Avrupa ve ABD sokaklarındaki milyonlarca protestocu, dünyanın geleceği için umut...
Batı dünyasının en zengin, en güçlü ülkeleri, kendilerini modern dünyanın demokrasi ve insan haklarına bağlılık ateşinin bekçileri olarak görenler, İsrail'in Gazze'deki soykırımını açıkça finanse ediyor ve alkışlıyorlar. Gazze şeridi bir toplama kampına dönüştürülmüş durumda. Henüz öldürülmemiş olanlar açlıktan öldürülmekte. Gazze nüfusunun neredeyse tamamı yerinden yurdundan edildi. Gazzelilerin evleri, hastaneleri, üniversiteleri, müzeleri, her türlü altyapıları enkaz haline getirildi. Çocukları katledildi. Geçmişleri buharlaştı. Geleceklerini görmekse çok zor.
Dünyanın en yüksek mahkemesi neredeyse her göstergenin soykırımın yasal tanımına uyduğuna inansa da, İsrail ordusu (IDF) askerleri neredeyse şeytanî ayinlere benzeyen kutlamaların yapıldığı alaycı 'zafer videoları'nı yayınlamaya devam ediyor. Onlar dünyada kendilerinden hesap soracak hiçbir güç olmadığına inanıyorlar. Ama yanılıyorlar. Kendileri de, çocuklarının çocukları da, bu yaptıklarından dolayı lanetlenmeye devam edecekler. Dünyanın onlara duyduğu tiksinti ve iğrenme duygusuyla yaşamak zorunda kalacaklar. Ve umarım bir gün - bu çatışmanın tüm taraflarında yer alıp - savaş suçu işleyen herkes yargılanacak ve cezalandırılacak. Apartheid ve İşgale direnirken işlenen suçlarla bu suçları zorla uygulamak için işlenen suçlar arasında bir eşdeğerlik olmadığını aklımızdan çıkarmayalım.
Irkçılık elbette her türlü soykırım eyleminin temel taşıdır. İsrail devletinin en üst düzey yetkililerinin söylemleri, İsrail var olduğundan beri Filistinlileri insanlıktan çıkarmış ve tıpkı Nazilerin bir zamanlar Yahudileri insanlıktan çıkardığı gibi onları haşarat, çiyan ve böceklere benzetmiştir. Sanki şeytani serum hiçbir zaman yok olmamış, sadece şimdi yeniden dolaşıma sokuluyormuş gibi. O güçlü slogan 'Bir Daha Asla'dan 'Asla' kelimesi kesilip çıkarıldı. Ve geriye sadece 'Bir Daha' kaldı.
Bir Daha Asla.
Dünyanın en zengin, en güçlü ülkesinin devlet başkanı Joe Biden, İsrail'in karşısında çaresiz durumda – her ne kadar İsrail ABD'nin desteği olmadan var olamayacak olsa da. Sanki muhtaç olan, velinimetini ele geçirmiş gibi. Görüntü öyle söylüyor. Joe Biden yaşlı bir çocuk gibi kameraların karşısına geçip dondurma külahını yalar ve ateşkes hakkında ne idüğü belirsiz bir şeyler mırıldanırken, İsrail hükümeti ve askerî yetkilileri ona açıktan açığa meydan okuyor ve başladıkları işi bitirmeye yemin ediyor. ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris, kendi adlarına yapılan bu katliama göz yummayacak milyonlarca genç Amerikalının oylarından oluşan kan kaybını durdurmaya çalışmak için ateşkes çağrısı yapmakla görevlendirilirken, soykırıma milyarlarca ABD doları akmaya devam ediyor.
Peki ya bizim ülkemiz?
Başbakanımızın Binyamin Netanyahu'nun yakın dostu olduğu iyi bilinmektedir ve sempatisinin kimden yana olduğuna dair şek şüphe yok. Hindistan artık Filistin'in dostu değil. Bombardıman başladığında Modi'nin binlerce destekçisi sosyal medyada arma (DP) olarak İsrail bayrağını yapıştırdı. İsrail ve IDF adına en kötü dezenformasyonun yayılmasına yardımcı oldular. Hindistan hükümeti şimdi daha tarafsız bir konuma doğru geri adım atmış olsa da - dış politikadaki zaferimiz aynı anda her tarafta olmayı başarabilmemizdir, hem soykırım yanlısı hem de soykırım karşıtı olabiliriz - hükümet Filistin yanlısı protestoculara karşı kararlı bir şekilde hareket edeceğini açıkça ilan etti.
Ve şimdi, ABD İsrail'in soykırımına yardım etmek için deposundan bol miktarda silah ve para ihraç ederken, Hindistan da ülkemizin bol miktarda sahip olduğu şeyi ihraç ediyor: İsrail'e girmek için artık çalışma izni verilmeyecek olan Filistinli işçilerin yerini alacak işsiz yoksulları. (Yeni işe alınacaklar arasında Müslüman olmayacağını tahmin ediyorum.) Bir savaş bölgesinde hayatlarını riske atacak kadar çaresiz insanlar. İsrail'in Hintlilere karşı açık ırkçılığını hoş görecek kadar çaresiz insanlar. Dikkat ederseniz sosyal medyada bunun ifade edildiğini kolaylıkla görebilirsiniz. ABD'nin parası ile Hintlilerin yoksulluğu birleşiyor ve İsrail'in soykırımcı savaş makinesini besliyor. Ne korkunç, düşünülemez bir utanç.
Dünyanın en güçlü ülkeleriyle karşı karşıya gelen ve müttefikleri tarafından bile neredeyse tamamen yalnız bırakılan Filistinliler, ölçülemeyecek kadar büyük acılar çektiler. Ama onlar bu savaşı kazandılar. Gazetecileri, doktorları, kurtarma ekipleri, şairleri, akademisyenleri, sözcüleri ve hatta çocukları, dünyanın geri kalanına ilham veren bir cesaret ve asaletle hareket ettiler. Batı dünyasındaki genç nesil, özellikle de ABD'deki yeni nesil genç Yahudiler, beyin yıkama ve propagandanın ötesini gördüler ve apartheid ile soykırımın ne olduğunu anladılar. Batı dünyasının en güçlü ülkelerinin hükümetleri haysiyetlerini ve sahip olabilecekleri her türlü saygıyı yitirmiş durumdalar. Bir kez daha. Ancak, Avrupa ve ABD sokaklarındaki milyonlarca protestocu dünyanın geleceği için umuttur.
Filistin özgür olacak.
Arundhati Roy'un 7 Mart'ta Yeni Delhi'deki Basın Kulübü'nde düzenlenen Gazze'deki Apartheid ve Soykırıma Karşı Emekçiler toplantısında yaptığı açıklama.
* Arundhati Roy'un Scroll.in'deki 'Arundhati Roy on Gaza: N̶e̶v̶e̶r̶ Again' adlı makalesinden çevrilmiştir.