından kurulan Life Live In The Bar adlı organizasyon; La Grande Sophie, Bazooka, Les Voleurs de Poules ve Yan et les Abeilles gibi irili ufaklı grupların olgunlaşmasına katkı sağladı. Bu bahsettiğimiz organizasyonlar günümüzde varlıklarını her ne kadar sürdürmüyor olsalar da onlar tarafından ortaya atılan fikir, bar atmosferini sahne ışıklarına tercih eden birçok alternatif müzik grubu tarafından hayata geçirilmeye devam ediyor. Bu gruplar arasında ilk akla gelenlerden biri Les Blérots de R.A.V.E.L.. 1996’da kurulan grup, kara mizahla yoğrulu ilk albümünü 2000 yılında piyasaya sürmüştü. İlerleyen dönemde “Voleurs du dimanche” (2005) ve “Timbré” (2008) gibi albümlere imza attıktan sonra 2014-15 yılları arasında çıktığı Happy End Tour adlı turnenin ardından dağılan topluluk; Doğu Avrupa müziğini rock ve caz ile harmanlıyor, şarkılarını saksafon, klarnet, keman ve gitarı da kapsayan geniş bir enstrüman yelpazesiyle zenginleştiriyordu.
Fransa’nın doğusunda bulunan Vitry-le-François’da, liseden arkadaş olan Simon Mimoun ve Olivier Sulpice’in bir araya gelmesiyle kurulan Debout sur le Zinc, kendi adını taşıyan ilk stüdyo albümünü 1999’da piyasaya sürmüştü. İlham kaynakları arasında yer alan Les Têtes Raides gibi, geleneksel şanson ile folk ve rock müziği harmanlayan grup; bu karışıma eklediği tango, caz ve çigan sosları ile varlığını günümüze dek sürdürmeyi başardı. Le Monde gazetesi 1999 yılında yayınlanan bir makalede, grubun müzikal tarzını ragga-musette olarak nitelemiş (ki musette’i de akordeon eşliğinde söylenen klasik Fransız şansonu olarak tanımlayabiliriz), yine aynı yazıda topluluğun, Les Têtes Raides grubunun küçük kardeşi olarak görülebileceği belirtilmiş. "Debout sur le zinc": "Çinkonun üzerinde ayakta" anlamına geliyor, bu isimle de bir zamanlar çinkodan imal edilen bar tezgâhını sahne olarak kullanıp şarkı söyledikleri günlere atıfta bulunuyor grup.
Yine 1996 yılında, bu defa Bordeaux’da, barlarda müzik yapan beş arkadaşın bir araya gelmesiyle kurulan Les Hurlements d’Léo'nun (Leo’nun çığlıkları) ismi için, VRP grubunun Léo adlı parçasından ilham alınmıştı. Akordeon ve elektrogitarı buluşturan melodileri yardımıyla klasik Fransız şansonu ile alternatif rock’ı iç içe geçiren bir başka topluluk olan Les hurlements d'Léo'nun üyeleri, yaptıkları müziği de java-şanson ve punk gibi türlerin bir karışımı olarak niteliyor. 1998 tarihli ilk albümleri “Le café des jours heureux”’den günümüze yedi stüdyo albümü daha yayınlayan topluluk, söz konusu albümler kadar “HDL Live” (2005) ve “Hurlements en Scène” (2013) gibi canlı performans kayıtları da bir hayli ilgi gördü. 2006 tarihli albümünün ticari anlamdaki başarısızlığının ardından dağılma aşamasına gelse de 2009’dan itibaren yeni üyelerin de katılımıyla adeta küllerinden doğan grup, 2017’den itibaren benzer tarzda müzik yapan Les Ogres de Barback eşliğinde verdiği konserlerle büyük beğeni topladı.
