Konforlu Bir Hangar

-
Aa
+
a
a
a

Eraslan Sağlam: Bu akşamki konuğumuz Mustafa Avkıran. 5. Sokak Tiyatros ile ilgili aldığımız haber bizi çok heyecanlandırdı ve dinleyicilerimizle bunu mutlaka hemen ve hızla paylaşmak istedik. 5. Sokak Tiyatrosu şu an bir oluşum içerisinde, bu oluşumu lütfen Açık Radyo dinleyicilerine aktarır mısın?

 

Mustafa Avkuran: 5. Sokak Tiyatrosu 1995'te Antalya'da kuruldu, 2000 yılından bu yana da İstanbul Sanat Merkezi 2. katta Tiyatro Oyunevi ile birlikte mekânı paylaşıyoruz. Yaklaşık 6 yıldır o mekânı bir üs gibi kullanarak provalarımızı yaptık, zaman zaman oyunlar da oynadık ama daha çok da büro olarak kullandık. 2005 yılında, 5. Sokak Tiyatrosu'nun 10. yılında büyük bir projemiz vardı, bu büyük bir projeydi, 10 yılda biriktirdiklerimizi sergilemek. Bu sergilemeyi de İstanbul Sanat Merkezi'nde değil daha büyük bir sergileme alanı, bir hangar bularak, o hangarın içine geçici olarak girip çıkarak, belki 90 gün, belki 100 gün o mekânı kiralayarak orada neredeyse bir yerleştirme yapmak ve yerleştirmenin içine canlı performansları da katmak şeklinde bir projeydi bu. Mekân aramaya başladık ve bizi hakikaten çok şaşırtan, tam da İstanbul'un neredeyse göbeğinde diyebileceğimiz bir mekânla karşılaştık. Herkes çok iyi bilir, Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi'nden Fransız Sokağı'na inerken, sağda bir garaj vardır, adı da Galatasaray Garajı'dır, herkes orayı yeşil-sarı renkleriyle bilir. 3 katlı bir garaj, bu garajın en alt katının boş olduğunu ve kiralık olduğunu öğrendik. O mekâna girdiğimizde aradığımız yerin burası olduğunu gördük. Fakat şeytan aklımızı çeldi ve "burayı sadece 3 aylığına kiralamak yerine, acaba burada başka ne yapabiliriz, buraya kimin ihtiyacı vardır, burası gerçekten uzun zamandır Türkiye'de boşluğunu duyduğumuz yer mi?" gibi şeyler konuşmaya başladık. Çok inandığımız, çok güvendiğimiz insanları oraya taşımaya başladık. Açık Radyo izleyicilerinin yakından tanıdığı Aykut Köksal bunların başta gelenlerinden. Daha sonra, çok küçük bir grup olarak, neredeyse bir yeraltı hareketi gibi, "bu mekânı çağdaş gösteri sanatları için bir gösteri merkezi haline getirebilir miyiz, hepimizin kullanımına açılacak bir mekân olsa nasıl olur?" diye tasarlamaya başladık. Atilla Yücel ile Cem Yücel'le konuştuk Aykut aracılığıyla, Atilla Yücel ve Cem Yücel bunun mimari projesini çizdiler, şu anda ismine "Garaj İstanbul" dediğimiz, yaklaşık 600 metrekarelik bir alanda, 220 metrekarelik bir oyun alanı olan ve İstanbul'da çağdaş gösteri sanat üretimi ile ilgilenen herkesin içinde kendini tanımlayabileceği bir boş alan, Aykut Köksal'ın terimi ile "konforlu bir hangar" kurmak için bütün alt yapı çalışmalarını bitirdik. Umut ediyoruz ki, en kısa zamanda İstanbul seyircilerinin karşısına çıkacak bu salon.

 

ES: Bu anlattığın çok heyecan verici, gerçekten böyle bir yerin açlığı içindeyiz ve böyle bir sıkıntı yaşıyoruz. Peki hangi aşamaya geldiniz şimdi?

