"Daha fazlasını hep birlikte yapabiliriz."

-
Aa
+
a
a
a
"Daha fazlasını hep birlikte yapabiliriz"
 

"Daha fazlasını hep birlikte yapabiliriz"

podcast servisi: iTunes / RSS

Yuva Project

Ersin Gök: Tekrar merhaba, bugün 6 Şubat ve Hatay Serinyoldayım.

Yarın açılışını yapacağımız Serinyol Müzik Evi'nin hazırlıklarını yürütüyoruz. Bölgede tahmin ettiğiniz üzere çok fazla bir değişiklik ne yazık ki olmamış. Hâlâ bir çok insan çadırlarda, konteynerlarda yaşamlarına devam etmek zorunda. Üç çocuktan biri hâlâ evsiz, istatistikler bunu gösteriyor. Çocuklar için kapalı alan ihtiyacı hâlâ çok fazla var. Park gibi ihtiyaçları, birlikte oyun oynayacakları, birlikte eğitim alacakları yerlere ne yazık ki hâlâ çok ihtiyaç var gibi görünüyor. Altyapı çalışmaları yine en büyük problem. Malumunuz kış geldi ve yağmur çamur Hatay'da özellikle çok etkin. Konteynır kentler, çadır kentler gibi bir sürü alanda ciddi bir su problemi var, insanlar su için mücadele ediyorlar.

Belki bölgenin bir avantajı kar yağmaması ama bir dezavantajı da ne yazık ki bu su meselesi. Altyapılar tamamlanmadığı için de suların tahliyesinde çok zorlanıyoruz. Aynı zamanda biliyorsunuz kış vakti daha fazla enerji tüketimi olduğu için elektrik kesintileri çok sık yaşandığı haberleri geliyor. Doğal olarak insanlar elektrikli ısıtıcılarla evlerini ısıttıkları için de bu kesimler onları bayağı zorluyormuş.

Belli yapılar yapılmaya başlanmış, insanlar kendi evlerini yapıyorlar, onu da görüyoruz. Daha somut bir şekilde ilerlemeler var ama tabi bunlar çok çok çok az. Çok az kişi zaten inşaat yapabilecek ekonomiye sahip. Usta bulmak çok zor. Günün sonunda ne yazık ki yani birinci yıla girdiğimizde de anlıyoruz ki çok fazla bir şey değişmeyecek. Büyük ihtimalle de bu değişim süreci çok hızlı olmayacak. Bölgede, özellikle merkezde hala yıkılmamış binaları görüyoruz ki zaten yıkılan binaların temel enkazlarının kaldırılması vesaire gibi operasyonlar çok ciddi bir zaman alacak gibi gözüküyor.

Anladığımız kadarıyla bölge insanı bir süre daha bu enkazlarla karşılaşması enkazların tozuna zehirine maruz kalması en büyük sorunlardan biri olacak diye düşünüyorum. Sürecin toparlanması da yine hepimizin dayanışmasıyla olacaktır inancındayım kendi adıma, Yuva Project adına. Çünkü buradaki insanlar gerçekten ellerinden gelen her şeyi, hayatlarını normale çevirmek için her şeyi yapıyorlar ve bundan hiçbir zaman vazgeçmiyorlar. Bizim de bu çabayı desteklememiz bence hala çok kıymetli. Özellikle bölgede tanıdığımız iletişim kurduğumuz insanlarla "nasılsınız?" diye sormak, onlarla görüşmek, onlarla bir şekilde bir paydaş olabilmek çok kıymetli.

Çünkü bir sürü ihtiyacının yanında insanların tabii ki anlaşılmaya da ihtiyacıvar. Bu anlamda da eğer varsa böyle temaslarınız, arada onlarla konuşmak, onlarla görüşmek, ihtiyaçlarını sormak, nasılsınız demek gerçekten çok kıymetli. Bir şekilde insanın doğası gereği de bence.

