Lima İzlenimleri 8. Gün: İkinci hafta somut gelişmeler ve eylemlerle başladı

-
Aa
+
a
a
a

Ümit Şahin'in Lima'da yapılan BM İklim Zirvesi'nin ilk gününden itibaren yazdığı izlenimlerini okumak için tıklayın.

Kaynak: Yeşil Gazete

9 Aralık 2014

Lima İklim Zirvesi’nin ikinci haftası somut bir gelişmeyle başladı ve Pazartesi sabahı ADP eşbaşkanları, Paris anlaşmasıyla ilgili, tartışmalarla güncellenmiş yeni metni yayınladılar. Metin öğleden sonra taraflar arasında satır satır müzakere edilmeye başlandı. Şimdi bu müzakerelerin perşembe akşamına kadar sona ermesi ve ortaya çıkacak taslağın geliştitilerek 2015 Mayıs’ında son müzakere metni olarak yayımlanması gerekiyor. Tabii bu metin de Paris Zirvesi’nin sonuna kadar değişmeye açık olacak. Bu arada daha önce en geç Mart 2015’e kadar tarafların katkı düzeylerini açıklamaları istenmişken, bu sürenin 31 Mayıs 2015’e kadar uzatılabileceği de yen metinde yer aldı. Türkiye gibi hedef belirlemeden önce mümkün olduğu kadar zaman kazanmak isteyen ülkeler için önemli bir gelişme bu.

Sabah İklim Eylem Ağı’nın (CAN) basın toplantısında Greenpeace, Action Aid gibi örgütler yeni taslağın olumlu unsurlar içerdiğini söyleyerek umutların arttığını belirttiler. Ancak tabii bu umut veren maddeler sadece birer seçenek ve aralarda tam tersi seçenekler de var. Greenpeace’den Ruth Davis‘in, olumlu maddeleri korumanın ve olumsuzlukları metinden çıkarttırmanın bizim burada yapaağımız baskıya bağlı olduğunu söylemesi önemliydi. Tabii ‘biz’den kastı sadece aktivistler değil, azgelişmiş ülkeler ve yapıcı rol oynayan ülkelerin delegasyonlarıydı. Action Aid temsilcisi de adaptasyonun metne geri dönmesinin ve insan haklarına vurgu yapılmasının olumlu olduğunu söyledi. Ayrıca taslakta hedef süresinin 10 yıl değil, 5 yıl olması da bir öneri olarak yer alıyor. Bu da olumlu. Ancak yine de sivil toplum her an Kopenhag benzeri bir “kazık yeme” ihtimaline karşı ihtiyatlı olmayı sürdürüyor. Bu sefer kapalı kapılar arkasında hazırlanmış bir gizli metin ortaya çıkmayabilir, ama Peru’nun ABD’nin sıkı müttefiki olduğu düşünülürse, COP başkanının nasıl manipülasyonlara kapı aralayacağı belli olmaz.

Ne var ki bu kez ABD de eski yıllardaki kadar olumsuz, ya da her şeyi engelleyici tarafta görünmüyor. Ama tabii, neye ve kime göre olumlu? Yeni ADP taslağını inceleyip, öğleden sonra ABD iklim değşikliği özel tesilcisi Todd Stern’in yaptığı basın toplantısını izleyince, buradan ve nihayet Paris’ten neye benzer bir anlaşma çıkacağı biraz daha netlik kazanmaya başladı. Öncelikle çıkacak olanın yeni bir Kyoto Protokolü olmayacağı kesin. Taslakta, Paris’ten protokol, yasal araç, üzerinde anlaşılmış herhangi bir metin, yani her şey çıkabilir, deniyor. Todd Stern bir gazetecinin “Paris’te çıkacak anlaşma sizin çoğunlukta olmadığınız Kongre’den geçmezse ne olacak” sorusuna, “çıkacak olan anlaşma Kongre’den geçmesi gerekmeyecek bir metin de olabilir” yanıtını verdi. Yani Obama yönetimi Cumhuriyetçiler’in hakim olduğu Kongre’den geri dönecek güçlü bir protokol yerine, Başkan tarafından yürürlüğe konabilecek daha az bağlayıcı bir metni yeğleyecek. Bu durum başka ülkeler için de geçerli olabilir. Tabii o zaman anlaşmanın bağlayıcılıktan gönüllülüğe doğru kayacağı da aşikar. Zaten içeriğin de her ülkenin kendisinin belirleyeceği çeşit çeşit hedeflerden oluşacak olması, Paris anlaşmasını Kyoto Protokolü’nden çok farklı bir şey haline getiriyor. Zira şu anda üzerine çalışılan taslak, genel ilkelerle birlikte ülkelerin bireysel hedeflerini mümkün olduğu kadar şeffaf ve anlaşılabilir şekilde bir araya getirmek için gerekli unsurlara dair seçenekler içeriyor.

