Savaştan dönen askerin ruh hali

-
Aa
+
a
a
a

22 Ocak 2008Afşin Yurdakul

Amerikalılar, Vietnam Savaşı’nda yaşadıkları travmayı, bugün yeniden yaşıyor. Savaştan dönen askerler Vietnam Sendromu nedeniyle sivil hayatta askeri üniformalarını giyip, silahlarını kapıp şiddet saçıyor, öldürüyorlar. NTVMSNBC, Türkiye’de de Güneydoğu’da çatışmalara katılan asker ve polisler arasında ortaya çıkan bu sendromu, uzmanlarla konuştu. Amerika’da Afganistan ve Irak’tan dönen askerlerde ortaya çıkan bu ruhsal problemi tedavi eden askeri hastanenin Psikiyatri Kliniği Şefi Dr. John Grove ve Sosyolog Prof. Nilüfer Narlı hastalığın nedenlerini ve sonuçlarını değerlendirdiler.

Vietnam savaşı, askerlerin, savaştan döndüklerinde sivil hayata ayak uyduramaması ve ağır psikolojik sorunlar yaşaması nedeniyle ortaya çıkan ruh hastalığına adını vermişti. Literatürdeki adı Travma Sonrası Stress Bozukluğu ya da Post Travmatik Stress Bozukluğu olan bu hastalık, aslında trafik kazası, yangın, deprem gibi her türlü ani ve korkunç durumun ardından yaşanıyordu. Ancak Vietnam’dan sonra askerler arasında o kadar çok ortaya çıktı ki, Vietnam Sendromu olarak adlandırıldı. Bugün, Afganistan ve Irak savaşından dönen Amerikalı askerler arasında da yine aynı psikolojik durum ağır bir şekilde yaşanıyor. Ülkenin en büyük iki gazetesi New York Times ve Washington Post, geçen haftalarda, bu durumun vahim boyutlara ulaştığının çarpıcı örneklerini yayınladılar ve Amerikan halkını şoke ettiler. Adını Vietnam Sendromu olarak değil de, Post Travmatik Stress Bozukluğu olarak ifade etseler de, sonuç aynıydı; Afganistan ve Irak savaşından dönen askerler, bu ruhsal sorunu yaşıyor ve şiddet saçıyorlar, hatta “katil” oluyorlardı.AMERİKALI GAZİLERİ TEDAVİ EDEN PSİKİYATR ANLATIYORNTVMSNBC, ABD’de bu hastalığın tesbit edildiği eski askerleri tedavi eden askeri hastanenin Psikiyatri Kliniği Şefi Dr. John Grove’a sordu. Grove, “Post Travmatik Stress Bozukluğu” (PTSB) yaşayan bu eski askerlerin sürekli alarm halinde yaşadığını anlattı. Grove’un verdiği bilgiye göre, sürekli tedirgin ve çaresizler. İş bulamayacakları korkusuyla çoğu sorunlarını açıklamıyor. Oysa tedavilerine başlanabilse bile bu sorunları uzun bir süre yaşayacaklar. Rahatsızlıklarını saklayanların yüzde 80’i de madde bağımlısı.Savaşan kadınlarda ise erkekler gibi sert görünme gayreti yüzünden daha çok cinsel travma yaşandığını anlatan Grove “Orduda bireysellik ezilip grup kimliği öne çıkarıldığından, ordudan ayrılınca özgüven probleminin sıkça yaşandığını, bunun da kişinin çevresiyle kurduğu sosyal ilişkilerden cinselliğine, kariyerine kadar, tüm düzenini bozduğunu” söylüyor. PROF. NARLI’DAN SAVAŞAN BİR ASKERİN DUYGULARIBahçeşehir Üniversitesi’nden Sosyolog Prof.Dr. Nilüfer Narlı, NTVMSNBC’nin soruları üzerine, ‘savaş sendromu’nu değerlendirirken, kişisel notlarından, eski bir askerin şu sözlerini aktardı: “Savaşta