Dünya Mirası Adalar'da Derya Tolgay ve Nevin Sungur, Prof. Dr. Nesibe Özgül Turgay ve Binnaz Çelik ile Ada şarkıları dinliyor, konuşuyor.
Nevin Sungur:Dünya Mirası Adalar programını dinliyorsunuz, ben Nevin Sungur.
Derya Tolgay: Ben de Derya Tolgay.
N.S.: Kayıt masasında Ferya Kabil’e çok teşekkür ediyoruz. İyisiyle, kötüsüyle, acısıyla, tatlısıyla yine bir yılın sonuna gelmiş bulunuyoruz. Dünya Mirası Adalar programında bu yılın son programını yapıyoruz bugün. 2023’de maalesef çok üzücü ve sıkıntılı zamanlar yaşadık. Umarım 2024’de de benzer acıları yaşamaz, sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir yıl olur hepimiz için. Ama bizim ülkemizde bu dileklere bir de ‘hak, hukuk ve adaletin olduğu bir yıl olsun’u da eklemek gerekiyor artık. Haksız yere parmaklıklar ardında tutulan insanlar için özgürlüğün geldiği, kadınların öldürülmediği, gerçek suçluların cezalandırıldığı bir yıl olsun 2024. Akıl ve bilim, yolumuzu aydınlatsın. Aslında dileklerimiz daha çok uzun ama bizim süremiz kısa, o yüzden bir an önce başlayalım programımıza.
2023 yılı boyunca Derya ve ben, Dünya Mirası Adalar programında çok sıkıntılı konularla uğraştık. O nedenle bu son programımız biraz daha keyifli olsun dedik. Bugün Ada şarkılarını konuşalım, çalalım, söyleyelim istedik. İki konuğumuz var; Prof. Nesibe Özgül Turgay ve Binnaz Çelik. Hoş geldiniz.
D.T.: Hoş geldiniz.
N.S.: İkiniz de İstabul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Türk Müziği Devlet Konservatuarı çıkışlısınız. Özgül Hanım, siz, Kocaeli Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda öğretim üyesi ve makam şarkıcısınız. Ulusal ve uluslararası alanda akademik çalışmalarınıza da devam ediyorsunuz. Üniversitede solo konserler veriyor, ayrıca nefes koçluğu yapıyorsunuz.
Binnaz Hanım ise klasik kemençe sanatçısı. Cumhurbaşkanlığı İstanbul Devlet Türk Müziği Topluluğu’nda klasik kemençe sanatçısı olarak görev yapıyor.
D.T.: Tekrar hoş geldiniz. Ada şarkıları ve Adalı bestecileri 25 dakikaya asla sığdıramayacağız gibi geliyor. Bu nedenle az konuşalım, çok söyleyelim, eğlenelim, dinleyelim istiyoruz. Bu parçaları dinlerken bir taraftan da kaybettiğimiz bazı şeyleri de hatırlayacağız. Zannedersem ilk parçamız kıyılardan geliyor?
Özgül Turgay: Evet olabilir.
D.T.: Kıyılarımız mı kaldı? İsterseniz çok lafı uzatmadan başlayalım. Adalar her anlamda yani bilim, sanat, edebiyat ve Türk Müziği konusunda bir laboratuvar alanı. Sizin de bu minvalde çalışmalarınız var. Yakınlarda gerçekleşen Adalar Sempozyumu’nda bu konuda bir sunum yaptınız. Biz de buna istinaden bugünkü programımızın akışını planladık.
Ö.T.: Evet, Ada şarkılarının makam müziğinde özel bir yeri var. Mehtap şarkılarıyla da karışabilir ama Adalar kendi armonisi içinde çamlıklar, sahiller, deniz, mehtap, martılar yani pek çok anahtar kelimeyle kendini belli eden güçteler ve çok güzel melodilerle örülmüş bir Ada şarkıları repertuarı sunuyor bize. Adalar’a yolu düşmüş, kısa ya da çok daha uzun yaşamış besteciler var. Buradan etkilenmişler ve sonuç olarak bu repertuvar ortaya çıkmış. 18. yüzzyıl itibariyle bunu tespit edebiliyoruz.
Bu yüzyılda Tamburi Mustafa Çavuş’un bir şarkısında Büyükada geçiyor. 19. yüzyılda yine bestekarlar var ama en çok bilgiler yine 20. yüzyıl bestekârları ve repertuarına ait. Bestecisi bilinmeyen anonim şarkılar da var. Mesela en bilinen, hatta türkü formunda da kabul edebileceğimiz şarkı “Ada Sahillerinde Bekliyorum”. İsterseniz bu şarkıyla başlayalım.
