1996'dan bu yana her yıl dünyada pek çok şehri gezen, Resfest Dijital Film Festivali ilk kez bu yıl, 10-12 Aralık tarihleri arasında İstanbul'da olacak.
Açık Dergi: 10 Aralık 2004 Cuma günü Resfest Dijital Film festivali başlıyor. Resfest yıllardır bütün dünyayı geziyor ama ilk kez Türkiye'de gerçekleşecek. Resfest'in yapımcısı ve yönetmeni Gökçe Su Yoğurtçuoğlu konuğumuz. Resfest nedir?
Gökçe Su Yoğurtçuoğlu: Resfest 96'dan bu yana gerçekleştirilen bir dijital film festivali. Her sene içeriğindeki programlarının sayısını hem genişletmiş, hem de ulaştığı kitleyi genişletmiş. Bu sene de ilk defa İstanbul'da gerçekleştiriyoruz, umudumuz önümüzdeki senelerde Türkiye'nin diğer şehirlerine de bu festivali götürebilmek.
Resfest kısa filmler, animasyonlar, tasarım filmleri, reklam filmleri ve her sene bir uzun metraj filmi kapsar. Hep dijital olması üzerinde duruyoruz, bunun sebebi daha çok dijital video teknolojileri kullanan yaratıcıların eserlerine yer verilmesi. 96'da ilk kurulduğu zaman aslında adı "LowRes" idi, bu da düşük çözünürlükten geliyordu. Bilgisayar teknolojisi o zaman çok daha kolaylık sağlıyordu ve sanatçılar filmden ziyade bu şekilde videoya yöneliyordu. İlk senesinden sonra isim "Resfest" oldu, o da "resolution" (çözünürlük) sözcüğünden geliyor.
Festival süresince belli bir prensibe sadık kalındı, teknoloji ile çekilen filmlere yer verildi. Ama bunun yanında aslında 16mm ve 35mm filmler de bulunuyor. "Peki o zaman neden 'dijital film festivali' diyoruz?" derseniz, yine de filmlerin ya dijital kamera ile çekilmiş oması ya da montajlanmış olmasını şart koşuyoruz.
Bunun dışında içerik bizim için çok önemli, yine Resfest'i Resfest yapan, filmlerin tekniğinin yanında içerik olarak, daha evvelden yapılmamışı yapması, belki el atılmamış konulara el atması, insan ilişkilerini irdeleyen filmler olması. Genelde filmlerde hep mizah öğeleri bulunur, özellikle "Kısalar" programında daha konulu filmlere yer verdiğimiz bir programdır bu, "Kısalar 1" ve 2'yi bu sene Türkiye'ye taşıyoruz. Bunun dışında elbette ki filmlerin yaratıcı olması bizim için önemli bir kriter, yenilikçi, ilerici olması şart. Filmden dijital teknolojinin önemi, efektlerin kullanılabilir olması ve değişik katmanlar kullanılabilmesi. Photoshop'tan da biliriz, değişik katmanlar üst üste konularak görüntüler elde edilebilir. Böylece sanatçılar aslında yaratıcı güçlerinin sınırlarını daha fazla zorlayabiliyorlar.
AD: Yani hızla ilerleyen teknoloji ile birlikte fikirlerin de aynı paralelde gitmesini önkoşul olarak görüyorsunuz?
GSY: Evet.
AD: Resfest pek çok ülkede yapılıyor. Programlar nasıl oluşturuluyor? Her ülkenin programı farklı mı, yoksa bir program bütün ülkeleri geziyor mu festivalle?
