Eksik Mecaz'da Zeynep Uysal ve Murat Gülsoy, dünya edebiyat ve sanatını derinden etkilemiş, Batı edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan Faust'u konuşmaya başlayarak; insanın bilme arzusunun, kendini gerçekleştirmek için büyük bedeller ödemeyi göze almasının ikonik bir temsili olan Faust karakterinin dönüşümünü, edebiyat metninden diğer sanatlara uzanan yolculuğunu ele alıyorlar.
Eksik Mecaz, edebiyat, sanat ve hayata dair dolaşıklıkların derinliklerine inmeyi hedefleyen bir program. Bu dönemki yayınlarımızda edebiyatı merkeze alarak diğer sanat dallarıyla, kültürel belleğin sürekliliğiyle ve güncel olanla olmayan arasında bir köprü kurmayı amaçlıyoruz. Programın sunucuları olarak biz, Zeynep Uysal ve Murat Gülsoy, edebiyat ve sanatın eksik ama anlam yüklü mecazları üzerine konuşacağız.
Mecaz kavramıyla başlamamız boşuna değil. Düşünce ve duyguların, bazen karmaşık anıların ifade edilmesinde kullandığımız imgeler ve anlatım biçimleri, sanatın temel yapı taşlarından biridir. Tüm sanat eserlerini bir tür mecaz olarak düşünebiliriz, ama bu mecazlar hakikati tam anlamıyla karşılamaz; dolayısıyla "eksik"tir. İşte buradan yola çıkarak, bu programda edebiyat ve diğer sanat dallarını birbirine bağlayan figür ve imgeleri ele alacağız.
İlk programımızda, kültürel bellekte derin izler bırakmış ve günümüzde hâlâ güncelliğini koruyan Faust figürüyle başlıyoruz. Faust, bilme arzusu ve bilgiyle kurulan tekinsiz ilişkiyi temsil eder. Modern bireyciliğin kurucu mitlerinden biri olarak kabul edilen bu karakterin kökenleri Orta Çağ’a dayanır. Doktor Faustus adında yaşamış bir şarlatan ya da büyücünün hikâyeleri, zamanla farklı edebiyat ve sanat dallarında yeniden işlenmiştir. Ian Watt’ın Modern Bireyciliğin Mitleri ve Marshall Berman’ın Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor eserleri, Faust figürünü farklı bakış açılarından ele alarak bu karakterin modern bireyi nasıl şekillendirdiğini tartışır.
Faust’un hikâyesinde bilgiyle kurulan ilişkinin tehlikeleri ve yaratıcı dönüşüm anlatılır. Goethe’nin Faust’u, bu anlatının en kalıcı ve etkileyici yorumlarından biridir. Goethe, Faust karakterini sadece bilgiye erişmek isteyen biri olarak değil, aynı zamanda huzursuz ve sürekli kendini ve çevresini dönüştürme çabasında olan bir birey olarak resmeder. Bu özellik, modern bireyin temel dinamiklerinden biridir.
Faust’un bilgiye ulaşma arzusu, antik mitolojilerdeki Prometheus hikâyesiyle de paralellik gösterir. Prometheus’un tanrılardan ateşi çalarak insanlara vermesi, bilginin insanlık için hem bir nimet hem de bir lanet olabileceğini anlatır. Goethe’nin Faust’u da bu mitik temaları modern çağın soruları ve eleştirileriyle harmanlar.
Faust’un Goethe’deki hikâyesi iki ciltte anlatılır ve her iki cilt arasında dikkate değer farklılıklar vardır. İlk ciltte, Faust’un huzursuzluğu ve bilme arzusu, onu şeytanla bir anlaşma yapmaya iter. Mephisto ile Faust arasındaki bu anlaşma, insanın değişim ve tatmin arayışını simgeler. Ancak Faust’un huzursuzluğu bir türlü dinmez; çünkü onun aradığı, yalnızca bilgiyi değil, bilgeliği ve anlamı da içeren bir tatmindir.
İkinci cilt, sanayileşme ve modernleşme süreçlerinin etkisiyle, doğanın kontrol edilmesi ve dönüştürülmesi fikrini işler. Ancak Goethe, bu dönüştürme çabasına eleştirel bir bakış açısı ekler: Doğa kontrol edilebilir mi ya da edilmelidir? Faust’un hikâyesi, bu soruları sormamızı sağlar ve modern dünyadaki ilerleme anlayışımızı sorgular.
Goethe’nin Faust’u, diğer Faust anlatılarından farklı olarak, karakterine nihai bir kurtuluş sunar. Faust, tüm hatalarına rağmen, Tanrı tarafından affedilir ve göğe yükseltilir. Bu, Goethe’nin insanın bilme arzusunu ve yaratıcı çabasını yücelten bir son sunmasıdır.
Eksik Mecaz programımızın ilk bölümünde, Faust’u ele alarak başladığımız bu yolculuk, ilerleyen haftalarda diğer figürler ve kavramlarla devam edecek. Her hafta bu eksik ama anlam yüklü mecazların izini sürmeye devam edeceğiz.