D.T.: Hadi bekletmeyelim.
N.S.: Özgül Hanım, Adalar’da yaşayan bestekârlar daha çok Büyükada ve Heybeli’de mi yaşamışlar?
Ö.T.: Öncelikle Büyükada ve Heybeli kültürel hayatında bu bestekârları ve dolayısıyla da Ada şarkılarının varlığını tespit edebiliyoruz. Bunun sebebi de diğer adalara göre bu adalarda daha köklü ve gelişmiş bir kültür hayatının varlığı. Dolayısıyla da kültür hayatının buralarda daha iyi fark edildiğini tespit edebiliyoruz, çalışmalarda daha iyi görüyoruz.
Mesela Büyükada bestekârlarının içinde en şanslısı Ahmet Refik Altınay’dır diyebiliriz. Kendisi Büyükadalı. Uzun süre Adalar’da yaşamış ama hiç Ada şarkısı yapmamış. Başka çalışmalarda bulunabilir ama burasıyla ilgili hiç bir şarkısını tespit edemedim. Bir diğer çok önemli isim ise Yesari Asım Arsoy. Kendisi en çok Ada şarkısı besteleyen bestecimiz. Aslında kendisi yazlıkçı olarak Heybeli’de bulunuyor. Dokuz adet şarkısı tespit edilebilmiş. Bu araştırmayı yaparken beni en çok şaşırtan Alaattin Yavaşça Hocamızın Adalarla ilgili yaptığı sekiz eserinin varlığı oldu. Çünkü ben eski Burgazlı yeni Heybeliadalı olarak onun böyle bir Ada bağlantısı olduğunu hiç duymamıştım. Alaattin Hocamızı 2021 yılında kaybettik. Profesör Dr. Alaattin Yavaşça hem çok önemli bir besteci, hem de çok önemli bir icracı. Eşiyle yaptığım kısa bir görüşmede Heybeliada'daki Perili Köşk’te yalnızca bir sezon kaldıklarını söyledi. Adalar’da hayatının bir bölümünü geçiren ancak hiç Ada şarkısı bestelemeyen bestekârlar da var. Ahmet Refik Altınay’ı söyledim. Ahmet Rasim, Heybeliadalı; Yorgo Bacanos, Büyükadalı; Bertan Üsküdarlı ise Heybeliadalı. Burgazadalı Ruhi Ayangil Hocamızın da Ada şarkısını henüz bilmiyorum. Yazlıkçı olarak Heybeliada'da bulunan ve en çok beste yapan bestekârımız Yesari Asım Arsoy'un bir şarkısıyla devam edelim.
D.T.: Tekrar hatırlatalım; Özgül Hanım da Binnaz Hanım da Adalı. Binnaz Hanım siz Burgazadalı'sınız değil mi?
Binnaz Çelik: Evet.
D.T.: Adalar’dan Adalar’a uçuyoruz. Hadi Büyükada’ya uçalım, oradan devam edelim.
Ö.T.: Evet, Büyükada'da da iki tanınmış bestekârımız var. Onlar da dönemin çok önemli bestekârları Osman Nihat Akın ve Muzaffer İlkar. Osman Nihat Akın’ın iki Ada şarkısı tespit edilebildi. Tarafımdan Muzaffer İlkar’ın da üç adet Ada şarkısı var. İsterseniz Muzaffer İlkar’ın dönemin çok meşhur olmuş şarkılarından biriyle devam edelim.
D.T.: Gördüğüm kadarıyla Heybeliada’da bestelenmiş çok fazla şarkı ve şiir var. Acaba bunun bir sebebi sanataryum olabilir mi? Çünkü orada çok fazla sanatçı, edebiyatçı, şair, şiir, bilim insanı, politikacı iyileşmiş, şifalanmış. Heybeliada’nın reçineli kızılçamları ve özellikle de mikro klimasından yayılan bu şifa çok çok önemli. Öte yandan orası insanları son derece romantik bir hale de sokuyor galiba.
Ö.T.: Evet, olmaz mı?
DT: Şimdi sanatoryuma uzansak mı, ne dersiniz?
Ö.T.: Ada üzerine şarkı yapmış olduğunu tespit edebildiğimiz bestekârlarımızdan birisi de, dönemin ünlü operet bestekârı ve kendisi de ünlü bestekârlarımızdan Neveser Kökdeş’in abisi Muhlis Sabahattin Ezgi. Muhlis Bey belki hayatının en uzun dönemini Heybeliada Sanatoryumu’nda geçirdi. Bir buçuk ay kadar kalmış orada ve orada vefat etmiş. Sonra da Heybeliada Mezarlığı’nda gömülmüş. İsterseniz şimdi onun bir şarkısını söyleyelim.
