1 Temmuz 2004
Ragıp Duran
Türk egemen medyasının NATO Zirvesi ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı George W. Bush ziyaretini izleme ve aktarma yol ve yöntemleri, bu medyanın hem ulusal hem de global çapta ne denli iktidar yanlısı, ne denli apoletli ve ne denli Amerikancı olduğunu 101 örnekle bir kez daha sergiledi. Yazı işleri yetkilileri ile ve köşe yazarlarının büyük bir çoğunluğu bu süreçte, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la birlikte, NATO ve Bush hayranlığını dışa vururken, ne olayların görünmeyen yüzünü deşebildi ne de gelişmeleri esas olarak magazin perspektifinden yansıtmaktan kurtuldu. Türk egemen medyasının son bir hafta on günlük NATO-Bush "izlemesi" (coverage) doktora olmasa bile bir master tezini besleyecek kadar olumsuz örneklerle dolu. Birgün gazetesindeki Kirpi köşesinde, arkadaşlarla bu saptırma ve tahrifatların en göze batanlarını teşhir etmeye çalıştık, çalışıyoruz. ABD Başkanı (Başkan değil!) George W. Bush'un Salı günü Galatasaray Üniversitesindeki konuşması ise hem gazetecilik hem de Washington'un izlediği ve uyguladığı diplomasi açısından incelenmeye, irdelenmeye değer. Her hangi bir gazetecinin, sadece 5N+1K kuralınıbile uygulamaya koyması açısından elzem bir soru sorması gerekirdi: Aslında bazı gazete ve televizyon haber bültenlerinde bu soruya magazin bir cevap manşetlerde, birinci haberlerde verildi: Efendim, Galatasaray Üniversitesinin bahçesinden hem Ortaköy Camiihem de Boğaziçi Köprüsügörünüyormuş, bu nedenle bu mekan seçilmiş. İyi de ille de bu fon kullanılacaksa, bu görüntü bir tek Galatasaray Üniversitesinin bahçesinde yok ki! Kabataş Liseside, Denizcilik Yüksek Okuluda hatta Çırağan Kempinski Oteli@ninsahili de aynı görüntüyü pekala veriyor. Dolayısıyla manzara gerekçesi geçersiz. Hangi muhabir, hangi gazeteci "ABD Başkanını Galatasaray Üniversitesine kim davet etti?" sorusunu gündeme getirdi. Hiç biri! Çünkü bu sorunun yanıtı yok. Kimse davet etmedi. Bush'un konuşma yaptığı Üniversite o sırada resmen kapalı bir eğitim kurumu. Muhabirlerin dikkat etmesi, sorması, araştırması gereken bir kaç konu daha var:Dünyanın neresinde konuşursa konuşsunABD Başkanları konuştukları kürsünün önüne, ABD Başkanlık armasını takar. Oysa ki bu kez kürsüde Galatasaray Üniversitesi arması vardı. Neden? Salı günkü konuşmadakonuk dinleyicileri Üniversite kapısında ABD'nin İstanbul Başkonsolosunun karşılaması normal midir? Bu mekan, Amerikan Konsolosluğuna mı aittir? Bush, konuşmasına neden "Sayın Rektör" diyerek başlamıştır?Konuşmaya çağrılanlar arasından kaçıüniversite mensubu idi? Aslında bu soruların yanıtlarını arayan gazetecilerin çoğuna, "ABD Başkanı Bush'u Galatasaray Üniversitesi Davet Etmedi" başlıklı bir bilgi notu ulaştırıldı. Bu not az sayıda günlük gazetede ve bazı İnternet sitelerinde yayınlandı. Galatasaray Üniversitesinden bir grup akademisyenin kaleme aldığı bu bilgi notunda belki de her şey söylenmemişti bile. Çünkü sorulması gereken bir soru daha var: Galatasaray Üniversitesi hangi statüde eğitim veren bir kurumdur?Bir devlet üniversitesi olan Galatasaray, dolayısıyla YÖK'e bağlı bir kurumdur ancak bir yandan da Cumhurbaşkanı Turgut Özalile Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın imzaladığı uluslararası bir sözleşme ile yönetilen Türk-Fransız ortak eğitim kurumudur. Üstelik Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Türkiye'de ağırlıklı olarak Avrupa Birliği (AB) hukuku eğitimi veren tek kurumdur. Bush'un böyle bir kurumda, Türkiye-AB ilişkileri hakkında Chirac'ın eleştirilerine yanıt vermeye kalkışması, Washington'un "ince"diplomasisinin bir ürünü olsa gerek. AKP: Sıradan bir teşrifatçıABD Başkanı, adeta "Ben istediğim zaman, istediğim yerde, istediğim gibi konuşurum" derken kural tanımazlığın kibirli hatta küstah bir örneğini veriyor.Böyle bir ortama izin veren Ankara'daki yetkililerin, Türkiye-AB ilişkilerinin bu denli hassas olduğu bir dönemde ABD diplomasisine göz kırpmaları, AKP'nin ABD ile AB arasında hala berrak bir seçim ya da tercih yapamadığını göstermesi açısından da vahim. ABD, kah askeri güç kah diplomatik ağırlığını kullanarak girmesi uygun olmayan toprak ve mekanlara giriyor. Girmesine giriyor da çıkması biraz zahmetli oluyor...