Ordu Hatasını Şehadete Sarıp Saklayamaz!

-
Aa
+
a
a
a

Emine ÖZCAN

27 Ağustos 2009, Perşembe

Dört er, teğmenin "eğitim"i yüzünden öldü; ailelerine "çocuklarınız şehit oldu, vatan sağolsun" denildi. Emekli askeri hakim Kardaş, suçun kişisel olmasının yanı sıra kurumdan da kaynaklandığını vurguladı. "Ordu şeffaflaşmak, bilgi vermek, hak arama yollarını açmak zorunda."

"Elazığ'da bir teğmen 'cezalandırmak' için el bombasının pimini çekip verince dört erin öldüğüne benzer olaylar orduda çok sık yaşanıyor ama 'eğitim zaiyatı' diye, 'askeri araç kazası' diye geçiştiriliyor. Çünkü bunlar ortaya çıkarsa üst rütbeliler de sorumlu olacak."

Emekli askeri hakim Ümit Kardaş, ordunun ve askeri yargının şeffaf olmamasının yetkililerin sorumluluktan kurtulmasını kolaylaştırdığını söyledi. Ordu üzerinde parlamento ve sivil toplum denetimi, hak arama yollarının açılması gerekli.Teğmen tutuklandı

Erler Ali Osman Altın, İbrahim Yaman, İbrahim Öztürk ve Mesut Bulut ölümüne neden olan teğmen Mehmet Tümer, tutuklandı. Kardaş, teğmenin "taksirle biden çok insan öldürmek"le yargılanacağını; "bilinçli taksir ya da kasten insan öldürmek"le yargılandığı takdirde cezasının ağırlaşacağını belirtti. Savcı iddianameyi hazırladığında teğmenin neyle suçlanacağı netleşecek.

Ölen erlerin aileleri davaya müdahil olabilir, ardından da zorunlu olarak askere alınan bu gençlerin yaşam hakkını korumakla yükümlü olan idare, Milli Savunma Bakanlığı aleyhine tazminat davası açabilir."Ordu yönetimi soruşturulmalı"

Öte yandan, Kardaş'a göre bu yeterli değil.

"Soruşturma yürütülürken bireysel suç üzerinden hareket ediliyor ve ceza da kişisel oluyor. Peki ama teğmenin böyle hareket etmesini oluşturan koşullar nedir? İletişim, ilişki ne şekilde sağlanıyor? Kontrol nasıl sağlanıyor? Harbiye'den çıkmış genç bir teğmenin uygulamaları söz konusu. Peki kışlada ona yönetmelikler, kanunlar, yönergeler hatırlatıyor mu? Bütün bunlar da ayrı bir soruşturmanın soruları..."

Bu soruşturmayı askeri savcılık da, doğrudan komutanlık da gerçekleştirebilir ama Kardaş'a göre "varolan zihniyetle" bu sürecin  gerçekleşmesi zor.

"Asıl trajedi ordu tarafından ölen çocuklarının ailelerine ölümlerinin bildirilme şekli. Kaza sonucu öldükleri söyleniyor, bilgi eksik veriliyor ya da olay gizleniyor. Sorun da burada. Çünkü TSK'nin kendisi kurum olarak tabu."Şeffaflık için

Bu durumu aşabilmek, askeriyeyi zihniyet dönüşümüne zorlamak, mağdurların hak arayabilmesinin önünü açmak ve sorumluların yargılanmasını sağlamak için şeffaflık gerekli. Kardaş'ın birkaç önerisi var:

Parlamento ve STK'ler: Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ve güvenlik sektörünün parlamenterler eliyle denetlenmesi gerekir. Parlamentoda veriler konuşulmalı, medya aracılığıyla kamuoyuna aktarılmalı. Hükümet dışı örgütler takibini yapmalı. Dönemsel raporlar hazırlanmalı. Hükümet parlamentoya sunum yapmalı.

Ombudsmanlık: Yurtdışında örnekleri var ve bu kurumlar hak ihlalleriyle mücadele de etkin olabiliyor. Vatandaş haklarını arayabilmeli ama bundan daha da ötede genel olarak ordunun denetlenebilirliği bütçesinden, uygulamalarına, silah alımlarından harcamalarına kadar uzanmalı.

Askeri yargının sınırlanması: Askeri yargının yetki alanı geniş. Yani ordunun sadece basit askeri suçlarla ilgili bir disiplin birimi olsaydı ve Teğmen Tümer'in işlediği nitelikte suçlarla sivil yargı ilgilenseydi kamuoyu da daha açık ve net bilgilenebilirdi.

"Daima 'kol kırılır yen içinde kalır' diye düşünen bir kurum ordu" diyor Kardaş; "Çünkü bu tip olaylar ortaya çıkınca komutanlar da, üst düzey görevliler de sorumlu kılınacağından gizlenmesi yoluna gidiliyor. 'Çocuğunuz vatan millet uğruna öldü, şehit oldu' diye üzeri örtülüyor."