19 Mart 2010Agos
Anlaşılan, o Ermeni işçiler tam da bugünler için saklanıyormuş.
Anlaşılan, o Ermeni işçiler müstakbel bir soykırım gündeminin pazarlık malzemesi olarak tutuluyormuş.
Anlaşılan, o Ermeni işçiler Türkiye devletinin elinde rehinmiş.
Biz bu topraklarda devletin insanlığı unuttuğuna çok tanık olduk. Olay 1915’le başlamadı, ve orada bitmedi. Şu an bile, vakıf mallarını iade etmemek için meşruiyet anlayışını hiçe sayan, hukuku istismar eden, kendi vatandaşını makbul saymayan bir devlet anlayışı ile muhatabız. İnsanı hiçe sayan bir bakışın böylesine kolayca dile getirilmesini de, devlet elitizminin bastırılamayan dürtülerinin örneği olarak sıkça yaşıyoruz.
Ancak Türkiye’nin Müslümanlarının giderek bu dilin dışında durabilmelerini beklerdik. Yaşadıkları zihinsel dönüşümün onların yüreğinde de etkili olmasını dilerdik.
Meğerse, devlete rehin düşenlerin özgürleşmesi o denli kolay olmuyormuş. Onlar da çıkıp kendi güçlerine göre başka rehinler aramaktan kendilerini alıkoyamıyorlarmış.
Başbakan’ın sözleri, kaçak Ermeni ailelerin bilinçli olarak geri gönderilmediklerini, pazarlık masasında kullanılabilecek bir meta olarak görüldüklerini ima ediyor.
Başbakan merak etmesin… Dizginler elinde. İsterse o insanları gönderir tabii. Hatta isterse bizi bile gönderebilir. Şaşırmayız…