Todd Stern’ün “katkılardan oluşan bir metin tek yoldu, çünkü gelişmekte olan ülkeler daha bağlayıcı bir anlaşma önerilmesi halinde çekinecek ve anlaşmaya yanaşmayacaklardı” demesi de ilginçti. Öyle bir hava yaratılıyor ki, sanki ABD bir numaralı iklim şampiyonu ve gelişmekte olan ülkeleri de işin içine katabilmek için kendi istediğinden daha zayıf bir anlaşmaya razı oluyor! Zaten Stern’e göre ABD’nin ilan ettiği 2025’e kadar 2005 seviyesine göre %26-28 azaltım hedefi ve Yeşil İklim Fonu’na (GCF) vereceklerini ilan ettikleri 3 milyar dolar o kadar “ambitious“, yani iddialı ki, ABD liderliğini dosta düşmana gösteriyor! Yine de haksızlık etmeyelim. Bush döneminde de iklim zirveleri izledi bu gözler… Obama yönetimi de az değil, ama nereden nereye! En azından bu sene daha hiç günün fosili ödülü almadıklarını not edelim. (Yine dayanamadım, ABD’nin cömert bir şekilde GCF’ye vaat ettiği şu 3 milyar dolar neye benzer diye bir baktım. ABD’nin elinde 7.000 civarından drone -insansız hava aracı- varmış ve Savunma Bakanlığı önümüzdeki yıllarda yeni drone filoları için 40 milyar dolar harcamayı planlıyormuş. Mesela.)

Bu arada bakanlar Lima’ya ulaşmaya başladılar ve Salı günü yüksek düzeydeki oturumlar başlıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce de Lima’ya geldi ve Salı öğleden sonra konuşacak. Demek ki yarınki Lima izlenimlerinde biraz da Türkiye’nin pozisyonunu konuşacağız.

Lima İklim Zirvesi’nde fosil yakıt şirketleri ve Shell protesto edildi

Lima İklim Zirvesi’nin 8. gününde eylemler de sürüyor. Alternatif zirve, Halkların İklim Zirvesi de başladı. Bu sabah zirve içinde yapılan iki eylemden haberler de şöyle:

Öğle saatlerinde ülke delegasyonlarının bulunduğu alanın önünde toplanan aktivistler bu kez zirvede yan etkinlik düzenleyen petrol şirketlerini protesto etti. Küresel Karbon Tutma ve Depolama Enstitüsü (Global CCS Institute) tarafından petrol şirketi Chevron‘un sponsorluğunda düzenlenecek olan yan etkinlikten önce bir araya gelen eylemciler petrol şirketlerinin iklim zirvesini ele geçirmeye başladığını söyleyerek, yanlış çözümlerin empoze edildiğini söylediler. Eylem Kanada Gençlik Delegasyonu, Sierra Club, Friends of the Earth, Avrupa Şirketleri İzleme Örgütü ve 350.org tarafından düzenlendi.

Eylemde Avrupa Şirketleri İzleme Örgütü’nden (Corporate Europe Observatory) Ana Maytik Avirama tarafından yapılan basın açıklamasında, Uluslararası Emisyon Ticareti Derneği’nin (IETA) ev sahipliği yaptığı bu etkinlikte yanlış çözümlerin propagandasınnı yapıldığını söyledi. Avirama “Biz burada iklim değişikliğine çözüm bulmak için toplandık, yanlış çözümleri dinlemek için değil. Bu yanlış çöüzmlerden biri yenilenebilir enerjileri detsteklemek yerine Karbon Tutma ve Depolama teknolojilerini savunmaktır. Fosil yakıtlar yerinden bırakılmalıdır. Biz burada yaşam için bir araya geldik. Haklarımıza ve halklarımızın geçim kaynaklarına saldıran şirketler bu zirvenin dışına çıkarılmalıdır. Hükümetlerin içine girmelerine de izin verilmemelidir.”

İklim değişikliği şimdi sloganlarının ardından söz alan Nijeryalı bir aktivist ise Shell’i protesto ederek şunları söyledi:(İzlemek için tıklayın)

“Shell 1958’de Nijerya’ya, Nijer deltasına geldiğinden beri Nijerya huzur yüzü görmedi. Shell, insan haklarını ihlal ediyor, ciddi ölümlere sebep oluyor, insanları öldürüyor. Shell ırmaklarımızı kirletti, topraklarımızı elimizden aldı, geçim kaynaklarımızı tahrip etti. Şimdi Shell’e karşı ayağa kalkmanın zamanıdır. Shell’in ne Nijerya’da yeri vardır, ne de bu görüşmelerde. Shell’in dünyanın enerji geleceğinde de yeri yoktur. Kirli enerjiye hayır diyoruz. Yenilenebilir enerji istiyoruz. Shell bu zirveden atılmalıdır. Petrolü kuyularda bırakın. Kömürü ocaklarda bırakın. Katran kumunu kumun içinde bırakın!”

Basın açıklamasının ardından yan etkinliğin yapılacağı salona yürüyen aktivistler içeriye girerek toplantının başlamasını bir süre engellediler. Aktivstler 2006’da Stern raporunu yazan ünlü İngiliz iktisatçı Nicholas Stern‘ün bu etkinlikte konuşmacı olmasının da petrol şirketlerini akladığına dikkat çekerek Stern’in katılımını prtesto ettiler.

Alternatif zirveyle ve Çarşamba günü yapılacak olan ve on binlercee kişinin katılşması beklenen yürüyüşle  ilgili izlenimlerimi de Perşembe günü aktarmaya çalışacağım.

Ümit Şahin'in Lima'da yapılan BM İklim Zirvesi'nin ilk gününden itibaren yazdığı izlenimlerini okumak için tıklayın.