Açık Gazete'nin Ekonomi Politik köşesinde Ali Bilge'yle Küba izlenimlerini konuştuk.
(11 Şubat 2019 tarihinde Açık Radyo’da yayınlanmıştır.)
Ömer Madra: Günaydın Ali Bey!
Ali Bilge: Günaydın Ömer Bey, günaydın Can, herkese merhaba!
Can Tonbil: Merhaba, günaydın!
ÖM: Evet iki haftalık bir aradan sonra tekrar şükür kavuşturana diyoruz.
AB: Aynı şekilde, beraberiz.
ÖM: Bu hafta neyi konuşalım?
AB: 2 haftadır programda olmayışımın nedeni, Küba’ya gittim, malum oraya gitmişken muhabirliğimizi de unutmadık; Küba ve bölge üzerine değerlendirmelerde bulunayım isterseniz.
Fotoğraf: Reuters
ÖM: Tabii lütfen.
AB: Son söyleyeceğimi başta söyleyeyim, şu anda Küba, Venezuela ile yatıp kalkıyor, bir de ben ordayken cep telefonunda 3G’ye geçtiler. Zaten cep telefonu ve internet son yıllarda sınırlı da olsa başlamıştı, bu imkân daha da genişlemiş durumda. Dolayısıyla Küba, cep telefonu ve gelişmiş internet olanaklarına kavuşmuş gözüküyor, bunun Küba toplumu üzerindeki etkilerini önümüzdeki yıllarda göreceğiz. Bir diğer konu, ben yine oradayken büyük bir tornado vakası yaşandı ve başkentin yarısı elektriksiz kaldı. Bunun yaptığı tahribatı da görme imkanım oldu, özellikle şehrin doğu tarafı olan bölgede büyük bir tahribata yol açtı. Tornadoların aslında sönümlenmiş olarak körfezden geldiği, bu kadar büyük tahribatlara yol açmadığı söyleniyordu, ama son yıllarda özellikle deniz seviyesinin yükselmesinden ciddi şekilde Küba ve başkent Havana etkileniyor. Normal zamanlarda bile deniz seviyesinin yükselmesi, hafif rüzgarlarda dahi, deniz kıyısındaki caddelerin trafiğe kapanmasına yol açıyor, ben oradayken de böyle bir trafiğe kapanma sorunu yaşandı. Deniz kenarındaki caddeler suların kapatmasıyla devre dışı kalıyor- ki çoğu zaman buna rastlanıyormuş, sadece tek bir kordonda değil, Malecon kordonunda (Havana şehrinin deniz kenarı) değil , ona paralel giden 2-3 cadde de sularla doluyor, sokaklarda da, evlerde de aynı şekilde su baskınları yaşanıyormuş. Bu artık normal bir durum gibi algılanıyor. Küba’ya gidenler biliyor, altyapı sorunlu, son derece bakımsız durumda binalar, tornadolardan da çok ciddi etkileniyorlar, bu duruma da yani küresel iklim değişikliğinin etkilediği Küba’ya da, Havana’ya da tanık olduk.
ÖM: Evet bu çok önemli bir şey çünkü o bölgede aslında bilim dünyasının son derece ayrıntılı raporları var, özellikle oraya çok yakın olan Florida’da, Miami’de yani mesele bitmek üzere aslında tıpkı Doha’da, Katar’da olduğu gibi. Özellikle de güney Florida’da tamamen sular altında kalması bekleniyor ama bunun farkında gibi gözüküyorlar. Bu konuda yeni bitirdiğim Dahr Jamail’in çok taze bir kitabı çıktı ‘Buzun Sonu’ diye, yani parti bitti çoktan ama içki, dans, harcama, banka gırla gidiyor, eğleniyorlar yalnız mükemmel fırtına aslında Miami Beach, bütün o en büyük emlak piyasasının bulunduğu, zengin evlerinin, Donald Trump’ın filan da bulunuyor ama mesela kanalizasyon deniz seviyelerinin yükselmesi ki IPCC raporlarının söylediğinin çok üstünde muhafazakar hesaplar yapmışlar, yani ‘king tide’ denilen büyük dalgalar üç yılda 12 ila 13 yükselmiş, yani dalgaların boyu denizle yükseliyor, böyle müthiş bir şey oluyor ve sadece sokakların, caddelerin kalması değil, kanalizasyon yer çekimine bağlı ama o toprak çökünce doldurma alanlar çünkü bir çok yerde Türkiye’de de görüldüğü gibi, onlar çöküyor ve o zaman artık her tarafı pislik basıyor filan böyle sorunlar var.
