Bu hafta Avrupa Ne Konuşuyor?’da ilk konumuz Britanya’nın yeni başbakanı Rishi Sunak. Ekonominin zorda olduğu ülkede eski yatırım bankacısı neler yapacak? Desteği dip seviyelerde olan partisini ne kadar yukarıya taşıyabilecek?
Britanya’ın yeni başbakanı Muhafazakâr Parti’den Rishi Sunak. 42 yaşında, Hint asıllı. Sadece 8 yıl önce milletvekili olmuştu, böylesine kısa bir zamanda başbakanlığa yükselmeyi başardı.
Rishi Sunak’la ilgili Avrupa ve Britanya medyasından bazı yorumlar aktarmak istiyorum öncelikle:
İrlanda’dan The Irish Times, Boris Johson ve Liz Truss’ın fantezilerle hareket edip ülkeye büyük zararlar verdiğine işaret ederek şöyle diyor:
Yıllardan beri ilk defa, Büyük Britanya'nın, normal ve rasyonel düşünen, konuşan ve hareket eden bir başbakana sahip olacağına dair makul bir beklenti var.
Almanya’dan Frankfurter Rundschau, Sunak’ın Britanya’nın ilk beyaz olmayan başbakanı olmasına dikkat çekiyor ve bunu takdirle karşılıyor:
Sunak, zengin orta sınıftan geliyor ve klasik bir muhafazakâr kariyere sahip ancak Downing Street'teki varlığı Brexit'le ilgili yaşanan tüm sürtüşmelere rağmen açık ve hoşgörülü bir toplumu temsil ediyor. Pek çok Avrupalı müttefiki, azınlıkları entegre etmede Büyük Britanya'nın oldukça gerisinde kalıyor. Büyük Britanya siyasetinde kadrolar açısından çığır açanlar yine muhafazakârlar. Ülkenin şimdiye kadar üç kadın başbakanı oldu, hepsi muhafazakârdı. Şimdi de etnik bir azınlığın görünür temsilcisi yine onlardan çıktı. Kıyaslandığında, muhalefetteki İşçi Partisi demode kaçıyor.
Öte yandan Rishi Sunak eski bir yatırım bankacısı. The Guardian, Sunak’ınparlamentodaki en zengin kişi olmasına dikkat çekiyor ve böyle bir başbakandan yoksullara yönelik politikalar beklenemez diyor. The Guardian başyazısındaki ifadeler şöyle:
Durum gerçekten kritik. Ama Sunak hâlâ önümüzdeki Nisan ayında hanelerin enerji faturaları için yapılan yardım ödemelerini sonlandırmak istiyor gibi duruyor. Belli ki ulusal borcu azaltmanın insanları sefaletten korumaktan daha önemli olduğuna inanıyor. [...] Başbakan olmasından en çok nasiplenecekler, Büyük Britanya devlet tahvillerine yatırım yapanlar olacak.
İsviçre’den Le Temps gazetesi ise başka çaresi olmadığı için Sunak’ın yoksullar için acı reçete uygulayacağını söylüyor.
Başbakan, felaket haldeki ekonomiyi devralıyor. Manevra alanı oldukça kısıtlı. Kaçınılmaz olarak, pek de hoş karşılanmayacak bir kemer sıkma politikasından başka bir yol izleyebileceğini düşünmek zor.
Yunanistan’dan Naftemporiki gazetesinde de bir yorumcu, “Sunak yatırımcılara güven verecek ama ya diğerleri?” diyor:
Finans piyasalarını muhakkak yatıştıracaktır. Peki ya seçmenleri? İşte bu büyük bir bilinmezlik. İşçi Partisi toplumsal meselelerde çoktan güçlü bir muhalefet başlattı bile. İşçi Partisi, iktidara dönmek için on yılı aşkın bir süredir bekliyor ve Sunak ne yaparsa yapsın, sert bir muhalefet yürütecek.
Bu arada şunu belirtelim, Muhafazakâr Parti’nin aldığı destek tarihinin en düşük seviyesinde. Anketlerde yüzde 14’ten bahsediliyor, İşçi Partisi ise onun neredeyse 40 puan önünde. Britanya’da seçimler iki yıl sonra yapılacak. Rishi Sunak’ın bu süreçte yapacakları seçimler için belirleyici olacak.
Avrupa medyasındaki köşe yazılarında öne çıkan diğer bazı konular ise şöyle:
Meloni’nin ilk parlamento konuşması
Giorgia Meloni, başbakan sıfatıyla yaptığı ilk parlamento konuşmasında hükümet programını açıkladı: “Ulusal çıkarları” AB'de daha fazla savunmak, insanların deniz yoluyla İtalya'ya kaçmasını engellemek, çocuk sahibi olmayı teşvik etmek ve Ukrayna'yı desteklemeye devam etmek istediğini söyledi. Meloni ayrıca, faşizme hiçbir zaman sempati duymadığının da altını çizdi. Yorumcular değerlendirmelerinde hemfikir değil.
“Kirli bomba” kullanılabilir mi?
BM Güvenlik Konseyi, Ukrayna’nın biyolojik silah ya da radyoaktif madde katılmış “kirli bomba” kullanmayı planladığına dair Rusya’nın sürekli yinelediği suçlamaları görüştü. Batılı diplomatlar, Rusya’nın bu iddiaları daha ziyade dikkatleri kendi işlediği savaş suçlarından saptırmak ve tehditte bulunmak için ortaya attığını düşünüyor. Yorumcular da bunun iyiye işaret olmadığı görüşünde.
İklim aktivistleri tablolara saldırıyor
Londra’daki National Gallery’de bulunan bir Van Gogh tablosuna domates çorbası püskürtülmesinden birkaç gün sonra Letzte Generation aktivistleri de Claude Monet’in Potsdam’daki Barberini Müzesi’nde sergilenen Saman Yığınları serisinde yer alan bir eserine patates püresi fırlattı. Yorumcular, iklim sorununun aciliyetine dikkat çekmek için bu tür yaklaşımlara başvurulduğunu düşünüyor.