N.S.: Programı çok da güzel bir şarkıyla kapatıyoruz değil mi Derya? Bu arada şunun altını çizmemiz gerekiyor, bizi çok mutlu eden bir olay. Sağolsun Özgül Hanım ve Binaz Hanım bu parçaların kaydını canlı olarak yaptı. Program başlamadan önce konuşmuştuk ve Binnaz Hanım’ın o dokunaklı klasik kemençesi eşliğinde bu şarkıları çok güzel oldu. Ellerinize sağlık, çok teşekkür ederiz.
Şimdi bir hatırlatma yapayım; bizim bugün bu program sırasında değinemediğimiz, ismini anamadığımız bir çok edebiyatçı ve şair var. Onların bir çok eseri de bestelenmiş. Bütün bu isimleri meraklısı için Dünya Mirası Adalar programının sosyal mecralarında paylaşacağız. Bu konuda daha fazla bilgi almak isterseniz oradan takip edebilirsiniz.
D.T.: Evet, bir de bu bütün kişilerin mezarları var Adalar’da. Çoğunun isimleri sokaklara verilmiş. Yani Adalar’a izlerini bırakmışlar. Bu programda bizler daha çok Adalar’daki sorunları dile getiriyoruz ama neşemizi de unutmamamız gerekiyor. Bu musikiyi nasıl devam ettirebiliriz, Adalar’da nasıl canlandırabiliriz? Eskiyi bile hatırlamak çok çok önemli olacak, bu konu hakkında ne dersiniz?
Ö.T.: Doğrusu Ada şarkıları Ada kültürü içinde önemli bir yer tutuyor. Bu farkındalığı arttırmak tabii çok iyi bir şey olur Adalar için. Ayrıca Ada şarkıları repertuarına yeni şarkıların eklenmesinin de önünün açılması lazım. Bunun desteklenmesi yönünde belki Adalar Belediyesi ya da Kültür Bakanlığı katkılarıyla Ada şarkıları beste yarışması açılabilir ve bu her sene ya da iki yılda bir yenilenebilir ve böylece bu repertuarında sürekliliği sağlanabilir.
N.S.: Çok önemli. Aslında çoğaltmak gerekiyor bütün bu güzellikleri değil mi?
D.T.: Kapanışı isterseniz ünlü besteci, klarnet üstadı Şükrü Tunar’ın ‘Adanın Yeşil Çamları Aşkımıza Yer Olsun’ mısrasıyla başlayan “Hüzzam” şarkısı ile yapalım. Adaların bu kızılçamları yüzyıldır aşıklara mekan olur. Heybeliada'nın Kablo denilen Burgazada'ya bakan yamacı; Büyükada’nın adı zaten Aşıklar Yolu olan orman iç yolu ve çevresi; Burgazada'nın 2003’de yanıp yeniden yeşillendirilmeye çalışılan İndos Tepesi de bu çamlıkların en ünlüleri. Bazen mutlu biten, bazen bir yaz süren aşklar da bu çamlıklarda yaşanırmış. Biz de 2023’e veda ederken aşksız kalmayın diyelim. Bazı aşkların ömrü kısa oluyor, biliyoruz. Bize hiçbir karşılık beklemeden sevgisini veren Prens Adalarımıza ihanet etmeden onu koruyalım. 2024 ve daha sonrasında da aşkımız devam etsin diyelim, ne dersiniz?
Ö.T.: Kesinlikle. Adalar’da yaşamak zaten bunu da beraberinde getiriyor. Doğaya olan aşk hiç bitmesin.
D.T.: Evet, konuklarımızı tekrar takdim edelim.
N.S.: Prof. Nesibe Özgül Turgay ve Binnaz Çelik. Tekrar ayağınıza sağlık, çok teşekkür ederiz.
Ö.T.: Biz teşekkür ederiz, sağolun.
D.T.: Hem performans açısından hem de teknik olarak canlı bir yayın oldu stüdyoda. Masada sevgili Ferya Kabil’i zorladık, çok teşekkür ederiz. Herkese iyi seneler dileyelim ve hep birlikte yine Adalar hepimizin diyerek kapatalım.
N.S.: Tabii ki. Adalar hepimizin!
Ö.T.: Adalar hepimizin!
B.Ç.: Adalar hepimizin!