AB: Burada da o yaşanıyor. Altyapı sorunları olan bir ülke ve burada da dalga boylarının yükselmesi sonucunda araba ile giderken su altında kalabiliyorsunuz, mesela normal günlerde bile tek şeride düşüyor kordon, biraz daha artarsa yolu kapatıyorlar. Artarak devam ediyor altyapı sorunları, ciddi olarak etkileniyor. Küba’nın tümü de, başkent Havana’da buzulların erimesi sonucu denizlerin, okyanusların yükselmesinden ciddi etkilenen ülkelerin herhalde başında geliyor karşı taraftaki Florida gibi.
ÖM: Elektrik kesilmesi de oldu mu?
AB: Oldu tabii şehrin yarısı etkilendi 2 milyon nüfuslu bir şehir , dönerken bile 300 bin kişinin elektriksiz olduğu söyleniyordu..
ÖM: Yani yol kalmayacak, elektrik kalmayacak, bir de kanalizasyon olmayacak, yani bu çok yakın gelecekteki felaket haberi şimdiden gerçekleşiyor işte!
Fotoğraf: Reuters
AB: Evet, mesela taksiye biniyorsunuz, şoför diyor ki “Deniz suyundan etkilenmemek için rotamı değiştiriyorum” çünkü arabalar da etkileniyor, bir anda üstünüze dalga geliyor ..Bu normal günlerde yaşanıyor , büyük bir rüzgar filan da yok, işte demin bahsettiğimiz deniz yükselmesi, dalga boyları yükselmesi sonucunda eski duvarlar yeterli olmuyor ve su başlıyor içeriye doğru girmeye. Altyapı zaten yetersiz, etkiliyor, elektrik direkleri yıkıldı, gördüm o bölgeyi, gerçekten o dev ağaçların nasıl yerlerinden olduğunu, afet bölgesi vaziyetinde zaten. 270 kişi yaralandı, beş ölü var, binlerce, eskimiş yıkılmış dökülmüş bina bulunuyor zaten, barınaklar hemen altüst oluyor bu tür durumlarda. Küba gerçekten önemli ölçüde, önümüzdeki yıllarda bu sorunlarla da ayrıca boğuşmak zorunda kalacak bir ülke . Ama şu anda yakıcı konu Venezuela. 1990’ların başında Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra çok acı bir dönem yaşıyor Küba, çünkü belli ölçülerde 1990’lara kadar Sovyetler Birliği’nin desteği var Küba üzerinde, bu desteğin ortadan kalkması Küba ekonomisini yarı yarıya küçültüyor neredeyse, ve Küba toplumu kilo veriyor, insanlar topluca zayıflıyor, yüzde 25 kilo kaybetmiş toplum o dönemde, ama bir süre sonra 1998’de Chaves’in Venezuela’da iktidara gelmesiyle bir noktada Sovyetler ’in yerini Venezuela almaya başlıyor. Çünkü en önemli ihtiyaç maddeleri petrol, adada şeker kamışından alkol üretimi başlamış ama yetmiyor, dolayısıyla Venezuela’nın desteğiyle ayakta duran bir ekonomi haline gelmiş. Zaten temel sorunları olan bir ülke , Venezuela’nın desteği olmazsa ayakta kalmaları çok zor. Bu yüzden hayat Venezuela’ya endekslenmiş vaziyette. Oranın bunalım yaşaması, hem siyasal bunalım, hem de iktisadi bunalım, Küba’yı direkt etkiliyor açıkçası, Kübalıların gözlerindeki endişe son günlerde bundan dolayı.
Bir taraftan ilan edilmemiş bir açılım politikası izleniyor, yeni devlet başkanı Diaz örneğin biz orada iken sosyalist Küba tarihinde ilk defa yılbaşı resepsiyonu kordiplomatiğe verdi. Daha önce böyle uygulamalar yokmuş, güven mektupları da artık direkt cumhurbaşkanına veriliyor, yani diplomatik misyonla ağırlıklandırılmış bir politika izleniyor. Bazı açılımlara ihtiyaç duymak durumunda kalıyorlar, bunlar da temelde zaten ekonomik açılımlar . Başlangıçta açılım daha çok turizmin alanında genişleyerek başlamış ama Çin, Rus, Fransız, Kanada ve İspanyol firmaları temel altyapı projelerine girmiş durumdalar, Türk firmaları da bu arada var. Mesela Türkiyeli bir firma cruise limanı işletmesini Havana’da almış durumda.