Kendi adıma bu depremde anladığım en önemli şeylerinden bir insan doğasının ne kadar güçlü ve bir anlamda da yapıcı olduğu ve ne kadar hızlı ayağa kalkabildiği ama bu ayağa kalkma sürecinin en temel motivasyonundan dayanışma olduğunu tekrar anlamış olduk. Bölgede ne yazık ki büyük sivil toplum kuruluşları da artık yavaş yavaş çekiliyorlar. Fonlar gibi kaynaklar azaldığı için. Ne yazık ki bölgeye olan ilgi de azalmış durumda. Yani tabii ki yıl dönüm itibariyle birazcık daha artacak olsa da zaman geçtikçe bu ilgi de azalacak. Ama şunu biliyoruz ki buranın ihtiyaçları çok yakın zamanda telafi edilecek gibi gözükmüyor.

Dediğim gibi yapabileceğiniz tüm desteği mümkün olduğu kadar bölgeden üreticilerden almaya çalışarak ya da belli sevdiğiniz inandığınız kurumlara bağış yaparak ya da hiç yapamıyorsak oradaki insanlarla sohbet etmek, onlarla konuşmak bile ciddi bir fayda sağlayacaktır. İyileşmenin yine insanın insanla iletişiminde gerçekleşeceğine inanıyorum. Umarım daha fazlasını hep birlikte yapabiliriz. Biz yine sahadayız ve burada olmaya devam edeceğiz. Gücümüzün enerjimizin yettiği kadarıyla. Siz de eğer destek olmak isterseniz bizimle de irtibata geçebilirsiniz, diğer STK'larla irtibata geçebilirsiniz.

Özellikle tekrar altını çiziyorum. Çocuklar çok önemli. Bölgede en büyük ihtiyaç çocuklara özel alanlar, çocukları ve doğayı koruyan özel alanlar, onlara özel tasarlanmış bölümler gibi ihtiyaçlar hala burada çok elzem. Eğer destek olabileceğiniz bir şey varsa bu alanlarda yapmanızı öneririm. Çok teşekkürler.


Beden Çalışmaları Platformu

Şeyda: Merhaba, ben Şeyda.

Sıtkı: Merhaba, ben Sıtkı.

Şeyda: Biz Dayanışma Kuşağı programından Beden Çalışmaları Platformu adına, masaj terapistlerinin deprem bölgesindeki gönüllü faaliyetlerinden bahsetmiştik. Sıtkı ile ikimiz, yaşadığımız yerden deprem sonrası insani yardım için İskenderun'a geldik. Burada bir depoda gönüllü çalışmaya başladık. Yoğun çalışma temposu içinde, aslında ihtiyaç olan bir şey fark ettik. O da herkesin masaj ihtiyacıydı. Bizim mesleğimiz de bu.

Ve aslında bu ortam içinde bir güven ilişkisi kurduk. Masaj seansları vermeye başladık çevremizdeki insanlara. Beden Çalışmaları Platformu üyesiyiz. İkimiz de bu platformdaki diğer arkadaşlarımızı çağırdık ve gelip bu faaliyetlere katılmalarını istedik. Hatay'ın çeşitli yerlerindeki ilk gönüllü mutfaklarda ve hastanelerde depremden etkilenen kişilere masaj terapi seansları vermeye başladık. Gruplarla atölyeler düzenlemeye başladık. Beden üzerine bu kendiliğinden ortaya çıkan gönüllü faaliyetin ne kadar önemli olduğunu gördük. Bunu nasıl yaygınlaştırabiliriz? Biz orta vadede nasıl bir destek verebiliriz ki? Destek yerine bağımsızlığa bırakmayı düşünmeye başladık.

Sıtkı: Ve bu düşünceyle Bedene Dönüş Projesini hayata geçirdik. 2 aydır sürdürüyoruz. Bedene Dönüş Projesi, Hatay'ın farklı ilçelerinden, çeşitli sosyal ve ekonomik altyapılardan ve farklı yaşlardan 30 katılımcının yer aldığı bir program. Bu program çerçevesinde ayda 4 kez bir öğretmen ve 10 asistan olarak dönüşümlü bir şekilde Hatay'a geliyoruz. 4 gün boyunca bu katılımcılarla birlikte çeşitli beden çalışmaları tekniklerini öğreniyoruz.

