No.171 - Dürbün

-
Aa
+
a
a
a

Merhaba kâinat!..

Tam Avrupa treninin son katarının son basamağına, İstiklal Caddesi’nin cevval tinerci çocuklarının çevikliği ile atlamışız ve dahi tutunur gibi olmuşuz vagona. Basamakta dinelip şöyle bir süpürdükten sonra üstümüzü başımızı üstünkörü, çıkarmışız dürbünümüzü, yapmışız mercek ayarlarını, bakarak olmuşuz uzaklara: Haydi, yeni binyılın ufukları bunlar! “Fransız modeli” geniş kapsamlı ittifaklar, sağda ve solda reform odaklı birleşmeler, derken seçim, derken güçlü yönetim ve dahi iyi yönetişim ve saydamlık, ardından oluk oluk akan, akmasa damlayan yabancı sermaye yatırımları, tıkır tıkır verilen tarihler, saat gibi yürütülen müzakereler, ince ince taramalar ve işte nihayet – bu gelen Avrupa’nın son yıldızı...

Tam o sırada vizörde birden beliren karartılar: Komşuda savaş. Kötü bir rüya olmasın bu? Tefrikacılarınız tabii ilk iş hohlarlar merceklerine ve sonra bir güzel silerler onları ipek gibi yumuşacık güderiyle. Bir daha bakarlar yanlarına yörelerine: Komşuda savaş evet. Yenibinyılın büyük savaşı dürbündeki leke olmaktan çıkar, büyür büyür ve artık kesinleşir! Halliburton yolsuzlukları sanığı, Andersen reklam filmlerinin başarılı aktörü Cheney belirmiştir vizörde ve fakat bu sefer savaş filimlerinin başarılı oyuncusu rolünde. Ve der ki: Silah denetimine izin de verse Irak, gene savaş olacak. Çünkü, çok iyi gizlemiş bu silâhları Saddam. Denetimle bulup çıkaramayız artık onları. En iyisi vurmak ve rejimi değiştirmek. Böylece son oyun da biter, denetim gerekçesi ebediyyen ortadan kalkar. Sivil istihkâmcı kılığındaki askerleri görür tefrikacılarınız Irak’ın ta içinde inşa ettikleri hava alanlarıyla. Amerikan ve Türk uçakları uçsun ve bombalasın diye. Ve Irak’taki binlerce Türk askerini, Bamerni’de kontrol altına alınan stratejik hava alanını, Katar’da yeniden inşa edilen süper komuta merkezini, dev üslerdeki dev uçakları, Amerika’daki çöl kamuflajlı savaş kamyonlarını, yetkin ve keskin deniz piyade tümenlerini, bombalara takılan elektronik gözleri... Rahmetli Türkeş’in ünlü sözünden denk getirirsek : Ne denetimi ulan?!

Ve fakat, ötekiler de ne? Bölgede yükselen lenduha gibi bir şey: İsrail’in çektiği Çin seddi – 350 kilometrelik betonlu-telli-hendekli duvar. Gece gösteren kızılötesi dürbün olsa elinizdeki, gene de arkasını görmenin mümkünatı yok: Duvargeçen olsanız kâr etmez. Bir milleti, 350 kilometrelik duvarın arkasında, işgal edilmiş kendi topraklarında yeryüzünün en büyük hapishanesine kapatmak, yeni binyılın gözde modası terörle mücadelede podyumlara sunulmuş en iyi kreasyonlardan biri olarak görünüyor tefrikacıların dürbününden. Ardından, hazır terörle savaşa odaklanmışken, biraz sınırötesi bir bakış: Afganistan’da sakalları kesilip çırılçıplak soyularak kadın-erkek Amerikalı ve Afgan kontrterörcüler tarafından sorgulanan, sonra da özür dilenerek serbest bırakıldıklarında geride kalan köylerinin yağmalandığını gören çobanlar; ABD’nin “parası bittiği” için artık iaşe ve ibateleri sağlanamayan, yani plastik kova, plastik örtü ve sabun gibi temel istihkaklarını alamayan milyonlarca göçmen; sorgulamak için ABD tarafından “kaçırılan” ve kendilerinden bir daha haber alınamayan Arap kökenli insanlar ve sayıları hiçbir resmi belgede verilmeyen, dolayısıyla bizim dürbünde de görünemeyen 3500 sivil ve masum insan ölüsü...

Dürbündeki lekelerin en büyükleri, sonda: Tefrikacılarınız kelimenin tam anlamıyla yerkürenin bilumum uç noktalarında gezdiriyorlar merceklerini: Önce Avrupa’yla başlıyorlar tabii: Avusturya, sonra Amerika kıt’asında kuzeyde ABD, güneyde Peru; ardından Okyanusya’da Yeni Zelanda, Asya’da Dünyanın çatısı Nepal, Kayıp kıt’a Afrika’da Uganda, ve nihayet Kuzey Kutbu’nda Svalbard... Buzullar eriyor. Tefrikacılarınızın gözlerinin önünde eriyor! Bazılarında yılda 150 metre geri çekilme, Eh, bunun için dürbüne filan gerek yok elbette. Günde yarım metrelik bir gerilemeyi tefrikacılarınız kadar geri zekâlı olan insanlar bile çıplak gözle görebilirler...

Önce tersinden bakmayı deniyoruz. Farketmiyor. O zaman hepten atıyoruz dürbünleri ve Merih gezegenine kalkacak ilk rokete iki bilet almak için para biriktirmeye koyuluyoruz...

Devamı yarın...