GSY: Filmlerin çoğu aynı her şehirde, ama isteyenler daha az film gösterebiliyorlar, isteyenler de kendi sanatçılarının işlerine daha fazla yer verebiliyorlar. Sıradan gitmek gerekirse, bizim festivalde "By design" (Tasarımsal) adlı daha çok tasarıma yer veren bir programımız var. "Bushwacked" (Bushbeyinli)olarak adlı, Amerika'daki politik ortama tepkilerin dile getirildiği bir program var, yine kısalardan oluşuyor. Her sene bize gelen başvuruları değerlendirmeye aldığımızda bakarız, bu sene hangi konu daha çok işlenmiş ya da hangi teknik işlenmiş, eğer bizim gözümüze çarpan bir konu ya da teknik olursa buna göre değişik isimler veririz. Bunun yanında hep aynı kalan "Cinema Electronica" adlı müzik videolarının bulunduğu bir program var. Bizim bu sene Türkiye'de göstermediğimiz "Videos Rock" adında klipler içeren bir program var. Bu yüzden diyebiliriz ki, festival aslında müzikle görselin birleşmesine çok önem veren bir festival. Yani klipler de oldukça ağırlıkta. "Cinema Electronica" ve "Videos Rock" dışında retrospektif programlarımız var.
AD: Bu sene Jonathan Glazer ve Michel Gondry var.
GSY: Jonathan Glazer heryerde gösterilen retrospektif programımız, Micel Gondry ise aslında geçen sene gösterilmişti festivalin bünyesinde. Biz ise geçen seneden başlamadığımız için bunu seyircilerin kaçırmasını hiç istemedik, o yüzden bu sene özel gösterim olarak soktuk programa. Yani böyle oynamalar yapılabiliyor aslında. Bunların yanında uzun metrajlı bir filmimiz var, o da 11 Aralık Cumartesi akşamı gösterimde olacak "Freestyle Art of Rhyme" (Serbest Stil Uyak Sanatı) adlı bir film. Bu filmin yönetmeni de Kevin Fitzgerald, aynı zamanda DJ. DJ Organic adıyla da çalacak arkasından gelecek olan partimizde ve soruları yanıtlayacak. Biz de festivalde müzik kısmına ağırlık vermek için bu partiyi düzenliyoruz ve yönetmenimizi de seyircilere tanıştırmayı amaçlıyoruz ki, önümüzdeki senelerde daha fazla yönetmen İstanbul'a gelsin. Aslında bu senede gelmek isteyen çok kişi vardı, biz adımlarımızı biraz ağır ve sağlam atalım dedik ve seneye İstanbul'da daha fazla konuğumuz bizimle beraber olacak.
AD: Resfest 10-11-12 Aralık tarihlerinde Yeni Melek Gösteri Merkezi'nde düzenlenecek, bize kısaca programdan da söz eder misiniz?
GSY: 10 Aralık'ta başlıyor festival, 3 gün sürecek, ilk gün sadece saat 8'de bir gösterimiz var, açılış gecesi mahiyetinde. "Kısalar 1" adlı programla başlıyoruz, seyircilerin çok beğeneceklerinden, hatta şaşıracaklarından da eminiz. Şimdiye kadar gören herkes hayran kaldı diyebilirim.
10 Aralık Cuma gününden sonra, 11 Aralık Cumartesi ve 12 Aralık Pazar günleri film gösterilerimiz arka arkaya olacak ve tüm gün sürecek.
11 Aralık Cumartesi günü saat 9'da "Free Style"ın yönetmeni Kevin Fitzgerald, soru sormak isteyen seyircilerimiz olursa soruları cevaplapyacak, hemen arkasından Yeni Melek'ten çıkıp Safran'a gidiyoruz, orada da bir partimiz oluyor ve orada da yine DJ Organic, yanında DJ Close Up çalacaklar. Aslında bir yandan müzik yapılırken, bir yandan filmde konu edilen Freestyle'ın doğaçlama tekniği seyircilerin de gözü önünde icra edilmiş olacak diyelim.
12 Aralık Pazar günü yine gösterimlerimiz arka arkaya olacak. Saat 17'de Türkiye'den seçilmiş kısalar adlı bir programımız var. İlk senemizde hemen Türk filmlerini de programa entegre etmek istedik, film programının arkasından yönetmenlerle de bir söyleşimiz olacak. Elbette dijital filmin Türkiye'de ne kadar yeri olduğu, nasıl, kimler tarafından bu teknolojilerin kullanıldığı, dijital karşılaştırmaların yapılabileceği bir söyleşi olacak. Yine seyircilerden gelecek sorular cevaplanacak. Akşam 8'de de Michael Gondry ile kapatıyoruz programımızı.