Bu teknikler sayesinde katılımcılar, hem kendi bedenlerindeki sorunları çözmeyi hem de birbirlerine destek olmayı öğreniyorlar. Ve aslında bunu çevrelerine de uygulayabilecekleri güvenli teknikler olarak düşünebiliriz. Bu şekilde, bu projeyi Haziran ayına kadar sürdürmeyi hedefliyoruz.

Katılımcıların söyledikleri, bizim izlenimlerimize göre, bu sosyal ortam içinde oldukça olumlu. Bu öğrenme sürecinin, katılımcılara hem psikolojik hem de fiziksel olarak çok iyi geldiğini gözlemliyoruz. Ve çevrelerine de böyle yardımcı olabilmek, hem onları hem de bizi oldukça mutlu ediyor.

Bu projeyi Haziran'a kadar devam ettirip, sonrasında da farklı boyutlarda sürdürmek istiyoruz. Çok teşekkür ederiz. Sevgiler, saygılar, esenlikler dileriz.


Örnek Evler

Ayşe Zülal Çakıcı: Merhaba herkese, bugün 6 Şubat 2024'te büyük felaketimizin üzerinden tam bir sene geçti ve bu bir senede aslında neler oldu, neler yaşandı, neler değiştiyi minik bir özetlemek üzere bunları anlatıyorum.

Ben Ayşe Zülal Çakıcı, iç mimarım. Hatay Antakya'da Örnek Evler Yaşam Köyü dediğimiz aslında resmiyette bir konteyner kent olan bir yaşam alanı yaptık. Bu projeyi 7 Şubat'ta başlattık. 10 Şubat'ta üretimine başladık ve 4 binden fazla gönüllüyle birlikte İstanbul'da 100 adet ahşap tiny house yaptık. Bunların hepsi 1 Mayıs itibariyle Hatay Antakya'da arazi üzerine yerini aldı.

Mayıs ayından itibaren Ekim ayına kadar da bütün arazideki altyapı işleri, çevre düzenlemesi, enerji, foseptik, atık su, temiz su gibi köyün aslında yaşam alanı olmasına vesile olacak çalışmalarda faaliyetler yürütüldü ve yine bu süreçte Hatay'da Hataylıları istihdam ederek projenin sosyal alanlarının üretimini yaptık. Bunlar kütüphane, çocuk oyun evi, ortak mutfak, kadınlar için üretim atölyesi, dükkan binası, sağlık evi, ortak tuvalet gibi alanlardı. Aslında biz hala bölgede çalışmalar yapmaya devam ediyoruz.

Hatay'dayız hâlâ. Projenin eksik olan sosyal alanları için hem sponsorluk arayışımız devam ediyor hem orada yaşayan insanlarla birlikte bir kooperatif kuruyoruz. Proje alanının yarısı tarım arazisinden oluşuyor ve köyde yaşayan insanlarla birlikte bir tarımsal kalkınma kooperatifi kuruluyor. Bu kooperatifte hem tarım yani tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliği yapılacak hem bu bitkilerden işte kadınlar, yağ, sabun, esas gibi nihai tüketiciyle bulaşabilecek ürünler üretecekler. Bunların yanında aslında şimdiden faaliyetler de başladı. Yoga dersleri oluyor, hafta sonları kadınlarla KOTON ve KAGİDER işbirliği ile dikiş nakış ve üretim yapıyorlar diyeyim. Hani KOTON'un onlardan satın alacağı ürünler üretmeye başladılar.

Bunun yanında ortak mutfakta yine kadınlarımız işte Hatay'ın yöresel ekmekleri, biberle ekmek, poğaçalar, kömbeler, kurabiyeler yapıyor ve bunları satmaya başladılar. Ufak ufak hayvancılık işlerini başlatıyoruz. Çocuklar hep kümes istiyordu. Tavuk yetiştirmek işte yumurtasından faydalanmak ve bununla ilgili bir destek arayışındayız, faaliyetler yapıyoruz. Bütün bunların haricinde kooperatifin kurulma sürecinde sık sık kooperatifin aslında yönetim kurulunda olacak üyelerle bir araya gelip onlara marka ve işte girişim eğitimleri vermeye başladık.

