3 Eylül 2009
Tolga Korkutwww.bianet.org/bianet/azinliklar/116834-sinirin-acilmasi-turkiyeye-de-ermenistana-da-sifa-olacak
Gazeteci Karin Karakaşlı, Türkiye-Ermenistan arasındaki sınırın açılmasını, resmen diplomatik ilişki kurulmasını öngören protokollerin imzalanmasının, iki ülkenin halklarına, diaspora Ermenilerine iyi gelecek bir süreci başlattığını düşünüyor.
bianet'in görüştüğü Karakaşlı "Açıklık çok önemli. İlk kez Kürt ve Ermeni sorunları, sorun kısmıyla değil, açılım ve çözüm anlayışıyla gündeme geliyor" diye konuşuyor.Geleceği kurma olanağı
Umutlu olduğunu belirten Karakaşlı, Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin normalleşebilmesinin değerini şöyle açıklıyor:
"Türkiye ve Ermenistan'ı oluşturan Türk ve Ermeni halkları birbirine yabancı, birbirinden bağımsız değil. Anadolu'nun kadim halkları. Anadolu kültürü Ermenistan'da devam ediyor. Bir arada yaşamları harmanlaşmış, iyisiyle kötüsüyle aynı tarihi paylaşmış iki halktan söz ediyoruz. Coğrafya komşuluk dayatmışken, devletler düzeyinde küs kalınması, sıradan iki ülkenin küslüğünden daha da korkunç. Kapalı sınır kendinin kendine küsmesi gibi bir şey.
"Tarihin konuşulamaması yüzünden geçmiş bir türlü tamir edilemediği için, bir gelecek de oluşturulamıyordu. Şimdi böyle bir olanağımız var. Normalleşmeye tarihten başlamazsın, önce bugünü normal yaşarsın, böylece geçmişi şifalandırıp geleceği kurmak mümkün olur. Ortak çıkar alanları yaratır. Ayrıca bu Avrupa Birliği sürecinde Türkiye ve Ermenistan için de çok olumlu bir gelişme."İnsani ilişkiler
Karakaşlı sınırın açılmasının ve ilişkilerin gelişmesinin halkların ilişkisini de rahatlatacağını düşünüyor: "Özellikle genç kuşağı birbirini doğrudan tanıması çok önemli. İlişkiler de insanileşecek.""İstikrarla ve toplumsal uzlaşıyla yürümeli"
Ancak Karakaşlı, bu sürecin sadece bir partinin politikası ya da "dış baskıların sonucu" gibi algılanmasının doğurduğu risklere de dikkat çekiyor.
"Bu durumda süreç yaygınlaşmayıp tepki görebilir. Kamuoyuna mal edilmesi, Türkiye ve Ermenistan toplumları tarafından benimsenmesi çok önemli. Medyanın, yazan çizen arkadaşların desteği gerekiyor. Bu Türkiye'nin önünü açacak bir süreçtir. Tıpkı Kürt sorununda olduğu gibi, toplumsal uzlaşıyla, iç dinamiğin desteğiyle devam edebilmeli. Aksi halde milliyetçilik hareketlerini körükleyebilir.
"İki toplumda da siyaset maalesef milliyetçilikleri körükleme üzerinden yapılıyor, herkesin eli kolu bağlanıyor. Ermenistan'da da iç dinamiğin desteğini kazanmak elzem. Karabağ sorunu yumuşak karın. Bu nedenle temkinle yaklaşılıyor. Ermenistan halkının da ikna olması için istikrara ihtiyacı var. Sürecin kesintiye uğramaması, hayal kırıklığı yaratmaması gerek.""Türkiyeli Ermeniler sevinçli"
Karakaşlı bu gelişmenin Türkiyeli Ermeniler için de sevindirici olduğunu söylüyor. "Ermenistan hepimizin akrabalarının, ailemizin bir kısmının yaşadığı yer. Türkiye vatandaşıyız ama orası bizim için herhangi bir yer değil. Bu gelişme aynı zamanda Türkiye Ermeni toplumunun sınırlarını da genişletir. Kendi dilinde, kültüründe canlı olmasını, yaşama bağlanmasını, dilinin hareket kazanmasını sağlar. Buradaki kültürü, sosyal yapıyı güçlendirir.""Normalleşme diasporayı da dönüştürür"
Karakaşlı, diaspora Ermenilerinin de bu gelişmeden olumlu etkilenebileceğini öngörüyor. "Diaspora, Ermeni dünyasının sac ayaklarından biri. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin gelişiminden etkilenecek, bu yolda kararlı ilerlenirse kendi siyasetleri de dönüşecektir. Orada da ılımlı yaklaşabilen, Türkiye'ye güvenebilen kesimler var. Bu süreç onları güçlendirecektir.""Hrant Dink'in rüyasıydı"
Karakaşlı, ilişkilerin iyileşmesinin, yıllarca Agos gazetesinde birlikte çalıştığı Hrant Dink'in de rüyası olduğunu anımsatıyor. "Bu sürecin olumlu ilerlemesi, bir anlamda onun ruhunun şad olması da demek. Türkiye'nin Hrant Dink'in öldürülmesi utancından bir anlamda şifalanması demek. Onun hayal ettiği gibi bir ülkenin oluşumu için, bu ülkenin kendini iyileştirmesi gerekiyor."