Bu hafta Avrupa Ne Konuşuyor programında duraklarımız Fransa, Bulgaristan ve Belarus.
Fransa: Yurttaşlar Meclisi
Geçtiğimiz hafta Fransa’nın gündemi İklim için Yurttaşlar Meclisi’nın sunduğu önerilerdi.
Nedir bu İklim için Yurttaşlar Meclisi? 2018’de başlayan Sarı Yelekler eylemlerinin ardından Macron’un önerisiyle 2019’da kurulmuştu. Telefon numaralarına göre tesadüfi olarak seçilen 150 kişiden oluşturuldu. Bu 150 kişi, 16 yaşından 80 yaşına kadar çeşitli mesleklerden, çeşitli sınıflardan, çeşitli eğitim düzeylerinden gelen insanlar. Aralarında lise öğrencisi de var, itfaiyeci de... Bu Meclis’e şu soru soruldu:
Fransa’nın sera gazı emisyonlarını 2030’a kadar 1990’daki değerlere kıyasla yüzde 40 azaltmak için sosyal adaleti de gözeterek neler yapılabilir?
Yurttaşlar Meclisi, dokuz ay boyunca uzmanları dinledi, kendi arasında tartışmalar yaptı ve son olarak belirledikleri 149 öneriyi Çevre Bakanı’na sundular.
Bu rapordaki önerilerden bahsedeceğim ama önce kendilerinin bu süreçle ilgili söylediklerini aktarmak istiyorum:
Pek çoğumuz bu mecliste olmayı kabul ederken, böyle radikal görünecek önlemler üzerinde anlaşacağımızı hayal etmemiştik. (...)
Bu süreçte yaşadığımız şey, iklim meselesinin aciliyetine dair hakiki bir farkındalıktı: Dünya biz olmadan yaşayabilir ama biz dünyasız yaşayamayız. (...)
Çocuklarımıza ve torunlarımıza yaşanabilir bir dünya bırakmak için davranışlarımızı köklü bir şekilde değiştirmemiz gerekiyor. (...)
Önerilere bakacak olursak, bu 149 önerinin çoğunluğu gündelik hayattaki alanlarla ilgili pratik öneriler. Örneğin, tüm tüketim ürünlerinin üzerinde bir çevre puanı olsun diyorlar. İnternetten alışveriş yaparken “Buna ihtiyacınız var mı?” diye sorulmasını istiyorlar. Otobanlarda hız sınırının 130 km’den 110 km’ye düşürülmesini, 2025’e kadar ülke içinde uçuşların sonlandırılmasını öneriyorlar.
Yurttaşlar Meclisi ayrıca Anayasanın birinci maddesine hak ve özgürlüklerin yanında iklim korumanın girmesini ve ecocide yani çevrekıyımın ceza yasasına girmesini öneriyorlar.
Macron geçtiğimiz günlerde bu önerileri halkoylamasına sunabileceği yönünde bir sinyal verdi. Ancak bazı çevreler, bunu popülist bir adım olacağı için eleştiriyor. Halk temsilcileri de yalnızca Anayasa’nın birinci maddesindeki değişiklikle, çevreyıkımıyla ilgili ceza yasasının referanduma götürülmesini, diğerlerinin Parlamento’da görüşülüp hayata geçirilmesini istiyor.
Tepkilere bakacak olursak, genel olarak bu deneyim, katılımcı demokrasi için benzeri pek olmayan önemli bir deneyim olarak görülüyor. Uzman olmayan insanlar topu kucaklarında bulduklarında, iklim konusunda gayet de zorlayıcı önlemleri kendileri sunabiliyorlar.
Öte yandan muhafazakâr sağ çevrelerde bu öneriler kalkınma karşıtı olarak görülüyor. Le Figaro’da bir köşe yazarı şöyle demiş:
Yerkürenin ısındığı bir gerçek ama bizi bekleyen ekonomik kriz de öyle. İki mücadeleyi aynı anda ve akılcı biçimde nasıl yürütebiliriz? Kesin olan şu ki, bizi kaosa sürükleyecek, kalkınma karşıtı havarilerin sözünü dinleyerek değil.
Sağ çevrelerdeki bu tepkilere rağmen, bu öneriler, siyasetçilerden ya da uzmanlardan değil, sıradan insanlardan geldiği için benimsenmesi ve uygulanması daha kolay olabilir. Macron, Yurttaşlar Meclisi üyeleriyle pazartesi günü bir araya gelecek.