Hatay'da ne olduya gelirsek aslında Hatay ölçeğinde Örnek Evler bizim ilk günden beri söylediğimiz herkese örnek olmasını dilediğimiz bir projeydi. Aslında baktığımızda bunun gibi alanlar yapılmadı ama bu demek değil ki yapılamaz ya da yapılmayacak. Hâlâ etkisini etki alanını genişlettikçe bu gibi yaşam alanlarının çoğaltılmasına katkı sunabiliriz. Çünkü şu anda mevcut konteyner kentlerdeki yaşam biçimi maalesef insani bir yaşam biçimi değil, evet, insanlar akut dönemde çadırda kaldılar. Sonra çadırdan konteynere geçtiler ama konteynere geçmiş olmaları demek ihtiyaçlarının bitmiş olması demek değil. Her yağmurda o konteynerları su basıyor zaten. Konteyner kentlerdeki yerleşim düzeni hani Google'a bile yazdığınızda aslında Örnek Evler Yaşam Köyü ile işte konteyner kentlerin fotoğraflarını karşılaştırdığınızda da bunu çok net görebiliyorsunuz.

Evlerin yani konteynerlerin hepsi birbirine çok yakın mahremiyet yok. Toplumsal sorunlar başlamaya başladı. Yani şu anda aslında böyle birkaç örnekle gözlemlenemeyecek olsa da bir sene 2 sene belki 5 sene sonra etkisini gösterecek çocukların gelişim sürecinde maalesef yanlış yönelmeler başlıyor. Aileler arasında, aile içi problemler çok fazla artıyor ve topluluk açısından da o konteyner kentin içinde yaşayan insanlar aslında bir toplum bilinciyle yaşayamıyor. Daha farklı sonuçlar ortaya çıkıyor. Bizim Örnek Evler'deki hayalimiz, amacımız niyetimiz aslında doğanın içinde doğayla iç içe üreterek, çalışarak ve bir topluluk bilincinin oluşturulabileceği bir ortamda insanların iyileşmesini hızlandırmak, rehabilitasyonlarını hızlandırmaktı ve bunun da etkilerini aslında daha bir sene dolmuşken, yaşam başlayalı sadece 4 ay gibi kısa bir süre olmuşken gözlemleyebiliyoruz.

Umuyorum ki bu gibi yaşam alanları yapılmaya devam eder. Biz Hatay'da bu işi yapmaya devam edeceğiz çünkü buna gönül verdik. Modüler ahşap evlerden insanların daha hızlı inşaat bilgisine ihtiyaç olmadan faydalanabileceği projeler tasarladık ve bunları geliştirmeye çalışıyoruz. Yani aslında mesleki olarak mimarlar olarak diyeyim, kendi ekibimizde, bildiğimiz doğrultuda elimizden gelenin en iyisini yapmaya devam ediyoruz. Çünkü Hatay'da ihtiyaç bitmedi. 6 Şubat dolayısıyla birçok kişi Hatay'a gitti. Zaten kendi gözleriyle de gördüler. Hâlâ ne kadar fazla şeye ihtiyaç olduğunun bir sene sonra bile depremin olduğu günkü görüntünün hala Hatay'da olduğunu ve evet insani yardım ihtiyaçları belki bitti su ekmek yiyecek, sıcak yemek ama daha büyük ve daha temel ihtiyaçların devam ettiğini... İnsanların ekonomik olarak kalkınması gerekiyor. Çalışma alanlarına ihtiyaçları var. Çalışabilecekleri projelere ihtiyaçları var. Çocukların okullara ihtiyacı var. Bireysel olarak gelişim süreçlerine katkı sağlayacak merkezlere, oyun alanlarına, kurs alanlarına, spor alanlarına ihtiyaçları var.

Çünkü bu deprem sadece evleri yıkmadı, hayatları yıktı ve insanların gerçekten 5 sene sonra, 10 sene sonra hani toplumun bir kesiminde bir kayıp yaşamamız için; hani canlarımızı kaybettik ama ertesi gün her şey eskisi gibi devam edemiyor. Geride kalanların bizim yaşadığımız, içinde bulunduğumuz toplumumuza ve ülkemize fayda sağlayabilecek insanlar olmaya devam edebilmesi için bütün bilinçlendirme çalışmalarını ve insanlara katkı sunabileceğimiz çalışmalara devam etmemiz gerekiyor.