Yüzen enerji santrali dediğimiz, gemi platolarında petrolü elektriğe dönüştüren santraller kuruluyor Havana’ya bir Türk firması da, yakında üretime başlayacakmış , İstanbul’da üretilen platolar yoldaymış , Küba’nın yüzde 5-6’lık enerjisini bu şirket sağlayacakmış. Ayrıca Havana Jose Marti havaalanının işletmesine ilişkin de bir Türk firmasının bazı girişimleri var. Dışa açılma ekonomide kontrollü olmak üzere durumunda devam ediyor ama böyle ilan edilmiş bir politika seti yok , kendi vatandaşlarına da bazı haklar verilmiş küçük işletmelere izin veriliyor, pansiyonculuk, bakkallık gibi benzeri alanlarda.. Yabancı markaların yavaş yavaş girdiğini görüyoruz.. Özellikle de bütün Küba’da son günlerde 3G ile Whatsapp gibi uygulamalar başladı, dolayısıyla dünyayı daha rahat takip edecek bir ortam doğmuş durumda. Venezuela işi bayağı günlük yaşamın içerisinde çünkü direk etkileniyorlar. Bir şekilde Rus petrolünden de yararlanmaya çalışıyorlar.. Zaten şu anda Rusya, Çin ve Türkiye’nin de içinde yer aldığı bir blok, Venezuela’daki mevcut iktidarı destekliyorlar. Anti-demokratik blok .. Orada öğrendim ki; uluslararası kamuoyunda Maduro’yu 20 bin Rus askerinin koruduğu yazıldı, ancak bir o kadar da Kübalı askerler de bulunuyormuş Venezuela’da, onlar da Maduro’nun iktidarını destekleyen, kendisini koruyan pozisyonda görev almış durumdalar. Dolayısıyla Venezuela sorununda Rusya denklemin içerisinde, başat bir unsur, diğer bir husus Venezüella ordusunun tavrı.. Nasıl ki, Suriye’de Rusya’yı hesaba katmadan çözüm üretme şansı olmadığı görülüyor, biliniyor, yaşıyoruz, orada da Venezuela’da da, Maduro iktidarının gidip gitmeyeceğine ilişkin Rusya’yı hesaba katmadan yapılan değerlendirme eksik olur. Venezüella’da otoriter bir rejim var, o otoriter rejim kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırdı, anayasal güvenceler ortadan kalkmış durumda, ülkede iki tane meclis var, bir kurucu meclis var bir de normal meclis var, normal meclise muhalefet hakim olunca, Maduro bir kurucu meclis yaptı, işte yakın zamanda da muhalefetin katılmadığı bir seçim oldu. Şu anda Amerikan destekli, Trump destekli bir muhalefet var ve bu muhalefet Batı, özellikle Avrupa Birliği’nin büyükleri tarafından da onaylandı.
ÖM: Çok sayıda ülke evet, 30’un üzerindeki ülke Guaido’yu geçici başkan olarak tanıdı, Guaido da meclisin başkanı değil mi?
AB: Evet ulusal meclisin başkanı, Maduro muhalefetin egemenliğine geçen bu meclisi tanımadı, kendi alternatif bir kurucu meclis kurdu, muhalefetin boykot ettiği bir seçime gitti, yani karman çorman bir durum var. Siyasal ve iktisadi kriz içerisinde kıvranıyor. Venezuela ki 2010’lara kadar çok ciddi bir ekonomik performans sergilemişti ve yoksullara tabanda politikalar geliştirildi, elde ettiği petrol gelirleriyle, Venezuela dünyanın yüzde 18 petrol rezervine sahip bir ülke.
ÖM: Evet dünyanın en büyük petrol kaynaklarından birine, belki de birincisine sahip.
AB: Birincisi, ikincisi de S.Arabistan, üçüncüsü Kanada’dır bildiğim kadarıyla. Dolayısıyla bu gelirler, petrol fiyatlarının yüksek olduğu dönemde bolca harcandı, ihaleler vs tabi ki yolsuzluklar, rüşvetler... Onlar da inşaat ve altyapı yatırımlarına girdiler, tamamlanmayan yatırımlarla dolu bir ülke haline geldi. Kimine göre popülizm uygulamaları oldu ama aynı zamanda ABD’nin ambargosu da söz konusu, iki türlü görüş var yani, yanlış ekonomik politikalar ve ambargo, aslında her ikisi de geçerli , harmanlayarak bakmak lazım. Küba’da da, devrimden bu yana 1959’ dan beri, ABD’nin uyguladığı ambargo var.