 

MA: Biz aslında madden ve manen kendi  birikimimizle 1 Kasım'dan bugüne kadar buranın bütün maddi yükünü üstlendik. Fakat son köşeye geldiğimizde şöyle bir şey fark ettik, biz küçük bir grubuz, gücümüz de tabii bununla orantılı olarak küçük ama proje çok büyük. Projenin sadece bu anlattığım nedenlerden dolayı kendi içine kapalı kalmasını da doğru bulmadık. Bunun oluşumunda, tıpkı Açık Radyo'nun kuruluşunda olduğu gibi bir model çalışması yaptık. Bu modelde İKSV eski genel müdürü Melih Fereli'nin büyük  bir önerisi ve etkisi oldu, sonra Aykut'un tekrar Açık Radyo hatırlatması ile birlikte, iki yoldan, aslında şu anda imece usulü bir yapım aşaması öneriyoruz. Şu anda biz yapıma kazmayı vurmak için hazır bekliyoruz. Kazmayı vurduğumuz anda bize teslimi 45 gün. Mekânın çağadaş mimari örneği bir yer olacağını düşünüyoruz. Atilla Yücel ve Cem Yücel'in çok şiddetle istedikleri bir şey var, bu mekâna müdahale etmeyelim, mekânın içine girelim, garaj yapısını bozmadan içine bir gösteri merkezi oluşturalım. O yüzden inşaatın çok hızlı olacağını görüyoruz; çünkü bir kırma-dökme işlemi yok, sadece ısmarlanacak parçalar ve montaj işlemi var. 45 günde bize teslim edeceklerini söylediler. O yüzden biz de bu hafta sonuna kadar aslında bir deadline koyduk kendimize, Şubat sonuna kadar ve bir limitimiz var, o limite ulaştığımız takdirde 1 Mart günü biz bu kazmayı vurursak sanıyorum Nisan'ın ikinci veya üçüncü haftası biz bu mekânı insanlara gösterebileceğiz.

 

İki tane yöntemden söz ettim, bunlardan biri aslında "Garaj İstanbul Seyircisini Arıyor" başlığı altında oluşturduğumuz ve aslında 1 yıl boyunca bizi besleyeceğini, bu mekânı yaşatacağını düşündüğümüz bir izleyici kitlesi. Bu kitleyi piramit yöntemiyle, hakikaten kulaktan kulağa, belki de bir tek Açık Radyo izleyicilerinin bir süre bileceği bir gizlilikte yürüteceğiz. Katılanlar, 50 YTL karşılığında, bizim bastığımız Garaj Kartı'nı almak, bizim üyemiz olmak, yani Garaj'ın üyesi olmak ve bir gösteriyi, yıl içinde 5. Sokak Tiyatrosu yapımı herhangi bir gösteriyi önceden haber vermek koşuluyla ücretsiz izlemek hakkına sahip olacak. Yani 50 YTL karşılığı bir gösteri izleyecekler, ama bir yıl boyunca çok etkin olarak, bize verecekleri e-mail adreslerine ya da cep telefonlarına ulaşarak bizim sürekli olarak her türlü ayrıcalığı sunacağımız, indirimlerden faydalandıracağımız bir kitle olacak. Aslında bu bizim hedef kitlemiz, kendimizi arıyoruz ve oluşturmak istiyoruz. Bu 50 YTL'lik üyelik için belirlediğimiz sayı 3000 kişi. Fakat biz bu 3000'in çok ulaşılabilir olmadığının da farkındayız, o yüzden bu piramit sözcüğünü kullanıyorum. Belki ulaşacağımız insan sayısı sadece 300 kişi, eğer biz 300 kişiye ulaşırsak o 300 kişi de kendi çevresindeki 10 kişiye ulaşır ve böylece 3000 kişiye ulaşırız diye bir düşünce içindeyiz. Bu şimdi çok iyi gidiyor, çok küçük bir metin yazdık, o metni sağımızdaki solumuzdaki 10-15 kişiye gönderdik önce, onlar da buna bir reaksiyon göstediler ve bu çok olumlu bir reaksiyon.

İnternet üzerinde böyle bir şey gidiyor, bir bilgi formu, bilgi formunda da bir hesap numarası var, o hesap numarasına yatırdıkları 50 YTL karşılığında o bilgi formunu bize geri dönüyor, biz de onlara kartlarını ve bütün bu bilgileri gönderiyoruz. Bunun için çalışan iki tane arkadaşımız var.