Bulgaristan: Başbakan’ın yatak odası
Komşumuz Bulgaristan’ın gündemi Başbakan Boyko Borisov’un yatak odası fotoğrafları.
Geçen hafta, anonim kaynaklardan Başbakan’ın yatak odasından bazı fotoğraflar basına sızdırıldı. Bu fotoğraflardan birisinde Borisov başucundaki komodinin üzerinde bir tabancayla uyurken görülüyor. Başka fotoğraflarda ise bu komodinin çekmecesi açılmış ve içinde 500 euro desteleri ve altın külçeleri görülüyor.
Borisov bir basın toplantısı yaparak kendisinin uyurken çekilmiş fotoğrafın gerçek olduğunu kabul etti ama diğer fotoğrafları reddetti. Ve bu olayla ilgili olarak da çeşitli siyasetçileri suçladı. Konutu yakın olan Cumhurbaşkanının drone uçurup kendisi hakkında ajanlık yaptığını da söyledi.
Bu arada iki noktayı belirtelim: Borisov’a ait olduğu iddia edilen bir ses kaydı da evvelki hafta sızdırılmıştı. Borisov, arada kısa kesintiler olmakla beraber 2009’dan bu yana Başbakanlık koltuğunda oturuyor.
Bu olaylar Bulgaristan medyasında nasıl yankı buldu? Duma gazetesindeki bir köşe yazısında bu olaydaki mafyatik tarz ve Başbakan’ın şimdiye kadar yaptığı iş birliklerine dikkat çekiliyor:
Borisov ve kurmayları geçtiğimiz yıllar içinde öylesine yanlışlar yaptılar ki, iktidarı daha yıllar önce devretmiş olmaları gerekirdi. Ancak açıkça görülüyor ki normal bir ülkede yaşamıyoruz ve anlaşılan birileri Borisov'un görevi mafyadaki usüllerle bırakması gerektiğine inanıyor. ... Borisov korkuyor ve bu korkusu da hiç yersiz değil. Ama nasıl insanlarla iş birliği yaptığına baştan dikkat edecekti.
Belarus: Başkan adayları tutuklanıyor
Belarus'ta 9 Ağustos’ta devlet başkanlığı seçimleri var. Lukaşenko ülkede devlet başkanlığı konumu ihdas edildiği 1994 yılından bu yana bu koltukta oturuyor. Şimdi muhalefetin, uzun süredir ilk kez bir seçimlerde şansı var gibi görünüyor.
Belarus’un ABD’deki eski büyükelçisi, eski bir bankacı bir youtuber Lukaşenko’nun rakipleri arasında. Youtuber olan aday Tikhanovsky, Lukaşenko’ya “hamamböceği” diyor, insanları gösterilere terliklerle çağırıyor, çünkü böceklere karşı en etkili silah terlik ve bu bir “terlik devrimi” olacak.
Peki karşısında böyle ciddi bir muhalefet gören Lukaşenko ne yaptı dersiniz? Youtuber Tikhanovsky’le birlikte bir başka adayı tutuklattı. Geçen haftasonu pek çok kentte, tutuklanan adaylara destek için kilometrelerce uzayan insan zincirleri oluşturuldu. Ve bu eylemcilerin bir kısmı da gözaltına alındı.
Rusya’dan Radio Kommersant FM haber sitesinden Belarus’taki gelişmelere dair bir yorum şöyle.
Resmi medya kuruluşlarında tek bir anketin bile yayınlanmaması, görevdeki devlet başkanının oy oranının düştüğüne bir işaret. ... Zamanlamanın da talihsiz olduğu görülüyor: Başlarda ağustos ayı, bir seçim gösterisi için en uygun ay gibi görünüyordu. Normal koşullar altında Batka ['babacık' anlamına geliyor] karşısında muhalefet olmuyor, zengin olanlar yurtdışına tatile giderken, ekonomik durumu o kadar iyi olmayanlar mevsimlik işçi olarak Polonya ya da Rusya'da bulunuyordu. Ama pandemi hesapları tam anlamıyla bozdu. Beyaz Ruslar fiili olarak kendi ülkelerinde hapis kalmış durumda ve içeride sadece devlet başkanlarıyla seçim sandığı var.