Haftanın Kitabı'nda Ceyhan Usanmaz, iki kardeşin hikâyesini anlatan Başar Başarır'ın yeni romanı "Dünyanın Bütün Fıstıkları" üzerine konuşuyor.
Başar Başarır şaşırtmıyor!
"Evvel ezel köyün mücavir alan sınırında bekleyen, meydanından uzak, mezarlığına yakın, hani yaşamakla ölmek arasında kararsız kalmış o ev, ev değil de baraka, bildiğin kulübe yahu, böylece yeniden canlanmış, hayata dönmüştü. Âlemden âleme göçen ruhlara selam olsun. Sadece kabristan düzlüğü değildi canlanan. Akıp giden zamana karşı kayıtsız, tepeden tırnağa aylak, sorsan, koşturup duruyoz işte, diye kendini kandıran köylü de hareketlenmişti. Yaşlıların oturduğu Taş Kahve de, gençlerin takıldığı Cam Kahve de uğul uğul uğuldamaktaydı meraktan. Işıklı kıraathanelerin renk renk boyalı ampulleri geç yanıp erken söndükçe, gündüzler uzayıp geceler kısaldıkça, bahar denen sihirli kıyam her gün bir gün daha yaklaştıkça köylünün umuduyla birlikte merakı da artıyordu. Bu böyleyken, o kadar arzulandığı halde bir türlü gerçekleşmeyen mucizeye şüpheyle yaklaşanlar da vardı. Başta muhtar. Halk arasında bu kısım münafıklara karşı tahammül de bilakis azalmaktaydı. Dolayısıyla son anketlere göre Muhtar Ali Naki’nin popülaritesi de oyları da dibe vurmuştu. Doğmamış çocuk örülmemiş duvara oturmuş, ekilmemiş bostanı sakın yolma diye bağırmış, diye açıklıyordu durumu muhtar. Her şey yalan, her şey hayaldi."
Bu üsluba, Başar Başarır'ın önceki kitaplarından da aşinayız. Ama söz konusu 'şaşırtmamaca' durumu, bir yeknesaklığın, monotonluğun ya da kendini tekrar etmenin ifadesi değil. Kullanılan bu 'benzer' dil de kendi içinde bir o kadar kıvrak çünkü. Ne anlatıldığı ise her zaman için muamma...
Başarır'ın yeni romanı Dünyanın Bütün Fıstıkları'nda iki kardeşin hikâyesini okuyoruz. Aksel ve Seyfettin; öncelikle isimleriyle ve ona eşlik eden şahsiyetleriyle iki 'alakasız' kardeş. Bir tarafta uyuşuk, diğer tarafta ele avuca sığmayan bu iki zıt karakter, yıllar sonra yeniden bir araya geliyorlar. Daha doğrusu, at izinin it izine karıştığı bir köydeki derme çatma kulübeye tıkılıyorlar; her biri ayrı telden çalan köylülerin arasında. "Küçüklüklerinde kedi-kolonya gibiydiler. Birbirlerinden hoşlanmazlardı. Zaten benzemezlerdi de. Ağabey daima aklı başında, yalnız, sessiz; küçük kardeş zirzop, delidolu, şenlikli… Anlaşamamak konusunda anlaşmışlardı. İşin aslı, tanıdıkları yegâne yetişkinleri taklit ediyor, ana babaları gibi davranıyor, onların durduğu gibi duruyorlardı: Birbirlerinden olabildiğince uzak. Isırgan otu kardeşliğiydi bu, mesafeli, arası açık."
Dünyanın Bütün Fıstıkları'ndaki zıtlık(lar) yalnızca iki kardeşle sınırlı değil, zamanda gelgitlerle merak sürekli diri tutularak anlatılan hikâye bir köy anlatısıyla şehir anlatısını da bir araya getiriyor. Aynı zamanda Başarır'ın önceki eserlerinde olduğu gibi hep bir gülümsemeyle okuyoruz satırları ama bu sefer, her zamankinden biraz daha fazlaca 'kırılıyor' gülümsememiz.
Başar Başarır
Dünyanın Bütün Fıstıkları
Can Yayınları, 2023, 406 s.