 

İkinci yöntemse Mart sonu olarak hedef koyduğumuz, Açık Radyo'nun kuruluşunda uygulanan yöntem; 5000 YTL karşılığında koltuk satmak. Yıldız Kenter'in, daha önce ustalarımızın yaptığı gibi biz de bu 5. Sokağı 10 yıl önce Antalya'da kurarken yine uygulamıştık ve başarıyla tamamlamıştık. Fakat çağdaş tiyatroda koltuk olmayabilir, insanlar ayakta da seyredebilir, belki bazen sıralarda seyredecekler, belki bir performans hiçbir şekilde o mekânda koltuk olmamasını gerektireceği için de Garaj'ın bu mekânın bir duvarında o insanların adlarının yazılı olması düşünülüyor, bir onur kurulu gibi. İKSV'nin programlarını açtığınızda görürsünüz, ikinci sayfada hep o bağışçıların isimleri vardır, o bağışçı listesi olacak ve bunlar bizim bütün promosyon malzemelerimizde yer alacak isimler olacak. Bunun için de 100 kişi belirledik, sadece 100 kişiye açık olacak. Bu 100 kişinin bize bağışlamasını istediğimiz 5000 YTL karşılığında onlara bir yıl boyunca sunacağımız çok fazla şey var.

 

Bu yöntemle bulmayı planladığımız miktarın bir kısmına ulaştığımızda, kazmayı vurmaya niyetliyiz. Şu ana kadar düşündüğümüzden çok daha ilerideyiz, yani bu formülleri bulmaya başlayalı 5 gün oldu..

ES: Çok sevindirici. Bina açıldıktan sonra Garaj İstanbul neler yapacak?

 

MA: Öncelikle Övül Avkıran'ın başlattığı "Biriktirdiklerim"i düşünüyoruz; "10 Yıl, 10 İş, 10 Bin Seyirci" gibi bir üst başlığı vardı. 5. Sokak Tiyatrosu'nun 10 yılda yaptığı işlerden süzülmüş bir yeni projeyi, yeniden tasarlayarak, bizim izleyemediklerini düşündüğümüz bir kitleye ulaştırmak. Çünkü biz çok düzenli oynayan bir tiyatro olamadık mekân probleminden ötürü. Yaptığımız bütün işlerin büyüklükleri hep mekânımızdan farklıydı ve bir türlü sığamadık. Şimdi sığacağımız bir mekân bulduk. O mekânda kendi işlerimizi yapmak istiyoruz. Yine 5. Sokak Tiyatrosu'ndan başlıyorum, oynamadığımız, İstanbul Uluslararası Tiyatro Festivali'nde prömiyerini yapacağımız "Üç, İki, Bir" adlı yeni bir projemiz var. Bu töre cinayetlerinden yola çıkarak düşündüğüm ama sonra tarih boyunca kadına şiddet üzerine yoğunlaştığım, 3 tane kahramanı olan, -biri Cassandra, biri Medea, biri Hatun, bir Diyarbakırlı genç kız-, bir oyun. Kadın ve Anadolu üzerine konuşacağım ama bir hiphop gösterisi olacak neredeyse. Övül Avkıran, Derya Alabora ve Sultana (bir hiphop şarkıcısı) oynuyorlar. Bu projenin prömiyerini İstanbul Uluslararası Tiyatro Festivali'nde yapacağız ve Garaj'da. Bunlar şimdilik bu yılki Haziran'a kadar olan projelerimiz.