çok insan öldürdüm, yaraladım. Şimdi sivil hayata döndüm. Fakat içimde öldürme duygusu var. Bunu yenmek için ava çıkıyorum.”Ruhsal sorunları daha çok alt gelir grubundakilerin yaşadığını anlatan Narlı, ABD için bu durumu değerlendirirken, ABD’de alt gelir grubundakilerin, burs alıp üniversite okuma hedefiyle askere gittiğini, ama hayallerini gerçekleştiremediğini söyledi. Balkanlar ya da Afrika’da iç savaşa katılanların, mülteci olarak gittikleri ülkelerde tecavüz başta olmak üzere çeşitli suçlar işlediklerini söyleyen Narlı’ya göre, ABD kamuoyu, açık bir toplum olması nedeniyle, Vietnam’da olduğu gibi, Irak savaşının travmasını da konuşarak, filmler yapıp dünyayla paylaşarak atlatacak. Tüm dünyada ilgiyle izlenen, Vietnam’a ilişkin “Doğumgünü 4 Temmuz”, “Taksi Şoförü”, “Rambo” gibi ünlü filmlerin, ABD’de yaraların sarılmasına katkısı olduğu biliniyor.TÜRKİYE’DE YAŞANANLARA İLİŞKİN ARAŞTIRMA AZGenellikle asker kökenli olan araştırmacıların yaptığı az sayıdaki araştırma, Türkiye’de de, Güneydoğu’da görev yapan asker ve polisler arasında, “normal” hayata döndüklerinde bu sendromun yaşandığını ortaya koyuyor. Tespit edilenler tedavi ediliyor; ancak yetkililer pekçoğunun, işinden olacağı korkusuyla rahatsızlığını bildirmediğini belirtiyor. Asker ve polisler arasında “intihar etti” ya da “cinnet geçirdi” şeklinde duyurulan vakaların, aslında bu rahatsızlıktan kaynaklandığı vurgulanıyor. İkisi asker kökenli üç psikiyatrist tarafından gerçekleştirilen ve 1995 yılında Nöropsikiyatri Arşivi dergisinde yayımlanan araştırma, Türkiye’de bu konuda yapılan ender çalışmalardan biri. Mehmet Z. Sungur, B. Akın Sürmeli, Ahmet Özçubukçuoğlu’nun “Güneydoğu’da Görev Yapan Askeri Popülasyonda Görülen Travma Sonrası Stress Bozukluğu Üzerine Bir Çalışma” başlıklı araştırması 1992’den önceki son üç yılda, Güneydoğu’da görev yapan askerlerde “Travma Sonrası Stress Bozukluğu”nun görülme sıklığının üç kat arttığını gösteriyor. GATA’da yine aynı yıl yapılan bir başka araştırma ise, Doktor Yüzbaşı Ulvi Reha Yılmaz’ın “Çatışma bölgesinde görev yapan ve GATA Psikiyatri Anabilim Dalı’na başvuran askeri personelde, silahlı çatışmaya katılacak olmanın stresi ile silahlı çatışmaya katılmış olmanın psikopatolojik etkilerinin araştırılması ve çatışma sonrası psikolojik durumun incelenmesi” başlıklı uzmanlık tezi. Yılmaz’ın 1995 yılında gerçekleştirdiği bu çalışmanın önemli sonuçlarından biri, Doğu ve Güneydoğu’da görev yapan askerlerde TSBB belirtilerine yüzde 27.8 oranında rastlanmış olması. Diğer ilginç bir saptama ise psikolojik bozuklukların, bölgede çatışmaya katılan askerlerden çok, çatışmaya katılmamış askerler arasında görülmesi. Dr. Yılmaz bu durumu “Çatışmaya katılmamış askerlerde, çatışma stresinin şiddetinden çok, bekleme ve belirsizliğin ruhsal belirtileri arttırdığı belirlenmiştir” diye açıklıyor.

http://www.ntvmsnbc.com/news/433911.asp