ÖM: Evet, Barak Obama kaldırmıştı onu, yeniden hemen tesis etti ama Donald Trump.
AB: Obama’nın ve Papa’nın ziyaretinden sonra turist akışı muazzam artmış. Amerikalıların seyahat özgürlükleri genişletilmişti Küba’ya, ancak Trump tarafından kısıtlandı. Dolayısıyla Küba’lılar, Venezuela’ya olan ekonomik ve siyasal açıdan bağlantıları nedeniyle, SSCB yıkıldıktan sonra ki yaşadıkları kötü dönemi hatırlıyorlar, eski kötü günlere dönecekleri endişesini yaşıyorlar. Bu nedenle Küba’da önümüzdeki dönemde yabancı sermaye ve özel teşebbüs alanının davul zurna ile ilan edilmese de, genişleyebileceğini görüyoruz.. Zaten hemen hemen pek çok Kübalı kendi işlerinin ve temel ihtiyaç karnelerinin dışında, teşebbüs kısıtlarının biraz gevşemesinden ötürü ikinci işler yapıyor ve o sayede ek gelir elde ediyorlar. Adam gündüz dişçi, akşam taksi şoförü, ayrıca dışarıda ki Kübalı akrabalardan da yardım gelebiliyor artık... Küba’nın ekonomik rakamları Venezuela’dan etkilendiği için kötü durumda, ancak ilan edilmiyor, Dünya Bankası ve uluslararası kuruluşları üye olmadığı için bu kuruluşlar üzerinden bilgi edinemiyorsunuz. Ekonomik rakamlarını kendi ilan ettikleri üzerinden bakıyorsunuz.. O rakamlarda 2015-2016’da duruyor, yani Küba’da da durum parlak değil böyle devam ederse de olmayacak... Kaynak ihtiyacını gidermek için de, bazı alanlarda açılım politikası izlemek durumunda kalıyorlar. Biliyorsunuz Castro’dan sonra kardeşi Raul Castro iktidara geldi, o da genç sayılan bir kişiye Diaz’a yönetimi devretti ama tabii ki Castro’nun etkinliği yüksek.
Venezuela’da maazallah bir çatışma çıktığında ülke içinde yabancı askerler var, Rus ve Kübalı askerler var , dolayısıyla denkleme baktığınızda Rusya ağırlığını koymazsa, Maduro’nun yerine başka birinin gelmesi, serbest seçimler olması, kuvvetler ayrılığına dayalı bir demokratik sürecin gelişmesi çok zor gözüküyor. Uluslararası bir anlaşma da olmuyor, BM güvenlik konseyinde Çin’le Rusya Maduro lehine hareket ettiği için .. Venezüella dolayısıyla Küba , siyasal gerilimlerden olağanüstü etkilenmiş vaziyette. Dönerken, THY geçen sene Havana’ya direk sefere başlamış ama dönerken Caracas üzerinden de yolcu alıyor.
ÖM: Venezuela’dan yani?
AB: Evet Venezuela’ya uğradık ama hava limanında uçaktan çıkmayarak, sadece hava limanını ve çevresini görme fırsatımız oldu. Sadece o görüntü bile ekonomik krizi anlamaya yeterli oluyor, gerçekten ekonomik krizi nedeniyle Caracas ’tan dünyanın başka taraflarına göç fazlalaşmış, son yıllarda 3 milyona yakın ülkeyi terk eden insan olmuş.
ÖM: Evet, nüfusun %10’u yani muazzam bir oran bu tabii.
Fotoğraf: Reuters
AB: Havana’dan binen yolcu uçağın 1/3’ünü doldurduysa ki doldurmamıştır bile, kalanı Caracas’tan binenler, İstanbul’dan dünyanın başka yerlerine giden insanların doldurduğunu söylemek mümkün, Son yıllarda tabi Küba turizmden pay alıyor ama topu topu 2,5 milyar Dolar civarında bir turizm geliri elde ediyor. Türkiye’den de gelenler artmış, 19 bin kişiye ulaşmış. Venezuela’nın durumu gerçekten içler acısı bir duruma tekabül ediyor, ekonomi o kadar bozuk ki, her şey karaborsa, bir fiyat mefhumu, dengesi kalmamış durumda, fiyatlar bozulmuş durumda, fiyatı yüksekken elde ettikleri petrol gelirlerini iyi değerlendirememişler, pek çok malı ve alanı da ithalata bağlamış bir ülke olması nedeniyle, sonrasında döviz kıtlığı başlayıp ithalat da kısıtlanınca içerideki fiyatlar fırlamış, üretimin ithalata dönük tarafı problem olunca , ürerimde sendelemiş , mallar kıt olmaya başlamış, sorunlar gerçekten çok yüksek noktalara ulaşmış.
