Biofilia'da Nurhan Keeler, zanaatkarlar, elementlerden ‘altın’ ve dünyanın sonunu çini sanatçısı, UNESCO yaşayan insan hazinesi Hamza Üstünkaya ile konuşuyor.
Zanaatkarlar, doğayı, doğal kaynakları ve nesnelerin doğasını iyi bildikleri için sürdürülebilirliği doğal bir şekilde benimsiyorlar. Eğer zanaatkarlık devam etseydi, biyokapasiteyi aşmamak daha olası olabilirdi. Zanaat ve zanaatkara bakarak yaşamak, hayatı nasıl yaşamak ve evrene nasıl yaklaşmak gerektiği konusunda güzel ipuçları veriyor.
Elementler sayesinde yaşıyoruz ama bu elementlerden ne kadar kaldı?
Bir altın alyans, bir metrik tonluk taşın içinden çıkarılıyor. Bu da 50 santimetre genişliğinde, 50 santimetre boyunda ve bir metre uzunluğunda bir kaya demek. Bir alyansın yapılması için bu kayanın parçalanması, ufalanması, patlatılması, ısıtılması veya siyanürle işleme tabi tutulması gerekiyor. Eskiden aynı kaya parçasından bir yerine 10 yüzük çıkıyormuş. Çünkü cevherlerin bir metrik ton başına yoğunluğu daha fazlaymış.
Dünyadaki madenlerden 3100 metrik ton altın çıkarılmış. Bugünkü altın çıkarma hızıyla gidilirse, 50 yıl sonra madenlerin boşalacağı tahmin ediliyor. Denizin dibinde bulunan gemilerdeki ve mezarlardaki altın dişlerin bir şekilde çıkarılıp yeniden kullanılabileceği düşünülüyor. Tamamen kayıp altının ise bin metrik ton olduğu öngörülüyor.
Peki elementler her zaman elimizin altında olacak mı? Sonsuzlar mı ve biz onları sonsuz bir şekilde tüketebilir miyiz? Dünyanın kabuğundan çıkaracağımız elementler için yeterli enerjiye her zaman sahip olabilecek miyiz?