Çek Cumhuriyeti'nde seçim sonuçları şaşırttı: Birlikte Koalisyon grubu sekiz sandalye farkla iktidarda

-
Aa
+
a
a
a

Ahmet İnsel bu haftanın Ufuk Turu’nda Çek Cumhuriyeti ve Irak seçimleri ile Polonya’daki gösterileri yorumladı. 

Programa geçtiğimiz hafta sonu Çek Cumhuriyeti’nde yapılan seçimler ile başlayan Ahmet İnsel, ülkenin beşinci en büyük zengini olan başbakan Andrey Babis’in partisinin -Gayrimemnun Yurttaşlar Hareketi- az farkla (%27,1) ve beklenmedik şekilde ikinci olduğunu dile getirdi. Sosyal demokrat ve komünist partilerin desteği ile iktidara gelse de Andre Babis’in sosyalist bir düşüncede olmadığını ve kendisinin karşı çıktığı Avrupa Birliği’nden gelen fonları kendi özel şirketlerine aktarmakla meşgul olduğunu belirtip başbakan olduğunda bu şirketleri devrettiğini söylemesine rağmen hala başında olduğunu ekledi. 

Beş partiden oluşup liderliğini Petr Fiala’nın yaptığı Birlikte Koalisyon grubunun, oyların %27,8 ile ilk sıraya yerleştiğini söyleyen İnsel, partinin 200 kişilik mecliste 108 sandalyeye sahip olarak çoğunluğu elde ettiğini iletti. Ancak, kural gereği hükümet kurma yetkisini vermesi gereken kişinin cumhurbaşkanı olduğunu ve bu durumun karmaşa doğurabileceğini de ekledi. Ahmet İnsel, Babis ile yakın ilişkileri olan Cumhurbaşkanı Milos Zeman’ın kronik hastalığı nüksettiği için görevinin başında olmadığını belirttikten sonra bu durumda kazanan koalisyona hükümet kurma yetkisinin mevcut senato ve meclis tarafından verilmesinin birtakım belirsizlikler oluşturduğunu ekledi. Zeman’ın, koalisyon oylarına göre kaybetse de tekil partiler içinde en yüksek oyu Babic’in partisinin aldığını açıklamasının bu karmaşa iddalarını güçlendiğinin altını çizdi. 

Seçim sonrası oluşan tabloyu AB açısından yorumlayan İnsel, Cumhurbaşkanı Zeman gibi, seçimleri kaybeden eski başbakan Babic’in de AB karşıtı olduğunu ve Visegrad grubunda (Polonya-Çekya-Macaristan-Slovakya) önde gelen isimlerden olduğunu iletti. Yeni durumda, seçimlerde önde gelen koalisyonun başında olan Petr Fiala’nın ise AB taraftarı olmasının ve bunun yanında Slovakya hükümetinin de 2020 yılından beri AB yandaşı olmasının sonucunda Visegrad gurubunun ikiye bölünmesi ihtimalinin doğduğunu, bunun da Avrupa Birliği’ne etkilerinin olabileceğini ileri sürdü.

İnsel’e ek olarak, Çek Cumhuriyeti seçimleri ile ilgili son olarak, Babic’in seçimleri kaybetmesinin altında yatan sebeplerinden birisinin Pandora belgeleri olduğunu belirten Ömer Madra, bu belgeler sayesinde Fransa’daki 22 milyon dolarlık malikaneyi offshore üzerinden almış olmasının seçimi kaybetmesinde etkisinin olabileceğinin altını çizdi.

Polonya'daki muhalif gösterilere yüz bin kişi katıldı

Polonya’da geçtiğimiz pazar günü muhalefetin başını çektiği gösterilere Varşova’ da 100 bin kişilik bir katılımın olduğunu, ayrıca diğer kentlerde de protestoların yapıldığını ileten Ahmet İnsel, bu protestoların sebebinin anayasa mahkemesinin ve AB yasalarının Polonya yasalarından üstün olmaması olduğunu belirtti. Protestolarda kadın hareketinin de etkin olduğunu ve eşcinsel evliliği-kürtaj gibi konularda hükümete karşı çıktıklarını söyledi. Uzmanlar tarafından bu kararın uygulanmasının pek kolay olmadığı düşünülse de günün sonunda AB’den uzaklaşan bir Polonya siyasetinin oluştuğunu ekleyen İnsel, Polonya halkının %80 oranında AB taraftarı olduğunu da ekledi. 

Irak'ta erken seçimlere katılım oranı yarıdan az

Irak erken seçimlerinin pazar günü yapıldığını, katılımın düşük olduğunu (%41) ve bu düşük katılımın büyük çoğunluğunu genç kesimin oluşturduğunu belirterek konuya başlayan İnsel, henüz seçim sonuçlarının kesinleşmemekle beraber ABD ve İran karşıtı olan şii grubun mecliste en büyük grubu oluşturacak gibi gözüktüğüne değindi. Seçimde kaybeden tarafın ise İran milisleri tarafından desteklenen ve geçtiğimiz dönemde yaşanan protestolara çok sert karşılık vererek 600 kişinin ölümüne sebep olan Haşdi Şabi hareketi olduğunu ekledi. Ömer Madra da konu ile ilgili son olarak Democracy Now’dan konu ile ilgili bir röportaja değinerek Irak vatandaşı bir gencin seçimlerde oy kullanmadığını çünkü gencin hiçbir umudunun olmadığını belirtti. 

Kısaca KKTC’ye değinen İnsel, azınlık koalisyonunun önerdiği erken seçim kararının diğer koalisyonlar tarafından da kabul edilmesi ile beraber, iktidar tarafının kendi çıkarları doğrultusunda iki ay daha fazla seçim rüşveti verebilmek ve seçimde avantaj sağlamak adına yasa değişikliği yaparak tarihler ile oynamak istediğini iletti.

Son olarak, dün Avrupa’da katıldığı bir toplantıda kendisine sorulan “Türkiye’de insanlar gerçekten Tayyip Erdoğan’a inanıyorlar mı?” sorusuna aşağıdaki gibi yanıt veren İnsel, bu sözlerle birlikte bu haftalık programını tamamladı: “İnanmak istedikten sonra her şeye inanılabilir. Amerika’nın %15’lik bir kesimi dünyanın düz olduğuna inanıyor. Tayyip Erdoğan’ın söylemleri de ‘dünya düzdür’ demekten pek farklı değil.”

(Program özetini hazırlayan gönüllümüz Koçer Karatepe’ye teşekkür ederiz.)