ÖM: Bir de şunu sormak istiyorum ben, üretimi çeşitlendirmeyi başaramamış olması da önemli bir şey değil mi? Yani sadece petrole bağlı bir takım kamu yatırımları ama yolsuzlukların da olduğu söyleniyordu Venezuela’da, dolayısıyla ekonomi tek kanallı bir duruma düşmüş ve bu tabii büyük bir tehlike yaratıyor.
AB: Evet, bütün hepsi, bütün olumsuzlar var, ama temelde mesele siyasal özgürlüklerin ortadan kalkması, kuvvetler birliğinin olması, demokrasinin özgürlüklerin askıya alınması.. Ama burada da ordu Maduro ‘yu şu anda destekliyor, dediğim gibi Rusya ve Çin’in ağırlığı var. Çünkü ekonomik ilişkileri, özellikle Çin’in yaptığı yatırımlar var, en büyük borç bildiğim kadarıyla Venezuela’nın Çin’e, Küba’da da Çin ve Rus yatırımları ilk sıralarda. Küba gerçekten büyük bir endişe içerisinde, çünkü sonuçta "Sıra bize mi gelecek?" sorusu soruluyor. Maduro’nun gitmesi sağlanıp, Venezüela’da Amerikan- Trump yanlısı sağ muhalefetin egemen olması, sıranın Küba’ya gelmesi şeklinde algılamalara yol açıyor. Bu arada Trump çok ciddiye alınmıyor ancak AB’nin büyüklerinin muhalefeti onaylaması Kübalıları çok hayal kırıklığına uğrattı, büyük bir yaraya yol açtı, özellikle İspanya.
ÖM: Evet eski anavatan! Peki başka bir şey de soracağım, bu arada Democracy Now’da gördüm yanılmıyorsam, orada işittim, yani bu Donald Trump yakın yetkililerinden bazıları Venezuela’da ordunun bazı üst düzey kademelerle, generallerle görüşüp isyana teşvik ettiği yani darbe yapmaya teşvik ettiği ve ABD’nin de destek olabileceğine dair bazı belgeler de Intercept internet sitesi tarafından yanılmıyorsam yayınlandı. Yani dünya savaşı da çıkabilir yani, hiç şaka değil!
AB: Orada bir iç çatışmada dediğim gibi yabancı kuvvetler var, Trump “Askeri müdahale alternatiflerden biridir” diyor, zaten muhalefet lideri için, pek çok basın yayın organı, 'uluslararası think-tank kuruluşu imalat bir muhalefet lideri, Trump ve ekibinin imal ettiği bir muhalefet lideri' olarak takdim ediliyor ve direkt Trump ve iktidarından destek görüyor. Trump; Maduro’nın işini bitirmek için müdahale alternatifini elbette düşünüyor ancak Rusya’yı hesaba katmadan böyle bir çözüm üretilmesi çok zor, ancak Rusya ile Amerika, Suriye’de olduğu gibi belli pozisyonları koruyarak Venezuela’ya bir çözüm getirebilirler. Yani dünyanın bu bölgesinde Rusya’nın ağırlığını, Putin’in ağırlığını görüyorsunuz, ki bu durumda insanın "Al birini vur ötekisine" diyesi geliyor.
ÖM: Çin’in ve Rusya’nın da epey bir yatırımı olmuş galiba, yani borç vermişler Venezuela’ya, bir de o var.
AB: Evet tabii, bağımlılığı var, Ama Çin verdiği borcun karşılığında petrol alıyor, şirketlere ortak oluyor vs .. Bir yanda Trump Amerikası, bir yanda Çin ve Rusya, bu yüzden AB’nin büyük abilerinin muhalefetten yana tavır almasına bozuldular, onların arabulucu bir rol üstlenmesi beklentisine sahip olan Kübalılar, bu duruma bayağı üzüldüler, şaşırdılar. Dünya’nın bugünkü denkleminde Trump’ın karşısında AB’nin büyüklerinin rol oynaması, arabuluculuk yapması beklentisi varmış. Şimdi bu gidişat gerçekten her şeye yol açabilir, bu gerilimden herkes yararlanıyor , ama iktidarın demokratik dönüşümü olacaksa , bu ancak ağırlığı olan kesimlerin Maduro üzerindeki etkisinden geçer, yoksa gerçekten ülke patlamış durumda ve şimdilik sokak savaşları yok ama yani taraflar sokaklarda da çatışabilir ve iç çatışmaya her an dönebilir korkusu bulunuyor. Ama böylesi yüksek gerilime karşın, şu ana kadar dönüşmedi..