Michael Gondry'i de özellikle getirmek istedik kimse kaçırmasın diye. 15 senelik filmlerinden örnekler gösterilecek, hem video kliplerinden hem de reklam filmlerinden. Bu yönetmenin iki uzun metraj filmi de var. Bu nedenle daha fazla tanınmaya başladı. Son filmi, "Eternal Sunshine Of The Spotless Mind", Jim Carrey ile Kate Winslet oynuyorlar. Michael Gondry hiç yapılmamışı yapan bir yönetmendir ve kliplerde seyircilere gösterdiği bütün maharetlerini uzun metraj filmlerine de taşıyor aynı zamanda. Bu programımızda bütün marifetleri ve yetenekleri gözler önüne serilecek.
Aynı zamanda Jonathan Glazer'ın da retrospektifi var, o da yine uzun metraja girişmiş bir sanatçı, onun da 10-15 senelik işlerinden örnekler göstereceğiz, yine reklam filmleri ve müzik videoları ağırlıkta. Bu iki sanatçının önemi nedir? Bundan 5 sene evvel dijital teknolojiler daha az kullanılırken onlar bu işin içindeydiler ve şu anda epey büyük isimler oldular. O yüzden, "İlk işleri neydi, şu anda neredeler, arada nasıl bir değişim geçirmişler, nereden nereye gelmişler? Bu piyasadaki sanatçıları ne bekliyor?" gibi soruların cevabını bulmak için bu programı seyretmek oldukça faydalı olacaktır.
AD: Sanırım tasarımla ilgilenenler ve sinema öğrencilerinin de özellikle izlemesi gereken bir festival. Bildiğim kadarıyla bir de workshop yapılacak.
GSY: Evet, Pazar günü 11.30'da yine Yeni Melek'te bir workshop olacak, Yoğurt Teknolojileri gerçekleştiriyor bunu. "Türkiye'de Bir Oyun Yapmak, 'Pusu" isimli bir workshop olacak, Türkiye'de bir bilgisayar oyununun nasıl yapıldığı, hangi aşamalardan geçerek gerçekleştirildiği ve nelere dikkat edilmesi gerektiği konuşulacak ki "'Pusu" da Türkiye'de yapılan ilk üç boyutlu bilgisayar oyunu, o örnek alınacak ve hem görseller hem de yine soru-cevap usulü ile özellikle öğrencilere ve bilgisayar oyunu yapımcılarına bilgi verilecek.
AD: Bir de 2005 için başvurular şimdiden başlamış, onu da anons edelim mi?
GSY: Tabii, "Türkiye'den Seçilmiş Kısalar" adlı bir programımız var. Bizim hedeflediğimiz, önümüzdeki sene hem Türk filmleri programları için, hem de Amerika'ya, yani merkeze gönderilecek başvurular için herkese yardımda bulunabilmek. O yüzden 2005 başvuruları çerçevesinde bizimle de temasa geçilirse şayet, -internet adresimizden (http://www.resfest.com.tr/) bunu yapmak çok kolay: [email protected] adresine bir e-mail gönderilebilir- soruları cevaplayabiliriz. Dediğim gibi hem önümüzdeki seneye Türk filmleri kapsamında, hem de festivalin geneline başvuruları kabul ediyoruz. Böylece istiyoruz ki, bizim filmlerimiz, bizim sanatçılarımızın yaptığı işler de, hem Türkiye genelinde duyurulabilsin, -daha fazla şehre gittiğimiz zaman bunu yapabileceğiz-, hem de dünya genelinde duyurulabilsin. Değişik şehirlerde ki, bu sene 33 şehirde yapıldı bu festival-, değişik şehirlerde bulunan tüm izleyiciler, sanatçılar, yapımcılarla bir bağlantı kurulabilmesi.
AD: Gösterimlerin hepsi ayrı ayrı ücretli, fakat "Respass" denilen bir biletle, üç gün boyunca isteyenler bütün festivali takip edebilecekler.
Festivalle ilgili daha detaylı bilgi almak ve programı öğrenmek için:
(10 Aralık 2004 tarihinde Açık Radyo'da Açık Dergi programında yayınlanmıştır.)