Kürtçe eğitim şart!

-
Aa
+
a
a
a

28 Mayıs 2008

Modernist yönetimlerin vazgeçilmez tutkusudur eğitim... Hele yönetici elitin daha 'gelişmiş' sayıldığı, halkın ise cahil ve 'geri' görüldüğü ülkelerde eğitim neredeyse kutsal bir ritüel halini alır. Bu durumda yapılacak şey gerekirse zor da kullanarak halkı bir an önce eğitmekten ibarettir. Ne var ki bu ülkelerden hiçbirinde bu eğitim stratejisi başarılı olamamıştır. Sorun temel eğitimde değildir... Genelde okuma yazma oranı ve okul yılları yükselmiş, genel kültür seviyesinde bariz bir artış olmuştur. Ancak yönetimin hayal ettiği cehaletten kurtulma hali gerçekleşmemiştir. Çünkü modernist yönetimler eğitimin gerçek hayatın kazandırdığı deneyim, sağduyu ve kültürel etkileşim karşısında ne denli zayıf kaldığını bir türlü anlayamamışlardır. İnsanların eğitilerek resmî ideolojiye yaklaştırılmaları ancak bu kişilerin zaten resmî ideolojinin kültürü içinde kimlikleşmeleri halinde mümkün olabilir. Aksi halde verilen eğitim yabancılaşmanın tohumlarını atar ve bir süre sonra istenilenin tam tersi bir sonuçla baş başa kalırsınız...Türkiye Cumhuriyeti'nin eğitim seferberliği de teknik açıdan epeyce başarılı olmuş, ancak bu başarı ideolojik açıdan bakıldığında hüzünlü bir yenilgiyi ifade etmiştir. Bugün muhafazakâr kesim geçmişe nazaran hem nicel hem de nitel açıdan çok daha eğitimli. Bu eğitim muhafazakâr kesim içinde bir sekülerleşmeye de yol açmakta... Ne var ki söz konusu sekülerleşme yönetimin hayal ettiği üzere otoriter laikleşme yönünde olmuyor. Muhafazakâr kesim kendi dindarlığını dünyevi hale getirmekle birlikte dindarlıktan vazgeçmediği gibi, belki dindarlığı daha da anlamlı buluyor. Kısacası eğitim toplumu devlete yaklaştırmak bir yana, onu devletten uzaklaştırıyor ve üstelik özgüvenli bir kimlik de üretiyor.Bu durum Kürtler açısından da çok farklı değil. "Türküm, doğruyum" diye başlayan tekerleme kıvamındaki klişeleri 'eğitim' sanan bir zihniyetin zaten toplumsal bir kaynaşma yaratması beklenemez. Ancak temel eğitimin artmasının Kürtleri 'kazanmaktan' ziyade, özgüveni olan bir Kürt kimliği yarattığını da görmek gerekiyor. Böylece onyıllar boyunca Güneydoğu'ya niçin yatırım yapılmadığını, yöre halkının eğitimsiz ve hizmetsiz bırakıldığını da anlıyoruz. Sorun bu tutumun uzun süre devam etmesinin mümkün olmaması ve uygun dünya konjonktürünü yakaladığı anda ayrılıkçılığa neden olacağıdır. Diğer bir deyişle Cumhuriyet'in modernist eğitim anlayışı bir ikilemle karşı karşıyadır: Hiç eğitim vermemek muhtemel bir bölünmeye kucak açacak, buna karşılık eğitimin yaygınlaştırılıp derinleştirilmesi siyasete talip olan bir Kürt kimliği yaratacaktır. Çözüm ise iki türlüdür... Ya bütün bu Kürtler'den bir biçimde kurtulacaksınız, ya da demokrasiyi nihayet kabulleneceksiniz. Kimsenin kuşkusu olmasın ki eğer dünyadaki güç dengeleri ve zihniyet ortamı müsait olsaydı, Kürtler için de 'ulusal' bir tehciri öneren çok sayıda sorumlu devlet adamı çıkardı. Ancak dönem o dönem değil... Diğer taraftan Türkiye'nin Kürtler'e yönelik eğitim olanaklarını kısarak gidebileceği bir yer de yok. Çünkü böyle bir politika ayrılıkçılığı 'yurt içi' bir entelektüel ve ideolojik Kürt pozisyonuna dönüştürerek 'federasyonu' ciddi bir tez haline getirebilir. Temel eğitim eksiği olmayan, kamusal alana talip olan ancak önü kesilen bir kimliğin – eğer ayrılıkçı değilse- özyönetimci olacağı açıktır.Eğer yabancıların bu işlere karışması istenmiyorsa, bölgenin her açıdan ülkenin geri kalanına entegre edilmesi gerekiyor. Ama bu yeterli değil... Gerçek anlamda, yani özgürlüklerin adil ve eşit kullanılabildiği bir demokrasinin de hayata geçirilmesi şart. Bunun da asgari adımı Kürtçe eğitimin serbest olması ve devlet tarafından desteklenmesidir. Cumhuriyet denen yönetim biçimini ayrımcılık üzerinden kurduğunuz zaman, bu ayrımcılığa maruz kalan özgüvenli kimliklerin kendiliğinden siyasetten feragat edeceklerini sanmak bariz bir ideolojik ahmaklıktır. Türkiye bu ahmaklığın ceremesini uzun yıllardır çekiyor. Erdoğan da bu yapısal bozukluğun dışına çıkma cesaretine sahip gözükmüyor. Ancak maalesef toplum onların sağduyusunun gelmesini bekleyecek halde değil ve akılcılığın eşiği geçilmek üzere...

http://www.taraf.com.tr/Yazar.asp?id=9