Garaj için çok heyecan verici olan asıl proje şu; biz çeşitli disiplinlerden insanları yanımıza alıp bir şey yapacağız. Burada en önemlisi İstanbul'da bugüne kadar çağdaş dans anlamında bir tane sahne yok düzenli gösteri yapılabilecek, bu standartta bir sahne yok. Bizim yapacağımız mekânda, herkes bilecek ki, burada çağdaş dans gösterileri oluyor. Bu konuda Mustafa Kaplan ve Filiz Sızanlı ile, Aydın Teker'le, Tuğçe Ulugün'le, Labaratuvar'la, İlyas Odman'la defalarca konuştuk, bu insanların yaptıkları işler Türkiye'den çok dışarıda oynanıyor. Şimdi Türkiye'de bir mekânları var, çok heyecanlılar, biz de çok heyecanlıyız. Türkiye'de, İstanbul'da düzenli olarak çağdaş dans gösterilerinin olabileceği bir mekân var artık. Ayda bir mutlaka yurt dışından bir gösteri gelecek, bu ya çağdaş dans, ya çağdaş müzik, ya çağdaş tiyatro olacak; "Ayda Bir" adı altında her ay orada sizi şaşırtacak bir küçük grup olacak. Mutlaka yurt dışından beslenecek bir mekân bu. 5. Sokak Tiyatrosu 5 yıldır yurtdışındaki ortak yapımcılarla birlikte çalışıyor, Belçika'da "Üç, İki Bir"in in parçası olan Cassandra'nın bir ön gösterimini yaptık, çok heyecan veriydi gerçekten. Orada da gördük ki, insanların gözü İstanbul'da ve şimdi İstanbul'da mekânları var.

Çizgi roman da çok ilgimizi çekiyor, Kemal Gürkan Gürses çok yakınımızda duruyor, onun aracılığıyla çalışmak istediğimiz çizgi romancılar var, onlarla birlikte gelecek yıl için projeler üreteceğiz. Sinema çok önemli geliyor bize, sinemacılarla gelecek yıl mekânda projeler üreteceğiz. Ama temel düstürumuz şu, Garaj İstanbul için proje yapmak düşüncesini temelde tutuyoruz. Aslında, burada çalışmak istediğimiz insanları yanyana getiriyoruz, birlikte bu mekân için işler üreteceğiz. Sonra bu mekândan bu işleri bir yerlere taşıyabiliriz ama bu mekân için üretilecek işleri çok önemli buluyoruz. Mimarlarla bir takım projeler yapacağız, Aykut Köksal ve Cem Yücel'le şu anda belirgin iki proje üzerinde çalışıyoruz örneğin. Çeşitli disiplinlerdeki insanlarla, çağdaş müzikle Miyam'la ilişki kurduk, Miyam'ın belki bazı konserlerini, gösterilerini orada yapacağız. İtiraf edelim ki şimdi sayarak da azaltmak istemiyorum ama senin söylediğin gibi herkesin o kadar ihtiyacı olan bir alan ki bu. Yok muydu mekânlar? Vardı, ama hep aynı sözcüğü kullanıyorum, yani "konforlu bir hangar"ı yoktu kimsenin. Işık düzeni, ses düzeni, fuayeye girdiğinizde oturup sakince oyundan önce ve sonra bir yudum içkinizi ya da kahvenizi içebileceğiniz bir mekân...

 

ES: Hepsinden geçtim, soğuktan donmayarak izlediğimiz ya da prova yaptığımız bir yer.

 

MA: Soğuktan donmayarak prova yapılabilecek bir mekân olacak. Bunu başarmak için çok çalışıyoruz, umarım başaracağız.

 

ES: Dinleyicilerimiz size nasıl ulaşabilirler?

 

MA: Şu anda eğer bugün becerebiliyorsak, ki sanıyorum beceriliyor www.garajistanbul.com adresi açılmış olmalı, internet üzerinden ulaşılabilirler. Mekânı görmek, mekânın üç boyutlu çizimlerine, bizimle ilgili bilgiye oradan ulaşabilirler. Benim e-mail adresim: [email protected], bir de belki Övül Avkıran'ın telefonu internette dolaştığı için onu verebilirim: 533 564 51 39. Bu telefonlardan, internetten bize ulaşabilirler, her türlü desteğe açığız. Veya size de ulaşabilirler, sizin desteğinizle de belki böyle bir şey sürdürülebilir.

 

ES: Kolay gelsin diyorum ve çok çok teşekkür ediyorum. Benim için çok heyecan verici bir yayındı ve bu projeyi ilk olarak gelip bizimle, Açık Radyo dinleyicileri ile paylaştığın için çok teşekkür ediyorum. Gerçekten heyecan verici bir şeyle karşı karşıyayız.

 

MA: Ben teşekkür ederim, umarım iyi bir şey yapıyoruzdur.

 

(15 Şubat 2006 tarihinde Açık Radyo'da Açık Dergi programında yayınlanmıştır.)