ÖM: Evet ilginç bir şekilde şiddete dönüşmedi, ne iyi ki düşünün bunu, Sezin Öney’le de Cuma günü konuşma fırsatımız oldu, yani bütün o ibreler bir çatışmayı gösterirken bir şekilde çatışmadan yani şiddet kullanılmasına gitmeden iş şimdilik devam ediyor ama bu ne kadar böyle olur, patlamaya hazır, tetiklemeye hazır bir fitil olması durumu söz konusu herhalde değil mi?
AB: Evet yani hiçbir şeyin garantisi yok. Küba için elimde çok not var ama önemli şeylerden biri Kübalılar Türk dizilerini seyrediyorlar, orada dizileri takip eden seven rehberlere şoförlere rastlıyorsunuz.
ÖM: Öyle mi? Hangi dizi en revaçta?
AB: Valla ben izlemediğim için bilmiyorum, sorularına yanıt veremedim. Dizilere dublaj yapılıyormuş ve bayağı izleyicisi var. Diziler flash disklere yüklenerek tezgah altı çoğaltılıp satılıyormuş ..
ÖM: Ali bey ne biçim muhabirlik bu, Türk dizilerini öğrenemeden gelmişsiniz!
AB: Evet dizileri artık izleyeceğim, öğreneceğim, bilmiyordum gerçekten cevap veremedim, büyük eksikliğini hissettim! Hatta şöyle bir şey olmuş, bir seferinde çok merak etmişler dizinin sonunu, büyükelçiliği aramışlar "Siz biliyorsunuzdur bu hafta falanca diziyi izleyemedik, gelmedi, kaçırdık, sonu ne oldu?’ diye sorduk” dediler. Yani Nazım Hikmet ve Mustafa Kemal dışında Türkiye’yi pek bilmiyorlar ama Türk dizilerini biliyorlar. Kübalılar her şeye rağmen tabii hayatından memnunlar, eksiklikler içermesine rağmen mutlu insanlar.. ama Venezuela meselesi Sovyetler sonrası dönemi hatırlattığı için çok endişeliler. Küba’ya siz de gittiniz, orada en büyük sorun ulaşım, çok uzun bir ada, 1300 km. imiş baştan başa, dolayısıyla ulaşımda saatlerce araç bekleme durumu söz konusu ama insanlar, gıda kuyruğunda, araç kuyruğunda ve ancak artık ellerindeki cep telefonu ve internete gömülmüş durumdalar, onunla yaşıyorlar.
Fotoğraf: Reuters
ÖM: Son bir şey sorayım, müzik, yani dünyanın en çok müzikle iç içe yaşayan ülkelerinden biri izlenimi var, gördüğümde de öyleydi, sonradan bildiğimiz kadarıyla her yerde, bu da biliniyor, sokaklarda filan müzik yapanlara rastladınız mı?
AB: Tabii tabii her köşede var ama Latin müziği dışında da taksilerde özellikle pop müziği dinlendiğine şahit olduk ama müziksiz yaşayamaz o toplum, dans ve müzik ve tütün. Bu arada dünyanın en iyi tütününün yetiştirildiği Vinyales diye bir bölgeye gittik, orada tütünlerinin ki Che Guevara da orada yaşamış ve o da bir aroma katmış tütüne, puroya, onun formülünü de söylediler. Dediler ki “Biz tütün yetiştiriciliğinde biz birinciyiz , bizden sonra da Türkiye” tabii söyleyemedim, bizde artık tütünde durum vahim, tütün ekimi Türkiye’de neredeyse bitti. Bu haftayı Küba izlenimlerine ayırmış olduk ama gitmişken izlenimlerimizi aktarmaya çalıştık.
ÖM: Çok teşekkür ederiz ama eksik kaldı maalesef; hangi dizilerin popüler olduğunu öğrenemedik!
AB: Ama Muhteşem Süleyman’ı çok izlemişler, o eski bir dizi ama o bayağı yer etmiş.
ÖM: Çok teşekkür ederiz Ali bey.
AB: Görüşmek üzere, iyi yayınlar, hoşça kalın.