Merhaba kâinat!..
Hepimizi hınçla döven ve sonra boğmaya çalışan yağmurların, sellerin ve subaskınlarının ardından Cuma gününe gelip dayanmış bulunuyoruz ki az buz bir başarı değildir bu. Bu vesileyle, önümüzdeki haftanın ortalarına kadar yağışla pek karşılaşmayacağımızı, ama ondan sonra sıcaklıkların birkaç derece düşeceğini de söyleyelim.
Yağmur olmasa da sellerin etkileri ve tehdidi sürüyor. Üstelik bu etkiler sadece ıslaklık yaratmakla da sınırlı kalmadı. Almanya’da, bir taraftan Elbe Nehri’nin taşmaması için çalışmalar sürdürülürken diğer taraftan da sosyal demokrat Schroeder’in rakibi ve müstakbel seçimleri kazanacağına kesin gözüyle bakılan Edmund Stoiber’in oylarında bir azalma meydana gelmiş. Stoiber’in, son seller sırasında bir çevre bakanı adayı dahi gösteremediğini George Monbiot haber vermişti geçenlerde.
Sellerin bir başka etkisi de Avusturya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan gibi ülkelerde başlamasına neden olduğu yeni bir tartışma. Sular altında kaldıktan sonra zararın karşılanması için ek bir bütçe oluşturmak zorunda kalan hükumetler, söz konusu bütçeyi askeri harcamalardan kısmak suretiyle elde etmeyi geçiriyorlarmış akıllarından. Tabii, askeri harcamalara kimsenin bir şey söyleyebildiği yoktu; sel bahane oldu, diyenler de varmış.
Öte yandan, Çin’de yaklaşık bir milyon kişi, ülkenin en kalabalık bölgelerinden birinin yaz selleri nedeniyle sular altında kalmasını önlemek için zamana karşı yarışıyormuş. Ülkenin orta kesimlerindeki Dongting gölünün taşması durumunda 10 milyon kişinin yaşadığı tarım alanları sular altında kalacakmış.
Neyse, bütün bu sorunların halledilmesine şunun şurasında bir haftadan daha az bir zaman kaldı. Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi, önümüzdeki hafta Johannesburg’da (ya da katılanların tercih ettiği ismiyle Joburg’da) başlayacak. Önce Birleşmiş Milletler’in, ardından da Dünya Bankası’nın muazzam bir isabetle teşhis ettikleri gibi, su kıtlığı, küresel ısınma, biyolojik çeşitliliğin azalması ve fakirlik, dünyanın bir kesiminin akıl almaz bir hızla büyümesinin tüm dünyaya maliyeti olarak ortaya çıkmış bulunuyor. Şimdi büyük şirketlerin temsilcileri Başkan Bush’un gıyabında ve Başbakan Blair’in günübirlik ziyareti arasında bu sorunlar için kesin kararlara varacaklar.
Gülüyorsunuz, değil mi? Hazırlop çözümü ufukta görünce gülersiniz tabii.
Uzun zamandır unuttuğumuz (unutturulduğumuz?) bir konudan bir haber geldi. F Tipi cezaevlerini proteste etmek için sürndürülen ölüm oruçlarında bir bir ölüm daha meydana geldi. 23 yaşındaki Melek Birsen Hoşver, eyleminin 330. gününde yaşamını yitirmesiyle toplam sayı 95’e ulaşmış bulunuyor. Bu cümleyi yazdıktan sonra ölümlerle ilgili tek yapabildiğimizin sayı tutmaktan ibaret olduğunu farkettik ürpererek.
İyi haber ise Avustralya’dan geliyor. Avustralya tarihinde ilk defa bir aborijin bir siyasi partinin başına geçiyor. Parlamentoya bu dönem seçilmeyi başaran tek Avustralya yerlisi olan 39 yaşındaki Aden Ridgeway, ülkenin üçüncü siyasi gücü Avustralyalı Demokratlar Partisi’nin başkanlığını yürütecekmiş. Eski başkan, bir süre önce partideki oy kaybı yüzünrden istifa etmek zorunda kalmış. Ridgeway, parlamentoya girebilen ikinci aborijin.
Türkiye’de, Kemal Derviş’in CHP’ye katılacağı yolundaki kesin görünen haberlere kilitlenmiş olarak, dünyadaki ve Türkiye’deki hareketliliğin yavaşladığını, hatta birdenbire yavaşladığını not ederek giriyoruz bir hafta sonuna...
Devamı haftaya...