Ben Buradan Okuyorum’un dördüncü bölümünde Esin Hamamcı, Yağmur Yıldırımay Bayrakçı ile Türk edebiyatına birçok türde eserler kazandırmış bir yazar olan Mübeccel İzmirli (1934-1982)’nin hayatını ve edebî faaliyetlerini konuştu.
Mübeccel İzmirli, 1934 yılında Çorlu’da doğar. Annesiyle birlikte belli bir dönemden sonra İstanbul’a gelir. Artık İstanbul’a yerleşen İzmirli’nin ilk şiiri yerel bir gazetede çıkacaktır. Daha sonra “Cağaloğlu dünyası”na girerek Varlık, Yeni Ufuklar, Kıyı, Yelkengibi dönemin bilinen dergilerinde çeşitli hikâye ve şiirlerini yayımlar. Böylelikle 1955-70 yılları arasında Mübeccel İzmirli’nin etkin bir yazar kimliğiyle Türk edebiyatında yer aldığını görürüz.
“Kadınlık Durumu ve Kadın Yazarlarımız” başlığıyla döneminde ses getiren bir soruşturmaya da imza atar. Burada Türk toplumunda kadının yeri, kadınların sorunları, şairlerin kadınların sorunlarına eserlerinde yer verip vermediği gibi meseleleri tartışır. Soruşturmaya katılan isimler arasında Şükufe Nihal, Suat Derviş, Adalet Cimcöz, Gülten Akın, Afet Muhteremoğlu, Neriman Hikmet de vardır. Süreli yayınlar serüveninde bilinen röportajlarından biri de Yıldız Kenter, Nezihe Meriç, Sevim Burak ile yaptığı röportaj seridir. Bu röportaj ve soruşturma serileri gösterir ki, İzmirli şair ve yazar kimliğinin yanında iyi bir gazetecilik kimliği de edinmiştir.
Tek öykü kitabı Sabah Geçidi (1967)’inde erkek egemen toplumu eleştiren metinler kaleme almıştır. Yazarak bu acının ve sıkıntının üzerine gider. Kadın olmanın sıkıntıları onun öykülerinde doğrudan yer bulur. Aynı zamanda İkinci Yeni akımından etkilenerek varoluşçu teori çerçevesinde yazmış olduğu “karamsar” öykülerine de rastlarız. Ancak, o, bunu yaparken “aydınlığa çıkan” karakterleri öne çıkarır.
1960’lardan sonra ise işçi meselelerine, yoksulluğa nokta atışı yapan, Marksist çizgide diyebileceğimiz öykülerine rastlarız. Kadın işçi ve patron ilişkilerine, haksız yere işten çıkarılan, adalet terazisi erkeklerden yana çalışan bir sistem eleştiridir bu. Kadınlar ise onun metinlerinde hiçbir zaman boyun eğmez ve kendini yeniden var edecek şekilde çizilen karakterlerdir.
Gök Katında Kaza(1963)ise ilk şiir kitabıdır. Yağmur Yıldırımay Bayrakçı, tez çalışmasında İzmirli’yi “hayal kırıklıklarının şairi” olarak niteler. Öyle ki aşk, özellikle sıkça rastlanan unsurlardandır. Mutlulukların acıyla sona erişi, hüzün ve karamsarlık şiirlerine sirayet eder. Aşk, ulaşılması zor bir yerde olan bir özlemdir.
Öykü ve şiirlerinin ortak noktası zorluklara karşı direnmektir. Ve yenilmez kadınlar, aklıyla hareket ederek hayata karşı savaş verirler, öyle ya da böyle kazanırlar. İzmirli, şiirlerinde vurgulamak istediği noktaları büyük harflerle yazmak gibi farklı biçimler denemiş, denediği yeniliklerle olanı yıkmaya çalışmıştır. Kendi döneminde özellikle şair kimliğiyle tanınmış ve edebiyatı yenilikçi olarak tanımlanmıştır.
Atilla İlhan ile birlikte Yelkendergisini yönetirler. Kendisi aynı zamanda Otağismiyle bir dergi çıkarır. 1950-60 yılları arasında İkinci Yeni şiir akımının vaktinin dolduğu ve artık toplumcu gerçekçi şiir anlayışının öne çıktığı bir dönemde yazan İzmirli’nin metinlerinde bu iki anlayışın da getirdiği etkileri görmekteyiz.
Cemal Süreya, İzmirli’nin vefatı üzerine duyduğu üzüntüyle Eylül 1982’de Gösteri’de onun için bir şiir yazmıştır:
Bizler rakı içerdik
O, ecel şerbeti, damla
Dostları için gizledi
Çok daha önce ölmüştü
Çok daha önce yoksa