Umuyorum, Örnek Evler projesi aslında biliyorum da çok kişiye umut olduğunu ama daha fazla kişiye umut olabilir. Bu kötülüklerin ve zorlukların, imkânsızlıkların arasında bile iyi şeylerin yapılabileceğine inanıyorum. Çok büyük gözüküyor, büyük tabii proje. Bu arada 66 dönümlük 100 hanelik işte 30 sosyal alanlık bir yaşam köyü ama daha fazlasının yapılmasına örnek ve umut olmasını diliyorum.

Teşekkür ederim beni dinlediğiniz için, sevgiler ve aslında. Birinci yılımızda gerçekten tekrardan herkese rahmet ve geride kalanlara da sağlık, selamet ve huzur diliyorum.


Afet İçin Feminist Dayanışma

Afet için feminist dayanışma olarak aslında bir yılın sonunda biz neler yaptık, birazcık bunun üzerine bir şeyler söyleyeceğim. Aslında bir kısmını zaten katıldığınız programda Açık Radyo'da söylemiştik, bunun bundan sonrasında erikler sürecinden sonra, konserve domates getirdik ve buradaki gıda toplulukları ve yağ kooperatifler aracılığıyla bunların satışını yapıp orada üretim yapan kadınlara direkt konserveler üzerinden ücretlerin ödemesini yaptık.

Konserveler sürecinde şuna birazcık özen gösterdik, yani orada kooperatifler var. Kooperatiflerin yaptığı ürünlerin dağıtımı zaten kooperatifler aracılığıyla. Ama bir de hiçbir kooperatife dahil olmayan ama kendi emeğiyle yapan kadınlardan aldık. Aslında yani kooperatif aracılığı olmadan o konservelerin getirilip dağıtılma sürecine bireysel olarak katılan kadınların yaptığı domatesleri alıp dağıtmamızı yaptık. Bu arada bir tane seyyar mutfak oluşturduk. Seyyar mutfakta aracın arkasına römorka takılabilecek, tüm tasarımını da biz yaptık ve içine malzemelerini aldık. Rimmen Kadın Kooperatifi kuruldu.

Bir atölye çalışmamız vardı. O atölyenin adı Mara oldu, Arapçada kadın anlamına geliyor. Atölyelerin çalışmaları ve atölyelere çeşitli işler paslamak gibi, oradaki kadınlar üzerinden bir süreç yürütüyoruz Adıyaman'da. Çocuk oyun alanı oluşturulması için orada bir desteğimiz oldu, maddi destek yani, çocuk oyun alanı oluşturuldu. Adıyaman'da bunların sonucunda ödül töreninde AFD'ye de ödül verildi. Bu ödülü almak için Mara atölyesindeki Hatay'dan kadın arkadaşlar geldi ve onlar bu ödülü aldılar. Onlar için deprem sonrası ilk defa aslında şehirden çıkmak İstanbul'a gelmek, burada merdiven çıktılar, asansöre bindiler. Uzun zamandır yapmadıkları şeyler aslında bunlar, bir binada kaldılar. Kadınların buraya gelmesi hepimize heyecanlandırdı, onları da çok heyecanlandırdı. Tatlı oldu o durum.

Bir yılın sonunda afet için feminist dayanışma devam ediyor mu? Evet, şu an devam ediyor aslında ama artık yavaş yavaş biz de bu dayanışmayı sönümlendirmeyi düşünüyoruz işte. Bir Hatay ziyareti daha yapıp oradaki atölye ve mutfakla ilgili çalışmaları birazcık daha tanımlayıp yavaş yavaş afet için feminist dayanışmanın da sönümlendiği döneme geçeceğiz. Ama tabii ki iletişimde olduklarımız, iletişimlerimiz oradaki kadınlarla kurduğumuz ilişkiler bir şekilde devam ediyor ve edecektir. Teşekkürler, iyi günler.