30 Nisan 2010Milliyet
Bizim gazete başlığı iyi atmış. Birbirini tamamlayan iki cümleden oluşuyor: Birincisi: “Demokratlar yarının tehlikesini görmüyor.”Yarın sözcüğü, kırmızı zemin üstüne kapital harflerle yazılıp vurgulanmış... İkinci başlık: “Hâlâ dünün kavgasını yapıyorlar!” Kimmiş bu ‘demokratlar’?.. Kim olacak, Başbakan Erdoğan hükümetinin anayasa değişikliği paketine destek verenler? Yani aralarında Hasan Cemal de var.
Peki, ‘yarının tehlikesi’ neymiş? O da malum, Erdoğan diktası kastediliyor. Latin Amerika’nın otoriter rejimlerinden, Peron’dan, Chavez’den, Fujimori’den söz ederek, böyle bir anayasa değişikliğiyle Türkiye’de de demokrasi yerine ‘sivil dikta’ya giden bir yolun açılacağı belirtiliyor. ‘Yarının tehlikesi’ni anladık. Peki ‘dünün kavgası’ neymiş?Zaten dönüşmüş, bitmiş olan ‘Kemalist devlet’le kavgaymış bu da...Anlaşılan o ki, Türkiye’de demokrasinin önünü tıkayan ‘askeri vesayet sistemi’yle mücadele, hukukun önünü kesen ‘bürokratik oligarşi’yle mücadele de ‘dünün kavgası’ymış...
Kısacası: Hasan Cemal, sen ve senin gibi demokratlar, dünde kalmışsınız. Ne yazık ki geleceği geçmişte arayan, bu nedenle ‘yarının tehlikesi’ni göremeyen takıntılı insanlar haline gelmişsiniz.Bunu söyleyen kimmiş?.. Prof. Dr. Andrew Arato. (*) New York’daki New School’dan bir Amerikalı akademisyen.Anayasa hukukçusu mu? Hayır, siyaset bilimci. Türkiye uzmanı mı? Hayır. Türkçe biliyor mu? Hayır. Anayasa değişikliği paketindeki bazı maddeler ve gerekçeleri çevrilerek kendisine ulaştırılıyor.Bu arada New York’tan ve İstanbul’dan iki akademisyenin kendisine yardımcı oldukları Amerikalı profesör, fetvasını okyanus ötesinden bizim gazetenin manşetine çakıyor: “Demokratlar hâlâ dünün kavgasını yaparken, yarının tehlikesini görmüyorlar.”
Ne kadar saf adamlarmışız! Bizler dünle uğraşırken, Tayyip Erdoğan’la takımı, kancayı koca Türkiye’nin burnuna takmış, usul usul bir diktaya doğru, hadi Baykal’ın deyişiyle Hitler’in yoluna doğru çekmeye başlamış bile... Demek öyle... Prof. Dr. Andrew Arato, Şunu iyi bilin: ‘Yol arkadaşı’ olan bu ülkenin demokratları değil, asıl siz ve sizin gibi düşünenlerdir. Bu ülkede hâlâ dünü savunanlar ve ‘statüko’nun bekçiliğini yapanlar, asıl siz ve sizin gibi düşünenlerdir. Bakın, Türkiye’deki yargı düzeni, askeri darbelerin ürünüdür. Türkiye’deki yargı uzun yıllardır askerin ya da sizin bittiğini söylediğiniz ‘Kemalizm’in ‘son savunma hattı’ olarak (Murat Belge’nin deyişi) görev yapmaktadır.
Türkiye’de askerle sivilden oluşan bürokratik vesayet sistemi, dünün değil hâlâ bugünün meselesidir. Ve bu sorun, bu ülkede demokrasi ve hukukun üstünlüğünün uzun yıllardır canına okumaktadır.Bu gerçeğin Türkiye’de bugünlere kadar sarkan o kadar çok acı ve içimizi yakan ibretlik örnekleri vardır ki, bunları bilmeden üç beş çeviri metin okuyarak, hariçten gazel okumak, bırakın ciddi akademisyenliği, hiç bir şeye sığmaz.
Prof. Dr. Arato; Oyuna mı getirildiniz?.. Yoksa gönüllü yol arkadaşlığı mı yapıyorsunuz?.. Bilemiyorum. Ama siz şunu iyi bilin:Biz tehlikenin farkındayız. Farkında olmayan ya da hedef şaşırtmak isteyen sizleriniz. Türkiye’nin de ‘Berlin Duvarı’ çatırdıyor, sizler ise ona payanda olmanın nafile çabası içindesiniz. Bunu iyi bilin.