1994 yılında, Ermeni asıllı iki kız ve iki erkek kardeşin bir araya gelmesiyle kurulan Les Ogres de Barback o günden bu yana Georges Brassens ya da Jacques Brel tarzı klasik Fransız şansonunu Mano Negra’nın alternatif ruhuyla buluşturup bunları bir de çigan müziğiyle aynı potada eriterek eşsiz bir kokteyl yaratmayı başardı. 1997’de piyasaya çıkan ilk albümü “Rue de temps”’dan itibaren şöhretini git gide arttıan topluluk, günümüzde Elysée-Montmartre ve Olympia gibi büyük ölçekli salonları doldurmakta hiç güçlük çekmiyor. 2003 yılında, çocuk sahibi olmalarının ardından, bu yaş grubuna hitap eden albümler de kaydetmeye başlayan grup üyeleri, bu kapsamda Pitt’Ocha adlı bir seriyi hayata geçirerek söz konusu albümlerde Pierre Perret, Tryo ve Les Hurlements d'Léo ile de işbirliği yaptı, bunun yanı sıra iki binli yıllarda Les Hurlements d'Léo ile farklı projeler kapsamında bir araya geldi. Les Ogres de Barback, geçen yıl Paris komününün yüz ellinci yıl dönümü dolayısıyla yayınlanan "La commune refleurira – Komün yeniden yeşerecek" isimli kollektif albümde de boy gösterdi ve komünde hayatını kaybedenlerin anıldığı 1886 tarihli Elle n’est pas morte – O ölmedi adlı şarkıyı Michèle Bernard’la birlikte, oldukça sıra dışı bir düzenlemeyle yorumladı.
Müzikal serüvenine, doksanlı yılların sonlarına doğru, Tryo’dan aldığı destekle başlayan La Rue Kétanou, Paris sokaklarının geçmişteki en önemli sembollerinden biri olan akordeonu klasik gitar ve armonikayla bir araya getirerek realist şanson geleneğini günümüze taşıyan gruplardan biri. Mourad Musset, Olivier Leite ve Florent Vintrigner üçlüsünün bir araya gelmesiyle temelleri atılan topluluk, 2000 yılında piyasaya çıkan ilk albümü “En attendant les caravanes”’dan şu ana dek kurulduğu gündeki üyelerini muhafaza etmeyi başardı, ayrıca bağımsız müzisyenlerden oluşan Mon Côté Punk adlı grubun bir araya gelmesine de ön ayak oldu. 2014 tarihli "Allons voir" adlı albümle, Fransa ve Belçika listelerine girmeyi başaran La Rue Kétanou'nun 2020 tarihli albümünde, gruba akordeon sanatçısı Pierre Luquet de eklendi ve yirmi iki yıllık üçlü, bir dörtlüye dönüşmüş oldu.
1989’da Paris’te kurulan La Tordue, sokak şiirini vals ve java gibi nostaljik müzik türleriyle birleştirerek akıllarda kolaylıkla kalan birçok şarkıya imza atmıştı. İlk albümü “Les chansons de rien”’i 1995 yılında piyasaya çıkaran grup, 1998’de yayınlanan “T’es fou” ile de Charles-Cros Akademisi ödülüne layık görülmüştü. Grup üyeleri, dört stüdyo ve bir de canlı performans albümünün ardından 2003’te dağılma kararı aldı. Bu tarihten itibaren grubun kurucularından olan söz yazarı ve yorumcu Benoit Morel kariyerine tek başına devam etti. Topluluk, 1998 tarihli albümünün açılışında yer alan Où va-t-on – Nereye gidiyoruz adlı parçada, dünyanın gidişatından dert yanıyor ve insanların tüm kötülükler karşısında takındığı umursamaz tavrı eleştiriyordu.
Şarkıcı / Yorumcu | Parça Adı | Albüm Adı | Süre |
---|---|---|---|
Les Blérots de R.A.V.E.L | Du goudron et des plumes | Ravalement de façade | 3:23 |
Les Blérots de R.A.V.E.L | Les p'tits plaisirs | Voleurs du dimanche | 3:02 |
Debout sur le Zinc | La déclaration | Les promesses | 4:15 |
Debout sur le Zinc | Les mots d'amour | De Scy de Lla | 2:58 |
Les Hurlements d'Léo | L'accordéoniste | Le café des jours heureux | 3:02 |
Les Hurlements d'Léo & Les Ogres de Barback | Le café des jours heureux | Un air deux familles | 4:20 |
Les Ogres de Barback | P'tit cœur | Amours grises & colères rouges | 4:26 |
Les Ogres de Barback | Au café du canal | Fausses Notes et Repris de Justesse | 2:22 |
Michèle Bernard & Les Ogres de Barback | Elle n'est pas morte | La commune refleurira | 2:54 |
La Rue Kétanou | Les hommes que j'aime | Y'a des cigales dans la fourmilière | 3:33 |
La Rue Kétanou | Le capitaine de la barrique | Allons voir | 3:37 |
La Tordue | Où va-t-on? | En Vie | 3:41 |